03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kitaplar Adası M. SADIK ASLANKARA Çocuk Yazını Zamanı Günışığı... Ç ocuklar nasıl büyür? Anne sütüyle, onun özverisi, sevgisiyle ilkin… Uykulara dalıp gülücüklerle uyanarak… Agu agu konuşup oyundan oyuna koşarak elbet. Düşlere dalarak, gerçekliği, bu düşlerde yeniden yeniden boyutlandırarak… Sonra? Oyuncakların dünyasına dalarak, okuma yazmayı öğrendiğinde kendine kitaplarla örülü bir dünya kurarak… Gün ışığına çıkıp yaşamın her yakasına filiz filiz uzanarak… Uzanmakla kalmayıp dokunarak, ötesinde bunlarla yoğrularak… Gün ışığıyla öpüşüp bulutla sarmaşarak. Çevresini saran özne, nesne ne varsa alımlayıp eleştirerek… Derken büyümesini tamamlayıp, ama ruhça bunu sürdürerek, kendi istenciyle çocuk kalmayı becererek… evrenin, karakterlerin bütünlüğü, eksiksizliğiyle insanda ferahlık duygusu uyandıran bir kitap. Editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği “Köprü Kitaplar” dizisinin ilki olarak yayımlanan Keleş Osman’ı çocuklar kadar gençlere, yetişkinlere, ötesinde yazarlara, çocuk yazını alanında kalem oynatanlara da öneririm. Necdet Neydim’in Sen Islık Çalmayı Bilir misin?’ini, Keleş Osman gibi daha önce okumuştum. “Mutluluk” şiiri şöyle Neydim’in: “Boş bir lunaparkta/ Dönüyor atlıkarınca/ Soğuk bir kış günü// Gecenin tam ortası/ Bir sokak çocuğu şarkı söylüyor/ Beyaz atın üstünde/ Ve de çok mutlu şu anda”. Günışığı Kitaplığı, şiir yayımını sürdürmeli derim, hem de kesinlikle. Gördüğümce çocuk, gençlik kitabı yayımlayan yayınevleri, bu konuda pek duyarlı davranmıyorlar nedense. Bu arada bir şiir kitabı da ben önereyim onlara, Güngör Tekçe’nin Kuşlu Mektuplar’ını bu diziye ekleyebilirler örneğin, sonra Memet Fuat’ın hazırladığı Çocuklara Şiirler seçkisini de. Zeynep Cemali’nin Ben, Çınar Ağacı ve Pufböreği başlıklı öyküler kitabı da her yaştan insanın tat alarak okuyabileceği bir ürün. Cemali, yenice tanıdığım bir yazar. Öyküleri, kimileyin melodramatik bir havaya kayıyorsa da güzel örnekler bunlar. Hele, “Ben, Çınar Ağacı ve Pufböreği” başlıklı öyküyü herkese önermek isterim doğrusu. Çocukla yaşlıyı, yaşamla ölümü doğal bütünlük içinde ele alıp yansıtan böylesi güzel bir öykü verimlediği için Zeynep Cemali’yi yürekten kutluyorum ayrıca. ÇOCUK YAZININDA ÜRETİLEN ERKE... Andığım bütün kitapların yazınsal değerini, resimlemedeki özeni vurgularken, bu doğrultudaki temel kavramsallığın değerini belirtmek, bunlara yayın olarak gösterilen özenin altını çizmek de hak bilirlik gereği olacaktır sanırım. Günışığı’nın öteki çocuk kitaplarına geçemedim daha. Oysa sırada gençlik kitapları da var yayınevinin. Ama bir kitaptan daha söz etmek istiyorum yazıyı sonlandırmadan önce. Ahmet Ünver’in kaleme aldığı (anlattığı), Gözde Bitir Sındırgı’nın resimlediği Ege Kıyılarından Eski Zaman Masalları, her çocuğun, gencin kitaplığında bulunması gereken kitaplardan biri. Pandora’dan Prometheus’a pek çok kahramanın anlatıldığı kitapta Ahmet Ünver, “Önce Küçük Bir Sohbet” başlığı altında şunları paylaşıyor okurla: “Yeryüzünün ilk masallarını (.) Eski Egeliler anlatmış. Bu kitapta okuyacağınız masallar, onlardan birkaç örnek.” “Eski Anadolulular, eski Egeliler bu masallara ‘mitos’ demişler.” “Sizlerin de bu masalları seveceğinizi umuyorum. Merak eder, daha çok masal okumak, daha geniş bilgi edinmek isterseniz ismini andığım yazarlarımızın kitaplarını araştırın, olmaz mı?” Ahmet Ünver’in değerbilir tutumla andığı yazarlar arasında kimler mi var, sıralayayım: Homeros, Hesiodos, Azra ErhatA.Kadir, Sabahattin Eyuboğlu, Halikarnas Balıkçısı, Behçet Necatigil, Ülkü Tamer, Turan Oflazoğlu. Mine Soysal’ın Eyvah Kitap!’ından söz ettim yukarıda. Bir yaş sınırına gerek yok, ama gençler de erişkinler de okumalı bu kitabı. Çocukları ilköğretime giden anne babalarla çocuk yazını alanında ürün veren yazarlar, konuya değgin düşünce üretenler, öğretmenler ise kesinlikle okumalı. Çocuklar, gençler için başlatılacak bir “okuma seferberliği”ne girişilirken, bu işe kalkışmadan ilk ağızda okunması gereken bir kitap çünkü bu. Soysal, kitabını masa başında değil, deneyimlerinden yola çıkarak binlerce çocuktan özleyip süzdürdüğü birikimle kaleme almış, belli oluyor. O halde çocuklara, gençlere yönelik verimlenecek kitap için de, onları okumaya yöneltecek yaklaşım için de, kitaplara yüklenebilecek saltık değer için de ön açıcı bir başucu kaynağı Eyvah Kitap! Doğrusu ben de öyle yaptım, başucu kitaplarım arasına aldım bunu. Günışığı, günışığı, seni sevdim. Hey çocuklar, 23 Nisan’ın ne anlama geldiğini şimdi daha iyi anlamış olsanız gerek, bunu anlak yetisi kelleşmiş entelektüellere de anlatır mısınız lütfen? ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 949 Çocuklukta böyle olmak doğal kuşkusuz, gençlikte de belki… Ya erişkinlikte, yaş almışlıkta nasıl çocuk kalınacak? Sizi bilmem, ben hemen her dönemimde bir özlem duygusuyla, neredeyse aç gözlülükle, ama iştahla çocuk kitaplarına, gençlik yazını verimlerine uzanırım, severek, mutlulukla okurum şiirleri, öyküleri, romanları, oyunları… Hem çocuk yazınında geldiğimiz düzeyi yoklarım bunu fırsat bilip, hem de bir yandan haz alır, öte yandan eleştirel değerlendirmelere girerim. Yalnız çocuk yazını da değil, özellikle sahnede çocuk tiyatrosu verimlerini izlerim dizgeli olarak… Çocuklarla yürütülen yaratıcı drama çalışmalarının nerelere geldiğine bakarım, öteki çocuk etkinlikleri, çocuğa yönelik siyasalar, toplumda çocukların yeri, çocuklara yönelik şiddet, çocuk sömürüsü konularında bilgilenmeye çabalarım. Bilirim ki, bir toplumun uygarlığı, çocuklarına yönelik yaklaşımında kendisini koyar en çok ortaya. Çocuğunuza nece yer veriyor, çocuk varlıkla nece ilgileniyorsanız bunca uygarsınızdır, ötesi laf… “Kitaplar Adası”na göz atanlar, bu bağlamda çocuk yazınına yer açtığımın da ayırdındadırlar kuşkusuz. Daha önce çocuğa yönelik kitaplarıyla dikkati çeken Bu, Can, Tudem vb. yayınevlerinin yayın dağarı üzerinde durmuş, okuduğum kitaplarına değgin yazılar kaleme almıştım. Bu kez bir başka yayınevine uzanayım istiyorum… ÇOCUKLARA, GENÇLERE GÜN IŞIĞI... Günışığı Kitaplığı, çocuk yazını alanındaki üretimiyle ciddi bir model oluşturuyor. 1996’da kurulan yayınevinin daha önce kimi kitaplarına uzanmış, bunları okumuş, notlar almıştım elbette. Ama özellikle Türkçede verimlenmiş kitaplarını masama alıp topluca değerlendirmeye giriştiğimde farklı bir durumla karşılaştım diyebilirim. Bir kez Günışığı Kitaplığı, ayrı bir yapılanma modeline dayanıyormuş görüntüsü bırakıyor insanda. Sözgelimi Mine Soysal’ın Eyvah Kitap!’ı (Dördüncü Basım, 2007), “okuma eğilimleSAYFA 30 ri ve kitaplar üzerine sohbet ettiği kırk binden fazla ilköğretim ve lise öğrencisi”nden kendince vardığı bireşim yönünde verimlediği bir çalışma, hatta yazın toplumbilimi, sosyal psikoloji kaynağı olarak da okunabilecek bir kitap. Günışığı’nın kurucusu olan Mine Soysal’ın, süreç içinde, yaşadığı deneyden yola çıkarak çocuk yazını alanında kuramsal altlık oluşturduğu; bu çerçevede çocuk, gençlik yazını için yayımlanacak kitaplara, yayınevinin dağarına, sonuçta çocuk, gençlik yazınının üzerine oturacağı temele değgin kurama ulaştığı düşünülebilir. Nitekim Günışığı’nın yayın dağarı, bu kitabın düşürdüğü ışık yönünde biçimlendirildiği kanısı uyandırdı bende. Hazır yazar Soysal’a getirmişken sözü, onun öteki verimleriyle Günışığı’ndaki öteki kitaplar, yazarlar üzerinde durayım birazcık… “GÜNIŞIĞI KİTAPLIĞI”... Lafa boğmadan, çocukları uygarlık kavramıyla yüz yüze getirebilecek, tarih, toplumlar, toplumsal yaşam, kentler, insanlar konusunda düşünsel kıpırtılara yol açabilecek çok değerli bir çocuk kitabı var önümüzde: 5 Çocuk 5 İstanbul. Hem yazımıyla hem de çizimiyle güzel. Yazan, resimleyen Betül Sayın. Beş ayrı dönemin çocuğuyla, beş farklı dönemini anlatmaya girişmek İstanbul’un, özgün bir yaklaşım olmayabilir. Nitekim gerek yazınımızda gerekse sinemamızda bu yönde pek çok örnek gösterilebilir. Ne ki çocuklara ders vermeye girişmeden çocuk kitabı verimlemenin de güzel bir modelini oluşturuyor 5 Çocuk 5 İstanbul. Takıldığım tek yeri oldu: “Birbirinden renkli türlü çeşit eşyanın satıldığı dükkânlara bakarken, Helen mavi bir kese gördü” (21) diyor Betül Sayın. Böylesi dükkânların sıralandığı bir ortamda kesenin bulunuşu inandırıcı görünmüyor. Bu nedenle öyküdeki gerçektenlik duygusunda bir zedelenme çıkıyor ortaya. Buna eklemlenebilecek öteki kitap Mine Soysal’ın yazıp Betül Sayın’ın resimlediği İstanbul Masalı. Bu iki kitabı, 7’den 77’ye herkese önermek isterim. Mine Soysal, yenice tanıdığım bir yazar. Bugüne dek tanıyamamış oluşuma yazıklanmadım diyemem. Ala Çocuk Yollarda adlı kitabı da örneklenebilir bu arada. Yurdu, dili sevmenin, sevdirmenin somutlanışına dönüşüyor kitap neredeyse. Sevgiyi öğretip benimsetmenin kaynağına iniyor deyiş yerindeyse. Ala’nın serüvenlerini anlatan şiirsel örgüyle, dizelerle tasarlanmış bir kitap bu. Şöyle giriyor yazar kitabına: “Güneş Anadolu’yu severdi./ Suyun, toprağın ve gökyüzünün tüm bereketi bu ülkenindi.// Toprak Anadolu’yu severdi./ Dünyanın bütün buğdayı, üzümü, narı, baharatı bu ülkenindi.// Sular Anadolu’yu severdi./ Dereler, tepeler , yıldızlar ve bütün güzel masallar bu ülkenindi.” (9) “Çiçek çağlayanı”, “gökkuşağı evi” vb. parıltılı söyleyişlerle örülmüş bir kitap Ala Çocuk Yollarda. Bunu da her okura önerebilirim gönül rahatlığıyla. Günışığı’nın yayımladığı öteki çocuk kitapları üzerinde de durayım birer ikişer satırla. Okumaya yenice başlamış çocuklar için yayımlanan Betül Sayın’ın yazıp resimlediği Köstebek Kuki, Niran Elçi’nin yazıp Gözde Bitir Sındırgı’nın resimlediği Karaböcü dizisi bunlar arasında. Köstebek Kuki’nin bir şablon yönünde yapılandırıldığı düşünülebilir. Karaböcü’nün dilinde de kimileyin takırtılarla karşılaşılmıyor değil… Ama küçük kız Nisan’la minik kedinin ilişkilenişini okuyunca vazgeçtim böyle düşünmekten. Andığım bölümce şöyle: “Nisan merakla bakarken, simsiyah yumağın içinde iki yeşil göz açıldı ve Nisan’a dikildi./ ‘Miii!’ dedi yumak./ ‘Hiii!’ dedi Nisan. ‘Ne tatlı bir kedi yavrusu!’” (9) Okumayı ilerletmiş çocukların tat alarak okuyacağı bir iki kitaptan da söz edeyim bu arada. Türkçenin büyük yazarlarından Necati Tosuner’in Keleş Osman adlı romanı, Necdet Neydim’in yazıp Suzan Aral’ın resimlediği Sen Islık Çalmayı Bilir misin? başlıklı şiir kitabı, Zeynep Cemali’nin yazıp Mahmut Cemali’nin resimlediği Ben, Çınar Ağacı ve Puf Böreği başlıklı öykü kitabı üzerinde özellikle durulabilir. Keleş Osman, Necati Tosuner’in öteki öykülerinde, romanlarında görüldüğünce,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle