03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ den inanıyorum.” Kitap, çalışmalarıyla ‘Erozyon Dede’ ismini alan Hayrettin Karaca ile bir nehir söyleşi. Ahlaksızlar/ Ken Bruen/ Çev.: Zeynep Heyzen Ateş/ Kırmızı Kedi Yay./ 214 s. Jack Taylor’ın hayatı, kelimenin tam anlamıyla dibe vurmak üzeredir. İrlanda’nın özel polis kuvveti Garda Siochana’dan kovulan Jack, arkadaşının barında içerek zaman öldürürken, Ann Henderson içeri girer. Jack, kadının kısa süre önce intihar eden kızının ve kaybolan diğer genç kızların akıbetini araştırmayı kabul eder. Çünkü Jack beş parasız, Ann ise çok güzeldir. “Ahlaksızlar”, Ken Bruen’in yeni polisiye romanı. Elveda Sevgilim/ Derek Humphry/ Çeviren: Zeynep Heyzen Ateş/ Kırmızı Kedi Yayınevi/ 154 s. “Odasına döndüğümde, içinde ilaç olan fincanı ona uzattım. ‘Bu mu? ‘diye sordu. İçinde ölümcül dozda ilaç olduğunu biliyordu. Vedalaşırken birbirimize son kez sarıldık. Kahvesini içti ve uyuya kalmadan önce son bir zorlamayla fincanı başucundaki masanın üzerine bıraktı. Son sözleri ‘Elveda sevgilim’ oldu.” “Elveda Sevgilim”, trajik bir aşkın gerçek hikâyesi. Kendilerine, aşkın insana neler yaptırabileceği sorusunu sormak zorunda kalan Jean ve Derek Humphry’nin ‘hayati’ seçimlerini ele alıyor. Unutulan Bedel/ Orhan S. Kilercioğlu/ Fark Yayınları/ 376 s. Kıbrıs Türkleri’nin, kendilerini yok etmeye yönelik gerçekleştirilen baskılara karşı koyuşunu ve kendilerine yapılan saldırılara direnişlerini anlatan “Unutulan Bedel”, Kıbrıs sorununun bugün geldiği noktanın anlaşılamamasında, Kıbrıs’ın tarihine ilişkin bilgilerin dünyaya aktarılamamasının büyük payı olduğunu söylüyor. Tanrıların Gözdesi/ Sybille Bedford/ Çeviren: Suat Ertüzün/ Can Yayınları/ 348 s. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarını, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, farklı ortamlarda yaşamış olan Sybille Bedford’ın romanı “Tanrıların Gözdesi”, yer yer yazarın yaşamından esintiler de taşıyan bir öykü anlatıyor. 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının saygın kalemlerinden biri olarak kabul edilen Bedford, Amerikalı bir genç kızın, bir İtalyan soylusuyla evlenmesinden yola çıkarak, Yeni Dünya ile Eski Dünya’nın, Amerika ile Avrupa’nın değer yargılarını, yaşam tarzlarını karşı karşıya getiriyor. İlticacı İzine Gitmek İsterse/ Atilla Keskin/ Tekin Yayınevi/ 200 s. “Zorunlu gurbet ilticacının sürekli sırtında taşıdığı, indirmek istesede hiç inmeyen bir acı özlemdir. Yıllar geçtikçe ağırlaşır bu özlem. Sırtı bükülür zorunlu gurbetçinin. Dik durmaya çalışır, beceremez. Gittiği, gezdiği her yerde peşindedir bu özlem. Yediği her lokmada gelir boğazına dizilir. Hele de sözcükler, hele de müzik, bir tiyatro, bir sinema kendi dilinde... Sanılır ki CUMHURİYET KİTAP SAYI 949 kapağı Avrupa’ya atan kurtulmuştur; artık özgürdür. Öyle midir acaba?” 1977’den Federal Almanya’da zorunlu sürgün olarak yaşayan Atilla Keskin, bu kitabında anılarını okurla paylaşıyor. Daha önce farklı bir yayınevinden çıkan “Acılara Yenilmeyen Gülümseyişler” adlı, yitirdiği arkadaşlarına ilişkin anıroman da, Tekin Yayınevi aracılığıyla okurla yeniden buluşuyor. Hatıraların Gri Parçaları Gray Pieces of Memory / Behruz Kia/ Çeviren: Tülin Mertcan/ Pan Yay./ 96 s. “Ruhunu kollarının arasına alıyorsun;/ Dikkatlice,/ Umut ve aşk./Elinde bir sürü fırça/ Renkli anıların sırrıyla, Kendini ve yaralı ruhunu/ Kucaklıyorsun./ Perdemin yapraklarında/ Rüzgar esiyor./ Şiir çığlık atıyor,/ Ateş dans ediyor,/ Çölde,/ Kumlar arasında/ Rüzgar esiyor./ Deniz, mağaraları doğuruyor./ Ve,/ Yelkenlerimizi şişiren meltem,/ Bizi,/ Aşkın büyülü denizine götürüyor.” “Hatıraların Gri Parçaları” adlı bu kitapta, Behruz Kia’nın şiirleri İngilizce asılları ile birlikte veriliyor. Çeşitli Yalnızlık Söylentileri/ Mehmet Can Şaşmaz/ Pan Yayıncılık/ 136 s. “Adımlarını güçlendirip nadasa bırakılmış tarlalara kendini vursaydı... Dere tepe demeden, açlığa susuzluğa aldırmadan gece gündüz kaçsaydı? Şehre herhalde bir deri bir kemik halinde, hayalet gibi kimsenin gözüne görünmeden girerdi. İlkin bu devasa kalabalığın içinde korkar, ne yapacağını bilemezdi. Sonra yorgunluğu bedenine koca bir çığ gibi düşerdi. Korkmaya dahi hali kalmazdı. Şans eseri bulduğu sessiz bir ara sokaktaki karton parçalarının üzerinde ve naylonların altında kendine gelebilmek için günlerce uyuduktan sonra elbet karın tokluğuna bir iş bulurdu.” “Çeşitli Yalnızlık Söylentileri”, Mehmet Can Şaşmaz’ın ilk öykü kitabı. Bin Muhteşem Güneş/ Khaled Hosseini/ Çeviren: Püren Özgören/ Everest Yayınları/ 430 s. Khaled Hosseini, Afganistan’ı yüreğinde yaşatan bir yazar. İkinci romanı “Bin Muhteşem Güneş”te, iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden doğduğu toprakları anlatıyor. Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar... Bozkırın Efendisi/ Murat Kınıkoğlu/ Doğan Kitap/ 554 s. “1. Göktürk imparatorluğu yıkılmış, Çinlilerin yıllardır beklediği fırsat doğmuştur. Türk boyları çocuklarına Çin isimleri vermekte, Çinliler gibi giyinmektedir. Türk kültürü yok olmanın eşiğindedir. Ama bir şamanın kehaneti Çinlilerde korkuya, Türklerde umuda dönüşür: ‘Kıl çadırda doğacak çocuk, Türk boylarını egemenliği altına alan derebeyinin kızını öldürecek, bir araya gelen Türk boyları kara kaleyi alıp yeniden hükmedecek.’” “Bozkırın Efendisi”, bozkırda geçen entrikalarla dolu bir hikâyeyi anlatmasının yanı sıra, Türkler Anadolu’ya göçmeden önce nasıl yaşar, neye inanırlardı; ölüerini nasıl gömer, bebeklerini hangi hayvanın postuna, ne amaçla sararlardı; kurultaylarda neleri tartışır, şenliklerde ne tür oyunlar oynarlardı gibi sorulara da cevap veriyor. Leonis: İstanbul Hatırası 19141922/ Yorgo Theotokas/ Çeviren: Damla Demirözü/ Can Yayınları/ 194 s. Kitap, Yorgos Theotokas, 20. yüzyıl başlarında, İstanbul’da geçirdiği çocukluğundan yola çıkarak yazdığı bir roman. “Leonis”, o günlerin Taksim’ini, Gezi Parkı’nı, İstiklâl Caddesi’ni, Sıraselviler’i içine alan bir çevrede geçiyor. Leonis, Taksim’deki lisede okuyan, resim meraklısı bir çocuk. Aşklar, arkadaşlıklar, birbirinden güzel, heyecanlı oyunlar, serüvenler arasında geçen bu çocukluk çok sürmez. Savaşın yıkımı başlar. Uzaklarda sürüp giden Birinci Dünya Savaşı, İstanbul’un işgaliyle birlikte burada yaşanan tatlı günlerin sonu olur. Leonis, önce tutkuyla sevdiği Eleni Foka’dan, sonra vatanı bildiği İstanbul’dan ayrılmak zorunda kalır. Yorgos Theotokas, yaşanmış olayları ve anıları, insan sevgisiyle dolu bir romana dönüştürüyor. Türklerin Savaş Sanatı/ Ahmet Özdal/ Doruk Yayımcılık/ 168 s. Yakındoğu’nun XIXIV. yüzyılları, göçebe ve yerleşik savaş usullerinin bazen iç içe geçip bazen çarpışmaları nedeniyle savaş sanatı açısından incelenmesi gereken bir dönem. Bu dönemde bir yandan süvariler ortalığı kasıp kavururken, diğer yandan da piyadeler, yeniden yükselme eğilimindeydi. Savaşı, düşmanı taktiklerle alt etme ya da sadece mertçe dövüşme şeklinde algılayan farklı düşünüş biçimleri de yine bu dönemde birbirleriyle çarpışıyorlardı. “Türklerin Savaş Sanatı”, bu dönemdeki Türklerin, savaşı uygulayışındaki değişen/dönüşen taktikleri karşılaştırmalı olarak inceleyen bir çalışma. Savaşma İçgüdüsü/ Roger Spiller/ Çeviren: Deniz İkiz/ Doruk Yayımcılık/ 400 s. Eski çağlarda Çin İmparatorluğu’nda bir general, hapishanede işkencecisiyle şiddet ve iktidar üzerine sohbet eden Machiavelli, İspanyol İmparatorluğu’nun Güney Amerika’yı kolonizasyon seferinde yerlilerle dostluk kuran bir kadın, Büyük Savaş’ın ertesinde anlayamadığı bir kişisel savaşa yenik düşen bir İngiliz subayı, Amerikalı yetkililerce yargılandığı davada emperyalizmi sorgulayan bir Japon generali... Roger S. Spiller’ın kurup yönettiği sahnelerde okur, yalnızca savaş kavrayışının tarih içinde aldığı yolun izini sürmüyor, aynı zamanda işgal eden ve edilen, yenen ve yenilen insanların acılarına, birbirleri ve kendileriyle hesaplaşmalarına, hayal kırıklıklarına, kısacası savaşın teknik, taktik ve stratejik boyutunun ötesinde içerdiği insani öğeye de yakın plandan bakıyor. “Savaşma İçgüdüsü”, bu yönüyle bugünün savaşının insansızlaştırıcı etkisi üzerine düşünmeyi sağlıyor. Kim Tutar Beni/ Tanık Minkari/ Tekin Yay./ 296 s. 55 yıl cerrahlık yaptıktan ve değişik konularda 10 cerrahi kitap yazdıktan sonra, dünyayı tanımaya karar veren ve Antartika dahil altı kıtayı gezen; görmeyi, öğrenmeyi, öğretmeyi, tanımayı, tanıtmayı, dinlemeyi, anlatmayı, okumayı, yazmayı ve mizahı seven Tarık Minkari tarafından özenle seçilmiş anı, gezi, fıkra, anekdot, anlatı ve yaşam hikâyelerinden oluşan bu kitaba, karikatürist Devrim Demiral’ın vinyetleri de eşlik ediyor. ? SAYFA 37
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle