Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kısa Kısa... Kısa Kısa... Kısa Kısa... Ë Metin FINDIKÇI on günlerde çeşitli yayınevlerinden yayımlanan kitaplar beni sevindiriyor. Ama ne yazık ki, hepsine yetişmek mümkün değil; bu yüzden benim gibi kitap hastası olan biri için, kendimce bu önemli kitapları olabildiğince edinmek en büyük amaç oluyor. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, bu kitap edinme işini sıraya koyduğumuzda, ilk sırayı insanın kendine yakın olanı ve kendine hitap eden kitabı seçiyor olması bir gerçek. Ben de, bana yakın olan kitapları el verdiğince seçerek ve alarak bu kuralı gerçekleştirmeye gayret ediyorum. Geçen günlerde, Hitkitap yayınlarından, Arapların ünlü romancısı ve öykücüsü, Nobel edebiyat ödüllü Necip Mahfuz’un dünyaca bilinen roman üçlemesinin (İki Saray Arası Necip Mahfuz Beyn el Kasrayn, Şevk Kasrı Kasr el Şevk ve Şeboyuna irdeleyecek olan tabii ki eleştiryor. Bugünse küreselleşen dünyanın ker Sokağı “Şekeriye”) ilki “Saray GeziABD’si, Mısır’ı, içinde değil de dışında, menlerdir ve bunun yapılmasını gerçeksi”* adı altında yayımlandı. Asıl adı “İki ‘Ilımlı İslam’ adı altında işgal etmiş duten çok istiyorum. Saray Arası” olan üçlemenin ilk cildinin, Nedeni ise, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde rumda. Dün ile bugün arasında, hem de “Saray Gezisi” adıyla yayımlanmasında, yüz yıl sonra iki farklı ülke tarafından gerek Ortadoğu ve gerekse Mısır’ın gerek yayıncının ve gerekse çevirmenin benzer şeyleri yaşamasıdır. Mısır’a yaşatılan bu benzerlik, “Saray haklı nedenleri vardır mutlaka. Çünkü Gezisi” romanını daha bir önemli kılıRomanda, İngilizlerin Mısır’ı, Mıgeçmiş zamanda, değişik tarihlerde, yor. sır’da karargâh kurarak işgalini anlatıTürkçede bu roman ile ilgili bir çok yazı ve makale yayımlanmıştı ve çoğunda “Saray =Gezisi” diye geçiyorHakkı Bey’lere yapıştırılan deli sıfatı ile rodu. Yayınevi herhalde mandaki Hakkı Bey’in birbiriyle nasıl örtüşbuna dayanarak böyle tüğünü de görürüz. karar almıştır. Aslında, kitabın Arapça redaksiTOPLUM ANALİZİ yonunu üstlenirken ilk Bu zıt iki karakterin emekçiye bakış açılatemennim, adının “İki rındaki farklılıklarla insana verdikleri önemi Topal Nuri’nin karşı Ë Vildan Ç. TURA anlayabiliriz. Topal Nuri’nin basamak olarak Saray Arası” olmasıydı, figürü olan Paşazade rhan Kemal’in Kanlı Topraklar rokullandığı insanla, Hakkı Bey’in merhamtle ama “Saray Gezisi” Hakkı Bey uçsuz bumanında, hayata yenik, ezik, horlan caksız topraklara sabaktığı insanı şöyle göstermiştir yazar: adıyla yayımlandı. Bumış, önemsenmemiş olarak başla(…) nu baştan belirtmekte hip olmasına karşın, mış bir adamın toprak ağası olabilKısa kesmek için yerinden kalktı, İzmirlinin yarar var. Roman, ikinaldığı eğitimle, hayat mek için verdiği mücadele anlatılır. Bu müca felsefesiyle, edebiyayanına gitti, kulağına: ci dilden çevrilmiş oldelede adalet, doğruluk, vicdanlı ve onurlu Bu cahillerin yanında böyle şeyleri konuşmasına karşın, gerçekta, sanata, resme olan olmaya yer yoktur, çünkü roman kahramanımayalım! dedi. ten hakkı verilmiş, geilgisiyle, görmüş geçirmişliği ile ne toprak na bu sıfatları toplumda kendine en yakın Ne olur? rek anlatımından ve geağalığına ne de paraya önem vermez ve hiç olan çevresi esirgemiştir. O da alın teriyle bir Gözleri açılır! rekse içeriğinden birşey Topal’ın kafasında canlandırdığı toprak ağası uğraş değil tam aksine elinden ne türlü dalaFena mı? kaybetmeden; bir bütiplemesine uymaz. Hakkı Bey’in çevresindevere geliyorsa onları yürürlüğe koyarak hedeFena tabiî. kiler de böyle düşündüğü için, bunca toprağa tünlük içinde ve güzel, fe kilitlenmiştir. Hedefse “zengin” olmaktır! Neden? sahip adamın, ağalık etmemesi delilik olarak duru bir dille dilimize İnsanların çocukluklarında geçirdikleri bir Nedeni var mı? Onlar da ağa olmaya kalgörülür. Özetlersek, bir yanda kötü yetiştirilkazandırılmış. travmanın onları nasıl zalimleştirdiğini, duymiş, tek hedefi zengin olmak olan ve bu hede kar! Roman, 20. yüzyılın gusuz ve vicdansız yaptığını, en küçük hisleKalksın… fe ulaşmada ruhunu şeytana satmaya hazır, başlarında, Birinci rinden soyutlayıp hedefe kilitlenmiş bir robot çevresindekileri acımasızca kandıran, duyguOhooo, dedi Topal, sen ağa, ben ağa, bu Dünya Savaşı ile İkinci haline getirdiğini Topal Nuri karakterinde suz, hissiz, etrafındakilerce akıllı! görünen bir ineği kim sağa o zaman? Herkes ağa olursa işDünya Savaşı arasında görürüz. Her insanın hayatında en azından leri kim görecek? adam, diğer yanda zengin ama buna önem bir tarihi anlatmaktabir sefer ilgi odağı olmaya, merkezde olmaya, (…) vermeyen, yetiştiriliş tarzıyla, hayat felsefesiydır. Mısır’ın başkenti iltifat almaya, saygı görmeye ihtiyacı olacağını le, çalışan insana merhamet duyan, kendi ile Topal gelip koluna girince Hakkı Bey toKahire’de yaşayan bir varsayarsak, çocuk yaşta öksüz ve yetim kalıp barışık, delice hırsları olmayan ancak toplum parlanarak yürüdü. Yürümese, daha doğrusu küçük burjuva aileyi ele akrabalarının yanında hiç de iyi olmayan şarttarafından deli! damgasını yemiş bir başka topal gelip koluna girmeseydi, Hakkı Bey, almaktadır. larda, hor görülerek, topal kalmasına sebep adam. Orhan Kemal, Topal Nuri tiplemesiyle karşısında dönen volan, basık çinko örtmeler, Mahfuz bu küçük olunan bir ortamda itilip, kakılarak büyütülen sanki bugün yaşadığımız kaotik ortamı, delilik içeri dışarı girip çıkan mavi tulumlu erkek, siburjuva ailenin hayatını Topal Nuri, çekmiş olduğu tüm bu acıların, derecesindeki toplumsal vurdumduymazlığı, yah önlük, beyaz başörtülü kadın, kız işçilerbildiğimiz gibi ince eletravma ve yaraların, zengin olursa kapanacagemisini kurtaran kaptandır anlayışıyla her ne den Fransa’yı Fransa, Belçika, daha doğrusu yip sık dokuyarak irdeğına inanır. pahasına olursa olsun zengin olma dürtüsünü, gezip gördüğü Avrupa memleketlerindeki lerken, Mısır’da yaşaRomandaki asıl ironi şudur: Topal Nuri acımasızlığa ve duyarsızlığa parmak basarak, fabrikaları, o fabrikaların ne de olsa uyanık işnan toplumsal kaosu toplumda itibar görebilmek için tek başına milyonlarca Topal Nuri’lerin toplumsal yaşaçilerini düşünmeye devam edecekti. Oralı işanlatmamasını bekletüm enerjisini harcar, çünkü zenginlik hak et ma nasıl bir tehlike oluşturduğunu gösterir çiler, buradakiler gibi öz haklarından habersiz mek yanılgı olurdu. tiğini düşündüğü hayatı getirecektir ona, oysa Kanlı Topraklar’da. Diğer yandan, bugünkü değillerdi. Ağızlarında dönen dilleri, hınçları, Necip Mahfuz’un bu ünlü üçlemesini enine S Saray Gezisi FEHMİ, AHMET ABDÜLCEVAT BEY İLE YASİN Bu yazıda, benim değinmek istediğim romanın ana, temel konularından biri olan Mısır’ın işgali sırasında, bağımsızlığı için ülkesi adına, İngilizlere karşı bedenini siper eden Fehmi adında bir kahramandır. Bir diğer konu ise kitaba ivme, tat ve güç kazandıran bu küçük burjuva ailenin reisi olan Ahmet Abdülcevat Bey ile birinci eşinden oğlu Yasin’dir. Günlük yaşamda, bir yandan dini bütün dillerinden düşürmedikleri Allah sevgisi ve korkusu; diğer yandan akşam olur olmaz örf ve âdetleri unutarak, kapağı zevk ve sefa âlemlerine atmalarıdır. Romanın başkahramanı, Kahire’de yaşayan sayılı bir tüccar olan Ahmet Abdülcevat Bey, hemen hemen her Arap erkeği gibi, “Ben her tarz yaşama hakkına sahibim, ama ailemin, özellikle ailemdeki kadınların bunu yaşaması asla ve asla mümkün değildir, yani dinen ve örfen yasaktır” anlayışında bir kahramandır. İki kızı ve üç erkek çocuğu olan Ahmet Bey, ailesine karşı son derece sert yapılı ama, çevrede sevilen ve bütün esnaf arasında sözü dinlenen ve hemen hemen her konuda danışılan saygın bir konumdadır. Ama aynı zamanda sayılı arkadaş çevresi içinde zampara, gece âlemlerine düşkün ve eline geçirdiği her fırsatı değerlendirmekten kaçınmayan kadın düşkünü bir adamdır da. Ahmet Bey, her gün gece yarılarına dek süren âlemleri ve kadın düşkünlüğü yanında, karısı Emine Hanım’a kesinlikle özgürlük tanımaz. Karısı, evde hizmetçi olmasına karşın, bir cariye gibi Ahmet Bey’e hizmet etmekten ileriye gidemeyen bir özgürlükle sınırlıdır. Emine Hanım, o denli sınırlı bir hareket etme özgürlüğüne sahiptir ki, bir gün en küçük oğlu Kemal ile, Ahmet Bey’den habersiz dua etmek için Hüseyin’in türbesine gider. ¥ Kanlı Topraklar O ¥ SAYFA 26 CUMHURİYET KİTAP SAYI 949