03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ Entrikalar Ağında Kürt Buhranı/ Gültekin Avcı/ Metropol Yayınları/ 376 s. “Kürt buhranının çözülmesinde gerek devletten ve gerekse siyasi yelpazeden engel teşkil eden unsurlar, buhranın çözüm mecrası ve yıllara dayanan gelişim süreci, PKK’nin gerek resmi ve gerekse gayri resmiistihbari ilişkileri ve özellikleri, Hizbullah gerçekliği ve oluşum özellikleri, Kürt buhranında ABD etki ve entrikaları, İsrail’in Kürt ilgi ve bağlantıları, PKK’nin büyük AB desteği ve nice perde arkası analizler kitapta okuyucuya ifade edilmeye çalışılmıştır.” Gültekin Avcı, bu kitabında siyasette yaşanan PKK sorununa değiniyor. Bedri Koraman’ın Haftalıkları (İki Kitap)/ Hazırlayan: Mesut Yavuz/ Doğan Kitap/ 288 s. “Bedri’nin sevişircesine çizdiği gencecik, çıplak ve bin bir değişik bakışlı kadın karikatürleri bir tabloya çalışırmışcasına, ‘kavise’ ağırlık veren çizimleri, Bedri’ye özgü bir üslup... ‘Bedri Koraman’ın Haftalıkları’ adlı albümün sayfalarındaki lezzetli zekâ düzeyi, keşke geniş bir çarşaf gibi kaplayıverseydi ‘Kodum mu oturturum’cuları da... Bedri Koraman, kendine özgü apayrı bir cümbüşün sanatçısı” diyor Çetin Altan, Bedri Koraman’ın haftalık çizimlerinin toplamı olan bu albümler için. Bir Gökkuşağı İnerse Nasıl/ Arif Damar/ Babil Yayınları/ 86 s. “Denizi kimse anlatamaz/ Hiç/ Hiç kimse/ Homeros anlatamadı/ Dante anlatamadı/ Anlatamadı Şekspir/ Deniz/ Yalnız deniz/ Anlatır kendini/ Ben de dinlerim” Arif Damar’ın yeni şiirlerinin toplamı olan “Bir Gökkuşağı İnerse Nasıl”da Damar’ın şiirlerine, Ömer Uluç’un ve Cemal Süreya’nın desenleri eşlik ediyor. Kitapta, iki ayrı bölüm oluşturulmuş: “Ömer Uluç İle” ve “Cemal Süreya İle”. Kitabın en son bölümünde ise “Arif Damar İçin” yazılmış şiirler yer alıyor. Bitimsiz Yol/ A. Kadir B./ Pentagram Yay. 326 s. Satış müdürü olan Metin, yaşam içinde savrulurken, silikleşen bir kuşağın çıkışı olmayan insanlardan birisine dönüşür. Umutsuz ve çaresiz olan Metin’in Antalya’da başlayan yolculuğu, kendisiyle hesaplaşması için son fırsattır. Yakın geçmişi ile uzak geçmişinin arasında yolunu bulmaya çalışırken, pek çok olayla karşı karşıya kalır. Bu yolculuk sırasında kendisi kadar umutsuz bir kadın karşısına çıkar... Abdülkadir Bozkurt, ilk romanı “Bitimsiz Yol” ile okurla buluşuyor. Zoli Bir Aykırı Çingene/ Colum McCann/ Çeviren: Lale Bulak/ Merkez Kitapçılık/ 302 s. Kitap, Slovakya düzlüklerinden, Avusturya’dan ve İtalya’dan geçerek Fransa’ya varan, otuzlu yıllardan bugüne uzanan bir aşk hikâyesi; ihanet ve sürgün öyküsü... 1930’da Çekoslovakya’da, faşist askerler bir grup çingeneyi buz tutmuş bir göle sürüyorlar. Buzlar kırılıyor, arabalar sulara gömülüyor. SAYFA 36 Kurtulanlar sadece altı yaşındaki Zoli ve dedesi Stanislaus. Sonrası, faşistlerin, komünistlerin, entelektüellerin, çingenelerin, Avrupalıların, erkeklerin arasında ayrıksı bir kadının, Zoli Novotna’nın öyküsü. Colum McCann, Çingene şair Papusza’nın hayatından ilham aldığı romanında, kendine özgü kalemiyle, arka planda 20. yüzyıl Avrupası’nda yaşanan siyasal çalkantıları betimlerken, çingenelerin yaşamına pencere açıyor. Ordu ve Din/ Faik Bulut/ Berfin Yayınları/ 660 s. Faik Bulut, “Ordu ve Din”de 1826’dan 2007’ye kadar olan ordudin ilişkisini ele alarak belgelendiriyor. Yakın Türk tarihinden belgelerin ve uygulamaların, ordunun da dinin de demokratik bir seçim olmadığını kanıtladığı vurgulanan yapıtta, Türkiye’nin şu anki ve yakın gelecekteki siyasal yaşamını her açıdan şekillendirmiş olan askerdin gerginliği mercek altına alınıyor. Yakın tarihten başlayarak, Atatürkçülük ve şeriatçılık, ordu ve irtica, tarikatçılık, toplumun İslamlaşması ve farklı cemaatlerin gizli ve açık faaliyetlerinin bugününe kadarki gelişiminin incelendiği yapıtta, bugünü aydınlatan belgeler ve AKP’nin kuruluşundan bu yana yoğunlaşan laiklik ve türban tartışmalarının kökenleri de bulunuyor. Köylü Devrimci Börklüce Mustafa/ Yılmaz Gruda/ Berfin Yayınları/ 40 s. “Sen hiç böylesine yaşamadın Bedreddin/ hiç yaşamadın acı’nın böylesini:/ bir engerek gibi ısıraparçalaya aktı durdu tenimde/ yırtarak aldılar yensiz, yakasız giysimi/ haykırdı kırbaç yarıklarını çıplaklığım/ vurdular yüzüm üstü bir kalas çarmıha/ kırıldı bir fanus gibi!/ sökercesine gerdiler kollarımı/ mıhladılar avuçlarımdan/ yüreğime kadar yırtıldı etim/ varyozlarla kırdılar dizlerimi/ ayak kemiklerimi kırdılar/ apışlarımı kanatarak ayırıp bacaklarımı/ mıhladılar tabanlarımdan/ hançerlerle oydular küreklerimi, kaba etlerimi/ yanar mum gömdüler Bedreddin!/ eridi etim/ dağıtmak istediler içimdeki şöleni/ inancımı yıkmak istediler: yıkılmadım!/ bir deve üstünde gezdirdiler Ayasluğ’da/ gücü bilinsin diye Çelebi Mehmed’in/ çarmıhtan alıp, ipe çektiler/ çatlayıp, yarıldı güneşte etim/ çırılçıplak sallanıp durdum iki gün boyu/ tükenmek bilmedi kinleri, korkuları/ ipten alıp, paraladılar gaddarelerle/ aldılar yatağanla kellemi/ balla yuğup, bal/ kavanozuyla ilettiler/ kan çerçisi Çelebi Mehmed’e!” Yılmaz Gruda bu kitapta, “Börklüce Mustafa Destanı”nı kaleme alıyor. Ufalanmış Tarih/ François Dosse/ Çev.: Işık Ergüden/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 282 s. Tarih biliminin ve yazımının Batı’da iki dünya savaşı arasında kalan dönemden başlayarak daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmasında, Fransa’da Marc Bloch ve Lucien Febvre’in başını çektikleri ve çıkardıkları derginin adıyla, Annales ekolü diye de anılan akımın önemli bir payı olduğu yadsınamaz. François Dosse, çeşitli belgelerden ve tanıklıklardan yola çıkarak, okura bu ‘tarihin tarihi’ni ve onu yazan tarihçilerin, Georges Duby, Emmanuel Le Roy Ladurie, Jacques Le Goff, Pierre Chaunu, Jean Bouvier, Marc Ferro ve tabii Fernand Braudel’in hikâyesini anlatıyor. Diğer yandan Annales dergisi dendi mi akla gelen, özellikle tarihin sonu, insann ölümü, yapıların kazandığı ağırlık, siyasetten uzaklaşılması gibi pek çok soru da yazar tarafından teker teker otopsi masasına yatırılıyor ve tartışmaların içindeki evrim süreçleriyle birlikte ele alınıyor. Annales ekolünün getirdiği tartışılmaz yenilenme soluğunun giderek hegemonik bir yapıya nasıl büründüğünün irdelendiği bu yapıt, hem bugünün bilim üretme meka nizmalarına hem de tam anlamıyla ufalanmış tarih bilimine yönelik bir sorgulamayı gündeme getiriyor. Mary Berg’in Günlüğü/ Hazırlayan: Susan Lee Pentlin/ Çeviren: Hale Vardar, Arda Vardar/ Profil Yayıncılık/ 326 s. Mary Berg, Alman ordusunun Varşova’daki kıskacını biraz daha sıkılaştırdığı dönemde, on beşinci doğum gününde, günlük yazmaya karar veriyor. Varşova kuşatmasından son ana, Getto Ayaklanması’nın acımasızca bastırılışına kadar, mültecilerin durumunu, sonradan görmelerin yaşamını, zorunlu askerliği, sürgünleri ve Alman baskısına karşı yürütülen savaşın, ön safında yaşanan kahramanlık ve direnişi anlatıyor. Bir müttefiğin tutuklu takasında ailesiyle birlikte kurtarıldığında, birkaç eşyasının arasında dikkatli bir şekilde saklanmış on iki küçük defterdeki yazılarının, bir yıl geçmeden, Amerika’da savaş dönemine ait bir kitap olarak yayımlanması, gerçeklerin açığa çıkmasında önemli kaynaklardan biri. Bu günlük, hayat dolu bir genç kızın, acılarla karşılaşmasının ve tarihin en karanlık sayfalarından birine yönlendirdiği ışığın özel bir hikâyesidir... Jacquot ve Suyu Seven Katil/ Martin O’Brien/ Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu/ Meridyen Yayınları/ 514 s. İlaçla uyutup öldürdüğü genç kadınların çıplak cesetlerini sulara terk eden bir seri katilin, ıslak izlerinin peşine düşen Marsilya cinayet masası başmüfettişi Daniel Jacquot’nun karşısına, yeraltı dünyasının ürkütücü neferleri ve Marsilya’nın kaymak tabakasının karanlık isimleri çıkıyor. Alçakgönüllü detektif Jacquot, bir yandan da özel hayatındaki, işyerindeki ve geçmişindeki sorunlar arasında boğulmamaya çalışıyor. ‘Jacquot Polisiyeleri’ serisinin bu ilk kitabında, Martin O’Brien okuyucularını Marsilya’nın güneşli limanlarına götürüyor ve zihnini, zarif görüntüsüyle nazik tavırları ardına gizleyen inatçı polis müfettişi Jacquot’yla tanıştırıyor. Tehlikeli Diyardan Öyküler/ J.R.R. Tolkien/ Çev.: Niran Elçi/ İthaki Yayınları/ 224 s. “Peri masallarının dünyası engin, derin ve yüksektir, ve birçok şeyle doludur: Orada her tür hayvan ve kuş; kıyısız denizler, sayısız yıldız; kendisi bir büyü olan güzellik ve her daim mevcut bir tehlike; kılıç kadar keskin coşku ve hüzün vardır. O diyara girmiş bir insan, orayı gördüğü için kendini talihli sayabilir, ama Peri Diyarı’nın zenginliği ve tuhaflığı, gezginin dilini bağlar, anlatamaz ve orada bulunduğu sürece, çok fazla soru sorması tehlikelidir, çünkü kapılar yüzüne kapanabilir ve anahtarlar kaybolabilir...” Tolkien’in öyküleri okurla buluşuyor. Erozyon Dede Hayrettin Karaca Kitabı/ Söyleşi Şengün Kılıç Hristidis/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 488 s. “Dünyadaki yeni paylaşma düzeninin temeli Anadolu’dan çıkacak. Niçin Atatürk İstanbul’a Kurtuluş Savaşı’ndan bilmem kaç sene sonra geldi, hep Anadolu’yu gezdi? Oradan aldı gücünü. Dünya kurtuluş hareketi veya paylaşma düzeni Anadolu’dan yayılacaktır dünyaya. Ben bir Anadolu bireyi olarak buna gönül ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 949
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle