26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U R L A R A Murat Gülsoy, bu kez de 'İstanbul'da Bir Merhamet Haftası' adlı kitabıyla çıktı karşımıza. Gülsoy, önceki romanlarında da olduğu gibi, farklı teknikler kullanarak oluşturuyor yapıtının çatısını. Max Ernst'ün yedi farklı resminden yola çıkarak, yedi günde, yedi farklı insana bu resimler hakkında yazmalarını isteyen bir yazarı anlatıyor Gülsoy. Resimler insana neyi çağrıştırır? Nerelere götürür? Murat Gülsoy'dan hem bu soruların yanıtlarını almaya çalıştık hem de romanını konuştuk. Batılı yayınevlerinin Türk edebiyatına ilgisi sürüyor. Necati Cumalı'nın “Makedonya 1900' adlı yapıtı, Fransa'da Bibliothèque Turque yani Türk Kitaplığı koleksiyonu kapsamında yayımlandı. Fransa'nın önemli yayınevlerinden biri olan ActesSud bünyesinde 1998'de Stefanos Yerasimos tarafından kurulan koleksiyonda aslında daha çok Osmanlı yazını yayımlanıyor. Necati Cumalı'nın “Makedonya 1900”ün yayımı ise yayın kurulunun önemli isimlerinden olan ve yapıtı da Fransızcaya çeviren tarihçi Prof. Dr. Faruk Bilici'nin önerisi üzerine koleksiyonun yeniden yapılanması sonucu gerçekleşmiş. Faruk Bilici ile tüm bu süreci, “Makedonya 1900”ü ve Necati Cumalı'yı, ülkemizin kendi edebiyatını başka dillere çevirmek konusunda neden eksik kaldığını ve son olarak da Boğaziçi Üniversitesi'nin işbirliğiyle düzenlenen 'Çevirmenleri ve Yayıncılarıyla Türk Edebiyatı I. Uluslararası Sempozyumu'nu konuştuk. Bol kitaplı günler… TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] K ütüphane'yi oluşturan parçaları 20002005 yılları arasında yazdım ve özel bir kurum kütüphanesi bülteninde, Türkçeİngilizce yayımlanan 4. kat /4th Floor dergisinde peyderpey günışığına çıkardım; kitapsa 2005 yılında, bir avuç illüstrasyon eşliğinde,”Bir Başka Labirent Öyküsü” altbaşlığıyla okura sunuldu, malum, ben yalın kitap isimlerini cafcaflı altbaşlıklarla perçinlemeyi öteden beri yeğlemişimdir. “Kütüphane”, aslında, oylumlu bir kitabın bir yandan da kendi içinde bağımsız ayakta durabildiğine inandığım bölümlerden biri, sonuncusuydu: Ekleriyle birlikte, Başkalaşımlar XXIXXX'da nihai yerine oturacak bir deneme. O toplamı, farklı topografik kesitlere (otel, istasyon, sirk, tımarhane, hapishane, kamp, fabrika, meydan, gökyüzü) yöneldiğim metinleri yan yana getirecek biçimde yoğurduydum. Eklere gelince, “Kütüphane” için öncelikle “Güzel Sanatlardan Biri Olarak Kitap İnşası” başlıklı denememi ayırmış, düşünmüştüm; Alberto Manguel'le “diyalog”umuzu bütüne ekleyip eklememekte kararsızdım hazırlık aşamasında; sonra bir gelişme oldu, Bleu Autour yayınevinin yöneticisi Patrice Rörig Kütüphane'yi Fransa'da yayımlamak istedi, çevirinin ilk taslağı ortaya çıkınca kitabın sayfa sayısı açısından çelimsiz görünmesi endişesiyle benden bir önsöz istedi ve neden bilmem, belki bir tür önseziyle, bir sonsözün daha uygun düşeceğini belirttim, ama kafamda henüz bir tasarı gelişmiş değildi o sıralar; sonra bir şey daha oldu, Montauban'dan bir çağrı aldım 2004 yazına girerken, kasım ayında Alberto Manguel'i kuşatan bir festival etkinliğine yazarın davet ettiği, yapıtını sunmayı seçtiği yazarlar arasında yer aldığımı duyunca kıvançla katılmayı kabul ettim, bir şey daha olacağını bilmiyordum: 15 Kasım 2006 akşamı, Montauban'da aynı masaya oturacaktık Alberto'yla; bir tiyatro oyuncusunun Acı Bilgi'den ve Elma'dan parçaları seslendireceği seansta herhalde ikimizin arasında, önce ya da sonra, bir diyalog (daha) kurulacaktı; etkinlik broşüründe, Manguel'in benimle ilgili ürpertici bir cümlesi yer almıştı, oradan hareketle konuşurum diye düşünerek 12 Kasım günü İstanbul'dan Paris uçağına bindim. Ertesi gün, La Hune kitabevinde Alberto'nun taze kitabını gördüm ve hemen aldım: La Bibliothèque, La Nuit. O gece otel odasında kitabı kuşbakışı katedince, uykuya karmaşık bir ruh haliyle daldım, gece boyu birkaç kez uyandım ve kalkıp bir sigara tüttürüp yeniden yattım her seferinde, anladım ki şu metin harlandı içeride, kafatasımın merkezindeki ocakta bekleyen odunları alevler sarmaya koyuldu: PostScriptum, Montauban'a yola çıkmazdan birkaç saat önce yola çıktı, gerisini dönüşe bırakarak ilk atımı sayfaya 14 Kasım sabahı döktüm. Alberto Manguel'in Geceleyin, Kütüphane'si, bir bakıma benim kitabımı da içeriyor duraksayarak kuruyorum bu cümleyi. Nesnel bir durumdan sözetmiyorum burada, daha çok bir duyguyu, içimde gecikmeden tırmanan bir hissi aktarmaya çalışıyorum. İki metnin okur önüne çıkış tarihle Enis BATUR Pervasız Pertavsız Başkan ve Beyefendi yayarak kurarken, bir aşamada başka bir metin devreye girdi: “Kitap Evi”ne kafamdaki yüklerden bir ölçüde arınarak açılmak, 'selâm'larımı önceden vererek daha bir çıplak halde yürümek bana çekici gelmişti. Neydi “yük”ten anladığım? Hayatımın temel direklerinden birini kişisel kütüphanesi üzerinden Kütüphane'ye bağlamış bütün yazarlar (ki o direği seçmemiş, önemsememiş pek çok hemcinsimiz vardır), İskenderiye'den bu yana bir tür zincir oluşturmuşlardı. Museion'dan, Bibliothekai'dan günümüze, her çağda Büyük Kitaplığın simgesel bir başkanı varolmuştu bizler için. Çağımızda, ilk başkan hepimizi etkisi altına almakta gecikmeyen bir metafor aynası yaratmıştı kitaplardan: Jorge Luis Borges olmasaydı, farkımızı tekrar'ın içinde arayamaz, bulamaz, yitiremezdik. Bir biçimde, her birimiz Babil Kütüphanesi’yle, yakılan kitaplarla, yeri doldurulamaz kayıplarla, Boullée'nin tasarımıyla, Piranesi'nin gravürleriyle, Körleşme'nin sonuyla, Gülün Adı'yla, Char'ın şiiriyle çeşitlemeler kurarak kan bağımızı kanıtladık. Montauban yolunda, Alberto'yla sahnede kuracağımızı varsaydığım diyalog için hazırlanırken, son kitabından hareketle bir dizi basamakta karar kılmıştım; ne yazık ki etkinlik başka türlü öngörülmüştü, sahnede soruları Alberto yöneltiyor, ben yanıtlıyordum. Bereket bir sonsöz tasarlamışım. Diyalog gerçekleşseydi, Ptolemeos'un Kütüphanesinde ilk kez nasıl karşılaştığımızı aktararak yola koyulacaktım. Kurtuba'daki görüşmemiz, Erasmus'un evinde bir araya gelişimiz, ilk Anadolu seyahâtında birlikte İbn Anabî'yi ziyaretimiz, 1944'te Buenos Aires'teki bir kitapçıda kör yazarla karşılaşmamız ve 1999'da Süleymaniye kütüphanesindeki buluşmamız peşpeşe gelecekti. Geceleyin, Kütüphane artık başkanlığı onun üstlendiğinin, benimse iki avuç danışmanı arasında yer aldığımın belgesiydi. “Kitap Evi”, üç yılı aşkın bir süredir masamda. Yarım yüzyıl boyunca inşa ettiği özel ve özgün bir kütüphaneyi bana miras bırakmış, tanımadığım ve tanışamayacağım “Beyefendi”nin yüzünü kafamın içindeki hayal perdesinde kurmaya çalışırken hangi gerçek yüzlerin arasında dolaştığımı, bocaladığımı bilen değilse bile hisseden biri var mıdır? ? Kasım 2006; Nisan 2007 “Kütüphane” için bir sonsöz denemesi rine dikkat etmeyecek olanların işi “intihal”e kadar götürebilecekleri yönündeki endişemi Alberto'ya aktardığımda bana güldü: “Kitabının çevirisi için madem bir sonsöz yazmayı düşünüyorsun, ben de bir önsöz yazayım öyleyse” yüreğime su serpti! Lettres d'Automne'un kendisine ayrılan etkinliğinin broşüründe yeralan ürpertici cümle gerçekten de başka bir boyut kazanıvermişti gözümde: “Enis Batur'u ikizim olarak görüyorum. Her şeyi benim gibi hissediyor, görüyor, dile getiriyor. Önceden ne düşüneceğini ve söyleyeceğini biliyorum. Tuhaf, değil mi?” Bu yakınlık, bu koşutluk, ki öteden beri hısımlık olarak vaftiz ediyorum benzeri ortaklıklar içeren duruş ve yaklaşımları, yeryüzünün beş kıtasına dağılmış olabilecek öteki ikizlerimizi merak etmeme yol açıyor. Kaç kişiyiz? Bir aile mi oluşturuyoruz, küçük bir kavim mi, ara dere kurcalıyor imgelemimi o durum. “Kütüphane” özelinde sanırım bir noktaya vardım sonuçta. O denemeyi zamana İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 903 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle