29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

“Makedonya 1900” adlı yapıtını çevirerek Fransızca yayımlayan tarihçi Prof. Dr. Faruk Bilici ile Necati Cumalı'yı konuştuk Ütopyasıyla(!) Necati Cumalı latmak için girişimlerde bulunurken bu sefer de Viran Dağlar'ın, ARTE Televizyonu'nca dizi olarak çekileceğini duydum. Necati Cumalı Fransa'da ne kadar tanınıyor edebiyat çevrelerinde? Şöyle söyleyeyim, Nâzım Hikmet, Yaşar Kemal, Sait Faik, Orhan Pamuk kadar çok tanınmıyor. O yüzden de yayınevleri tereddüt edebiliyor. Ama bu hiç bilinmiyor anlamına gelmiyor tabi, Cumalı'nın kendisi ve eşi çok iyi Fransızca biliyorlardı ayrıca daha öncesinde de bazı şiirleri, bazı öyküleri, oyunları Fransızcaya çevrilmişti. Kısıtlı bir çevre tanıyordu. O yüzden yayınevi bulmakta epey zorlandım. Özellikle de öykü deyince yayınevleri çok kararsız. Ama ARTE Televizyonu'nun dizi projesi de beni yüreklendirdi. Bu kitabın yayımlanabilme şansını artıracak iyi bir fırsattı. O nedenle ilk olarak Esprit des Peninsules'e başvurdum. Fakat sonra bu yayınevinin mali sorunları olduğunu fark ettim, hatta birkaç ay önce de kapandı. Başka bir yayınevi ararken Fransa'nın çok önemli yayınevlerinden biri olan ActesSud ile çalışmak fırsatı doğdu. Stefan Yerasimos, bu yayınevinde 1998'de bir koleksiyon kurmuştu, koleksiyonun adı da Bibliothèque turque yani Türk Kitaplığı. Bibliothèque turque'ün felsefesi daha çok Osmanlı yazınını yayımlamak. Osmanlının hem klasik hem de daha sonraki devirlerinin, 19. yüzyıl özellikle yazını, işte edebiyat, deneme, hatırat, seyahatname türünde yapıtlar yayımlanıyor. Orada ben de Evliya Çelebi'den seçilmiş bir dizi metni kitaplaştırarak yayımladım mesela. Stefan Yerasimos 2005 Temmuz'unda ölmeden önce koleksiyonun ne olacağı konusunda endişeler belirmişti, ben de koleksiyonun devam etmesi için yayınevinin peşine düştüm. Israrlarım sonucunda Bibliothèque turque koleksiyonunun yeniden planlanması fikrimi kabul ettirdim. Bu yeniden planlamanın birinci kitabını da Necati Cumalı olarak teklif ettim ve onlar da kabul ettiler. Çelebi'nin katılmış olduğu üç savaşı anlatan yaradır, yaşanmışlıktır. Ne tarihçiler bunun Evliya Çelebi metinleri ‘La Guerre de üzerinde yeterince durmuş/duruyor, ne Turcs’ (Türklerin Savaşı) adı altında yayımedebiyatçılar. Oradan gelmiş olan göçmenlandı.. Bunun dışında 17. yüzyılda Viyaler kendi yaşamlarını edebiyata yansıtmana'da 11 yıl esir kalmış olan bir Osmanlı mışlar yeterince. Oraya gidenler ise tam terTürk’ü olan Temaşvarlı Osman Ağa'nın si buradan giden özellikle Ortodokslar Yu‘Prisonnier des Infidèles’ (Gâvurların Harp nanistan'da çok önemli bir edebiyat akımı Esiri) adı altında hatıraları yayımlandı. Çok oluşturdular; 1920'ler edebiyat akımı. Bunmaceralı bir esaret, bununla ilgili bir hatırat ların hepsi ya Anadolu'dan gelmiş olan kişiTürkçe ve Almancada da yayımlanmıştır. lerin kendileri veya çocuklarının hatıraları Ayrıca Ali Ufki Bey var. Polonya asıllı bir işte Anadolu'da uğramış oldukları hezimeti kişi 20 yıl Osmanlı sarayında içoğlan olarak anlatan, yansıtan edebiyat yapıtlarıdır. Nekalan Ali Ufki Bey, Türk müziğini notaya cati Cumalı da “İyi bir yazar olmaya karar döken ilk müzisyendir. Koleksiyonda ayrıca verdim. İyi bir yazar olduğuma inandıktan Ali Ufki Bey'in İtalyanca olarak yazdığı ve sonra Makedonya'yı yazacağım” demiştir. Topkapı merkezli yaşamını anlattığı kitap Üç tane kitap yazacaktı, biri “Viran Dağda Bibliothèque turque'te yayımlandı. Sonlar”, biri “Makedonya 1900”dü. Bir tane ra Kanuni döneminde Osmanlı donanmasıdaha yazacaktı ama vakti olmadı, ömrü yetnın Hint Denizi'ndeki başkomutanı olan medi. Sanırım bugünkü Yugoslavya savaSeydi Ali Reis'in “Ülkelerin Aynaları” şından önceki dönemi konu edinen bir ki(Mir'ati Memâlik) adlı hatıratı yayımlandı. tap olacaktı. Yine de Necati Cumalı MakeKitapta, Hindistan'a yapmış olduğu bir sedonya'yı, oradaki hayatı, insanların çok çefer sırasında çıkan fırtınada donanmasını şitli toplumların bir arada iyi veya kötü birkaybeden Seydi Ali Reis'in askerleriyle kalikte yaşamasını en iyi anlatan az sayıda yaraya çıkıp, Hindistan'dan Orta Asya'yı kazardan birisi ve belki de en önemlisidir. tetmesi, İstanbul'a gelene kadar başından GERÇEĞİ ANLATMAK geçen uzun maceralar anlatılıyor. Sonra, 20. Necati Cumalı bunları hiçbir şekilde heryüzyılın başında Japonya'ya seyahat etmiş hangi bir düşmanlığı körükleyecek bir şekilolan ve 10 ciltlik bir kitap bırakmış olan de yazmamış. Sömürü yapmamış, politize etAbdurreşid İbrahim Efendi adlı bir Osmemiş. Eli her iki tarafa da uzatılı. manlı Tatarının seyahatnamesinin de sadece Kesinlikle, “İyi bir yazar olmaya karar Japonya bölümünü, bir de Lâtıfi'nin, Evsafverdim. İyi bir yazar olduğuma inandıktan ı İstanbul'u, Risalei Garibe adlı Anonim sonra Makedonya'yı yazacağım” derken de, bir kitapla beraber yayımlandı. Makedonya'dan gelmiş bir kurban, şikâyet Koleksiyondan yayımlanan Makedonya eden bir insan olarak değil, gerçeği anlatan 1900'e dönersek, yapıt Necati Cumalı'nın kibir insan olabilmek adına diyor bunu. Satırşisel tarihi de aynı zamanda. Bunu anlatır larında milliyetçiliğin zerresini göremezsimısınız?. niz. Hatta biliyor musunuz bu kitap Yunan Tabii, biliyorsunuz 1923'te Lozan'da caya çok erken çevrildi, hatta Yunanlılar Yunanistan ile Türkiye arasındaki yapılan Florina'da Necati Cumalı Günleri düzenlemübadele anlaşması gereği halklar ülkeleridiler. Bakıyoruz neler demiş Necati Cumalı; ni değiş tokuş etmek zorunda kaldılar, bü“İnsanlar hangi dilden, milletten olsun bir yük acılar ve zorluklar yaşandı. Necati Cuarada yaşayabilirler” diyor. “İnsan insanın malı da 1921'de Florina'da doğduğu halde katili olamaz” diyor. “İnsan insanın kurdu Urla'ya gidip yerleşmek zorunda kalanlardan biriydi. Bu olduğunda yaşça çok küçüktü, o nedenle bütün bu öykülerini, romanlarını aslında anne, babasından duyduklarından yola çıkarak yazdı. Evet ama dikkat çeker, hep birinci şahıs olarak yazmıştır. Ben demiştir. O ben dediği babası ve dedesidir. Dediğim gibi çok küçüktü, fazla hatırası yoktu ama demek bunu o kadar içselleştirmiş ki annebabasından duyduklarıyla, kendi hayatı gibi anlatmış. Bir söyleşisinde kendisi de ifade ediyor çok sonraları bir iki defa aynı yerlere giderek, doğduğu evi ziyaret etmiş hatta komşuları, ailesini tanıyan kişilerle tanışmıştır. Yine bir söyleşisinde “gittiğimde sizi Türkiye'ye gelmek için tren garına götüren arabacıya rastladım” der mesela. Makedonya 1900'de o söyleşiyi de yayımladım. Yani aslında babasının, dedesinin otobiyografisi bu. Kendisi ise tamamen içselleştirdiği için Makedonya tarihini de kişisel bir tarih olarak ele almış. Mübadele yeterince yer almaz edebiyatımızda değil mi? Türkler pek üzerinde durmaProf. Dr. Faruk Bilici mıştır nedense, oysa önemli bir CUMHURİYET KİTAP SAYI Necati Cumalı'nın “Makedonya 1900” adlı yapıtı, Fransa'da Bibliothèque turque yani Türk Kitaplığı koleksiyonu kapsamında yayımlandı. Fransa'nın önemli yayınevlerinden biri olan ActesSud bünyesinde 1998'de Stefan Yerasimos tarafından kurulan koleksiyonda aslında daha çok Osmanlı yazını yayımlanıyor. Necati Cumalı'nın “Makedonya 1900”ünün yayımı ise yayın kurulunun önemli isimlerinden olan ve yapıtı da Fransızcaya çeviren tarihçi Prof. Dr. Faruk Bilici'nin önerisi üzerine koleksiyonun yeniden yapılanması sonucu gerçekleşmiş. Faruk Bilici ile tüm bu süreci, “Makedonya 1900”ü ve Necati Cumalı'yı, ülkemizin kendi edebiyatını başka dillere çevirmek konusunda neden eksik kaldığını ve son olarak da Boğaziçi Üniversitesi'nin işbirliğiyle düzenlenen Çevirmenleri ve Yayıncılarıyla Türk Edebiyatı I. Uluslararası Sempozyumu'nu konuştuk. ? ? Gamze AKDEMİR ransa'da yayımlanan Makedonya 1900 adlı kitabın hazırlık süreci nasıl gelişti? Bir yıl öğrencilerim ve bazı meslektaşlarımla beraber yazarın Makedonya öyküleri üzerinde, bu öyküleri bir araya toplayan bir kitap üzerinde çalıştım. Ayrıca bir tarihçi olarak Makedonya'ya özel bir ilgimin olması da süreci hızlandırdı, hepsi bir zincir gibi ilerledi. Kitabı hazırlarken hem Osmanlı Makedonyası, hem Makedonya tarihinin Osmanlıların son devrine tekabül eden bölümü hem de Necati Cumalı'nın kişisel tarihinde Makedonya'nın yerini ayrı ayrı araştırmam, incelemem gerekti. Tabi öncelikle çevirilerin yapılması gerekiyordu bunun üzerine bir yıl profesör arkadaşlarımla çalıştık. Daha sonra kendim bir yıl daha çalıştım ve sonunda çevrilmiş bir metin topluluğu ortaya çıktı. Yalnız bu arada şöyle bir şey oldu, tesadüfen bir başka kişinin Cumalı'nın Viran Dağları'nı çevirdiğini öğrendim. Ve benim projem daha bitmeden Viran Dağlar, Esprit des Peninsules adlı yayınevince yayımlandı. Daha sonra ben Makedonya 1900'ü yayın BİR İSTİSNA... F Çağdaş bir yazar olduğu halde, Osmanlı yazınına ayrılmış bir koleksiyonda çıkıyor, ilginç aslında? Onun nedeni şu: Necati Cumalı'nın Viran Dağlar'ı olsun Makedonya 1900'ü olsun Osmanlı devrini canlandıran, Osmanlı devrini ilgilendiren metinler, yapıtlardır. O yüzden böyle bir istisna yapabildik. Aslında çağdaş yazar yayımlanmayacaktı koleksiyonda bunun bir nedeni de yayınevinin Çağdaş Türk Edebiyatı Koleksiyonu adlı başka bir koleksiyonunun da olması. Bu arada Cumalı'nın yanı sıra bir istisna isim daha var çağdaş yazarların arasında, o da hem Osmanlı edebiyatını hem de çağdaş Türk edebiyatını ilgilendiren bir yazar olan Ahmet Hamdi Tanpınar. Bibliothèque turque'te o da var. Bibliothèque turque koleksiyonunda yapıtları yayımlanmış başka hangi yazarlarımız var? Koleksiyonda çıkan kitapların ilki, 1797'de Paris'e gönderilmiş olan iki elçinin (Moralı Seyyid Ali Efendi ve Seyyid Abdurrahim Muhibb Efendi) yazmış olduğu sefaretnamelerdi. Onun dışında benim Evliya SAYFA 20 903
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle