Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ulviye Alpay ? yor ortaya. Romandaki konuşmalar çok şey anlatıyor okura. Demem şu; konuşmaları başarılı bir yöntemle sürdürüyor yazar. Ulviye Alpay’ın kendine özgü bir biçemi var. Düz ve yalın. Söylemek istediklerini rahatça söyleyebiliyor. “Yine oldukça bulanık, dar bir yol açıyordu önüme. Kızlar Lâle gibi mutsuz, ayaklarında uzun donlar var. Oğlanların pipisi dışarıda… aldırışsız koşup oynuyorlar. Kendimi arıyorum bu çocukların içinde, ama bir adım önüm yine kördüğüm. Kadınlar var, genç kadınlar… iki ayağını yan yana getirip bağlamışlar, üstünde töre cinayeti yazan bir tabela asılı. Kadınların yüzleri kayıp… Hiç görmediğim şehrin kuru, ağaçsız, toprak yollarında hiç tanımadığım çocuklarıyla koşuyorum. Siyah uzun saçlı bir kız, elinde kocaman bir bıçakla koşan ağabeyinden kaçıyor. Eğer korkudan sesini çıkarabilse, “Ayağıyın turabı olıram, kıyma biye” diyecek. Bu manzaraya hiç yabancı olmayan çocuklar oyunlarına ara bile vermiyorlar. Şiddeti nasıl da kanıksamışlar? İnsan nasıl cani olur? Tanrı’nın verdi ği bir canı nasıl alır? İçlerinden biri, “Bı kız dayzasının oğlına geşık olmış,”diyor. Başka bir çocuk, “Bı kızın ketlı helaldır,” deyişi nasıl da doğal, nasıl da aldırışsız. Şemse, Zaim, Meryem, Firkat, Halil, Mahmut geliyor gözlerimin önüne. Ölüm kararını erkekler verse de onay her iki cinsten çıkıyor. Koyun boğazlanır gibi kızın boynu kesiliyor… Bu dehşet verici manzara kanımı donduruyor, çocukların aldırışsız gözlerle bakışı içimi üşütüyor. Daha bir iki dakika önce korkuyla da olsa soluk alan birinin yerde can çekişmesine tanık çocukların, ayaklarına, ellerine, başlarına kızın sıcacık kanı bulaşmış.” “Lâle’nin kayınvalidesi Firkat Hanım, Lâle’yi saçlarından tutmuş, evin içinde sürüklüyor. Lâle öteye beriye takılıyor, her yanı kan revan içinde. Ev halkı sıraya girmiş beşikten en büyüğüne kadar, Lâle’nin yüzüne tükürüp tekmeliyorlar. Mahmut, Lâle’nin üzerinde, ayakkabısının topuğundaki nalçayı göğsüne bastırıyor, ak memeler patlamış kan içinde. Deli deli gülüyor, ayakkabısının ucuyla karnına orasına burasına vurup dürtüklüyor. “Orospu kara yılanlar emsin seni,” deyip bağa sürüklüyor. Küçük bir kulübenin önünde boynuna karayılanlar dolalı genç bir delikanlı.Yüzü gözü şişmiş, gövermiş, siyaha kesilen dili dışarıda öylece kalmış. Mahmut, “İyi bak orospu, senin sonun bu deyyustan da kötü olacak,” diyor. Şarap Kadın, her bakımdan başarılı bir roman. Bu romanıyla, roman yazarlığını pekiştiren Ulviye Alpay’ı kutluyor, nice romanlara diyorum. ? Şarap Kadın/ Ulviye Alpay/ Altın Kitaplar/ 2007/ 495 s. Çalkantı/ Ulviye Alpay/ Altın Kitaplar/ 2005/ 400 s. Sudan Adam ? Baran YILDIRIM B ir edebiyatsever için uzun zaman iyi bir edebi eserle karşılaşmamak hiç bitmeyecekmiş gibi akıp giden bir mevsim gibidir. Bu afaki hissi pek çok iyi okuyucu ve edebiyatseverle paylaştığımı tez bir vakitte öğrendim. Günlük koşuşturmalar ve telaşlar içinde nedenini ve nasıl yok olacağını bir türlü kestiremediğimiz birdenbire peyda olan bir sıkıntı ve rahatsızlık bazen sevdiğimiz bir yazarın beyin kıvrımlarında, eşsiz bir eserin satır aralarında gezinirken yerini tatlı bir lezzete ve muhteşem bir kokuya bırakıyor. Sudan Adam KİTAP SAYI işte böyle zamanlarda imdadınıza yetişecek eserlerden. İKİ HAYAT ARASINDA Orijinal adı The Water Method Man olan John Irving’e ait Sudan Adam, Merkez Kitaplar tarafından Emin Yaşar Sınır’ın çevirisiyle Türkçeye kazandırıldı. Kitabın 903 ? SAYFA 23 CUMHURİYET