Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B U L M A C A 1 L 2 M 3 H 4 A 5 C 6 M 7 L 8 İLKER MUMCUOĞLU K 9 I 10 F 11 M 12 K 13 B 14 M 15 L 16 M 17 E 18 E 19 E 20 B 21 K 22 I 23 E 24 G 25 J 26 B 27 E 28 L 29 B 30 J 31 G 32 M 33 C 34 B 35 J 36 L 37 D 38 M 39 L 40 L 41 M Feyza HEPÇİLİNGİRLER 3 Haziran Pazar Türkçe Günlükleri recik Barajı’nın suları altında kalan Halfeti, bütün konuklarını sevecenlikle karşılamaya hazır, yeşil hareli sularıyla mavi mavi bekliyor orada. Asur, Med, Pers, Helenistik ve Roma dönemlerinde yerleşim yeri olan Halfeti’nin Rumkalesi kadar ünlü, bir de siyah gülü var. Dünyanın başka hiçbir yerinde yetişmeyen siyah gülü görmek, Rumkale’yi gezip tarihi solumak, gölün üzerindeki dubalarda bulunan lokantalarda o gölün aynalı sazanlarının tadına bakmak için de gitmek gerek oralara. Anlatmakla olmaz. 42 L 43 B 44 L 45 J 46 H 47 L 48 C 49 J 50 J 51 J 52 L 53 G 54 B 55 D 56 C 57 M 58 L 59 J 60 D 61 M 62 L “H 63 M 64 I 65 L 66 D 67 A 68 F 69 M 70 H 71 L 72 A 73 M 74 L 75 H 76 M 77 A 78 J 79 C 80 A 81 J 82 H Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını ve “Burada Günışığı Türk” adlı şiir yapıtının yayımlandığı yayınevinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiir yapıtından bir alıntı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Knut Hamsun’ın bir romanı 80 4 77 72 67 B. “Böyle Buyurdu ..” (Nietzsche’nin tarihi yapıtı). 34 26 20 41 54 29 13 C. Mehmet Rauf un bir romanı. 56 48 79 33 5 D. “... Koçibey”(tanınmış otomobil yarışçısı). 60 66 55 37 E. İyon. 18 19 27 23 17 F. Gümüşün simgesi. 68 10 G. Müslüman ülkelerde yaşayan Yunan asıllı kimse. 53 31 24 H. “... biz olalım bu sokakların / ve hiç durmadan yağmur yağsın / Biz gürültüsüz sözcükler bulalım / sarmaşıklar fısıldasın yine / Gidersek birlikte gideriz / yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen” (Ahmet Telli’nin, “Belki Yine Gelirim’inden). 75 3 82 46 70 I. Damdan dama altlarken düşüp ölen, Lale Devri şairi (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız) 64 22 9 J. “Yanıyor gölgesi / zeytinin / Denizde buğu / kayalarda kızışan / yel / çatırdıyor / Öğle uykusundasın / serin memelerin / serin karnın / baldırların / Yaz / Gövdenin baharmdayım” diyen şair. 51 35 25 59 45 30 49 81 78 50 atırla Sevgili”yi haftalardır izleyemiyorum; ama en az benim kadar dikkatli izlediğini bildiğim Joshua Bear, sağ olsun, ne hatalar yapıldığını saptıyor ve bildiriyor bana. 1967 1968 yıllarında “rağmen” anlamında “karşın” sözcüğü kullanılmıyordu örneğin. Dizinin bir sahnesinde, 65 yaşlarındaki baba, “Bütün bunlara karşın.” demekle yetinmemiş; bir de “Türkiye’nin siyasi konumu”ndan söz etmiş. Gençlerden biri de, “Arkadaşlara takılacağım” buyurmuş. 40 yıl önce de bir yerlere gidilirdi arkadaşlarla; ama buna “takılma” denmezdi. 1960’ların sonlarında “ODTÜ” değil “Orta Doğu” dendiğini, dolmuş çığırtkanlarının “Doğu’ya! Doğu’ya!” diye bağırdıklarını, kendisi gibi, orada öğretim üyesi olanların da “ODTÜ’de çalışıyorum” değil, “Orta Doğu’da çalışıyorum” dediğini anımsıyor Joshua Bear. “Hatırla Sevgili”de bir genç ODTÜ’ye yatay geçiş yapacağından söz etmiş ayrıca. “1968’de ‘yatay geçiş’ diye bir ifade kalıbı yoktu. O işleme ‘transfer’ denirdi.” diyor. Doğru. “Yatay geçiş” sözü YÖK yönetmelikleriyle geldi. 6 Haziran Çarşamba irgülden söz etmeyi düşünüyordum ne zamandır. Bu araya onu da sıkıştırsam iyi olur. Virgülün asıl işlevi dilde toplama işlemi yapmaktır. Matematikteki gibi, aynı türden şeyleri toplar virgül: Eş görevli sözcükleri, sözcük öbeklerini, sıralı tümceleri. Bu asıl görevinin dışında, öznenin kolay algılanması için, özneden sonra konur. Özellikle çok sözcüklü öznelerde ya da tamlama oluşturabilecek sözcüklerin arka arkaya gelmesi durumunda önemlidir. Örneğin, bir reklamda geçen, “Saç kökleri beslenemediği zaman zayıflar ve dökülür.” tümcesinde özne olan “saç”tan sonra virgül konmazsa “saç kökleri” diye bir tamlama oluşur. Sonrasında da saçların değil, saç köklerinin döküldüğü anlamı çıkar. Noktalı virgül de toplama işlemi yapar; ama o sözcükleri değil, tümceleri toplar. Noktalı virgül denmesinin nedeni budur. İki tümce arasında anlam ilişkisi varsa, bu tümceleri birbirinden nokta ile kesin olarak ayırmak yerine, anlam ilişkisinin sürdüğünü bildirmek için noktalı virgülle bağlamak daha uygun olur. İki tümce arasındaki ilişki bağlaçla sağlandığında da noktalı virgül kullanılır. İşte burası can alıcı bir nokta: Birçok kişi Türkçede bağlaçlarla birlikte hiçbir işaret kullanılmayacağını sanıyor; birçoğu da “ve”nin yanına bile virgül koyuyor. Doğrusu nedir peki? “Ve, ile, ki, ya, ya da” vb. kısa, küçük bağlaçlardan önce ya da sonra herhangi bir işaret konmaz; ancak, “ama, fakat, lakin, çünkü” vb. bağlaçlardan önce noktalı virgül konur; gerekli görülürse sonrasında virgül de konabilir. V 5 Haziran Salı üze Şehir Urfa” (Yrd. Doç. Dr. Abdullah Ekinci), “Kültür Şehri Urfa” (Mehmet Kurtoğlu), “Şiir Şehir Urfa” (Şiir Seçkisi), “Peygamberler Diyarı Urfa” (Selami Yıldız), “Şanlıurfa Kültür ve Turizm Rehberi”, tanıtma kitapçıkları, CD’ler, haritalar hep Şanlıurfa Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yayımlanmış. Ayrıca, hakkında pek az şey bildiğimiz sıra gecelerini Abuzer Akbıyık, “Şanlıurfa Sıra Gecesi”, aşiret ve aşiretçiliği İbrahim Bozkurt “Şanlıurfa Aşiretleri” adlı kitaplarında anlatmışlar. Bir de Cumhuriyet Kitap Kulübü Şanlıurfa Temsilcisi Halef Eren’in hediye ettiği, Ara Güler’in fotoğraflarıyla renklenip canlanmış “Uygarlıklar Kapısı Urfa” (Yapı Kredi Yayınları) adlı görkemli bir kitap… Urfa’dan getirdiğim kitaplar bunlar. Bunca kitabın anlatmayla bitiremediği Urfa’yı ben üç beş satırla nasıl anlatayım? Gidip görmek, her önemli yeri adım adım dolaşmak gerek. Camileri, dergâhları, kaleyi, Hz. İbrahim ateşe atıldığında gerçekleşen mucize ile yanan ateşin suya, odunların balığa dönüştüğü söylencesiyle ünlü Balıklı Göl’ü herkes bilir. Tarihi M.Ö. 8 000’e dayanan, dünyada üç büyük felsefe ekolünden Harran okulunun merkezi olan, külah biçimindeki konik kubbeli evleriyle ünlü Harran’ı da herkes bilir diyelim. Peki, günümüzden 11 500 yıl öncesine ait, yerleşik yaşama geçmemiş avcı toplayıcı toplulukların taşa kazınmış ya da kabartma hayvan figürleriyle dünyada ilk haberleşmeyi sağladıkları, dünyanın ilk tapınağının bulunduğu Göbekli Tepe’yi de biliyor mu herkes? Halepli Bahçe’de yeni bulunan, dört Amazon kraliçesini gösteren, dünyada en küçük, 4 mm’lik parçacıklarla yapılmış mozaik henüz dünyaya tanıtılmadı. Acaba nasıl karşılanacak, nasıl büyük bir şaşkınlık yaratacak! Yayı göğsüne daha rahat dayayabilmek için sağ memesini (kesen değil) yakan Amazonların bu dört kraliçesinin adları da işlenmiş mozaiklere: Melenitha, Hippolyte, Antiope, Penthesileia. Şaha kalkmış atların üzerinde, ellerinde mızraklar, yabani hayvanları avlarken, yaraladıkları aslandan dökülen kanlarla, kuşlarla, yılanlarla resmedilmişler. Ya Halfeti… Üç köyle birlikte ilçe merkezinin 2/5’lik bölümü Bi “M K İstanbul’daki bir üniversite. 8 12 21 L. “......... Yirmi yıldır görmediğim bu kasaba, düşümde artık bir serap gibiydi. Birçok yeri unutulan, eski, uzak bir rüya gibi oldu. O zaman genç bir yüzbaşı olan babamla her zaman önünden geçtiğimiz Çarşı Camii’ni, karşısındaki küçük, harap şadırvanı, içinde binlerce kereste tomruğu yüzen nehirciği bazen yıkanmaya gittiğimiz sıcak sulu hamamın derin havuzunu şimdi hatırlamaya çalışıyorum. Ama beyaz bir unutuş önüme yığılır. Renkleri siler, şekilleri kaybeder.” (Ömer Seyfettin). – 15 39 40 – 1 52 62 42 36 58 44 7 Haziran Perşembe U 65 28 7 74 47 71 M. Çok sıkıntıda olma 14 69 11 76 6 57 61 41 nutulmaya yüz tutmuş alışkanlıklarımızdan biridir kahveyi (Türk kahvesi demek ayıp geliyor bana.) yanında bir bardak suyla sunmak. Kahveyle birlikte içmek için midir o su, kahveden önce ya da sonra içmek için mi? Efendim, kahveden önce ağzı, eski tatlardan arındırmak üzere çalkalamak, kahvenin lezzetini tam alabilmeye hazır duruma getirmek içinmiş. Yeni öğrendiğim şeyler heyecanlandırıyor beni, paylaşmadan edemiyorum. 8 Haziran Cuma 63 73 38 2 32 16 G 904. sayının çözümü: A. TARÇIN KOKULU, B. ORKİDE, C. ZELİŞ, D. APAYDINLIK, E. NÖTR, F. ADRESİ, G. LÖKÜN, H. KARŞILIĞI OLMAYAN SORULAR, I. AKÇE, J. NENE. Şiir: “Çıplak tende kar tanesi durma/ Sözlerin önünde in çık yokuşları/ Ağrıları, kalp, en çok oluşları.” ece karanlığında yanıp sönen yazılar göz alıyor: “Bowling Salonu”. Ankara’dan gelip Antalya’ya giden bir gece otobüsüyle Afyon’dan geçiyorum. Afyon’da Kocatepe Üniversitesi, McDonald’s, olimpik yüzme havuzu ve “bowling” salonu. Kültürel bir dönüşüm yaşıyoruz. Evet, farkındayım bunun. Değişimin, dönüşümün kendisinden değil, bu dönüşümden benliğimizi yitirmiş olarak çıkmaktan korkuyorum. ? feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Böl. Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İST. CUMHURİYET KİTAP SAYI 905 SAYFA 39