26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gülsüm Cengiz'le 'Yaşamın İzinde Kadınlar' üzerine ‘Benimki, kadınların yaşadıklarına tanıklık’ Gülsüm Cengiz'in 2005 Dil Derneği Kerim Afşar Ödülü'ne değer görülen 'Yaşamın İzindeki Kadınlar' adlı dramatik belgesel oyunu Mitos Boyut tarafından yayıMlandı. Gülsüm Cengiz ile yeni yapıtı üzerine söyleştik... laştınız” dedi ve ekledi: “Bir Meksika ni de anlatmak gerektiğini düşündüm. atasözü vardır; kaybedeceğimiz en son Onların başlattığı yaşamın izindeki bu şey umutlarımızdır. Ben bu umutla yaşıyürüyüş sürüp gitti sonra. 1970'li yıllaryorum.” daki 12 Mart döneminde, 12 Eylül Bu söz ona ait, ancak umut imgesi, 1980'den sonra... Oyunu uzun süre bitiumudu diri tutma çabası evrenseldir. Bu remediğimi belirtmiştim. Nedenine gelinacılar yalnız bizde yaşanmadı; Şili'de, ce, anlatmak istediklerimi en iyi biçimde Arjantin'de, Brezilya'da, Meksika'da... nasıl anlatabileceğime ilişkin kurgu ve Gözaltında kaybedilen oğulları, kızları anlatım arayışlarım vardı. Ancak bir başiçin başlarına beyaz örtü takıp perşembe ka nedeni de her gün yaşanan yeni olaygünleri eylem yapan Mayıs Meydanı lar ve kişilerdi. 1990'lı yıllarda gözaltında Anaları (Mothers of Plaza del Mayo) kayıplar çoğaldı ve kayıp analarının eyüzerine, ülkemiz şairlerinin yazdığı şiirlemleri başladı. Hepsi de yaşamın izindeler vardır. Yaşamın İzindeki Kadınlar'ın ki kadınlardı, onların yaşadıklarını da anson bölümünde bu kadınlarla da karşılalatmalıydım. Böylece 1990'lı yılların ikinşıyoruz. Türkiye'de, İstanbul'da yapılan ci yarısı da geçti. Bu acıların kolay kolay bir eylem için geldi bu kadınlar, analar. sona ermeyeceğini biliyordum. Oyunu Onca yıldır biliyorlar oğullarının, kızlabir yerde noktalamam gerektiğini düşünrının öldürüldüğünü; torunları kaçırılıp düm. İstanbul Dolapdere'de Dünya Kayıplar Ormanı oluşturulması bana bu olanağı verdi. Oyun, görece olarak orada sona erdi. Peki, sona erdi mi anaların, kadınların acıları? Hayır. Ülkemiz çok uzun süredir iki uçlu bir acıyı yaşıyor; bir ucu şehit anaları, öteki ucu barış anaları olan bir acı. Ama acı ortak. Öte yandan Irak savaşı başladı. ABD'nin Irak'a saldırıları sonucunda, yaratılan kaos ortamındaki iç çatışmalarda, İsrail'in Filistin'e saldırıları sırasında çocuklar, gençler, kadınlar yaşamını yitirdi. Hep acı çekti analar... Ancak kadınların, yaşamın izini sürme mücadelesi sona ermedi. Örneğin, Irak'ta ölen oğlunun ardından barış için mücadele eden Sindy Shenen gibi kadınlar ya da yine ABD'de yaşları 59 ile 91 arasında değişen 18 kadının kurduğu Büyükanne Barış Tugayı gibi oluşumlar... Ortaya çıkışları bir acının ardından olsa Gülsüm Cengiz da ülkemizde ve dünyada yaşamın izini süren bu kadınların zengin ailelere evlatlık verilmiş kimilerivarlığı insana umut veriyor. nin. Kimi analar, çocuklarının izini süUMUTLA YAŞAMAK... rerken, öte yandan torunlarını geri al Oyununuzda eğitimsiz ve yoksul kamak için de mücadele ettiler ve bütün dınların yanında Celile Hanım ve Şekibe bu acılı yıllar boyunca umutlarını hiç yiÇelenk gibi eğitimli kadınlar da yer alıtirmediler. yor; Plaza de Mayo (Mayıs Meydanı) ana Bir yanda eşleri, kardeşleri, çocukları ları da... için mücadele eden, direnen ve umutla Oyunumu yazarken, olabildiğince bekleyen kadınlar... Öte yanda ise “begerçekçi ve yaşamsal bütünlüğü olan bir bek” bekleyen ve anne olan bir kadın... metin oluşturma kaygısı güttüm. O neYaşanan tasalar, sıkıntıların aynı çizgide denle oğlunu görüşe gittiğinde onunla sürdüğü yaşam kesitleri... kendi diliyle konuşamayan bir kürt ana Anaların, eşlerin, kız kardeşlerin yada, görev başında polisler tarafından dökınlarının izini süren kadınların yaşadıkvülerek öldürülen gazeteci oğlunun illarının yanı sıra insan yaşamının ne kaden ile sürülen davasını izleyen Fadime dar değerli olduğunu da anlatmak isteGöktepe de yer aldı oyunumda. Ayrıca, dim. Yazınsal yapıtlarda, insanlara bir oyunun yazım aşamasında, 1996 yılında, şeyi söylemektense göstermenin daha Meksika'dan ülkemize gelen bir kadınla doğru olduğunu düşünüyorum. İşte tam tanıştım; gözaltında kaybedilen Meksibu noktada, oyundaki Günlük Tutan kalı bir öğretmenin eşiydi Norma LoreKadın tipi çıktı ortaya. Oyunun başında na Valdez Santos. Onunla konuşurken, bebek bekleyen, akış içinde bebeğini eşinin özelliklerini, mücadelesini sordünyaya getiren, büyüme sürecini ve mam hoşuna gitmişti. “Herkes onu öledindiği deneyimleri bizlerle paylaşan müş olarak kabul ediyor, siz değişik yakkadın. Oyunun kurgusunda, bir başına sahnenin kenarında durup bebeğine ilişkin duygularını, gözlemlerini bizimle paylaşan bu kadının önemli bir yeri vardır. Bir çocuğun doğup büyüme sürecini kapsayan doğal, ülkede yaşananlardan bağımsız gibi duran bir akışla sunulmuştur alımlayıcıya. İkinci akışla anlatılan; eve gelmeyen oğlunun ardından o güne dek gitmediği, görmediği, bilmediği kapılara koşan ve her defasında yeni deneyler kazanan kadınların serüvenidir. Üçüncü akış ise, sahnenin tam ortasına konan televizyon ekranı biçimindeki dia perdesinde geçen yazı ve fotoğraflarla sağlanmıştır. Zaman zaman kimi gazete manşetleri ve fotoğraflar bu perdeye düşmekte ve tarihsel akış içinde yaşananları birebir anımsamamıza yardımcı olmaktadır. Oyunu, bu üç ayrı akışı saç örgüsü gibi birbiri içine geçirerek; tarihsel akışı ve diyalektik bütünlüğü gözeterek kurguladım. ÖRGÜTLÜ MÜCADELE Oyunun en çok dikkatimi çeken bölümü değişimi yaşayan anne oldu. Oğlu İdama Mahkum Annenin Savcıya Söylediği şiirinde “uyarır dururdum oğlumu üstelik/ sorguladığı için yaşamı” diyen ana daha sonra “şimdi ben de suçluyum/ çünkü düşünüyorum/ asın beni de oğlumla birlikte” diyor... Yaşanan olaylar sırasında ve zaman içinde, gerek günlük tutan kadının gerekse çocuklarının yaşamı için mücadele eden kadınların, babaların değişip dönüştüğünü görüyoruz; ki bu gelişmeler asla düşsel ve kurgusal değildir. Görüştüğüm insanların yaşadıklarının gerçekçi biçimde anlatılmasıdır. Bu değişim adım adım gerçekleşti. “hiç polis gelmemişti kapıma/ mahkemeye hiç gitmedim” diyen ve semt pazarının dışına çıkmayan kadınlar; oğullarının, kızlarının yaşamını koruyabilmek için bilmedikleri kapıları çaldılar, uzun yollara çıktılar. O güne dek edindikleri değer yargıları bu süreç içinde birer birer yıkılıp değişti. Cezaevi kapısında dövülen bir ananın; “Anaların süt veren göğsüne vuran eller kırılır” diye haykırması, o güne dek inandığı değerlerin yitip gitmesine bir ağıttır aslında. Sonra da senin alıntıladığın şiirde söylenildiği gibi, oğlununkızının düşüncesine ortak olma düzeyine erişti. İki kişinin bir araya gelip konuşmaya korktuğu günlerde, bu analar çabalarını, avukatların ve aydınların çabalarıyla birleştirerek İnsan Hakları Derneği'ni kurdular. Mücadelelerini örgütlü olarak sürdürmek için... Kitapla birlikte verilen CD'den de söz eder misiniz? Oyunu yazarken; sahneleyecek olanların, sahnenin ortasındaki perdede gösterilmesini istediğim fotoğraf, kupür vb. belgelere ulaşma güçlüğünü nasıl aşacağını düşünüp duruyordum. Oyunun yazımının uzun sürmesi sorunu çözdü. Teknoloji gelişti, CD'li kitaplar arttı. Oyunumu yayımlanmak üzere Mitos Boyut Yayınları’na verdikten sonra, bu kez CD için çalışmaya başladım. Cumhuriyet ve Evrensel gazetelerinin arşivlerinde çalıştım. Oyunu yazarken derlediğim görüntülerden yararlandım. CD'nin teknik hazırlığını ise Evrensel Kültür Merkezi Görsel Birimi'nden Nakşiser Sürek yaptı. CD'nin oyunu sahneleyecek olanlara yardımcı olmasının yanı sıra okura da olayları bütünsel olarak algılaması konusunda yardımcı olacağını düşünüyorum. Teşekkür ederim. ? Yaşamın İzinde Kadınlar/ Gülsüm Cengiz/ MitobBoyut/ 112 s. KİTAP SAYI 905 ? Kadir İNCESU Y aşamın İzindeki Kadınlar'ı yazarken neyi amaçladınız? Türkiye'de 12 Eylül 1980'de gerçekleşen askeri darbeden sonra, muhalif politik düşünceleri ya da kimlikleri nedeniyle öğrenci, öğretmen, işçi, sendikacı, yazar olmak üzere, yüz binlerce insan tutuklanmış, işkence görmüş, hapsedilmiştir. Bu oyun; yaşamlarını savunabilmek için oğullarının kızlarının izine düşen anaların, tutuklu yakını kadınların ya da politik kimlikleri nedeniyle kendisi tutuklanan kadınların yaşadıklarına ve mücadelelerine tanıklık amacıyla yazılmıştır. Yaşamın İzindeki Kadınlar oyununu yazarken; bir yandan bu kadınların yaşadıklarına tanıklık ederken öte yandan bir insanın nasıl doğup büyüdüğünü, yani yaşamın ta kendisini de anlatmak istedim. İnsanların; kimi yasaların ardına sığınıp kimi politik önyargıların getirdiği katılıkla, hiç düşünmeden hakkında idam kararı çıkarılan, acımasızca işkence edilen, sakat bırakılan, çocuğunu düşüren bir “insan”ın nasıl yetiştiği konusunda durup düşünmesi için... “Ressam Celile Hanım, düşünceleri nedeniyle hapsedilen ve yaşamı tehlikeye giren oğlu için mücadele eden, onunla açlık grevi yapan ilk anaydı” diyorsunuz ilk oyun bölümünde. Oyunun Celile Hanımla başlamasının özel bir nedeni var mı? O günlerden bugünlere neler oldu? Neler değişti? Oyunu Nâzım Hikmet'in anasıyla başlatma düşüncesi, oyunu yazma sürecinde ortaya çıktı. Düşünceleri nedeniyle tutuklanan, hapsedilen, açlık grevi yapan yakınına destek olmak için eylem yapan kadınları araştırırken Celile Hanımı anımsadım birden. Onun, açlık grevi yapan oğluna destek için, İstanbul'daki Galata Köprüsü'nde bir eylem yaptığını yıllar önce Aydın Aydemir'in Nâzım kitabında okumuştum. Onca güç koşullarda, aristokrat bir kadının, tek başına bu eylemi gerçekleştirmesi gerçekten çok önemli ve anlamlıydı benim için. 12 Eylül’deki anaların mücadelesini anlatırken, onun ve onu izleyen öteki anaların mücadelesi SAYFA 10 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle