07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yatıyor. Anacığı Aygül, ona yıllarca baluyor, hiç yalnız bııakmıyor. I Iapistcn çıkınca da Çorlu'ya yerleşiyorlar. Aydoğan sabıkalı olduğu için iş bulamıyor. Hiçbir gelirleri yok. Gcçim sıkıntiMiulan bunaliyor ana oğııl. Komşuları Pakize Hanım arada sırada yardımlarına koşuyor. Aygül ananın diktiği çetiklerı, çorapları, çalıştığı iabrikada arkadaşlarına satıp parasını getiri yor. Kimi kez de borç para veriyor. Güneydoğu'da terör olaylarl sürüyor. Aygül ana, kardcşi Azad'ı merak ediyor, ycdi sekiz yıldır dağlaıda olduğunu düşliiyor. Radyodan zam habcrlerini duydııkça dalıa da bunalıyurlar. Aydoğan, badana boya ışi arıyor. ()mıırtak Caddcsi'ndc gcziniyor. Bu sıruda lanıdığı Balkan göçmeni Efrayim Efcndi'yle konıışuyor. Insanlann yaşadlkları yerlerden konarıl masının acıları yansıyor sözlcrindc: "...Otede kalsaydık bu kadar rezil olıııaz, böyle ayaklar altına düşmezdik...Ama burada da kendi vatanıınızdayız, kcndi dilimizi rahatça konıışuyonız, kanşan yok, gazetemizi okuyor, televizyonumuzıı seyrediyoruz. l'akat iakir isen, şercfin, kişiliğin, insanlığın, dilin önenıi yok burada. Nasıl desem Aydoğan Efendi, insan lazım ncrdc yaşarsa yaşasın önce rahat olmalı, hür olmalı...Nasıl desem kızanım, büyiiklerimin, babacığımın, anneciğimin, iki ağaının mezarı var orada. Evimiz, ineğimiz, keçirniz, tavukJannıız, ördeklerinıiz vardı. Bah çemizdeerik ağaçlarımız vardı. (,,ocuklujiuın, gençliğim geçti ölede, orayı çok ö/lü yorıım... Sen öylc değıl mısin kızanımr1..." (ş.45) Aydoğan, kimi kez Urlalı Terzi ()mer'le dertlcşıyor: "...Aydoğan onıın gibi düşünmese dc lıak vermiyor değildi. Anlı yordu onu, Efrayim Dayı da geçnıişi arıyordu. Biri Balkan'dan gelmiş, diğeri ülkenin doğıısundan. tkisi dc toprakJannı özlüyordu. Aslıııda ö/lenen ne ırmaklar ne de iizüm baglarıydı. Ozkntn geçmiştc yannı VL' yaralı lnraktıklaıı ömürleıiydi, başka bir kültiirc göc; ctnıonın sancısıydı <,cktikJcri...Vc bir çır pıda ht*r ^eyi silmek zonında kalıyorılu insan. ümer Usta'ya agır gcliyurdu mcmlcke tiııdcn ıı/ak olnıak. Annesi de öyle değil Mustafa sancar, lyl bir gOzlemci, insanın lc dünyasını cözümleyen iyi bir anlatıcı. Son yıllarda yaşanan insanlık acılannı. yaşadığı cevrelerde gözlemleyerek ba$arıyla yansıtıyor miydi?..." (s.7(S) Aygül ana, oflunun uzcrinc titriyor, ycmeğini, «,'ayını, kahvcsini yapıyor. Kimi kcz komşuları Pakizc Hanırn'a gidip dcrtlc^iyor. YAZAR OLMA İSTEĞI... Anlatıcı, Çorlu Ticarct Borsası'nın çevresini tanıtıyor. Aydoğan, simirçı cocuğun, ufak paralarını sayıp kuş(,'iıya vcıcrck katcs ten aldığı bir kuşıı özgürlüğünc kavıışturmasına scviniyor. Yazar olnıak isliyor, yazarak geçinmeyi düşliiyor ve simıtçi cocuk için: "Scni dc yazacağını yürcği büyük çocıık, se ni de... (s. 134) Işte o çocıık, o içindc ıijik büyütcn çocıık... Ne yaptığuıı gözlerinle gör dün. Kiiçiik bir can kurtarmak için bütiın parasını verdi... Zaten onıın o hareketini görünce yürcğinin ne denli büyük olduğunu anladını..." (s.B8) Aktleniz giineşine özlcmle yaşıvorlar (,'orlu'da. Aydoğan, palyaçosu ııa dört yıldır ölüm korkusuyla yaşadığmı, bu yaz da cvlcnmcyi dıı^ünınediğini anlatı yor. Aygül ana, geçmişini anımsayıp "ceylan yazgısı" yaijadığını söylüyor oğluna. (eylan ların yerli yersiz avlanıldıkça, Urfa yörcsinden nasıl kaçtıklarını, sonra da o yörenin bo/kıılaştığını bclirtiyor. (,lorlu'da yas,atılan gplenckleri çok beğeniyoılar. Sözgelimi kına geccsi eğlencelerini j»ördükçe yas,ama sevinçleri çoğalıyor. Aydoğan, anasını Adana'ya götürcceğini, babasının mezarını ziyaret edeceklerini söylüyor. Bu özlemle geçıyor günler. Çaycı Şaban Us la'nın yardımıyla bir iş buluyor Aydoğan. l'ckirdağ'a Selim'in çeyiz dükkânının açılışı na gidiyor. Muratlı (laddesi'nde bulıınan dükkânın açılışında palyaço olup çocukları sevindiriyor, ilgi topluyor. Ertcsi gün aynı iş için yine gidiyor. Eliııe geçen parayla biraz olsun ralıatlıyorlar. Avdoğan'ın Tckirtlağ'dakı balıkçı barıııağı izleııiınlerini şöyle anlatı yor yazar: "...Barınağl çevreleyen balıkçı cvlerin atcrmit kaplt çalılaruı iizerinde bekle şeıı pelikanları görüncc tuhaflaştı, gitmedi, demir korkuluklaıa ılirseğini verip onları iz lemeye başladı. Kendısi gibi onları seyreden başka biri daha orada duruyordu. Adam yan tarata bırının gcldığini anlayınca döııüp bak lı. Eski paltosıınun yakasını başının yansına kadar çekmış, bcyaz sakalı uzaıııış, yüzü kırış kırış çizgilerle ılolıı olan bıriydi. Aydoğan ona başıyla selam verdi. Adam da sessizce selam verip yüzünü yenidcn pelikan kuşlarına çevirdi. "Bu garip kuşların burada bulıın ıııası çok enteresan doğrusu" dedi birden Aydoğan. Bu sözler adamı şaşırtmadı. Oylesine dönıip baktl..."lçlerinde yedi sekiz senelik olanı var! " dedi. "Dah.i kalabalıktılar çoğu öldü." Aydoğan ıneıaklanmıştı, tekrar sordıı: "Kim bilir nerclcrden gelmişlerdi burayar'" Başka topraklardan sıcak ülkelerden... 1 ler yıl göçüp gelirler... Onları izleyen kirli şap kalı, kirli saçlı, paltolu adam kafasına şişeyi diknıiş, şarap içiyordıı..." (s.176 177) Aydoğan, belki aylar sonra ilk kez taze istavrit alarak r.orlıı'ya döniiyor. Anası balıkları görünce çok scviniyor, birliktc pişirip yiyoılaı. Elleri biıazcık olsun rahatlıvor; anı.ı ertesı sabah anasının isleğiyle işkenıbe çoıbası iç mek için çıktıklarında caddcden karşıya gcçerlerkeıı bir kamyon çarpıyor ikisine de Anası ağır yaralı olarak hastaneyc kaldırılıyor ve ölüyor. Aydoğan, di'ınyadaki hirıcik varlığını yitirdiğınc inannıak istcmiyor. Ikindi vakti Süleymaniye (.amisi'nden cenazesi kaldırılıyor ve Çorlu mczarlığında toprağa veriliyor. Cîeceleyin başsağlığına gelen ko nuklar, Bahçıvan Kadir'in evinde ağırlanıyor. Cenaze giderlerini, Kadir ile Terzi ()mer karşdıyorlar. Aydoğan birkaç gün hiçbir yerde tutıınamıyor. Anasının mezaruıa gidiyoı, onuııla konuşııyor mezarı başında. Kar yağıyor bir yaııdan. Berber Aydın Usla'da tıraş olup eve dönerken kuşçııyu görüyor. Hlinden kafesi kaptığı gibi kuşları salıyor, şaşıran kıışçu ona saldırıp alabildiğine dövüyor. Ycrden zorla kalkıp yürüyen Aydoğan eve kanlar içinde geliyor, aynanın karşısına geçip palyaço kıllğma giriyor. O gecenin sabahında ona yemek gctircn Pakıze Hanım'ın oğlıı Aliş, ölüsüyle karşılaşıııca koşup lıaber veriyor. Polisler, savcı geliyor, tutanak tutuluyor. ()1meden önce ya/tlıgı notu okuyor savcı: "Bu öykü; toprağından denizler ölesi uzaklıkla, sürüsünü yilirmiş, yorgıın, ihrıyar bir pelikanın öyküsudür aslında." (s.220) Mustafa Sancar, iyi bir gözlemci, insanın iç dünyasını çö/aiıııleyen iyi bir anlatıcı. Son yıllarda yaşanan insanlık acılarını, yaşadığı çevrelcrde gözlemleyerek başarıyla yansitı yor. Akıcı, ınsanı sarıp sannalayan bir tlili var. Insanı ayakta tııtan etkenleri çok iyi özümseyerek tanıtıyor. • (*) Dünya Gözlü Sevgili Mu\la)ti Sancıir, Korti Yıiyın, 2 liml'j 2002 Palyaçonun Ayna Sığınağı Mustaja San aır, Kar<ı Yuyın, 1. Baum 2002 TUM KITAPÇILARDA... GÖRÜNMEZIN PORTRESI Hans Pleschinski Romanın arka planında Münih' yetmişli seksenli yılları, savaş sonrası Batı ve Ooğu Almanya, 2000 yihna girerken Paris, Avrupa'mn sanat ve edebiyat ortarm var. Vazgeçilemez bir aşk ve çilgırı bir hayat... Otobiyografik bir roman olan Bir Görünmezin Portresi anlık muttutuklann, felaketlerin, toptumdan soyutLanmışltğın, dayanışmamn ve büyük bir aşkın romanı. BIR SELAM BERLIN Yade Kara roman 2004 yıbnda Almanya'da in tyt Kitap Ödütü'nü kazanan ve büyük bir Ugiyle karşilanan Setam Bertin, Almanca yazan Türk yazarlardan Yade Kdra'nm ilk romanı. Yade Kara, Selam Berlin'de Almanya'daki ikinci kuşak Türk gençlerinin yaşamına Berlin Duvan'mn yikılmasıyla oluşan yeni koşullann çerçevesinden bakiyor. Selam Bertin, hertürlü aynmabğı mahkum ediyor; Doğu ve Batı'nın, Türk ve Alman'in farklı olmadığını anlatıyor... Setam Bertin, aym zamanda büyük bir metropolün, Berlin'in renkli bir hikâyesi olarak da görülebilir... INKILAP C U M H U R İ Y E T KİTAP S AYI 779 SAYFA 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle