19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada güvercin-kurt-arı iktidarından akbaba iktidarına geçişi anımsatmıştım. Usta önce “kişilik” üzerinde durdu. “Anlaşılan” dedi, “bu iktidar çok kişilikli. Öylesine çok kişilikli ki ne zaman hangi kişiliği sergileyeceği belli ol- muyor.” Arkasını şöyle getirdi: “Bunlar önce aslanla bir olup kuzuları yer. Sonra ko- yunlarla bir olup kuzulara ağlar. O kadar çok yerler ki dayanmaz dağlar, o kadar içten ağlarlar ki insanın yü- reğini dağlar. Sizde eskiden bir ‘lale devri’ vardı. Şimdi de ‘süla- le devri’ başlamış. Öyle hızlı yayılan bir bağdır ki sü- lale, hasım bile hısım kesilir, alamazsın önünü. Dönen dönene, herkes iktidara çevirir yönünü...” Sordum: “Peki usta, bu akbaba ormanı sürekli bu kadar acı- masız soyar mı? Yoksa zamanla genel kurallara uyar mı?” Soruyu değiştirdi: “Genel kurala uyar mı? Yoksa kendi kuralını koyar mı? Bence yanıt ikinci... Anlaşılan bunlar biraz da kinci. Hani elinde çekiç olan herkesi çivi olarak görür ya... Kararlı görünüyorlar herkesi çivi gibi olduğu yere çak- maya... Sonra da istedikleri gibi her yöne akmaya. Bu gidişle ayda bile bırakmazlar arsa. Bunlardan öğrenirsiniz, uzayda alınıp satılacak ne varsa...” La Fontaine, her devirden çok iktidar tanımış... An- lattı uzun uzun her gelenin nasıl kendine göre kural koyduğunu, adalet heykelini istediği gibi kesip oy- duğunu. Demokrasinin nasıl “kurallar rejimi” olduğunu da çok güzel anlattı, ortaya şöyle bir tarif attı: Nedir kural? Planını “kur”, istediğini “al”. Al sana ku- ral... Koy kuralları yan yana, üst üste... Olsun kural- lar rejimi... Semaverde demlediğimiz beşinci bardak çayı- mızdan alırken bir yudum, konumuz oldu referandum. La Fontaine, disiplinli, titiz insan. Üç hafta söz edin- ce referandumdan gelişmeleri adım adım izlemiş. Çok güzel şeyler gözlemiş. Sohbetimiz iyi bir diyaloğa dön- üştü, dedi bana dedim ona, bakın nasıl gelişti: - Çırak, siz nüfus sayımı yaparken hormon kullanıyor musunuz? “Bu nerden çıktı usta? Hormonu tarımın her yerin- de kullanıyoruz. Eskiden harman vardı şimdi hormon... Ama nüfus sayımında kullanıldığını duymadım...” - O zaman 3 yılda 7 milyon seçmen artışı nasıl olu- yor? “Anladım ustam... Bilim dünyası canlı kopyalama ça- lışması yaparken bizimkiler seçmen kopyalamayı çoktan başardı...” - Bir de şu demeç ilginç geldi bana çırak; “İmkân olsa mezardakiler bile kalkıp oy kullansa.” Ne demek bu? “Sence ne demek?” - Sizin demokrasiyi iyi incelediğimi sanıyorum. Ben bu yöntemi bir yerlerden tanıyorum... “Usta bizim demokrasimizi anlamak için kendini çok yordun, bu demeci neye yordun?” - Tabii öküz altında buzağı, kaynar semaver üstünde buz ağı aramayalım ama sanki arkadaş taraftarlarına şunu demek istiyor: Ne yapın edin, bir kimlik temin edin, mezardakilerin oylarını da sandığa tahvil edin... “Evet usta, haklısın; hep derim ya, sen tarihin aklı- sın...” - Hal böyle olunca, şudur benim referandum yo- rumum: Halk hayır der, sandıktan evet çıkar... “Usta oldu olucak, sandıktan bir de tavşan çıkar...” - Bu büyük bir yetenek değil ülkenizde; öyle bir kor- ku imparatorluğu yaratılmış ki tavşan gözü görüyo- rum her birinizde. “Usta haftaya devam edelim ama karamsar bitir- meyelim...” - Karamsarlık değil benimki, gerçekçilik. Senin o bü- tün 12 Eylül’lere hayır sözün güzel. Halk sandığa gi- der, bunu der. Halk oyunu sandığa attığı andan itibaren onu korumak partilerin görevidir. O umut beslediği- niz partiler unutmasın şunu: Sandık, siyasi partinin yüreğidir! [email protected] SAYFA 27 AĞUSTOS 2010 CUMACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Ağustos Oslo Y 17 Helsinki Y 15 Stockholm B 17 Londra Y 20 AmsterdamY 18 Brüksel Y 20 Paris Y 24 Bonn Y 22 Münih Y 26 Berlin Y 21 Budapeşte Y 30 Madrid B 36 Viyana Y 30 Belgrad PB 37 Sofya B 30 Roma PB 30 Atina B 35 Zürih Y 25 Moskova Y 18 Aşkabat A 32 Taşkent Y 35 Bakû B 30 Bişkek A 30 Tiflis Y 33 Kahire B 38 Şam A 37 İstanbul A 30 Edirne A 36 Kocaeli A 34 Çanakkale A 33 İzmir A 35 Manisa A 38 Denizli A 38 Zonguldak B 28 Sinop B 29 Samsun Y 28 Trabzon Y 28 Giresun PB 28 Ankara B 32 Eskişehir B 32 Konya B 30 Sıvas B 28 Antalya A 42 Adana A 38 Mersin A 36 Diyarbakır A 38 Şanlıurfa A 39 Mardin A 35 Siirt A 35 Hakkâri Y 29 Van Y 23 Kars Y 24 Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı zamanla çok bulutlu, Doğu Anadolu’nun doğusu ile Trabzon, Rİze, Artvin, Hopa ve Samsun çevrelerinin sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıaklığı doğu kesimlerde 2 ila 4 derece artacak. ANKARA (ANKA) - Prof. Mehmet Haberal, Ergenekon operasyonu kapsamõnda tutukluluğunun 500. gününde yayõmladõğõ mesajda “Bugün bütün özgürlüklerimin hiçbir yasal gerekçe gösteril- meden gasp edilmesinin 500. günü. Ben 12 Eylül 1980 öncesi anarşi ortamını yaşadım. İhtilal sonrası ise antidemokratik uygulamalara karşı üniversite grubu kurdum. Yasaklı liderlere kon- feranslar verirdim. Aydınlar dilekçesine imza attım ve Sıkıyönetim Mahkemesi’nde ifade ver- dim. Üniversiteden disiplin cezası aldım. 1987 referandumunda siyasi yasakların kalkması için alenen ve kapı kapı dolaşarak bütün imkânları kullandım” dedi. Son yõllarda Türkiye’nin iftira rejimine doğru hõzla sürüklendiğini belirten Habe- ral, “Yıllardır ülkemiz demokrasiyle yönetiliyor ama yıllar önce TBMM kürsüsünden İsmet Pa- şa’nın söylediği gibi özellikle son yıllarda ülke- miz iftira rejimine doğru hızlı bir şekilde gidi- yor. Bunun sonucudur ki 500 gündür hiçbir ya- sal gerekçe gösterilmeksizin bütün özgürlükle- rim maalesef sivil bir yönetim döneminde gasp edilmiştir. Böyle bir durumu sivil yönetim döne- minde yaşamamızı ülkemize ve demokrasimize yakıştıramadığımı, yaptıran ve yapanları kına- dığımı aziz milletime saygıyla sunuyorum” dedi. Birinci Ergenekon davasõnda tanõk olarak dinlenen Arslan’õn arkadaşõ Ekşioğlu: Alparslan, Esen’le görüşürdü HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasõ ile birleştirilen Cumhuriyet’e bomba atõlmasõ ve Danõştay’a silahlõ bas- kõn dosyasõ kapsamõnda tanõk ola- rak dinlenen Alparslan Arslan’õn ev ve okul arkadaşõ avukat Teo- man Ekşioğlu “Arslan’ın son dö- nemlerde dengeli olmadığını düşünüyorum. Kimyasal bir şey kullanılmış olabilir. Etra- fında karizması olan, lider vas- fı olan biriydi. Bunu kullan- mak isteyen olabilir” dedi. Silivri’de görülen davanõn 155. duruşmasõnda Arslan’õn Marma- ra Üniversitesi Hukuk Fakülte- si’nde ülkücü çevreden tanõştõğõ Ekşioğlu tanõk olarak dinlendi. Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel’in sorularõ üzerine tanõk Ekşioğlu, Arslan ile üniversite yõllarõnda ta- nõştõğõnõ, tutuksuz sanõk Süley- man Esen’in de haftada 2-3 kez evlerini ziyaret ettiğini belirtti. Ek- şioğlu, Arslan’õn ocakta “reis” di- ye tanõndõğõnõ dile getirerek “Sü- leyman da reisti, ocakta yöne- ticilik yaptığını biliyorum. Ama Esen’in Alparslan üzerinde et- kisi yoktur. Alparslan’ın Esen üzerinde etkisi olabilir” dedi. Pekgüzel’in “Aynı evde yaşı- yorsunuz. Cumhuyet gazetesi- ne ilk bombanın atıldığı 5 Ma- yıs 2006’da Arslan sizi iki kez aramış. İkinci bombadan sonra 2 mesaj çekmiş. 11 Mayıs’ta patlayan üçüncü bombada 4 mesaj atmış. Cumhuriyet’e bomba attığını hiç sezinleme- diniz mi? Danıştay’a saldırı- sından hiç söz etmedi mi” soru- su üzerine Ekşioğlu şöyle ko- nuştu: “Haberim olsa durdu- rurdum. Odaya kilitlerdim. Hiç sezinlemedim. Orhan Kadõ ile de konuştum. Arslan’ın psikoloji- si o sırada bozuktu. Son za- manlarda tuhaflaşmıştı. Ko- nuşma şekli, gece birde mesaj atması. Hiç görüşmediği arka- daşlarını aramış, mesaj atmış. Selahattin diye bir arkadaşını aramış ‘hakkõnõ helal et’ demiş. Olayı saptırmak için belki al- tında başka bir şey vardı.” Savcõ Pekgüzel’in “Hedef sap- tırmaktan bahsettiniz, açıklar mısınız? Kimler, sağcı, solcu, radikal dinci örgütler mi” so- rusunu Ekşioğlu “Zaten ülkücü camiadaydı. Solcu arkadaşı yoktu. Radikal İslamcı da yok- tu. Kendi şahsi anlaşması ola- bilir” yorumunu yaptõ. Savcõ Pekgüzel’in bu sorusuna tutuk- lu sanõk Oktay Yıldırım ve Avukat Vural Ergül itiraz etti. Düşmanı tanımak için Alparslan ile Ekşioğlu’nun evinde bulunan 7 adet Aydõnlõk dergisini kimin okuduğu sorusu üzerine Ekşioğlu, “Okuyan kim- se yoktu. Alparslan araştır- macı kişiliği vardı. Düşmanı ta- nımak için okumuş olabilir. Doğu Perinçek’in devletle ça- lıştığı ve bilgileri olduğu söyle- nirdi” diye konuştu. Ataşehir’de Cumhuriyet’e atõlan bombalarõn Osman Yıldırım’a verildiği id- dia edilen evin sahibi, daha ön- ce tanõk olarak dinlenen Recep Özkan’õn emlakçilik yaptõğõnõ anlatan Ekşioğlu, “Özkan, ev alır bir süre kalır, sonra satardı. Acarlar Sitesi’nde, Pınar Site- si’nde de evi vardı. Ataşehir’de toplantıya katılmadım” dedi. AYŞE SAYIN ANKARA - Gazeteci Hrant Dink’in katledilmesiyle il- gili, ailesinin AİHM’ye açtõ- ğõ davayla ilişkin “dostane çözüm” niyetini açõklayan hükümete, ailenin avukatõ Fethiye Çetin’den “Dostane çözümden yana değiliz, AİHM’nin kararını açık- lamasını bekliyoruz” yanõtõ geldi. Türkiye’nin AİHM’de Hrant Dink davasõna ilişkin yaptõğõ, Dink’i bir Nazi lide- ri ile özdeşleştiren skandal sa- vunma sonrasõnda, hükümetten “dos- tane çözüme gidileceği” açõklama- sõ gelirken Dink ailesi bu konudaki tavrõnõ netleştirdi. Cumhuriyet’in so- rularõnõ yanõtlayan Dink ailesinin avukatõ Fethiye Çetin, AİHM’nin kararõnõn he- nüz resmen açõklanmadõ- ğõnõ, hükümetten de aileye henüz bir öneri gelmedi- ğini belirterek “Hükümet bir teklifte bulunabilir, tek yanlı beyanlar var. Bu, siyaseten devlet adı- na bir özür dileme anla- mına gelebilir, savun- manın yarattığı manevi tahribatı kaldırmaya dö- nük olabilir. Fakat, Dink ailesinin tavrı, dostane çözümden, uzlaşmaktan yana değil” dedi. HRANT DİNK AİLESİ: HÜKÜMETLE UZLAŞMIYORUZ Haberal: Özgürlüğümün gaspının 500. günü Büyük Taarruz’un 88. yıldönümü Yurt Haberler Servisi - Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı ve Kurtuluş Savaşı’nı zafere gö- türen Büyük Taarruz’un 88. yıldönümü dolayısıyla Türkiye’nin değişik kentlerinden binlerce kişi Af- yonkarahisar’ın Şuhut ilçesine bağlı Çakırözü kö- yünde toplandı. Katılımcılar, ellerindeki meşale ve Türk bayraklarıyla Atatürk’ün taarruz emrini verdiği 1874 rakımlı Kocatepe’ye yürüdü. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof. Dr. Ali Al- tuntaş da katılımcılara eşlik etti. Kutlamalar kapsa- mında, Marmaris Senfoni Orkestrası ve opera sanatçısı Hakan Aysev bir konser verdi. Rüzgârın etkisiyle ha- va sıcaklığının 12 derecenin altına düşmesi nedeniyle bazı vatandaşlar ateş yakarak bazıları ise battaniye- lere sarılarak ısınmaya çalıştıysa da kutlamalar sa- bahın ilk ışıklarına kadar sürdü. (Fotoğraf: AA) İstanbul Haber Servisi - İnsan haklarõ savunucusu, yazar Doğan Akhanlı, 12 Eylül askeri dar- besinin ardõndan bir süre ce- zaevinde yattõktan sonra Tür- kiye’den ayrõlarak Alman- ya’ya yerleşti ve 18 yõl Tür- kiye’ye gelmedi. Alman va- tandaşlõğõna geçen Akhanlõ, annesi, babasõ ve kardeşleri- ni ziyaret etmek için 9 Ağus- tos 2010’da Türkiye’ye gel- diğinde Sabiha Gökçen Ha- vaalanõ’nda gözaltõna alõndõ. Akhanlõ ertesi gün ise 1989’da yaşanan bir olay nedeniyle “arandığı gerekçesiyle” tu- tuklanarak Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’ne gönderildi. Söz konusu olayla müvekkilinin hiçbir bağlantõ- sõnõn olmadõğõnõ vurgulayan avukat Şennur Bayboğa “Tür- kiye önümüzdeki gün- lerde olağanüstü bir taz- minatla karşılaşacak. Bu olayı AİHM’ye taşıya- cağız” dedi. Avukatlarõ Haydar Erol ve İlyas Uyar’õn tutuklamaya yap- tõğõ itiraz ise reddedildi. 1992 yõlõnda yazar Ak- hanlõ aleyhine ağõr işken- ce sonucu bir tanõğõn ifa- de verdiğini anlatan avukat Bayboğa, Akhanlõ’nõn tu- tuklanma kararõnõn 20 da- kikalõk savcõlõk sorgusunun ardõndan verildiğine dikkat çekti. YAZAR DOĞAN AKHANLI DAVASI AİHM’E GİDİYOR GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Soruyu açık seçik biçimde yanıtlayana rastlanmadı. Sonunda halkımızın anayasa paketiyle ilgili bilgisi tartışma konusu olmaktan çıktı. 12 Eylül’de AKP (RTE) artı Fethullah gibi din çevreleri dışında kalan kesimlerin evet’e karşı duruşlarının ne ölçüde etkili olacağının belirleneceği sonucuna varıldı. Bekleme sürecine geçildi. Fakat nedense TV yayınlarında, gazete haberlerinde ilginç bir olay yer almadı. Halkımızı yansıtan bir olay! Bir gazetenin internet sayfasındaki habere göre olay Tokat’ta geçiyor. RTE halka konuşuyor. AKP kalabalıklara evet, CHP hayır diye bağırtıyorlar ya! RTE soruyor halka: “Kılıçdaroğlu’nun türbanı çözeceğine inanıyor musunuz?” Binlerce insan; “Evettt!” diye yanıtlıyor. Bir iki saniye şaşkınlık yaşıyor AKP lideri. Soruyu bir başka biçimde soruyor bu kez: “İnanmıyorsunuz değil mi?” Binlerce insan yine “evettt” diye yanıtlayarak RTE’yi rahatlatıyor. Çok canlı tipik bir örnek: Neyi gösteriyor? CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’yi yıllardır sarsan türban sorununu çözeceğinden halkımızın haberi bile olmadığını… …anayasa paketiyle ilgili lider ne söylerse soruya göre otomatiğe bağlanmış gibi ya evet ya da hayır diye bağırdığını kanıtlamıyor mu? Sandığa 16 gün kaldı. Propagandanın da suyu çıktı. Liderler ya birbirlerine ağız dolusu küfreder gibi hakaret ediyorlar ya da 12 Eylül seçim günüymüş gibi vaatlerde bulunuyorlar. Bir garip kargaşa. Halkın kafasını karıştıran ne, nedir, ne kadar gerçektir aydınlığa çıkmasını engelleyen bir kavgadır gidiyor. RTE anayasa paketinin memura, işçiye yeni olanaklar getireceğini öne sürüyor; Kılıçdaroğlu ise işçinin mevcut haklarının ellerinden alınacağını söylüyor. İnsanlar gerçeği nereden öğrenecekler? Geriye elde kalan olanak sadece medya! Medya bir ara paketi anlatır gibi oldu. Bir iki gün, o kadar… Yazılısı görüntülüsü güncel kavgaları tartışmaktan, yansıtmaktan başını kaldıramıyor. AKP her alanda refah vaat ediyor. Arada bir paranın ucunu gösteren yaptırımlar uyguluyor. Yüzde 32’leri gören ama yüzde 40’lar bekleyen ana muhalefet ise propaganda sürecini 2011’de tek başına iktidara geleceğine bağlamış… hemen her ilde, o ilin nabzına göre şerbet veren (ve toplumda sürekli tartışılan) kimi sorunları çözeceğini vaat ediyor. İlk başlarda aç açık, yoksul kalmayacak sloganı ile başlayan süreç… türban sorununu çözeceği ile gelişti.. Son olarak (toplumsal uzlaşı koşuluyla) genel affa kadar uzandı. Kuşku yok CHP Genel Başkanı referandumda hayır çıkarsa bu sorunları çözümleyeceğini vaat etmiyor. Bu vaatler genel seçimde tek başına iktidara gelmesi koşuluyla öngörülen vaatler dizisi… Halkımız 12 Eylül’de böyle gelmiş böyle gitmez diyecek mi? O gün, CHP-MHP-DP-“bir kısım medya” halkımızın RTE iktidarına hayır demesini bekliyor… Kim beklemiyor ki?.. Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın, cemaatini he- def alan kitabının yarattığı tar- tışma ortamında Fethullah Gü- len’in yaptığı çok çarpıcı bir açıklama kamuoyunda yeterin- ce tartışılamadı. Bu, Gülen’in bir ay gibi kısa bir süre içinde referanduma yönelik “evet” oyu kullanılması yönünde yaptı- ğı ikinci açıklamaydı. Açıklama- larının içeriği de kendisi ve ta- raftarları açısından birden fazla “ilk” niteliği taşıyan unsurlara sahipti. Gülen, daha önceki se- çimlerde ya da siyasi tercih ge- rektiren kampanyalarda hiçbir zaman kamuoyuna açık bir bi- çimde tavır ifade etmezken ilk kez açıkça yön gösteriyordu. Birinci açıklamasında “İmkân olsa mezardakileri bile kaldı- rarak referandumda ‘evet’ oyu kullandırmak lazım” diye mecaz yapan Gülen, bu kez çok daha gerçekçi bir üslupla yandaşlarına “Herkes referan- dum konusunda üzerine dü- şeni yapmalı” talimatı verdi. Bununla da kalmadı, “Herkes en az 10-20 kişiyi sandığa gö- türerek ‘evet’ oyu verdirtmeli” diyerek Milli Görüş geleneğinin seçim yöntemlerinden biri olan “seçmen zimmetleme” yönte- minin kullanılmasını istedi. Tüm bunların üstüne, yine ilk niteli- ğindeki çağrıyla, kendisi gibi Amerika’da bulunan cemaat mensuplarından “gitmesi mümkün olanlara” oy kullan- mak için Türkiye’ye gitmeleri çağrısı yaptı. Duyumlarımıza göre Gülen’in bu ısrarlı tutumu- nun ardında referandumun so- nucuna ilişkin şüpheleri ve AKP’nin “evet” kampanyasını yetersiz bulması etkili oldu. Ya- ni Gülen, AKP’nin şu ana ka- darki çalışmasının “evet” sonu- cunu garanti etmeyeceği kanı- sında. ‘Dönüş’ tartışması alevlenecek On yıldan fazla süredir ABD’de bulunan Gülen, AKP iktidarı süresince “Dönecek mi dönmeyecek mi?” tartışmala- rının odağında yer alan isimdi. Gülen’in referandumda “evet” yönünde yaptığı ilk açıklama sonrasında muhalefet “O za- man gelsin oy kullansın” tep- kisini göstermişti. Şimdi son açıklamasında “mümkün olan- ların” Türkiye’ye oy kullanmaya gitmesi yönündeki çağrısının kendisini kapsayıp kapsamadı- ğı konusu şu an için belirsiz. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de “Benim bildiğim ka- darıyla gelmesinde hukuki bir engel yok” diyerek dönüşü için kapıyı aralamıştı. 12 Eylül’deki referandumda hem AKP hem de cemaatin arzusu doğrultu- sunda “evet” çıkması halinde, “Gülen dönecek mi?” tartış- ması daha da alevlenecek de- mek yanıltıcı olmaz. ‘Evet’ oylarındaki cemaat hissesi Her ne kadar son açıklama- sında “Biz bütün partilere eşit mesafedeyiz. Referandumda ‘evet’ derken bu işi yapanlara değil işin kendisine destek veriyoruz” dese de Gülen, kampanyadaki açıklamalarıyla klasik tutumunu değiştirerek ilk kez bir güç olduğunu açıkça deklare etmiş oldu. Yürüttüğü bu arzulu kampanya, Gülen ve cemaatinin, 12 Eylül’de sandık- tan çıkacak “evet” oylarının hisse sahipleri arasına eklen- mesi sonucunu doğuracak. 13 Eylül sabahı, çıkacak “evet” oylarında payı olanlar sayılırken bugüne kadar bu yönde hare- ket edeceklerini açıklayan AKP, SP ve BBP gibi siyasi partilerin yanı sıra ilk kez Fethullah Gü- len’in katkısı da hesaplanmaya çalışılacak. Aynı, CHP lideri Ke- mal Kılıçdaroğlu’nun çıkacak “hayır” oylarındaki hissesinin tartışılacağı gibi. Hatta Hanefi Avcı’nın kitabında ve Washing- ton’daki arkadaşımız Elçin Poyrazlar’ın kaleminden oku- duğumuz Stratfor raporunda işaret edilen ‘devlet içindeki ce- maat gücü’ de dikkate alındı- ğında, “Evet’lerin ne kadarı AKP’nin, ne kadarı Gülen’in?” sorusu belki de siyaset günde- minin odağına oturacak. ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Gülen’in Son Açıklaması: ‘Evet’ Oylarına Bir Hissedar Daha Eklendi [email protected] TEMİZÖZ DAVASI DİYARBAKIR’DA GÖRÜLECEK DİYARBAKIR (Cumhu- riyet Bürosu) - Askeri Yargõ- tay Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Şõrnak’õn Cizre ilçesinde 1990’lõ yõllarõn başõnda yaşa- nan faili meçhul cinayetlerle ilgili görülen, eski Kayseri İl Jandarma Komutanõ Albay Cemal Temizöz ile ilgili dava dosyasõnõn “olumlu görev uyuşmazlığı için gereken sü- re aşıldığı” gerekçesiyle Uyuşmazlõk Mahkemesi’ne gönderilmemesi yönünde gö- rüş bildirdi. Davaya, Diyarba- kõr 6. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nde devam edilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle