19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2010 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Benim Adım Hıdır Yapabileceğim Budur Türkiye Kürt sorununu tartışıyorum ama okurlarımdan gelen tepkiler de gösteriyor ki, kendilerini konuya taraf olarak hissedenlerin hepsi de öfkeleniyor. En doğrusu bu tepkilere aldırmadan doğru olduğunu düşündüğümüzü savunmak. Bıkmadan usanmadan yazmaya çalışıyorum. Partiler, kuruluşlar, iktidar, Kürt sorunu konusundaki görüşlerini etraflı biçimde bir bütün halinde açıklamak zorundadırlar. Ama yarım yamalak, içeriğinin ne olduğu anlaşılamayan, günü birlik politikalarla durum idare ediliyor. Söyler misiniz bana allahaşkına, o kadar fırtına koparan Kürt açılımının özü, ABD’nin Kuzey Irak’tan çekilme programına uyum sağlamaktan başka neydi? Bir tek CHP, görüşlerini yeni bir rapor halinde kamuoyuna sunmaya hazırlanıyor. Konunun etraflıca tartışılmasının raporun sonrasında yapılacağını yazdıktan sonra dün bu sütunda, CHP Bilim Yönetim ve Kültür Platformu Başkanı Prof. Sencer Ayata’nın bana çok önemli gelen bir çağrısına yer vermiştim. Hoca bu çağrısında, bölge insanını daha iyi anlamanın onunla duygudaşlık kurmanın çok önemli olduğunu söylüyordu. Düşündürücü, uygulanırsa eğitici, öğretici ve yakınlaştırıcı bir çağrı. Tabii hoca, bölge insanı ile duygudaşlıktan söz ederken aksini de saf dışı bırakmıyor, bölge insanının da, örneğin batı bölgesi insanı ile duygudaşlık kurmasını öneriyor olsa gerek. Yoksa tek taraflı duygudaşlığın çok fazla bir anlam taşımayacağını görmek için uzman veya bilim adamı olmaya gerek yok. Tabii Sencer Hoca’nın bu duygudaşlık çağrısının, geliştirilmiş, Katalan modeli öneren, Diyarbakırspor ile Barcelona kıyaslaması yapanlar tarafından nasıl algılandığını anlamak pek kolay değil. Yine bu duygudaşlık çağrısının, bütün bir çözüm önerileri içinden tek başına cımbızla çekilip alınarak değerlendirilmesi de, pek de doğru sonuçlar vermeyecektir. Duygudaşlık, karşılıklı anlayış çağrısı iyi. Ama bu çağrıyı anlamlı kılan her iki tarafın da, ortak sorunları olması ve siyasetin etnik kimliklerden çok, bu ortak sorunların ortak çözümleri noktasında düğümlenmesi. Ayata dün sözünü ettiğimiz söyleşisinde, bir zenginlik olarak gördüğü etnik kimliklere saygıyı önkoşul olarak koyuyor ama hemen ardından da etnik kimlikler üzerinden siyaset yapmanın doğru olmadığını söyleyerek, etnik kimlikten bağımsız olan bir işsizlik, yoksulluk, ekonomik geri kalmışlık, eğitimsizlik gibi birçok ortak sorun olduğunu ve bunlara çözüm bulunamadan selamete ulaşılamayacağını söylüyor. Tarih, Ayata’nın önerisinin ne kadar doğru olduğunu çok çarpıcı bir örneğiyle bize sundu. Dünya savaşı ertesinde, Tito’nun önderliğinde kurulan, herkesin etnik kimliğine, kültürel özelliklerine saygı üzerine bina edilen ve doğrusu bir süre bütün dünyaya örnek olarak gösterilen modelin yaşayamama nedeni, uygulamada, bütün etnik grupların siyasetlerini etnik kimlikler üzerine bina etmelerinden doğmuştu. Önerileri tartışırken dikkat edilmesi gereken nokta, kimilerinin siyasetlerinin temelini, ekmek ve su gereksiniminden bile daha fazla etnik kimlik üzerine oturtmaya eğilimli oldukları gerçeğidir. Yugoslav modeli bu yanlışın hazin sonuçlarını, gören göz, düşünen kafalar için ortaya koydu. Şu anda ortada iki görüş var. Birincisi, etnik kimliklere saygı gösteren, kendi dışındaki etnik kimlikle duygudaşlık kurmaya çalışan ama siyasetini etnik kimliğe bina etmemeyi öneren, demokratik çoğulcu birleştirici görüş, ikincisi ise siyasetini, “ekmeksiz, susuz da yaşanır ama etnik kimliksiz asla!” diyecek kadar vurgulu biçimde etnik kimliğe dayandıran tutum. Bu iki görüş bir ortak noktada birleşebilirlerse ne âlâ, birleşemezlerse, birinci görüşün sahipleri, uzlaşma için sınırlarını dikkatle çizmek zorundadır. Sonunda söylenecek bellidir: - Benim adım Hıdır/yapabileceğim ancak budur. [email protected] Yazõlõm uzmanõ CHP’li Tacidar Seyhan yine uyardõ: YSK’nin kullandığı sisteme dışarıdan müdahale olabilir Seçim güvenliği tehlikedeANKARA (ANKA) - CHP Adana Milletvekili ve yazõlõm uzmanõ Tacidar Seyhan, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), Seçim Sistemi Otomasyonu Projesi’ni (SEÇSİS) kullandõğõnõ belirterek söz konusu sistemin bilgisayar teknolojisinin niteliği gereği, sis- teme her an dõşarõdan müdahale edilebileceğine dikkat çekti ve “12 Eylül’de yapılacak seçim şaibeli olabilir” uyarõsõnõ yaptõ. Seçmen kütükleri ve seçim sonuçlarõnõn düzenlendiği bilgi- sayar yazõlõmlarõ hakkõnda rapor hazõrlayan Seyhan, ilginç so- nuçlar buldu. YSK merkezine kurulu ana bilgisayara SEÇSİS yazõlõmõ yüklü olduğunu belirten Seyhan, sistemin dõşarõdan mü- dahaleye açõk ve güvenlik soru- nu olduğuna dikkat çekti. Almanya’da, ABD tarafõn- dan askeri sõrlarõn bu sistemle transfer edildiğinin yõllar önce tespit edildiğine dikkat çeken Seyhan, “5-6 yıldan beri Av- rupa ülkelerinde ve birçok büyük ülkede devlet kurum- larında Microsoft’un kulla- nımı yasaklanmış ve Linux sistemlere geçilmiştir” dedi. Raporda, aynõ sistemi kulla- nan ülkelerde hile tespit edildiği- ne işaret edilerek şu tespitlere yer verildi: “Benzer bilgisayar destekli seçim sistemi, ABD (Bush) seçimlerinde de kulla- nılmış ve bazı bölgelerde se- çimlerde hile tespit edilmiştir. Yunanistan seçimlerinde de benzer bir yazılım kullanılmak istenmiş, ancak şaibeli olması nedeni ile vazgeçilmiştir. SEÇSİS projesinde kullanılan veritabanı (bilgilerin toplandı- ğı yer) yazılımı Java teknoloji- si destekli Oracle’dir. Orac- le’ın güvenlik açığı seviyesi, ku- rulduğu işletim sistemine göre değişir. SEÇSİS projesinde iş- letim sistemi olarak, merkezde Unix-Linux ve ilçelerde ise Mic- rosoft ürünü Windows XP yük- lü Intel işlemcili bilgisayarlar kullanılmıştır. Bilgisayar tek- nolojisinin niteliği gereği siste- me her an dışarıdan müdahale edilebilmesi teknik olarak mümkündür. Almanya’da, ABD tarafından askeri sırların bu sistemle transfer edildiği yıllar önce tespit edildiğinden, 5-6 yıldan beri Avrupa ülkele- rinde ve birçok büyük ülkede devlet kurumlarında Micro- soft’un kullanımı yasaklanmış ve Linux sistemlere geçilmiştir.” Ciddi endişeler var Seyhan, raporda, önerilerini de şöyle sõraladõ: “Yazılım, Havel- san tarafından kriptolanmış- tır. Bu kriptolamanın yerli mi, yabancı kaynaklı mı yapıldığı ve özellikleri mutlaka açıklanma- lıdır. Kriptonun güvenliği hak- kında ciddi endişeler vardır. Şaibelerden uzak kalabilmek için seçimin sandık bazında da- ha ilk saatlerden itibaren (www.ysk.gov.tr) Yüksek Se- çim Kurulu (YSK) internet say- fasında yayınlanmalı ve siyasi partilere bağlantılar yapılarak anında sorgulama yetkisi ve- rilmelidir. Ayrıca yazılım şef- faflaştırılarak siyasi partilerin ve ilgili sivil toplum örgütlerinin denetimine açılmalıdır. CHP bölge ile barışıyor ANKARA - Hey gidi hey, bir zamanlarõn Van’õ... Ecevit’i sürükleyip götüren Van’õ... Toplasan, çõkarsan, çarpsan bin kişi vardõ Van’da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu dinleyen. Halk, yalnõzca Van’da değil, Batman’da da, Elazõğ’da da, Bingöl’de de, hatta hatta bir za- manlar kalesi olan Tunceli’de bile unutmuş CHP’yi. Yõllardõr, ne yõllardõrõ, on yõllardõr, hani neredeyse uğrayan olmamõş. Galiba SHP’den bu yana. En azõndan 15 yõl eder... MYK üyesi Gürsel Tekin, CHP lideri Ke- mal Kılıçdaroğlu gelmeden bir gün önce Van’daydõ. Gece, iftardan sonra Van’õn İstik- lal Caddesi’nde dolaşmõş. En az 500 kişiyle yüz yüze temas ettiğini belirtip izlenimlerini aktardõ bize. “Çekin gidin. Ne işiniz var bu- rada” diyen olmamõş bir kere, ama her dile gelen, sitemle açmõş sözünü. Bölgedeki her ilde referanduma değin gö- revli olan milletvekili ya da PM üyelerinden benzer izlenimler aldõk: Babasõ, dayõsõ, amcasõ dağlara taşlara CHP yazan gençler -ki onlar da 30-40 yaşõnda ol- muşlar- “Şimdiye kadar neredeydiniz” diye sormuşlar hep. Yakõlan köylerden, gözünün önünde coplanan annelerinden söz etmişler. CHP parti yöneticilerinin gözlemleri dikkat çekici: “Bölgede 40’lı-50’li yaşlardaki insanlar hoşgörülü. Konuşup anlaşabiliyorsun. Der- dimiz, dilimiz aynı olabiliyor. Ama, yaşlar 20’ye, 25’e düştü mü, yollar çatallaşıyor. Gençler çok keskin. Yaralı olmanın da ver- diği kızgınlıkla başka bir yöne evrilmişler. Biraz daha süre geçerse onlarla değil anlaş- mak, bir arada oturma olasılığı bile kalma- yacak. Onun için çözüm olacaksa hemen şimdi çözüm! Sonraya kalırsa iş, çok zor çünkü...” “Peki” diyoruz, “Demokratik özerklik fi- lan gündelik hayatta konuşuluyor mu? İste- niyor mu?” CHP’lilere göre, olay dõşarõdan sanõldõğõ gi- bi değil: “BDP’nin ya da Kandil’in yarattığı hava- nın, işinde gücünde olan halka tam olarak yansıdığı, onların ideolojisinin gönülden kabul gördüğü söylenemez. Tek istek var, ama tek istek: Huzur, huzur, huzur.” Hani, huzur ve güven derler ya, o yetecek... Batman’da miting meydanõnda bunaltõcõ sõ- cakta toplaşmõş hani neredeyse bir avuç insa- nõn ötesinde, ağaçlarõn duldasõna, sokaklarõn gölgeliğine çekilmiş meraklõlar da kulak ka- barttõ Kõlõçdaroğlu’nun konuşmalarõna. Gide- rek de kalabalõklaştõ dinleyenler. Yüzlerinde “Hele bir bakalım neler söylüyormuş” soru- su asõlõydõ. Sessizdiler, tepkisizdiler, kenarda- köşedeydiler, ama dinliyorlardõ. Hem de göz- lerini kõrpmadan. Kõlõçdaroğlu, “Buraya, si- zin ayağınıza geldim” dediğinde bu sözlerden çok hoşlanmõş olacaklar ki, kõpõrdandõklarõna bile tanõk olduk... Gözlemimiz o ki, Kõlõçdaroğlu’na, Bin- göl’deki hazõr kõta AKP’lilerin gösterisi, Kara- koçan’da BDP sempatizanõ olduklarõ anlaşõlan delifişek birkaç genç dõşõnda önemli bir tepki yoktu. Anladõk ki, yaklaşõk 2 ay önce Amasya, To- kat ve ilçelerinde gördüğümüz Kemal Kõlõçda- roğlu rüzgârõ Güneydoğu’ya da vurmuş. Amasya-Tokat’taki rüzgâr coşkuyla göster- mişti kendini, buralarda yok saymak yerine merak, bekleme, dinleme, “Hele bir bakalım bu adam ne diyor?” esintisine dönüşmüş. Yöre insanõ, Kõlõçdaroğlu’nun itmeyen, küs- türmeyen, tam tersine kucaklayan kardeşliğini de hissetmeye başlamõşlar. Bu da bir aşama. Hem de önemli bir aşama. Kõlõçdaroğlu, Tunceli’de partisini Tuncelili ile yeniden barõştõrõrken bölgeye de çok önemli bir ileti gönderdi. “Toplumsal uzlaş- maya dayalı herkese genel af” önerisi; Kõ- lõçdaroğlu’nun hemen hemen tüm mitingle- rinde yinelediği “silahlar sussun, etnik kim- liğimiz, inancımız sömürülmesin, kardeş- lik yeniden ayağa kaldırılsın” sözleri ile birleştirildiğinde; CHP’nin tüm bölge ile ba- rõşmaya hazõr olduğuna ilişkin açõk ve seçik bir çağrõ niteliğindeydi. Böylece Kõlõçdaroğ- lu, bölgede etnik siyaset yapan BDP’ye, din- sel siyaset yapan AKP’ye karşõ, köklü “kitle partisi” olarak var olduklarõnõ ve var olacak- larõnõ sezdirmiş, vurgulamõş oldu. Hem de, sosyal adalet ile, özgürlük ile yola çõkan bir kitle partisi olarak, BDP’nin ve de AKP’nin oyun hamuru gibi yoğurup kullandõklarõ önemli bir kozu ellerinden alarak... İki günlük Güneydoğu gezisinden çok memnun ayrõldõ Kõlõçdaroğlu. Bir miting son- rasõ kendisine “En azından bayrak göster- miş oldunuz” dedik. Gülümsedi ve onayladõ: “Biz de buradayız, varız ve bizi dinli- yorlar.” MHP LİDERİ BAHÇELİ ‘CHP gaflet içinde’ BALIKESİR (Cumhuriyet) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bah- çeli, Tunceli mitinginde “genel af” konusunu dile getiren CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu’na tepki göstererek “Böyle bir or- tamda genel aftan bahsetmek bir gaflettir. Barajın aşağı çe- kilmesi ikinci bir gaflettir” dedi. Bahçeli, Atatürk Parkõ yanõnda- ki Eski Lunapark alanõnda halka hi- taben yaptõğõ konuşmada, Başba- kan Recep Tayyip Erdoğan’õn gizli gündemi bulunduğunu iddia eden Bahçeli, “Anayasa değişik- liğiyle Türkiye’nin bölünmesine zemin hazırlanmaya çalışıldığı- nı” öne sürdü. MHP’ye “PKK ile ruh ikizi olmuşlar” şeklindeki yaklaşõmlarõ iftira olarak değer- lendiren Bahçeli, iktidara gelmeleri halinde PKK ile pazarlõk yapanla- rõ tespit ederek Yüce Divan’a gön- dereceklerini ifade etti. Kõlõçdaroğlu’nun “genel af” ile ilgili açõklamalarõnõ eleştiren Bah- çeli şunlarõ kaydetti: “Böyle bir or- tamda genel aftan bahsetmek bir gaflettir. Barajın aşağı çe- kilmesi ikinci bir gaflettir. Çün- kü bunlar Demokratik Toplum Partisi’nin kongrede aldığı yedi karardan ikisidir. Bugünkü ik- tidardan kurtulma projesini ha- yata geçirirken onlara kepçe ile yardımcı olabilecek bir siyasi hataya düşülmemelidir. Sözüm birilerinedir. Herkes de bu ma- nada haddini bilmelidir.” Görev süresi 30 Ağustos’ta dolacak olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Genel Başkanı Kemal Kı- lıçdaroğlu’na veda ziyaretinde bulundu. Orgeneral Başbuğ’u, CHP Genel Merke- zi’ne gelişinde partinin Genel Sekreteri Ön- der Sav karşıladı. Kılıçdaroğlu’nun ofi- sinde baş başa gerçekleşen görüşme 1.5 sa- at sürdü. Kılıçdaroğlu, görüşme sonra- sında, Orgeneral Başbuğ’u genel merke- zin bahçesinden uğurladı. Başbuğ’un bu- gün de MHP Genel Başkanı Devlet Bah- çeli’ye veda ziyaretinde bulunacağı belir- tildi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ANKARA (ANKA) - CHP Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür, ilk kez 22 Temmuz 2007 seçimlerinde kullanõlan Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü Sistemi (SEÇSİS) ile ilgili iddialarõ Meclis gündemine taşõdõ. Başbakan Tayyip Erdoğan’õn yanõtlamasõ istemiyle verdiği soru önergesinde, TÜİK’in duyurduğu 31 Aralõk 2009 sayõm sonucu ile Nüfus ve Vatandaşlõk İşleri Genel Müdürlüğü verilerinin farklõ olduğuna dikkat çeken Ertemür, “NVGİ’ye göre 2008 yılında Türkiye nüfusu 76 milyon 175 bin 83 iken, TÜİK 2009 verisine göre nüfusumuz 72 milyon 561 bin 312’dir. 3 milyon 613 bin 771 nüfus farkı nereden kaynaklanmaktadır? Devletin iki ayrı kurumunun ülke nüfusu hakkında farklı bilgi vermesi kabul edilebilir bir durum mudur” diye sordu. IŞIK KANSU’nun Güneydoğu izlenimleri CHP BAŞBAKAN’A SEÇMEN SAYISINI SORDU ‘AKPderindevletinikurdu’ Avcõ’nõn kitabõnõn devlet içindeki örgütlenmenin itirafõ olduğunu belirten Masum Türker, son hedefin ise yargõ olduğunu söyledi ABİDİN YAĞMUR / YUSUF BAŞTUĞ MERSİN/ADANA - Mersin ve Adana’da dün ayrõ ayrõ basõn toplantõsõ düzenleyen DSP Genel Başkanõ Masum Türker, referandumda ‘hayır’ çõkmasõ halinde AKP’nin karizmasõnõn çizilece- ğini söyledi. Kenan Evren tarafõndan hazõrlanan anayasa ile AKP’nin hazõrladõğõ anayasa arasõn- da fark olmadõğõnõ kaydeden Türker, Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan’õn beyninin arkasõnda ger- çekleri gizlediğini ve kamuoyunu yanõlttõğõnõ, gerçekte Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nin ele geçirilmeye çalõşõldõğõnõ vurguladõ. Basõn mensuplarõnõn sorularõnõ da yanõtlayan Türker, Hanefi Avcı’nõn yazdõğõ kitapta itiraflarda bulunduğunu vurgulayarak, “Kitap AKP’nin neo-derin devletini anlatıyor. AKP derin dev- letini kurdu. Alt kademedeki egemenliğini kurarak üst kademeleri ele geçirmeye çalışıyor. Anayasa değişikliğiyle de HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirip hukuku da ele geçirmeye çalışıyor” dedi. ÇAĞLAYAN YURTTAŞI AZARLADI Bakana soru sordu hedef tahtası oldu Haber Merkezi - Devlet Bakanõ Zafer Çağlayan, “Bugüne kadar Muş’a ne yatırım yaptınız” diye soran yurttaşa sert tepki göstererek azarladõ. Salonda bulunan AKP’lilerin de hakeret ettiği yurttaş, korumalar tarafõndan dõşarõ çõkarõldõ. Muş’a giden Çağlayan, AKP’li Belediye Başkanõ Necmetin Dede’yi ziyaret et- ti. Yurttaşlarõn da bulunduğu başkanõn makamõnda bir kişi el kaldõrarak Çağlayan’a so- ru sordu. Adõnõn Kamil Kars- lı olduğunu söyleyen yurt- taş, “Muş’a hiçbir yatırım yapmadınız. Yani 8 senedir AKP’desiniz Muş’a hiçbir yatırımınız yok” dedi. Kars- lõ’ya Çağlayan “Sen Muş’ta mı yaşıyorsun?” diye sordu. “Evet Muş’ta yaşıyorum” yanõtõnõ veren Kamil Karslõ’ya Çağlayan “Uzayda yaşamı- yorsun değil mi?” dedi. Ko- rumalar tarafõndan çembere alõnan Kamil Karslõ’ya herkes laf atarak hakaret etmeye baş- ladõ. Bu sõrada bir kişinin “Lan s... git” dediği duyuldu. Karslõ, korumalar tarafõndan belediye binasõndan çõkarõldõ. 376 KİTLE ÖRGÜTÜNDEN ÇAĞRI SP’de ‘olaylı iftar’ komisyonu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Saadet Partisi (SP) İstanbul İl Başkanlõğõ’nõn düzenledi- ği iftar yemeğindeki olaylarõ çõkaran ve saldõrõlarõ yapanlarõn belirlenmesi için, parti Genel Merke- zi’nde “Hukuk Komisyonu” ile “Soruşturma Ko- misyonu” kuruldu. SP’den yapõlan açõklamada, olaylara karõşan teşkilat mensuplarõ hakkõnda di- siplin soruşturmasõ başlatõldõğõ belirtilerek kuru- lan komisyonlarõn rapor hazõrlayacağõ kaydedildi. Azerbaycan’a sınır garantisi KONYA (AA) - Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu, Konya’nõn Doğanhisar ilçesinde yurt- taşlara seslenirken “Daha güçlü bir ‘evet’, Türki- ye’nin daha güçlü bir şekilde dünya gündemine gelmesini sağlayacaktõr” dedi. Davutoğlu, konuş- masõnõn ardõndan bir gazetecinin eylül ayõnda Er- menistan’da yapõlacak NATO tatbikatõnda sõnõr- larõn geçici olarak açõlacağõ yönünde iddialara Azerbeycan’õn tepki gösterdiğini hatõrlatmasõ üzerine “Sõnõrlarõmõzõn geçici olsa da açõlmasõ söz konusu değildir” diye konuştu. Erdoğan’a üniversiteli işçi sorusu İstanbul Haber Servisi - CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Ataköy’de harçlõ- ğõnõ çõkartmak için çalõştõğõ inşaatõn 3. katõndan düşerek yaşamõnõ yitiren Muğla Üniversitesi öğ- rencisi Ömer Çetin’i örnek göstererek, Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Ömer gibi” hiçbir işgüvenil- ği olmadan çalõşan kaç kişi olduğunu sordu. Kılıçdaroğlu’na veda ziyareti Kürt sorunu için diyalog çağrısı İstanbul Haber Servisi- Kürt sorununun çözümü ve operasyonlarõn durdurul- masõ istemiyle aralarõnda sendika ve meslek örgütle- rinin de bulunduğu 376 de- mokratik kitle örgütü ortak basõn açõklamasõ yaptõ. Açõklamada, 1984 yõlõndan bu yana süren çatõşmalarda 40 bin kişinin öldüğü belir- tilerek, çözüm için diyalog çağrõsõ yapõldõ. Mecidiyeköy Kültür Mer- kezi’nde aralarõnda Kamu Emekçileri Sendikalarõ Kon- federasyonu İstanbul Şube- ler Platformu, Türkiye Barõş Meclisi İstanbul Girişimi, Sosyal Demokrasi Vakfõ , İs- tanbul Tabip Odasõ, İHD, DİSK’e bağlõ bazõ sendika- lar ile Küresel Barõş ve Ada- let Komisyonu’nun da bu- lunduğu demokratik kitle örgütleri adõna açõklamayõ okuyan İstanbul Tabip Oda- sõ Genel Sekreteri Ali Çer- kezoğlu, Çözümsüzlüğe ve yıkıma karşı aklın ve vicdanın sesini silahlardan daha güçlü bir ses halinde duyurmanın zamanıdır” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle