14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
AliTeomandan CafeEsperanza1 içinde 'umut' olan krtap 2009 Ekim'inde Fransadaki Türk Yılı" etkinlikleri kapsamında stras- bourg'a çagırılan Ali Teoman, bu ülkede kaldığı süre boyunca cafe Esperanzayı kaleme almış. Anlatı, hayali bir mekân olan Cafe Espe- ranza'da farklı kültürlerden gelmiş üç arkadaşın var oluş, sanat. ha- yat ve özellikle de "umut" üzerine yaptıkları sohbetler üzerine kurul- muş. Yazar, bu anlatıda kullandığı Türkçeyle de dikkat çekiyor. Anlatı, ilkin Fransızca olarak basıldı. Simdi ise yazıldığı dilde, yani Türkçede. • ErayAK A li Teoman yazdıklanyla, belli bir okuyucu kesimi- nin dikkatini çekmiş bir yazar. Özellikle "elit.oku- yucu" diyebileceğimiz kesim, onun yapıtlarını takip eder du- rumda, çünkü onun öykü ve ro- manlarında ele aldığı konular, öyle "basit", günlük, gelip geçici dert- ler değil. Insanlığın var oluşundan bu- güne dek düşündüğü, yanıdarını aradığı soru(n)lar üzerine kalem oynatıyor Ali Teoman. Yazar, Türkiye'de belirli bir kesimi "kendine intisâb ettirdikten" sonra, yavaş yayaş yurtdışında da tanın- maya başladı. Önce Kanada'da bir ede- biyat dergisinüı Türk yazını özel sayısı- na alındı. daha sonra Almanya'da "Bü- yükhanımın Kedileri" adlı öyküsü, ha- zırlanan bir antolojide kendine yer bul- du. Bunlann dışında, yakın zamanlarda Ali Teoman, edebiyatın anavatanı ola- rak bilinen Fransa'da düzenlenen 'Türk Yıir etkinlikleri çerçevesinde, Ekim 2009'da üç aylığına Strasbourg'a davet edildi. Amaç, yazarm Strasbourg'da bir ürün vermesiydi. Bir ülkenin, bir şehrin tanıtımını yapmak için çok güzel fikir değil rni? Ali Teoman, Strasbourg'da bulunduğu üç ayın sonunda, Cafe Espe- ranza'yı yayımladı. Anlatı, ilkin Fransız- ca olarak basıldı. Şimdi ise yazıldığı dil- de, yani Türkçede. "TIKIZ" BİR METİN Cafe Esperanza, yetmiş sekiz sayfalık, kendini tek solukta okutan. okuyucusu- nu da içine çeken kısacık bir anlatı. An- cak bu anlatının kısa olması ve tek so- lukta okunması, yazarın sığ sularda yüz- düğü, sıradan konulara değindiği anla- mına kesinlikle gelmiyor. Bu kısacık ama kısalığmm tam aksine, bir o kadar "tıkız" olan metinde Ali Teoman, var oluştan yaşama. sanattan felse- feye, edebiyattan dini inanışlara pek çok konuyu irdeliyor. Yazarın kitapta ele aldığı ve ne- redeyse her satırında bize kendini göstermeye çalışan, her cümlenin sonunda "ben buradayım" dercesi- ne okuruna el sallayan bir diğer ol- guysa "umut." Bu olgu o kadar stn- miş ki metnin içine, okuyucu da karakterler gibi her sayfaya yeni bir umutla geçiş yapıyor. Yaşamı, ta- mamen "umut etmek" üzerine odaklayan yazar, karakterlerine de bunu aşılamış. Anlatıdaki karakter- ler, yaşamlarmı kendi umutları üze- rine kurmuş. Ashnda, tüm bunla- nn ötesinde, anlatının ana hatlan- nın çizildiği Cafe Esperanza bile, bir "umut kapısı" olarak imgelen- miş metinde. Tıpkı, yaşamm her anının bir umut ışığı olabileceği hissi, metnin her kelimesinin yani başına sı- kıştırıldığı gibi... Cafe Esperanza'nın kapısmdan içeri- ye kafamızı uzattığımızdaysa, üç kişinin baş başa vermiş, bir şeyler hakkında ko- nuştuğunu görüyoruz. Mekân günlük yükünü alnıış, turistler, müdavim- ler hepsi içeri doluşmuş gülüp eğ- leniyor. Garsonlar siparişleri yetiş- tirebilmek için harıl harıl koşturu- yor; fakat tüm bu koşuşturmanın, eğlencenin arasında bu durağan üç kişi çarpıyor gözümüze. Tüm bu devinim içinde farklı bir duruş- ları var çünkü onların. Bunlar, Al- tuğ, Xeno ve Rapazinho; yani, bu anlatınm kahramanları. Üçünün de ortak özellikleri Strasbourg'da öğrenim hayatlarına devam etme- leri ve bu oturdukları mekân: Cafe Esperanza. Bir de, hepsinin kendi- lerine göre içlerinde büyüttükleri umutları var tabii. Gerek karakter- leri, gerekse uğraş alanları olsun, birbirlerinden hemen hemen çok farklı bu anlatınm kahramanları. Anlatı da, karakterler arasındaki bu tür- den farklıhklar üzerine kuruluyor zaten. Karakterler arasındaki bu tezat, metnin ana hatlarını oluşturuyor. ÜÇ FARKLI İNSAN Anlatı, üç farklı karakter üzerinden; fakat tek bir kişinin "bilincinden süzü- lerek" okuyucuya sunuluyor. Altuğ, an- latıdaki bu bilincin sesi olarak öne çıkı- yor ve metnin anlatıcı rolünü de o üstle- niyor. Altuğ, Strasbourg'a Mühendislik Okulu'nda yüksek lisans eğitimi almak üzere gelmiş bir gençtir ve iki yıldır bu kentte yaşıyordur; ama okulla pek ala- kası olmayan bir karakter olarak karşı- mıza çıkıyor. Vaktinin çoğunu Cafe Es- peranza'da ya da şehirde barlar turu ya- parak geçiriyordur. Altuğ'un yaz(ama)dığı romanı vardır bir de. Üşendiğinden, masa başına oturmak zor geldiğinden sürekli ertelediği bir ro- mandır bu. Okuyucu, tüm metne onun bakış açısından, onun sesinden hâkim oluyor. Altuğ, söyledikleriyle değil de, daha çok içinden geçirdikleriyle dışa vuruyor fikirlerini. Cafe Esperanza daki en sivri karakter olarak Doğu Avrupa'dan gelmiş Xeno ön plana çıkıyor. "Tuzu' kuru" bir ka- rakter Xeno. Ailesinin gönderdiği pa- rayla Strasbourg'da yaşamını rahatlıkla sürdürüyordur. O da tıpkı Altuğ gibi bir roman yazma uğraşındadır; ama bu konuda Altuğ'dan farklı olarak üşendi- ğinden değil, sürekli yeni şeyler keşfe- derek tasarladığı kurguyu sil baştan et- mesinden bitiremiyordur romanını. "Kendi ülkesinde felsefe diploması al- mış ve doktora yapmak için on yıl kadar önce buraya gelmiş. Geliş o geliş. O za- mandan beri 'yapm' denli müzmin bir hal almış tezini yazıyor" (s. 27). Xe- no'nun anlatıdaki sivrilişi, bu özellikle- rinden öte, "çok bilmiş" tavırlarmda ya- tıyor. Karşısındakini küçük gören halle- ri, her şeye söyleyecek bir söz bulması ve anlatıda öne çıkan yaşamındaki bazı tezatlar, onu metnin içinde sivriltiyor. Özellikle, kendini gerçek bir "tanrıtanı- maz" olarak tanımlayıp ardmdan kated- ralde gizlice ibadet etmesi, onun en çar- pıcı zıtlıklarından. Anlatıda Xeno'nun, Altuğ ve Rapazinho ile tartışmalan üze- rinden okura sunulan kavramlar da ol- dukça dikkat çekiyor. Bu tartışmalarda din, aşk ve var oluş, nedensellik gibi kavramlar irdeleniyor. Anlatının en silik karakteri olarak ise Brezilya'dan çok küçük yaşta Fransa'ya gelmiş ressam Rapazinho yer alıyor me- tinde. Rapazinho, anlatıda dişe değer bir yer kaplamasa da, yazarm vermek is- tediği "umutsuz yaşam olmaz" iletisini okuyucuya taşıyan karakter o. Xeno ta- rafmdan "üçüncü sınıf bir ressam" ola- rak niteleniyor. Sokaklarda gezerek re- C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1058 simlerini satmaya çalışan, yaptığı çalış- malarda her türlü insan sıvısmı kullana- rak değişik ürünler veren bir ressam Ra- pazinho. Diğerleri gibi bir roman yaz- mıyor o ama sadece yazmıyor. Onun ro- manı, "yaptığı resimler." Ümudu kırılan insanın yaşamdan nasıl koptuğuna ör- nek olarak koyulmuş Rapazinho anlatı- nm içine. Bu metnin en silik karakteri olarak görülse de Rapazinho, yazann kendisine yüklediği bu derin anlamla önem kazanıyor. Kendi resimleri üzeri- ne kurduğu düşleri, beslcdiği umutları Xeno ve Altuğ'un, kendilerinin de ne- den yaptıklarını bilmedikleri bir şakay- la, galeri sahibinin önünde eridiğinde, Rapazinho için her şey son buluyor; çünkü bu kötü şakayla tutunacak bir umudu kalmıyor. Rapazinho da, bu ile- tisini okurun kafasına işledikten sonra, anlatıdaki görevi şon buluyor. Umutsuz insana, yaşamda bir yer verilmediği gibi, bu satırîarda da yer verilmiyor. MÜKEMMEL "DİL İŞÇİLİĞI" Ali Teoman, tüm anlatı boyunca "umudu", karakterlerinin üzerinde bir sahne ışığı gibi gezdiriyor. Anlatıdaki üç karakterin de umudu, öncelikle kendi romanlarmı bitirebilmektir. Ancak bu bir türlü mümkün olmaz. Xeno'nun yapbozları, Altuğ'un üşengeçliği ve Ra- pazinho'nun da "iırçasıyla yazdığı" ro- manın imkânsızhğı buna engeldir. tşte tüm bu engeller, ashnda bütün sorunla- rın ortadan kalkması anlamına geliyor Cafe Espemnza'<ia. Bu düşsel mekânda geçen anlatıda Ali Teoman, üç romanın yazıl(ama)ma sürecini anlatıyor. Yazar, bunu yaparken okuyucunun zaman-me- kân algısıyla da oynuyor yer yer. Ali Teoman'ın tüm yapmak istedikle- rini ashnda kendi yarattığı karakteri Al- tuğ o kadar güzel anlatıyor ki, bize çok söz düşmüyor. Altuğ, kendi yazacağı ro- manın nasıl bir şey olacağını şöyle anla- tıyor: "Her şey karakterlerden birinin bilincinden süzülerek veriliyor. Her üç karakterin dc derinliğine inilmeye çalışı- lıyor böylece, yorum okuyucuya bırakı- larak her birinin ruh hali didikleniyor ve gözler önüne seriliyor. Ne mi oluyor böylece? Basit: Yaşam anlatılmış oluyor tabii" (s. 70). Işte, Cate Esperanza'da da olaylar, tıpkı Altuğ'un tasarladığı ro- mandaki gibi işliyor. Üç karakter üze- rinden yaşam anlatıhyor. Yazarm, anlatıdaki mükemmel "dil iş- çiliğine" de ayrı bir parantez açmak ge- rekiyor. Ali Teoman, kullandığı Türk- çeyle, içinde büyük bir umudu barındı- ran bu kitaba daha da bir anlam kazan- dınyor. Cafe Esperanza, bu güzel yanıy- la da, okuyucuya yoğun birkaç saat ge- çirme fırsatı sunuyor. • Cafe Esperanza/ Ali Teoman/ Sel Ya- yıncılık/ 78 s. SAYFA 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle