14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2010 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Dile Kolay, 50 Yıl Olmuş 50 yıl önce bu sabah Türkiye Cumhuriyet tarihinin ilk askeri darbesine uyandı. 27 Mayıs 1960 sabahı Türk Silahlı Kuvvetleri iktidara el koymuştu. O günden bu yana yarım yüzyıl olmuş. Dile kolay. Bu süre zarfında, ne yazık ki, 27 Mayıs olayından yeteri dersi almadık. Kimilerimiz 27 Mayıs’ı, Türkiye’nin yarım yamalak demokrasisinin başına ondan sonra da gelmeye devam edecek olan musibetlerin sorumlusu olarak gördü, kimileri ise, onu kaçırılmış bir devrim olarak algıladı. Yaşadığı olaylar Türkiye’ye askeri darbelerin bir çözüm olmadığını göstermiş olduğuna göre, herhalde, 27 Mayıs’ı kaçmış bir devrim fırsatı olarak görmek mümkün olmasa gerek. Şu sırada hangi görüşten olursak olalım, hepimiz şu ortak görüşte birleşebiliriz: - Keşke 27 Mayıs hiç olmasa idi. Hemen herkesin üzerinde birleşebileceği bu temenni yine de yaşanmış olan olay ile ilgili ortak bir kanı oluşturmamızı sağlamaya yetmiyor. Belki de konuyu biraz daha açabilmek için aşağıdaki soruyu sormamız gerekir: - 27 Mayıs bir sebep miydi, yoksa sonuç mu? Evet, her şeyin yolunda gittiği genç demokrasinin kurum ve kuruluşlarıyla tıkır tıkır işlediği bir ortamda, durup dururken yapılmış olsaydı 27 Mayıs o zaman ondan sonraki musibetlerin nedeni olarak yorumlanabilirdi. Böyle düşünenlere göre, 27 Mayıs demokrasiye karşı işlenmiş bir suç, bir cinayettir. Ama eğer 1960 yılı baharında, TBMM’deki DP üyelerinin kimilerine idam cezaları vermeyi de içeren yetkiler bahşederek demokrasinin temel ilkesi kuvvetler ayrılığını ayaklar altına alıp, yasama, yürütme ve yargıyı çoğunluk partisinin uhdesine bırakan uygulamayı unutmak gafletine düşmezseniz, o zaman 27 Mayıs 1960 sabahı Türkiye’de zaten bir demokrasi olmadığına göre, ona yönelik bir suç işlenmesinin imkânının bulunmadığını kolaylıkla anlarsınız. Evet, 27 Mayıs sabahı ortada bir demokrasi kalmamıştı ki, ona karşı bir suçun işlenmesi söz konusu olabilsindi. Yani demokrasimiz askeri vesayet altına girmeden önce, sivil vesayet altında zaten can vermiş bulunuyordu, 27 Mayıs 1960’ın arifesinde. İlk hamleyi kimin yaptığının, aradan yarım yüzyıl geçtikten sonra bugün tartışılması bu kadar önemli mi, diye sorabilirsiniz. Önemlidir. Unutmayalım ki, demokrasiyi korumak için alınacak doğru önlemler, ona yönelik tehditlerin değerlendirilmesine bağlıdır. Geçen gün bir TV programındaki tartışmalarda, sağ kanattan bir meslektaşımız, Türkiye’de demokrasiyi askeri vesayetten kurtarmak gerektiğini, 12 Eylül Anayasası’nın getirdiği zihniyetin esaretine son vermenin zorunlu olduğunu söylüyordu. Bu görüş doğrudur. Ama aynı zamanda eksiktir. Demokrasiyi salt askeri vesayetten kurtarmak, salt 12 Eylül zihniyetinden uzaklaşmak yetmez. Aynı zamanda demokrasiyi sivil vesayetten kurtarmak, her türlü sivil baskıcı sultadan sıyrılmak, gerçekten sivil çoğulcu katılımcı bir demokrasiyi yaşatmak zorundayız. Demokrasi üzerindeki sultanın sivil veya askeri olması pek fazla fark etmez. Sivil diktalar da askeri diktalar kadar tehlikelidir. Eğer Menderes - Bayar yönetiminin antidemokratik uygulamaları, baskıları olmasaydı, hiç kuşkusuz 27 Mayıs darbesi, girişimcileri ne kadar istemiş olurlarsa olsunlar, yaşama geçirilemezdi. Bu açıdan 27 Mayıs bir sebep değil, bir sonuçtur. “27 Mayıs keşke olmasaydı” demek yalnız, “Keşke askerler Menderes’i devirmeselerdi” ile sınırlı kalan bir temenni olmanın ötesinde, “Keşke demokrasi önce siviller, sonra askerler tarafından çiğnenmeseydi de, bu yol açılmasaydı” demektir. 27 Mayıs’ın ellinci yılında, yarın saat 21’de, Cem TV’deki “Ayıptır Söylemesi” programında Prof. Dr. Süheyl Batum ile ve konuğumuz Oktay Ekşi ile birlikte bu konuyu enine boyuna tartışacağız. [email protected] Pollmark’a yaptõrdõğõ ankette, yargõya ilişkin tartõşmalõ maddelere destek yüzde 50’nin altõnda kaldõ AKP’ye referandum şoku ERDEM GÜL ANKARA - AKP’nin anayasa değişiklikleri için Pollmark’a yaptõrdõğõ anket, referandum için hükümete yeterince umut ver- medi. Ankete göre evet oylarõ, muhalefetin de desteklediği ka- dõnlar, özürlüler, çalõşanlarõn hak- larõyla ilgili değişikliklerde yüz- de 70’leri bulurken, değişikliğin iki kritik konusu olan Anayasa Mahkemesi ile HSYK’nin yapõ- sõyla ilgili maddelerde yüzde 50’nin altõna düşüyor. Söz konusu maddelerle ilgili evet, hayõr, kararsõz oylarõn yüz- deleri şöyle:  TSK mensuplarõnõn YAŞ kararlarõnõ yargõya götürebilme hakkõ. Olumlu bulan: 48, olum- suz bulan: 23.5, fikrini belirtme- yen: 28.5.  Anayasa Mahkemesi’nin yapõsõnõn değiştirilmesi. Olumlu bulan: 37.4, olumsuz bulan: 31.4, fikrini belirtmeyen: 31.1.  HSYK’nin üye yapõsõnõn de- ğiştirilmesi. Olumlu bulan: 38.1, olumsuz bulan: 28.1, fikrini be- lirtmeyen: 33.9.  Geçici 15. maddenin yürür- lükten kaldõrõlmasõ. Olumlu bulan: 49.1, olumsuz bulan: 28.5, fikri- ni belirtmeyen: 24.5.  Kişilere getirilen siyaset yapma yasağõnõn 5 yõldan 3 yõla indirilmesi: Olumlu bulan: 39, olumsuz bulan: 42.1, fikrini be- lirtmeyen: 18.9.  Siyasi partilerin mali dene- tim yetkisinin Anayasa Mahke- mesi’nden alõnõp Sayõştay’a dev- redilmesi: Olumlu bulan: 32.5, olumsuz bulan: 27.8, fikrini be- lirtmeyen: 39.7. Evet oyu kararsızlar dağıtıldığında yüzde 57 Ankete katõlanlara referan- dumda kabul mü yoksa ret yö- nünde mi oy verecekleri de so- ruldu. Yüzde 42.7 ‘kabul’, yüzde 32 ‘ret’, yüzde 20.2 ‘kararsız’ ve yüzde 5.1 de ‘oy vermeyeceğim’ yanõtõ geldi. Pollmark, kararsõzla- rõ dağõttõktan sonra kabul oylarõ- nõ yüzde 57.2, ret oylarõnõ ise yüzde 42.8 şeklinde hesapladõ. AKP’yi yüzde 40, CHP’yi ise yüzde 21 gösteren anketin Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesinden önce yaptõrõlmasõ dikkat çekiyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - De- mokrat Parti Genel Başkanõ Hüsamettin Cin- doruk ve Bağõmsõz Cumhuriyet Partisi Ge- nel Başkanõ Mümtaz Soysal, halkoyuna sunulacak anayasa paketi için siyasi partile- ri eşgüdüm içinde hareket etmeye çağõrdõ. Soysal, “Devletin yapısını değiştirici bir te- ma ortaya çıkacak diye endişe duyuyoruz” dedi. Cindoruk ise, “İktidar partisi, refe- randumla otoriter rejimi halka tasdik et- tirmek istiyor” dedi. Cindoruk ve Soysal, dün düzenledikleri ba- sõn toplantõsõnda ortak bir bildiri açõkladõ. Bil- diride, “İktidar partisinin güçler ayrılığı il- kesini ve yargı bağımsızlığını zedeleyici bir anayasa değişikliğine gitmiş olmasının arkasında başkanlık sistemine geçme ni- yetinin yattığı inancındayız” denildi. Bil- diride, iktidar partisinin ‘laiklik karşıtı ey- lemlerin odağı olmak’ hükmü giydiği anõm- satõlarak “rejim değişikliği tehlikesinin aynı zamanda cumhuriyetin temel ilkele- ri açısından da endişe verici” olduğu vur- gulandõ. Soysal, “İkimiz de eğer siyasal partiler yelpazesinin bir ‘cumhuriyetçi’ kanadı var- sa, biz o kanadın iki ucundayız. Ben sol ucundayım, Sayın Cindoruk da sağ ucun- da biliniyor. Biz, önümüzdeki referandu- mu, bu cumhuriyetin geleceği bakımından endişe verici görüyoruz. Çünkü anayasa de- ğişikliği cumhuriyetin bazı ilkelerini, özel- likle de yapısını tehdit etmektedir. Devle- tin yapısını değiştirici bir tema ortaya çı- kacak diye endişe duyuyoruz. ‘Böyle refe- randum olur mu, ben oy kullanmayacağõm’ de- diğiniz zaman bu paketi halka kabul et- tirmek isteyenlerin zaferi ortaya çıkacak. O zaman da arkasından başka bir rejim de- ğişikliği gelecek. Referandumda oy ver- memek ‘evet’in ekmeğine yağ sürer” dedi. Cindoruk ise “İktidar partisi, referan- dumla otoriter rejimi halka tasdik ettirmek istiyor. Halkımızın dikkatli davranması ge- rekir. İktidar partisi de isterse gelsin. Onlarla da tartışalım. Türk halkına da dü- şüncelerimizi anlatalım. Her şeyi Anaya- sa Mahkemesi’nden bekleyen bir siyaset anlayışımız olmamalı. Referandumun içeriği halk tarafından çok anlaşılmayabilir. Çünkü çok kapalı bir kutudur anayasa paketi, halka bunu an- latmamız gerekiyor. Teklif ettiğimiz eş- güdüm bu. Partiler bu çağrımıza evet der- lerse, biz pratik olarak bunun halka an- latılmasını, bilimsel, hukuksal ortak nok- taları vurgulayan bazı çalışmalar yapa- biliriz. Referandumlar tehlikeli silahlar- dır” şeklinde konuştu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlõğõ’na seçilmesi ile ilgili görüşlerinin sorulmasõ üzerine Soysal, “Bizim bu konuda söylediklerimize katılıyorsa iyi bir kişidir, katılmıyorsa kötü bir insandır” derken Cin- doruk, “Kasketini beğenmedim, ona bir kasket hediye edeceğim” dedi. HASAN GERÇEKER: Düzenlemeler 12 Eylül’ün gerisinde İstanbul Haber Servisi - İstanbul Kültür Üni- versitesi’nce (İKÜ) gerçekleştirilen “Dünyada ve Türkiye’de Ceza Hukuku ve Reformları Kongresi”ne Adalet Bakanõ Sadullah Ergin ile Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker’in anayasa değişikliği paketi tartõşmalarõ damgasõnõ vurdu. Kongrenin açõlõşõnda konuşan Gerçeker, ceza hukukunun, hukuk sistemi içinde haksõzlõklarõ ön- lemek, adaleti sağlamak, devletin temel taşõ olan kurumlarõ korumak, onlarõn güvencesi olmak ko- nularõnda çok önemli bir işlevi bulunduğunu vur- guladõ. Konuşmasõnda TBMM’de kabul edilen anayasa değişikliği paketine de değinen Gerçe- ker, değişiklik sürecinde Yargõtay’õn görüşünün alõnmadõğõnõ anõmsattõ. Gerçeker, “Her zaman eleştirdiğimiz, yargı bağımsızlığını geriye gö- türdüğünü söylediğimiz 12 Eylül Anayasa- sı’nın da gerisinde düzenlemeler yapıldı. Hep söylediğim bir şey var; yargı bağımsızlığı de- mokratik sistemin temel değerleri olan kuv- vetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, hukuk dev- leti ilkelerinin doğal bir sonucudur. Bu ilke- ler olmazsa, yargı bağımsızlığı olmazsa yar- gı siyasallaşır. Tarafsızlıktan uzaklaşır” dedi. Kongre çõkõşõnda gazetecilerin sorularõnõ da ya- nõtlayan Gerçeker, Bakan Ergin’in anayasa de- ğişikliğine ilişkin kendisinin eleştirilerine katõl- madõğõnõ belirttiğini ifade eden gazeteciye, “Ka- tılsalardı zaten o şekilde bir düzenleme ol- mazdı” yanõtõnõ verdi. Bir başka gazetecinin ba- zõ Yargõtay üyelerine yönelik ses kayõtlarõ bu- lunduğu iddialarõnõ anõmsatmasõ üzerine ise Gerçeker, “Bunların mutlaka yasal olarak, ya- salara uygun şekilde yapılması gerekiyor. Çünkü yasal olarak yapılmadığı zaman hu- kuki geçerliliği olmuyor” diye konuştu. Müdahaleci anlayış sınırlanacak Kongre çõkõşõ gazetecilerin sorularõnõ yanõt- layan Bakan Ergin ise “Gerçeker, Meclis’ten geçen anayasa değişikliğini, yargıda 12 Ey- lül döneminden geriye gidiş olarak niteledi. Bu konuda değerlendirmeniz nedir?” soru- suna, şu yanõtõ verdi: “Son anayasa değişikli- ğinin, geriye gidiş olduğuna dair bir beyanı oldu Sayın Başkan’ın. Evet 82 Anayasa- sı’ndan daha geriye gidiş var. Ben de katılı- yorum. Ancak yargı üzerindeki vesayetçi an- layıştan geriye gidiş var. Yargının aktivist, müdahaleci anlayışını sınırlayacak, kuvvet- ler ayrılığı sınırında tutacak bir düzenleme olduğunu düşünüyorum.” ‘Otoriter rejim halka tasdik ettirilmek isteniyor’ DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ve BCP Genel Başkanı Mümtaz Soysal, anayasa paketine ilişkin kaygılarını aktarmak üzere ortak basın toplantısı düzenledi. (Fotoğraf:AA) AKP’nin Pollmark’a yaptõrdõğõ ankette, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nin yapõsõyla ilgili maddelerde ‘evet’ oranõ yüzde 50’nin altõna düşüyor. Ankette, referandumda hangi yönde oy kullanõlacağõ sorusuna ise, yüzde 42.7 ‘kabul’, yüzde 32 ‘ret’, yüzde 20.2 ‘kararsõz’ ve yüzde 5.1 de ‘oy vermeyeceğim’ yanõtõ verildi. Yolsuzluğa AKP’li de isyan etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM KİT Komisyonu toplantõsõnda dün Toprak Mah- sulleri Ofisi’nin (TMO) hesaplarõ görüşüldü. AKP Milletvekili Ahmet Yeni, TMO’nun 10 bin ton çeltik alõmõnda yolsuzluk olduğunu, Ofis’in zarara uğratõldõğõnõ söyledi. Yeni “TMO elemanla- rõ ve tüccar ortaklaşa bir iş yapmõşlar. Teftiş bir yõldõr neyi inceledi? Hiçbir şey ortaya çõkarõlma- dõ” dedi. CHP’li Hüseyin Ünsal da TMO’da, Da- hilde İşleme Rejimi kapsamõnda ihracatçõ firmala- ra satõşlarda da yolsuzluk olduğunu söyledi. Taş atan çocuklar rafa kalktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 12 Ey- lül’deki anayasa referandumu için propaganda ça- lõşmasõ yapmak amacõyla Meclis’in 1 Temmuz iti- barõyla tatile girmesini isteyen AKP yöneticileri dün, muhalefet partilerini ziyaret etti AKP’lilerin Meclis tatile girene kadar geçirmek istediği yasalar arasõnda taş atan çocuklar düzenlemesi ve Cumhur- başkanlõğõ Seçimi Yasasõ’nõn olmadõğõ, bu iki dü- zenlemenin yeni yasama yõlõna kaldõğõ belirtildi. DIHA muhabirine saldırı İstanbul Haber Servisi - DIHA muhabiri ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrenci- si Ömer Çelik önceki gün Şişli’de ülkücü bir grubun saldõrõsõna uğradõ. Çelik’in kafasõnda iki çatlak, sol kolunda ise üç yerden kõrõk tespit edil- di. Travma geçirme riski bulunan Çelik, hastane- den doktor gözetiminde taburcu edildi. 22 GÜN SONRE MECLİS’TE- Baykal, Genel Başkan olarak ayrıldığı Meclis’e 22 gün döndü. Kendi kullandığı 1997 model otomobille Meclis’e ge- len Baykal, yolda basın araçları nedeniyle zor anlar yaşadığını söyledi. (AA) ‘Denize açılmakta yarar var’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Deniz Baykal, CHP genel başkanõ ola- rak ayrõldõğõ Meclis’e 22 gün sonra “Antalya milletvekili” olarak döndü. Baykal’õ Meclis’te bir grup CHP An- talya milletvekili ile aralarõnda Yılmaz Ateş, Nur Serter’in de bulunduğu eski MYK üyesi arkadaşlarõ karşõladõ. Gaze- tecilerin “Hoş geldin” demesi üzerine “Hoş bulduk, bu güzel karşılama için hepinize teşekkür ediyorum. Ben de Meclis’i, sizleri özlemişim” karşõlõğõnõ verdi. Baykal, daha sonra bir gazetenin manşetinde yer alan “340 bin dolar na- kitle, Göcek’te yat aldığı” iddialarõyla ilgili açõklama yaptõ. Gazetenin genel ya- yõn yönetmenini arayõp “Gel beraber ta- til yapalım” dediğini, genel yayõn yö- netmeninin de buna inanõp “Tabii mem- nun olurum” dediğini anlatan Baykal, bunun doğru olmadõğõnõ kendisine an- lattõğõnõ bildirdi. Bu haberi okuduklarõnda ailecek çok şaşõrdõklarõnõ anlatan Baykal, “hayallerinde dahi hiçbir zaman bir yatım, teknem olsa, duygusu yaşa- madığını” belirterek, “Tam tersine Ol- cay böyle bir tekne gezisinden dahi zevk almaz” dedi. 340 bin dolar nakit- le tekne alacak gücü olmadõğõnõ ifade eden Baykal, yat sahibi olunmasõna kar- şõ olmadõğõnõ belirterek “Türkiye’nin de- nize açılmasında yarar var” dedi. ‘Kıymetini bilirse iyi olur...’ Daha sonra kuliste gazetecilerle soh- bet eden Baykal’õn, “denizlere açıl- ma” sözünün anõmsatõlmasõ üzerine “O benim tavsiyem. Takdir milletindir, ne kadar çok insan tekne sahibi olur, de- nizlere açılır, denizlerin hakkını verir, kıymetini bilirse o kadar iyi olur, Türkiye için güzel olur” diye konuştu. Baykal’dan 340 bin dolara yat aldõğõ iddialarõna anlamlõ yanõt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle