15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Aydın Şimşekle Adalar Kitabı' üzerîne 'Ada şiirieri, ilk sözcükten jtibaren insanı amaç alan bir bütünlük' O Didem CÖRKAY I f~~^ eyhunAtufKansu m şiiriyle şiirsel akra- mm y j balığmız nedir? - Ceyhun Atuf Kan- su ile şiirsel akrabalığım ve bağ- larım açısından bakıldığında, onunla en belirgin ortak tutumu- muz, ikimizin de antiemperyalist olması. Ceyhun Atuf Kansu şiirinin neredeyse tüm dilsel ve düşünsel vur- gusu, antiemperyalist olma üzerine kurulu. Elbette daha içeriden bakıldı- ğında da yurtseverlik, ülküseverlik, insan sıcaklığı, insanın ne olduğu ka- dar ne olabileceğini alttan alta sezdir- mesi, hümanist birikimi insanlığın ta- rihsel mirası olarak içkinleştirip bunu şiirsel bir dille taşıması da, Ceyhun Atuf Kansu şiiriyle ortak bağlarım- dan. Daha ileri götürülecek olursa, Ceyhun Atuf Kansu'nun yalın, sade, dolaysız imge kullammı, şiirsel-dilsel anlamda da onun şiiriyle benim şiirim arasındaki önenüi birlikteliklere işaret eder. "ŞİİRSEL OLAN BİREYSEL OLANIN TAM DA KENDİSİDİR" - Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü alan dosyanız Adalar Kitabı, aynı isimle yayımlandı, kitaplaştmldı. "Ada " imgesini şiirsel (bireysel ve toplumsal) işlevi özerinden mi kurdu- nuz? Şiirimizde çok azgözüken bu iç söylemler sizin şiirinizin temelyapısı- nı oluşturmuş gözüküyor, ne dersi- niz? - "Ada" imgesi seçilmiş bir imge. Öyle rastlantısal şekilde ele ahnan de- ğil, tam aksine üzerinde uzun uzun düşünülnıüş, tartılmış, planlanmış bir yola çıkış. "Ada" ilk bakışta, bir geri çekiliş, içe kapanış, yalnızlaşma, hatta toplumsal uzak durma, bireyselleşme gibi çağnşımları akla getiriverse de daha ötesinde yeniden derlenip topar- lanma, güç toplama ve daha da özel, özerk bir alandan var olma iddiasını taşıyor. Hemen hemen herkesin kendi dünyasında yolculuk etmek istediği ada, adacıklar, takımadalar vardır di- SAYFA 14 Aydın Şimşek bugüne dek İHD (insan Hakları Derneği) Şiir ödülü, Behçet Aysan Şiir ödülü gibi pek çok ödül kazandı. Adalar Kitabı, Şimşek'in Ceyhun Atuf Kansu şiir ödülü'nü kazandığı dosyasının aynı adla kitaplaştırılmış hali. Şimşekle ödül kazanan kitabı hakkında konuştuk. ye düşünüyorum. Kimisi bu yolculu- ğu cesaretle üstlenir ve yola koyulur. Daha adaya ulaşmadan o büyük sula- nn içinde kaybolur ama göze almış, yola çıkmıştır. Kimilerinde adaya doğ- ru bir yolculuk istemi hep vardır ama yola çıkma cesareti yoktur. Kimileri içinse ada sürekli değişkendir; bu ne- denle bir adayı hedeflemek değil de, bir adadan başka bir adaya ve oradan başka bir adaya sürekli bir arayış tut- kusunun, bir yaşam zenginliğinin pe- şinde olma süreci vardır. Benim ada- larım bir bakıma politik adalar, çokça estetik adalar, daha özelde kişisel ada- lar, duygu adalan gibi birçok adacık- tan oluşuyor. Bu adacıklara doğru şi- irle yolculuk yaptığınızda duyguların, düşüncelerin, kişisel tarihin birçok edimi de eşlik ediyor size. Yolculukta gövdeniz yalnız oluyor, ruhunuzsa sizi oluşturan irili ufaklı gizlerden, örtü- lerden, bastırılmışlıklardan, aynalar- dan... - Adalar Kitabı'ntfa kendinizi, yara- lannm saklamadan içten bir dil kul- landığınız görülüyor. Geçtiğiniz yolla- nn izi var adeta saarlannızda. Sizce bir şair şiirlerine acılannı yansıtırken bunun bir sının olmah tnı? - Şairin şiirini kurarken, yaşadıkları- nın okura ulaşması ve okurda bunla- rın duygusal bir karşıkk bulması gibi bir düşünceye odaklanması, bana ola- sı gelmiyor. Bu bağlamda şaire de şii- re de hangi alandan yaklaşırsak yakla- şalım, bir oran, bir ölçü getirmçliyim. Şiir bir çok sanat disiplini gibi birey- seldir ve toplumsal akılla açıklanamaz çünkü bir şairi oluşturan şeylerin top- lamına ermemiz mümkün değil. Ce- mal Süreya'nın deyimiyle "şiir bizde olandır, düzyazı bizde kalandır." Do- layısıyla şiirsel olan bireysel olanın tam da kendisidir. Durum böyle olun- ca, şairin kurduğu şiirsel metin, elbet- te şairi oluşturan şeylerin bazen tümü, bazen herhangi bir nedenselliğidir. O nedenle de, şair "şiirimi acdardan kurmalıyım" diye yola çıkmaz. Şairde var olan özellikler şiirsel dizgenin içi- ne katılır; bu özelliklerin travmalar mı, büyük sevinçler mi, arayışlar mı, yoksa korkular mı olduğunu şairin kendisi de önceden hesaplayamaz. Böyle olunca da söz konusu olan şii- rin kendisidir ve şairin önüne geçecek şey de şiir olmalıdır. Öyleyse dönüp şiire bakmak ve şiirden algıladığunız şeylerle şairden uzaklaşmak, şiiri öne çekmek lazım diye düşünüyorum. Adalar Kitabı daha başından "ada" imgesini tercih ettiğinden, onu kuşa- tan ve onunla ilişkiye giren alanlardan şiiri bir parça kopararak, okuru şiirle baş başa bırakmayı amaç ediniyor. Bu yalnızlık, bu baş başabk içerisinden, şiirin değerinin sadece okurda kalma- Aydın şim$ek yazın dünvamızda şllrlerinin yanında, şiir-sanat üzerine düşünceleriyie de ilgi çekl- ı yor. blllnlyor. sını isteyen böyle bir iradenin de bi- linçli bir nedene dayanarak ortaya konduğunu söyleyebilirim. - Siz de 1980'liyılliirda ilk şiirlerini yaytmlatan şairlerdensiniz. 1980 son- rası Türk şiirinin geldiği nokta için ne söyleyebilirsiniz? Öncelikle şunu söylemeliyim ki 80'li yıllann şiirinin çevrenini daha çok içe- rik oluşturuyordu. Bu içeriğe, top- lumsal nedenler açısından bakıldığın- da, çok yönlü bir çağrışım hissedilebi- lir. OzeÛikle de politik zeminde var- sıllaşan bir sanat, yazın-düşün dünya- sıyla karşı karşıyayız. Merkezini politi- kadan, poetik söylemden alan ve top- lumsal hayatta siyasi süreçlerin etkile- rini yoğun olarak duyumsatuğı bir dö- nem. Bu dönemin belirgin mekân- olay dizgesini ise cezaevleri, açlık grevleri, işkenceler, yargısız infazlar, faili meçhuller oluşturur. Buralardan gözü yaşlı annelere, babalara, ailelere uzanan büyük trajedileri içerisinde hayat buluyordu bu şiir. Doğal olarak 80'li yıllann şiiri estetik açıdan zayıf olabilir ama egemen siyasal sisteme bir itiraz şiiri, bir tutunma şiiri ve var olma şiiri olarak şekillendi diyebili- rim. Hayat çok ciddi anlamda can yakı- cıydı, yangın çok büyüktü ve 80'li yıl- larda şiir yazmaya başlayanlar, bu yangınm tam ortasındaydı. O yıllar- dan bugüne gelen şiirin içerisinde de, insanı amaç alan öze sahip şiirsel du- ruşumuz vardı. 80'li yıllardan bugüne taşınan şair arkadaşlarımız, lirik bir söylemle, yüksek şiirsel teknikle kuru- yorlar şiirlerini. Bugün o yıllarda şiir yazmaya başlayan birçok arkadaşımız, şiir eğrimizin önemli isimlerinden. Şi- ir atmosferimiz ve dünyamız, onların sayesinde giderek güçlenip zenginleş- ti. 80'li yıllar, tüm karşı çıîuşlara rağ- men Türk şiiri içerisinde bir ivmedir. Bu ivmenin nedeni de siyasal ve poe- tik olandan yana tutum takınması. "AŞK DAİMA YOLDA OLMAYI GEREKTİRİYOR CALİBA" - "Cezaya dönüşür bazen aşk karşı- hğını bulduğunda da/ıslak kediler ve yaprakîar kalır anûara " diyorsunuz, "Aşk Adası" isimli şürinizde. Bir şair için aşk, yaşadığı hayal kınklıklan, şi- irlerinde nasıl bir yer tutar? - Aşk daima yolda olmayı gerektiri- yor galiba. Aşk üzerine çok şey bildi- ğimi, çok şey söyleyebileceğimi de sanmıyorum. Kendine özgü bir dili ol- duğunu, bir üst dili olduğunu düşün- düğüm aşk kavrayışının bir yanında emek, sevgi varken, diğer yanında da sanıyorum sürekli bir yolda olma hali var. Belki de aşk arada kalmaktır; kendin ve ötekiyle oluşturduğun diz- gede, bir "arada kalma" halinden »_ başka bir şey olmasa gerek. Bu I H C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1058
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle