14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
zetmeli? Gözetmcli mi ya da? - Kalitesi, saygınhğı olan bir yazarın okuru kollamak gibi bir temel sorunu yoktur. Yoksa bu "bestseller" denilen piyasa romanlanna döner iş. Yani Kafka olacağınıza Mario Simmel ya da Coelho olursunuz. "ÖNEMLİ OLAN ELEŞTİRİ DUYCUSUNU KAYBETMEMEK" - Yazıyorsunuz ki roman, tür ola- rak, tam da böylesine bir ekonomik, politik ve ideolojik ortamda medyanm ilgisini çeker hale geJdi ve köşe yazar- ları roman eleştirmeciliğine soyundu... - ltirazlarım var evet. Türkiye'de özellikle 12 Eylül darbesinden sonra Türk basını her işten anlamaya başla- yan yazarlarla doldu. Her düzeyde söz alıyorlar. Mesela çok muhalifi deği- lim, kitapta da belirtiyorum ama sos- yolog olarak tamnan Nuray Mert adlı bir kişiliğin roman eleştirisine soyun- masını ve orada bir tutum belirtmesi- ni pek doğru bulmuyorum. Edebi öl- çütleri sandığımız kadar ciddiye alan yaklaşımlarda bulunmuyorlar. Mesela "harika" diye yazıyorlar. Niye "hari- ka", neye göre "harika"? "Harika"nın ölçüsü ne? Sonra "benzersiz bir üs- lup" diye yazıyorlar. Bir eleştirmeci- nin dikkatli olması lazım bu tip iddialı sıfadar atfederken. - Roman ve siyasete dönersek; "em- peryalkanon"dan bahsediyorsunuz kitapta. Anlatır mısınız? - Şimdi günümüz Türk romanınm, belki dünya romanının da rahmi ABD'dir. Tam da bu yüzden. Marx ve Goethe'nin hayal ettiği özgür ve bü- tünleşmiş bir dünyaya özgü "dünya romanından" değil "emperyalka- non"dan söz ediyorum. 1980 sonrası Türk romanı, emperyal kanonun em- poze ettiği erotik ya da pornografîk, tarihsel kişi ve olaylar, suç ve suçlu- luk, özel yaşam, homoseksüellik gibi öğeler üzerinde yoğunlaşarak. sınıfsal olgulan ve politik düzeyi dışlayarak ideolojik bağlamda esas olarak hege- monik ilişkileri destekledi. - Yani siyaset romanda bütünüyle gö'z ardı edildi. - Evet bütünüyle göz ardı edildi. Yayınlananlara bakınca bir içerik çö- zümlemesi yapmak lazım. Siyasetin neresiyle ilgileniyoruz? Ergenekon di- ye bir kıyamettir gidiyor. Mevcut poli- tik durum neyi gerektiriyorsa onu ya- pryorlar. Şimdilerde AKP iktidannın geliştirdiği söylemler çıktı. "Açılım", "maçılım"... Ne açılıyor? Açılıyormuş vehmediyoruz ama hiçbir şey açılmı- yor. Başbakan toplantdar yapıyor ya- zarlarla çizerlerle. Peki ne sonuç alını- yor? Hiç. Gösteriden öteye gitmiyor. Oraya davetli olan arkadaşlar kendile- rini hakikaten yazar sayıyor falan. Bunlar tek yanlı gelişmeİer hep. Belirli bir politikanın sürdürülmesi ve onun yaygınlaştırılması çabasından başka bir şey değil. Herhangi bir meseleye doğru dürüst bakıldığı inancında de- ğilim. Şimdi Kürt meselesi basit birşe- ye döndürüldü. Bunun arkasında bir sınıf meselesi yok mu? Kürt Proleter- yası ne oldu, nereye gitri? Bir Kürt devleti varsayalım bir gün burada ku- rulursa bundan asıl nemalanacak olan kim? Çalışan, emekçi Kürtler mi bun- lar? Yo hayır. Kürt diye nitelediğimiz insanların birtakını para etrafinda kü- melenmiş gruplar yararlanacak. Işin bu taraflarına bakmıvoruz. Türk ede- biyatının da, siyasetinin de en büyük eksikliklerinden birisi sınıt meselesi- nin bir yana bırakılmasıdır. Bir edebi- yat eseri elbettcki sınıf meselelerini çözmez ancak işaret eder, bir gözlem de bulunur, sıradan insanların farkına varmadığı olayların altını çizebilir. O da yapılmıyor. Türkiye bu kadar mil- yon nüfuslu bir ülke. Bunun ne kadan çalışan sınıflara bağlı belli. Bu insanla- rın maceraları, kaygıları, kederleri, se- vinçleri, yalnızlıkları yansıyor mu ro- manımıza? Yansımıyor. Bugünkü Türk romanı bir anlamda günü kurta- rıyor. - Roman, Tarih, Onaylama yazmız- da "Artık, suç doğallaştırümış, top- lumsaî ve bireyselyaşam için gereksi- nim haline getirilmiş buîunuyor. Ro- man da artık bir yozlasmanm araştml- masmı değil dünyanm adaletsizîiğinin betimlenmesini ve bundan baz alın- masmı öngörüyor" diyorsunuz. Ro- mancılar bağlarını koparttı yani, gö- bekten kesildi... - Bence en azından bağlarını kopar- mış görünüyor. Kendileri söylüyor za- ten bizim o romanla ilgimiz yok diye. Orhan Pamuk "Türkçeyi değiştirdim, kahvehane Türkçesi yazmıyorum" di- yor. Bu bir yazarın iddiası tabii katılı- rız, katılmayız. Yeni romancıların çok iyi Türkçe kullandıklarını sanmıyo- rum. Eskiler çok mu iyiydi tartışabili- riz ama şimdi geçmişteki büyük edebi ekoller gibi ekoller yok. Realizm, Na- türalizm gibi bütün edebiyatçıları et- kileyebilen akımlar yok. Şimdi daha çok kişisel biçim arayışları var, moda- İar var. Her moda da kötü demiyo- rum. - Kitabmızdan bu bağlamda bir alıntı: "Bir yazar, öncelikle kendini özgürleştirmeye uğraşır. Önyargıları, peşin hükümleri aşmak kolay değildir. Öyle yaptım. Tarafolmadım değil, ol- dum, hâlâ da tarahm. Ama bir 'to- pos 'a sahip olus, yazap bir mümin yapmaz. Öz- gür düşünmek için ça- ba harcadım " diye yazı- yorsunuz. - Tabii tarafim. Insan önünde sonunda bir yerdedir, bir taraftır. Toplum meselelerinde siyasete bağh, solda du- ran bir yazar ve Mark- sist olmaya çalışan biri- si olarak saydım kendi- mi hep. Edebiyata gir- diğim günden bu yana da aynı doğrultuda git- tiğimi düşünüyorum. Edebiyatın son kertede sadece insanları eğlen- dirmek amacı gütmedi- ğine, edebiyatın da bir sorumluluğu olduğuna inanan bir insanım. Dün öyleydim bugün de öyleyim. Müminden kastım da tabii ki tek bir doğru olduğunu öne süremem. Doğru değişkendir. Onemli olan eleştirel olmak, eleştiri duygusunu kay- betmemektir. Eleştirel olabilen in- san karşısındaki gerçek- liğin orasını burasını kurcalar, doğru mu di- ye düşünür. Tarihin ve lnsanın Sonu'nun ilan edildiği bir zamanda, ben hâlâ Kurtu- luş düşüncesine ve Bloch'un söz ettiği Umut llkesi'ne bağlıyım. Ama bu umut, vaat edilmiş değildir. Tarihin bir doğrultusu ya da amacı yoktur. Tarihi yapan insandır. Marx'ın sözle- riyle "Tüm ölü kuşakların geleneğini tüm ağırlığıyla duyumsayarak" bu ta- rihin nasıl olması gerektiğine karar verecek olan kitlelerdir. Yine Marx'ın sözleriyle "Devrim korkusunu hatır- latmaya değil de ruhunu yeniden bul- maya çalışarak." "İNSANIN İÇİNDE MERAK BÖCECI DE OLACAK" - Bu arada köy romanlan konusuna gelirsek... - Şu açıktır ki Türkiye'de bugün, hâlâ bir köylü sınıfı var. Köylülük kaybolmadı, biçim değiştirerek devam ediyor. Kent kültürüyle çok iç içe geç- miş durumda olsa da sonuçta bir köy- lü sınıfi ve kendi serüveni var. Türk romanı artık bu tip şeylerle ilgilenmi- yor. Bu da bir moda işte. Cinsel, ruh- sal meseleler bunlarla uğraşıyor sanki cinsel ve ruhsal meseleler kendiliğin- den doğuyormuş varsayıyoruz. Hal- buki hepsinin bir kökeni, nedeni var. - Ekopolitik... - Tabii, Yusuf Atılgan'ın Anayurt 0re//ndeki Zebercet'i mesela. Belirli bir tarihsel dönemde yetişebilen, olu- şabilen bir tip. O koşullar onu yaratı- yor. Piçlik duygusunun onda yarattığı etkiler nasıl yansıyor? Bunların ancak belirli gerçek tarihsel bir ortama ihti- yacı vardır. Zebercet niçin Aylak Adam'da yok da, ancak Anayurt OteZfnde.varolabiliyor? Çünkü top- lumsal koşullar, olgular onu, orada doğuruyor. - Bakhtin örneğini veriyorsunuz Emperyalizm, Roman ve Eleştiri 'de. - Edebiyat eleştirmeni ve düşünürü Cünümüzün okuru da kolay temalar peşlnde kosan. yoruimak Istemeven bir okur. Bunda tabi televlzyonun da etkisl var. görselleşmlş bir kültürün Içlndeyiz. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 105 8 olarak geliştirdiği kavramlarla yüzyılı- mızın en önemli adamlarından biridir Bakhtin. Diyalojik toplum diyor yani birbiriyle çatışan fikirlerin egemen ol- duğu, bunların kendilerini belli ede- bildiği toplum biçimleri ve anlaşma biçimlerinin varlığı üzerine söyledik- leri çok önemlidir. Resmi ideolojinin hışmına uğramıştır tabii. Beş yıl topla- ma kampında kalan, taşraya sürgün edilen, hastalığı nedeniyle döndüğü Moskova'da da kenarda yaşayan, 1975'te bir yaşlılar evinde ölen Bakh- tin'in düşünceleri Stah'n sonrasında da rcsmi ideoloji karşısında hep mu- halif kalmıştır ya da hep öyle bir kim- lik altında algılanmıştır. Stalin döne- minin düşünsel, yazmsal birçok öğesi sonraki kültürel yaşamın ideolojisine içselleşmişti çünkü. - Kitabmizda da diyorsunuz ki "Ben Türk solunun içinde büyüdüm, o dü- şünce içinde biçimlendim ve hep ora- da kaldım. Çağımm, günümün düşün- ce akımlanndan uzak kalmamaya uğ- raştım, Türkiye Marksizmi'nin tıkan- ma noktalannı, temel sorunlannı za- manmda anlamaya çahştım." - Uluslararasi Marksist hareket için- de düşünürsek, edebiyat alanındaki ilk sorgulamalar, hiç kuşkusuz, çok önceden, özellikle daha Troçki zama- nuıda. hatta belki de Rus Biçimcile- ri'nin eleştirilerinde görülmüştür ama, asıl anlamda, Stalin'in ölümünden sonra, Garaudy, Fischer, Aragon gibi yazarlar tarafmdan "kıyısız gerçekçi- lik" başhğı altında formüle edildi. Türkiye'de bu tartışmalar 1960'tan sonra etkili oldu, yankı ve taraftar buldu. Benim, Toplumcu Gerçekçi- lik. daha doğru kullanılışıyla Sosyalist Gerçekçilik konusundaki tartışmalara müdahil olmam 1963'e uzanır. Döne- min dergilerinde bazı yazılanma rast- lanabilir. Ama bu konudaki ilk ciddi çıkışım, Stalin sonrası bazı Sovyet ku- ramcıların, Sosyalist Gerçekçiük kura- mını, Glasnosr ve Perestroyka söylem- lerinin egemen olduğu günlerin ko- şullan bağlamında revize ettikleri söy- İenebilecek kitaplarının Türkçeye çev- rilip yayımlanmasından sonradır. Şim- di Marks'ın sorunlan güncel politika- ya da çok bağh sorunlar yani Stali- nizm olayını da anlamak lazım. Stali- . nizm denen olgu ne getirdi dünya Marksizmine? Nerelerde engeller ol- du? Niçin Troçki gidiyor, kaçıyor, öl- dürülüyor 1948'de falan. Bunları bir arada düşünmek lazım, kuşkuya düş- . mek lazım. îşte Troçki'yi okuyacaksı- nız, mektuplan okuyacaksınız, dokt- rinleri okuyacaksınız ondan sonra da romana geçeceksiniz. Bunlar nasıl gö- züküyor romanda? Hepsi bağıntılıdır. Bakhtin mesela birdenbire ortaya çık- mıyor hepsinin sosyoekonomik, sos- yopolitik nedenleri var. - Zebercetgibi... - Tabii, tabii. Bakhtin niçin yasakla- nıyor Sovyetler'de. Rabelais ve Dün- yası'nı (Rabelais and His World) oku- ' mak, onun ortaya koyduğu fikirleri görmek, hicve verdiği önemi anlamak, gülmenin etkisi nedir, toplumda ne gibi değişirnlere yol açabilir tüm bun- ları düşünmek lazım. Yani insanın içinde merak böceği de olacak. • [email protected] Emperyalizm, Roman ve Eleştiri (Bütün Yapıtlanna Doğru-5) /Ahmet Oktay/ llhaki Yayınhrt/ 702 s. SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle