14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
ismaîl Güzelsoy'dan 'Değil Efendi'nln Renk ve Korku Meselleri1 ismail Güzelsoy, Değll Efendi'nin Renk ve Korku Mesellertyle bir yandan macerayı takip ederken insan zihninin esrarengiz derinliklerine doğru bir yolculuğa da çıkarıyor bizi. insan ilişkilerinin do- ğasında var olan büyüle- yici, aynı zamanda ürkü- tücü yolculukta uğradığı istasyonlar kah şaşırtı- yor, kâh korkutuyor, kâh keyif veriyor. ReNKVE KORKU MEKU.EM İsMMıCumsuv — — — — — — — — — — ^ — ^ ^ — ^ — — • ~ — — ^ ^ ^ ^ ^ ^ m ^ m ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ m ^ ^ ^ ^ t m m m ^ a ^ m ^ m ^ ^ Meddah roman yazarsaO Canan PARLAR ir okur olarak başanlı ro- manlann, karmaşık bir kurguyu okura keyifli bir mimari yapıda sunduğunu düşünürüm. Diğer bir deyişle, iyi | ^M romanlann yazılması zor olduğu ^ " ölçüde okunmasının keyifli oldu- ğuna inanırım. Patrick Suskind'in Koku isimli romam bir yazar için kâbus oLmalı. Okur içinse büyük bir eğlence... Böyle romanlar okurun özlediği birer dost siması gibi hayanna yerleşir. Kahra- manlan o andan itibaren yanımızda bir gölge gibi taşınz. Soframızda görünme- yen biri daha bizimle yemeğimizi payla- şır. Tammasak da yazar ailemizden biri- dir arük ve belki de yazann böyle bü- yük alüna girerken isediği tam da budur: Onun yarattığı dünyaya ait olmamız. Hatta Değil Efendi örneğinde olduğu gi- bi, o dünyaya teslim olmamız... RENK VE KORKU Değil Efendi'nin Renk ve Korku Me- sellerfnin daha ilk sayfasmdan itibaren sizi saran, size tamdık gelen ama yine de tanımlayamadığınız bir duyguya kapdı- yorsunuz ve bu beni esir alacak bir ro- man, buna kuşku yok diyorsunuz içiniz- den, ufak ufak da masanızda gönüllü olarak ona yer açmaya başlıyorsunuz. Yine de dur bakalım ileride ne olacak, öykü nereye savrulacak diye düşünmek- ten alamıyorsunuz kendinizi. Roman bize çok uzaklardan sesleni- yormuş hissi veren son meddah Değil Efendi'nin (ya da kendi ifadesiyle me- selperdaz) "şey" ve "hiç", "renk" ve "karanlık" üzerine açtığı görkemli bir sunumla başlıyor. Meddahımız şöyle gözucuyla yan karanlık salona bakıp da istediği hâkimiyeti sağladığmdan emin olduğunda bizi yakamızdan tuttuğu gibi hikâyenin içine çekiyor. Böylece ünlü şair Iskender Sof un heyecanlı hikâyesi- ne balıklama dalıyoruz: Çocukken ba- şından geçen bir kaza sonucu monokro- mat (renkleri siyah ve beyaz olarak gör- SAYFA 8 meye yol açan bir tür renk körlüğü has- talığı) olan Iskender'in herkesten sakla- dığı bu sırrını Doğu'ya giden bir trende çok az tamdığı birine, Sincap'a anlatma- sıyla başlıyor hikâye. Sincap îsmail Gü- zelsoy'un Sincap isimli önceki romanın- dan çok iyi tanıdığımız kahramandır. İsmail Güzelsoy romanları arasmda bir açı-karşı açı çalışması yapar bu ki- tapla. îki roman daha önceden bilerek bırakılmış boşluklan doldurur, yanhşla- rı ortadan kaldırır, biri diğerinin üzeri- ne kapanır. Yine de bu roman diğerinin devamı niteliğinde değildir, birbirinden tamamıyla bağımsızdır. Iskender'in büyük sırrı olarak gördü- ğü monokromatopsi hastalığı, onun Iğ- dır'da sının geçeceği gün bir tabelaya bakarken kendiliğinden tedavi oluverir. Önce büyük bir sevinç hisseder, ardın- dan ise büyük bir korku... îşte bu iki durum, romanın da eksenini oluşturur: Renk ve Korku. Karmaşık bir olay örgüsüyle biçim- lenmiş romanı bir meddahın hafif alay- a, uçan ve keyifli dilinden anlatsak na- sıl bir şey çıkardı ortaya? îsmail Güzel- soy son romanında bunu deniyor ve or- taya çok başanh bir sonuç çıkarıyor. Çizgisel olarak arka arkaya sıralandığı zaman bile okurda iz bırakabilecek bir dizi olay, Değil Efendi taranndan bize aktanldıkça, anlancımn da romanın bir uzantısı olduğunu hissediyoruz. Gide- rek bu sezgiyi haklı çıkaracak biçimde Değil Efendi romanın ana kurgusunu sürükleyecek keyifli "meselleriyle" anla- tıya müdahale ediyor ve yazarm mesafe- li üslubunu altüst edebilecek kadar de- rin bir gerilim yaratmaya başlıyor. Romanın konusuna gelecek olursak: 6O'lı yıllann sonunda, komünist şair Is- kender Sof sının geçebilmek için çözüm aramaktadır, yoksa "yan resmi" çevre- lerce "diğerleri gibi" öldürülecektir. Yalnızdır, ihanete uğramıştır. Kaçışım sağlayabilecek arkadaşlan vardır ancak kimseyi zor durumda bırakmak istemez. Yeni tanıştığı Sincap'ın önerisiyle Aras Irmağı üzerinden Sovyetler Birliği'ne kaçmaya karar verir. Böylece kimseyi töhmet altında bırakmayacakur. Onun- la birlikte Sovyetler Birliği'ne sınır kom- şusu olan Iğdır "kasaba"sına gider. Tabii bu acemi planı uygulamak o ka- dar kolay değildir. Bütün sınır karakol- lanna haber verilmiştir. Sının geçebile- ceği her yerde polis ve MİT onu bekler. Iğdır'da sıkışıp kalmıştır. Sincap aracılı- ğıyla tamştığı "bir renk sihirbazı" olan gençNuh kahramanımızı bu kısıhp kalmışlıktan kurtaracak kişidir. Böylece Nuh'un ilginç hikâyesine giriş yaparız. Her iki anlamda da onun sının aşmasını sağlayacak olan kişi Nuh'tur. Iskender, Nuh'u anlamaya çalıştıkça kendisiyle de yüzleşmeye başlayacaktır: "(...) lskender, Nuh'un renkleri nasıl algıladığınm sırnnı çözmek istiyordu. Onu çözebildiği ölçüde kendi aklının. cambazhklanyla da baş edebilecekti. tn- sanın kendi zaaflan kadar kudretinin sırnndan mahrum oluşu da bir korku nedenidir ve Iskender bunun gayet iyi farkındaydı. Bir şeyleri nasıl öngörebil- diğini açıklayamayan bir medyum, nes- neleri yerinden oynatabilen ve bunu na- sıl yaptığını bilemeyen bir mistik... Her- kesin onlardan korktuklan kadar onlar da kendilerinden korkmazlar mıydı?" Aynı konuşmanın bir sonraki paragrafmda Iskender kadar Nuh'un da bir sının geçmeye başladığının işaretle- rini buluruz. KAMERATAKASI iyi romanlarda "sanal" bir kamera bulunur diye düşünürüm hep. Okur ya kahramanın gözbebeklerine yerleştiril- miş ya da onun arkasında biri tarafin- dan taşınan varsayımsal kameranın ob- jektifinden izler olaylan. Ama Güzel- soy'un son romanında iki kamera söz konusudur. Biri sözlü edebiyatm son kalesi olan Değil Efendi'nin elinde, di- ğeri deneysel romanlanyla tanıdığımız Güzelsoy'un... Olay örgüsünde bir sıç- rama, kayma yoktur. Ama açılar çok farklıdır. İki kamera bir konuda son derece net- tir: Bu romanın kahramam bir insan de- ğil, bir durumdur. Başlangıçta sıralanan insan]ann masalsı dünyasmı okurken kı- sa bir süre sonra bu kameralann -arka planda- bir insandan çok bir kavramı iz- lediklerini anlanz: Bu romanın gerçek kahramanlan kitap boyunca izlediğimiz karakterler değü, kitap boyunca izlediği- miz kavramlardır aslında: Korku ve Renk. Bu çok katmanlı ve çok dokulu roma- nın ilk katmanında bir kaçış hikâyesi okurken geride bir korku potpurisi izle- riz. Zaman zaman korkuların aşılma bi- çimleri de çıkar karşımıza. Örneğin oğ- lu vampir tarafından "dişlenen" Hüsni- ye dehşet içindedir. Oğlunun da vampir olmasından korkmaktadır. Aniden kor- kusundan vazgeçer. ilk çarpıcı "mesel" buradadır. Bir insan korkusundan nasıl vazgeçebilir? Cevap çok çarpıcı: Gele- nekler korkulara karşı birer sığınaktır. Iskender'in bir raslantı sonucu karşı I karşıya kaldığı eski bir elyazma eserin [ ona sorduğu soru romanın da hem kur- ! gusal hem de ideolojik düğüm noktasını oluşturacaktır: Korku gerekli midir? Iskender'in konakladığı evin sahibi Ahund'un dedesinin notlarıyla lskender (ve tabii okur) korkunun doğası üzerine düşünmeye zorlanır. On dokuzuncu yüzyıl sonlannda, Şiraz'da bir korku la- boratuvan kuran iki çılgın âlimin hikâ- yesinin parçalarıdır bunlar. Rahman, korkunun gerekli olduğunu savunurken onun rakibi ve eski hocası Pervazâde korkunun yıkıcı ve kurtulunması gere- ken bir illet, bir "habaset" olduğunu söyler. Bu hesaplaşma artık Iskender'in (ve okurun) aklında roman boyunca mayalanacaktır. Îşte bu düğüm noktasmdan sonra korku pratikleriyle yüzleşmeye hazırız. Arka arkaya darbeler alacağımız pasaj- lar geliyor artık: Vita kutulanndan oyuncak arabalar yapan Hayati, kimse- nin göremediği renkleri görebilen ve onlardan beslenen Nuh, gördüğü bir kartpostalın etkisiyle Iğdır'a bir "yalı" inşa eden Ahund, komünizmin -ashnda- Türkiye'deki mıknatısları ele geçirmek için bir kılıf olduğunu savunan Mit Os- man, okuduğu her şeyle özdeşleşen zeki ve kurnaz bir deli, küfürleri birer şiir gi- bi işleyen Kadı Nahit ve bunlar gibi renkli, "trajik" ve eğlenceli insanlar ara- smda yaşanan ilişkiler korkuyu da eğ- lenceli bir deneyime dönüştürüyor. Yal- nızca okur için değil, Değil Efendi ve onu dinleyenler için de... ismail Güzelsoy bir yandan macerayı takip ederken insan zihninin esrarengiz derinliklerine doğru bir yolculuğa da çı- kanyor bizi. insan ilişkilerinin doğasın- da var olan büyüleyici, aynı zamanda ürkütücü yolculukta uğradığı istasyon- lar kah şaşırtıyor, kâh korkutuyor, kâh keyif veriyor. Kahramanlar samimiyeti ve sıcaklığı, aynı zamanda zekâlannm kıvrakhğıyla hiç zorlanmadan teklifsizce sandalyeyi çekip masamıza oturuyor. ' Bizi böyle keyifli bir romanla tanıştırdı- ğı için ismail Güzelsoy'a eline sağlık di- yor sözü Değil Efendi'ye bırakıyoruz. Romanın masalsı dünyası içerisinde bir nesne olmaktan çıkıp romanda başlı başına bir kahraman haline gelen Grun- dig marka teybine Değil Efendi'nin me- seÖerinden yaptığı ilk kayıt şöyle: "Be- nim sesimi saklayacaksın aziz Grundig. Kimseye anlatamadığım hikâyelerimi sessiz kış geceleri sana anlatacağım. Me- sellerimi tek tek aklında tutacaksm ve çok uzak bir yere nakledeceksin onlan. Olabilecek en uzak yere: Geleceğe. Bizi doğru anlayabilecek insanlara..." • Değil Efendi'nin Renk ve Korku Me- selleri/ İsmail Güzelsoy/ Doğan Kitap/ 310 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 5 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle