19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Değinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN Snsanı "bağır- I sak çocuğu" I alışkanlığı içinde görenler, onun ruh yete- neğini oluştu- ran gönül dün- yasına önem vermezler. Bize uzak düşen in- sanın bile bir gönül dünyası olduğunu unut- mayalım. Yaşa- manın içinde kazandıgı de- neyimlerle ken- dini geiiştiren insan bile özel bir kültür biriki- mi edinir. 0 in- sanı iyi tanıyor muyuz? Yoksa kendi kişiliğimi- zi oluştururken, yabancı saydı- ğımız kişiyi dış- layan bir anla- yış içinde mi- yiz? Yahya Ke- mal Beyatlının dizesini anla- maya çalışmalc irkın seni ikli- mlne benzer yaratırken." Yadırgadığımız bir ırka alıştığı- mız bir ortam- da yeni bir kişi- lik kazandırabi- lir miyiz? Yeni bir doğayla, ye- ni kişilerle ileti- şim kurmak in- sanı değiştire- bilir mi? Bir başka ortama uyum sağladık- ça, o uzak in- san, içimizden biri olmaz mı? Burada "iklim" sözcüğünü yeni bir ülkeyi yurt edinen insanın o toprakla uyum içinde yaşaması diye yorumlamak gerekir. SAYFA 26 Küttürel kimlikİnsanın kişiliğini oluşturan kalrtsal özellikler içinde bulunduğu toplumla bütünleştikçe yeni bir kültürel kimlik geliştirebilir. Gerçek insanı bu kültürel kimliğiyle tanımak gerekir. Kendi soyağacını araştıranlar ne kadar gerilere gidebilir? Ulaşamadıklan uzakhkta kim bilir nasıl bir değişik kültür var! Oralarda bir belirsizlik var- sa soyluluğumuz bozulacak mı? Napolyon "asalet benden başlar" dememiş miydi? "KİMLİKLER LÜTFEN" Günümüzde Anadolu insanının kültürel kimliği üzerine "açılım siyaseti" yürütülürken "Türkiye Cumhuriyeti'nde Kimlik Arayışlan" çalışmala- rını değerlendirmek yararlı olacaktır. Bu konu; 14-15 Haziran 2005 tarihlerinde, "Kültür Araştırmalan Demeği" ile "Koç Üni- versitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi"nin düzenlediği "Kimlik ve Kültür" başlıklı bir bilgi şöleninde tartışılmıştır. Bu toplantıdaki bildiriler Gönül Pultar'ın emekleriyle bir kitapta toplan- mış, konuyu ayrıntılarıyla incelemek olanağı bulunmuştur (KİMLİKLER LÜTFEN, Türkiye Cumhuriyeti'nde Kültür ve Kimlik Arayışı ve Temsili, ODTÜ Yayıncılık, 2009),. "Kimlikler Lüflen" adı, Kemal Özer'in 1981'de yayımlanan şiir kitabı "Kimlikleriniz Lütfen"den ödünç alınmış sayılmalı. Bu baş- lıkta, incelikli görünmenin arkasında bir acıma- sızlık var. Başat kültürün öbür kültürlerf kü- çümsediği bir acımasızlık. Bin yıllar öncesinden Anadolu coğrafyasında yaşaya gelen değişik soylara bakıldığı zaman, bunca soyun birbirine nasıl alıştıklannı anlaya- mazsınız. Sevgi alışkanlığa dönüştüğü zaman in- sanlar birbirinden uzaklaşabilir. Ama alışkanlık sevgiye dönüşünce insanların birbirine katlan- ması kolaylaşabilir. Ne diyordu Yahya Kemal Beyatlı: "Bir aşk oluverdi âşinalık". Yakınlıklar sevi ilişkisine de dönüşmüş, gide- rek biribirimizde bütünleşme olanağı bulmuşuz. Ama ilişkilerin temelinde sevgi olmazsa, siyase- tin aldatıcı yüzü öne çıkarsa, o yakınlıklar düş- manlığa dönüşebilir. Max Müller'in araştırmasına göre, Türkiye'de değişik dil, din, soy aynmı içinde 42 topluluk ya- şıyor. Aynı özellikleri taşıyan toplulukların bile değişik kültür düzeyleri olduğu düşünülürse, bu çok kültürlülük bizi bütünleşmeye mi, parçala- maya mı götürecek? Insana sevgiyle yaklaşarak, yaşama koşulannı kolaylaştırarak, birey olma bilinci aşılanarak so- runa çözüm getirme olanağı bulunamaz mı? Bakalım Gönül Pultar'ın derlediği bilgi şöleni bildirileri "Kültürel Kimlik"i nasıl degerlendiri- yor? KÜRESELLEŞME SÜRECİ Gönül Pultar, Sadri Maksudi'nin torunu, Adi- le Ayda'nın kızıdır. Kitabı babaannesi Fahriye Mazhar Ayda'nın anısına adarken onun köklü bir Osmanlı ailesinden gelen bir cumhuriyet ka- dını olduğunu da anımsatıyor. Gönül Pultar, bir ulusun kurulmasında kimlik sorununun önemi üzerinde durduğu "Giriş" ya- zısında, Türkiye'de "kimlik" üzerine ne gibi çalış- malar yapıldığını anlatıyor. Bilgi şöleninin ilk bölümü kültürel kimliğin özelliklerine aynlmış. Bu konuda insanbilimci Bozkurt Güvenç açış konuşmasını yaparken, uygarlığın bunca gelişme gösterdiği 2000'lî yıl- larda kültürel kimliklerin, uygarlıklann çatışması- na yol açabileceği kaygılannı anlatıyor: "Yaşanan devrim ve karşıdevrimlerden yorgun düşmüş görünen bireyler ve toplumlar, geçmişe dönüp, 'Bu çıkmaza nereden ve nasıl geldik?' sorusunu soruyorlar." Küreselleşme süreci ulus-devletlerin sonu mu olacak? Parasal gücü olan büyük ortaklıkiar mı dünyayı yönetecek? Böyle bir yönetimde büyük devletlerin gücü artacak da, ulus-devletler varlı- ğını koruyamayacak mı? Dolayısıyla kültür biriki- mine verdiğimiz önem ge- reksiz bir ayrıntı mı sayıla- cak? Kültür sorunlannı özüm- semiş olan Bozkurt Gü- venç'i umutsuzluğa düşü- ren durumlar var. Bu du- rumlar önce kendimizden kaynaklanıyor: "Davranışlarımızı belirle- yen temel kişilik* (huy) | hayat boyu aynı kalsa da, 'kimlikler' değişkendir; ya- şam boyu sürekli değişebilir, çok kaVkatmanlı olabilir." Bu anlayışı Türkiye çapında düşünen Bozkurt Güvenç, yurdumuzun insanlannı nasıl nitelendir- mek gerekeceği sorunu üzerinde duruyor: "Günümüzde manşetten inmeyen 'Türk mü, Türkiyeli mi?' sorusu, ideolojik ya da politik de- ğil, tarihi ve kültürel bir varlık bilinci sorunudur." Kendimizden yola çıkarsak, soyumuzda önemli kişilerle övünmek neye yarar! Bursalı Ta- lip'in dizesini anımsayalım: "Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz." Bozkurt Güvenç ezberimizi bozan sorularla bi- zi şaşırtıyor. Toplumu oluşturan din, devlet, bilim gibi güçler var. Bunlar arasındaki egemenlik ça- tışması kimlik sorunlanmızın doğmasına yol açı- yor. Eğitim elbette önemli. Ama çözüm; "sorum- lu (sınırlı) özgürlük, laiklik ve özerklik. Çağdaş demokrasilerin de bu üç temel üzerinde yüksel- diği unutulmamalı" (Kültürel Kimliğe Genel Ba- kış). Gene de kimliğin tanımını yapmak o kadar ko- lay değil. Nur Yalman; "sosyoloji, antropoloji ve psikoloji-toplumbilim, insanbilim ve ruhbilim-ça- lışma" alanlanndan "kimlik"e bakıyor (Kimlik ve Bilinç). "Kültürel Kimlik Olgusu" 2000'li yıllara doğru yeniden gündeme geliyor. Fukuyama'nın görü- şünden yola çıkan E. Fuat Keyman "Farklılıkla- nn yaşama geçirilmesi ve tanınması" sorunu üzerinde duruyor (Sistem Kurucu ve Sistem Dönüştürücü Bir Toplumsal Gerçekçilik Ola- rak Kültürel Kimlik Olgusunu Yeniden Düşün- mek). KİMÜK SORUNU Yeni kurulan bir cumhuriyet toplumunda kim- lik sorunu aynca önem kazanıyor. Şerif Mardin, Osmanlı toplumunun yumuşak dokusunda "kimlik" sorununun daha kolay ya- şayabildiği, yeni toplumda kimliklerin "kolayca yerleştiriternemiş" olmasının nedenleri üzerinde duruyor (Kimlik ye Söytemlerde Katmanlar). Kültürel kimliği etkileyen en önemli sorunlar- dan biri de "Dil Devrimi"dir. Nazan Haydari- Pakkan ile Gönül Pultar'ın Geoffrey Levvis'ten çevirdiği bildiride Sadri Maksudi'nin "Türk Dili Için" kitabına Gazi M. Kemal imzasıyla yazılan önsöz de anımsatılıyor "Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk Milletı, dilini de yabancı diller boyunduru- ğundan kurtarmalıdır." "Atatürk'ün bu sözünü yaşatmak için Dev- let'in bütün gücü kullanıldı"(Dil Reformu Toplu- mu Nasıl Böldü?). Levvis'in alaysamalı bir gülümsemesi de var: "Eyvah! Osmanlıca var olduğu süre boyunca, zengin ve muhteşem bir dildi. Olünün arkasın- dan kötü konuşmayalım." Ama asıl şu soruya yanıt aranmalıydı: Dile ger- çek kimliği kazandınlamazsa yeni topluma uyum sağlamak olanağı bulunabilir mi? Yeni bir topluma kültürel kimlik kazandırılırken dilin gerçek benliğini arayışı nice tartışmalara yol açmıştır. Ama bütün toplum kesimlerinin yeni koşullara uyum sağlaması için özellikle dilin ger- çek kimliğini bilmek gerekecekti. Çok kültürlü bir ülkenin sorunlannı çözmek için sabırlı bir banş siyaseti uygulamalıdır. Her kültürün kendi içinde özel, kendi içinde kişilikli olduğuna inanmadan, içi boş siyaset sözleri kül- türel kimliğin gelişmesinde çözüm sağlayamaz. DEĞİŞİK KİMLİKLER "Kimlikler Lütfen" derlemesi ülkemizdeki Al- evi, Yahudi, Çingene, Süryani kültürlerine ayn- ca yer vermiş. Alevilik ile Bektaşilik birbirleriyle örtüşen özel- likleriyle nasıl bir soy oluşturmuş, "bel evladı" ile "yol evladı" Bektaşileri nasıl bir gelenekle deği- şik bir kültür kimliği geliştirmiş? Fahriye Din- çer'in araştırması bu sorunlara açıkhk getiriyor (Alevi Ayinlerine llişkin 1915-1940 Döneminde Yayımlanan Metinlerde Alevi Kimliğinin Tem- sili). " 'Azınlık' olarak nitelenen, Türkiyeli gayri- Müslim cemaatlerin yaşam biçimlerini incelemek ve kimliklerini nasıl kurduklarını araştırmak" üze- re Nuran Savaşkan-Akdoğan "Yahudi Kimli- ği"ne eğiliyor ("Madamlar Yavaş Yavaş Orta- dan Kayboluyorlar": Erken Cumhuriyet Dö- nemi Kampanyalan ve Yahudi Kimliği). "Giydirilmiş Kimlik" belli bir soyun nitelendi- rilmesi için yeterli olmuyor. Çingeneler arasında bile "Teber^ 1 deyimiyle anılan bir çeşit "Abdal" kimliği de var. Suat Kolukınk böyle bir aynntı üzerinde düşünmemizi sağlıyor (Çingene Oldu- ğu Düşünülen Gruplarda Kimlik Teber (Abdal) Kimliği). Mahmut Sankaya, dar çevrelerde "gizli dil" olarak nitelenen bir konuşma biçimiyle anlaşan "Abdal/Teber/Geygelli" topluluklarının Çinge- nelerden ne gibi ayrımları olduğunu saptamaya çalışıyor ("Gizli Dil" ve Abdal/Teber/Geygelli Kimliği). Mardin'in doğu bölgesindeki "Tur'Abdin Sür- yanileri"nin bile bir başka kültürel kimliği oldu- ğunu anlatan Abdürrahim Özmen, bu değişim- lerin bölünme değil, kültür çoğalması olduğunu düşündürüyor (Etnik ve Kültürel Kimliklerin Dışlanma Üzerinden Kurulması: Tur'Abdin Süryanileri). BÜTÜN UMUTSEVGİDE Belki hiçbir ülkenin Türkiye kadar değişik kül- tür kimliği yoktur. Böylesi değişik kültür birikim- leri bir ülkenin parçalanmasına mı, daha güçlü bütünleşmesine mi yol açar? Kendi yaşama biçimlerine alışmış en uygar ül- keler bile değişik kültüriere katlanmakta zorlanır- lar. Onlan hoş görmeye çalışırken küçümseyen bir duruş içindedirler. Tasavvuf kültürünün hoşgörüsüyle kendimizin gerisinde durmayı biliyor muyuz? Annem "üm- mi" bir kadındı ama, "insan çocuğunu büyü- türken kendini eğitir" diyebilecek bir bilgeliğe ermişti. Kuşaklar arasındaki kültür aynmlan bile bizi birbirimizden uzaklaştınyor. Babalarla oğullar arasındaki iletişimsizlik kopmalara yol açabiliyor. Varlıklı olmak, üne ulaşmak gibi güçlü görü- nümlerden yarartanarak belli bir anlayışın kültü- rünü dayatmak, dar çevreleri de, küreselleşme sürecindeki dünyayı da bölünmelere, dargınlıkla- ra sürükleyebilir. Gene de Bozkurt Güvenç gibi umutsuz olma- mak, değişik kültürleri benimsemenin uzun erim- li bir sevgi işi olduğuna inanmak gerek. Kendimizdeki engelleri aşamazsak en yakınla- nmızın bile yabancıîaştığını anlayamayız. • Bu sayfayla iletişim kurabilrmk için dergilerinizi ve kitaplannızı aşağıdaki admse gönderiniz: MustafaŞertfOnaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 Ümitköy-Ank. Te/.: (0312)235 91 11-23623 46 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 5 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle