19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 2010 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Çoğunlukçu Toplumda Azınlık Olmak [email protected] Geçen ayın başında Ankara’da yapılan Abant Toplantıları’ndan birinin konusu “Çoğulcu toplumda azınlık olmak” olarak saptanmış. Sözü geçen forumun yabancılarından olmayan bir gazeteci de, bunu yanlış bir şekilde, “Türkiye’de Ermeni olmak” şeklinde tercüme etmiş. Yanlış iki noktadan kaynaklanıyor. Birincisi Türkiye’nin çoğulcu bir toplum olduğu savı külliyen yanlıştır. İkincisi de azınlıktan yalnızca Ermeni veya Kürtleri anlamak da gerçekle bağdaşmamaktadır. Azınlık kavramını ben kendi kentim İstanbul’da yaşayarak öğrendim. İmparatorluk ve erken Cumhuriyet dönemleri İstanbul’u dünyanın en kozmopolit kentlerinden biriydi, çocukluk ve ilkgençlik yıllarımda bunun serpintilerine yetiştim. Çoğulcu toplum kavramını ise kendi kentimde ya da yurdumda değil, bir süre kaldığım Fransa’da bir ölçüde öğrendim. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, toplum demokratik de değildi, çoğulcu da! İmparatorluğun çok parçalı yapısı ise, tüm dış müdahalelere karşın, belki biraz da o yüzden çoğulculuğun gerektirdiği karşılıklı anlayış ve güvenceye alınmış hakları sağlamış değildi. Ama çocukluk yıllarım çoğulcu olmasa da çok etnili, çok renkli bir toplumda geçti, azınlıklar olarak anılan o insanları hâlâ hasretle anarım. Hepsinin sorumluluğu Türkiye’nin sırtına yüklenemeyecek olan bir dizi olaydan sonra, biraz da ulus devletin yapısından doğan nedenlerle, azınlıklarımızı yitirdik. O güzel insanlar gittiler. Ama etnik olarak azınlıkların gitmesi veya sayılarının yok mesabesine kadar azalmaları, azınlık kavramını gerçekten ortadan kaldırmadı. Bu olayla eşzamanlı olarak gelişen çok partili rejimimiz etnik azınlıkların yerine kendi azınlıklarını doğurdu ki, kendimi hep onlardan biri olarak hissetmişimdir. Bu yüzdendir ki, doğru ya da yanlış, ülkemdeki azınlık sorunlarını anlamaya kimilerine göre, daha yatkın sayarım kendimi. Çok partili rejimimizin çoğunluk gibi düşünmeyenlerden kendi yeni azınlıklarını yaratmasının nedeni ise, çok partililiğimizin bir türlü çoğulcu, yani gerçek anlamda demokratik yapıya kavuşamayıp, çoğunlukçulukta demir atıp kalmasıdır. Maalesef Demokrat Parti ile birlikte iktidar olan bu çoğunlukçu görüş, Türkiye’de demokrasinin oturamamasının da baş nedeni olmuştur. Kimilerinin nedense “Ne yani sanki CHP’nin tek parti dönemi çoğunlukçu muydu?” gibi saçma bir savı ileri sürmesini de anlamak mümkün değildir. Kimse tek parti döneminin demokrasi olduğunu iddia etmiyor ki... Bu durumda demokrasi olmayan bir rejimde demokraside bulunması gereken kimi özellikleri aramanın ne kadar anlamsız olduğu kendiliğinden anlaşılmıyor mu? En çok oyu alanın (illa oyların çoğunluğu olması da şart değil) her hakka sahip olduğu çoğunlukçu rejimde, bu çoğunluğun içinde olmayanlar, onun gibi düşünmeyenler herhangi bir hakka sahip değillerdir. Çoğulcu rejimlerin tersine, azınlıkta kalan (ki her biri kendi başına en çok oyu alanı geçemedikleri için, toplandıklarında çoğunluğu oluştursalar bile bir şey değişmez) düşüncelere veya yaşam biçimlerine saygı gösterilmez, hoşgörüyle yaklaşılmaz; hoşgörü olsa bile bu tavır yasal güvenceye dönüşmez, bir lütuf olarak kalır. Böyle olunca da, değişik görüşler, değişik kimlikler zenginlik olarak kabul edilmek bir yana, zararlı olarak görülürler. Üstelik de, çoğunlukta olanlar veya daha doğru deyişiyle en çok oyu alanlar, kendi görüşlerini milli irade olarak kabul edip, ona aykırı düşenleri de, milli irade karşıtlığı olarak görmektedirler. Altmış yıldır, bu olgunun örneklerini yaşayıp duruyoruz. Bu tutum azınlıkta olanı kendi ülkesinde sürgün konumuna itecek kadar ileri gidebilir zaman zaman. Diyeceğim o ki, Türkiye’de düzenlenen tartışma platformlarında asıl ele alınması gereken konu, “çoğunlukçu toplumlarda azınlık” olmalıdır, çünkü bizim sorunumuz aslında budur. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP’nin TBMM Başkanlõğõ’na sun- duğu anayasa değişikliği önerisinde TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şa- hin’in de imzasõ yer alõrken Anayasa Komisyonu’na gönderilen öneriden Şahin’in imzasõnõn çõkarõldõğõ ortaya çõktõ. Öneride Başbakan Tayyip Er- doğan, bakanlar ve parti yöneticile- rinin hiçbirinin imzasõnõn olmamasõ “olası kapatma davasına karşı ön- lem” olarak nitelendirildi. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, “TBMM, açıkça bir evrakta sahte- cilik olayıyla karşı karşıyadır, bu teklif yok hükmündedir. Derhal komisyondan çekilmelidir” dedi. AKP’nin anayasa değişikliği öne- risini TBMM Başkanlõğõ’na sunma- sõnõn ardõndan bir imza skandalõ or- taya çõktõ. TBMM Başkanõ Şahin’e sunulan öneride anayasa değişiklik- lerinde oy hakkõ bulunmayan Şahin’in de imzasõ yer aldõ. TBMM Başkan- lõğõ’nõn öneriyi Anayasa Komisyo- nu’na sevk etmesiyle durum anlaşõl- dõ. Komisyona ikinci bir öneri daha havale edilirken bu metinden Şa- hin’in imzasõnõn çõkarõlmasõ dikkat çekti. Bu durumun, Şahin’in TBMM Başkanõ olmasõndan önce milletve- killerinden boş kâğõda alõnan imza- larõn kullanõlmasõ sonucu ortaya çõk- tõğõ ifade edildi. Öneriye, Başbakan Tayyip Erdoğan, bakanlar ve parti yö- neticilerinin büyük bölümünün imza koymamasõ dikkat çekti. Bu durum da olasõ bir kapatma davasõna önlem ola- rak nitelendirildi. AKP’ye açõlan ka- patma davasõnda türban yasağõnõn kaldõrõlmasõna ilişkin anayasa deği- şikliğine imza veren milletvekilleri id- dianameye girmişti. Parti yönetici- lerinden sadece AKP grup başkan- vekilleri Bekir Bozdağ ve Suat Kı- lıç, AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Bülent Gedikli ile Kadõn Kollarõ Baş- kanõ Fatma Şahin’in imzasõ yer al- dõ. Olayõ ortaya çõkaran CHP’li İsa Gök, “AKP ileri gelenleri, tüm ba- kanlar ve Başbakan’ın teklifte im- zaları niye yok? Bir risk mi görü- yorlar, teklifte anayasanın değiş- tirilmez maddelerine karşı aykırı- lığı mı biliyorlar?” dedi. ‘Teklifi geri alın’ CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Sü- ha Okay, dün akşam üzeri İsa Gök’le CHP LİDERİ BAYKAL ‘Umarım Meclis’te askıya alınır’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, anayasa değişikliği pa- ketiyle ilgili olarak “İnşallah parlamentonun bu müzakere süreci içinde bir gelişme olur ve bu askıya alınır” dedi. Baykal, dün Ankara Sanayi Odasõ’nõn (ASO) mart ayõ meclis toplantõsõnda yaptõğõ konuşmada, anayasa değişikliği çalõşmalarõnõ değerlendirdi. Anayasa değişikliğinin ülkenin gerçek gündemi olmadõğõnõ vurgulayan Baykal, “Ben Anado- lu’yu geziyorum, gittiğim hiçbir yerde ‘ne ola- cak bu anayasa meselesi’ diyen bir vatandaşı görmedim. Anayasa değişikliğinin içinde sa- nayici yok, köylü yok, çiftçi yok, esnaf yok, işadamı yok, vatandaş yok, millet yok ama ül- kenin bir numaralı meselesi” dedi. ‘Masayı devirmeye teşebbüs’ Anayasa Mahkemesi’nin yapõsõnõn değiştiril- mek istendiğini anlatan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer bu düzenleme Anayasa Mah- kemesi’ne giderse mahkeme, ‘Siz hukuk devleti ilkesini, yargõ bağõmsõzlõğõnõ ortadan kaldõrõyor- sunuz’ diyebilir. Derse; çıkarılan yasa, anaya- sayı ihlale teşebbüs olarak ortaya çıkar ve mahkeme o teşebbüsü iptal eder, mahkûm eder. Türkiye’de bir partinin resmen anayasa- yı ihlale teşebbüs konumuna düşüyor olması hepimizi üzüyor. Bu bir anlamda masayı de- virmeye teşebbüs etmektir. Bunu yapmayın. Sanki önceden planlanmış bir şekilde, risk alı- yoruz derken ‘Acaba bunu mu düşünüyor’ diye aklımdan geçiriyorum. ‘Türkiye’nin dengesini, huzurunu, sükûnetini tehlikeye atmayõ şu açõdan, bu açõdan yararlõ görerek bu istikamette harekete geçiyoruz’ mu demek istiyor? Yarın inşallah parlamento süreci, orada yaşanacak olaylar, bu olayı ‘Bõrakõn artõk, üstünde durmayõn’ nok- tasına iktidarı getirir, inşallah parlamentonun bu müzakere süreci içinde bir gelişme olur, bu askıya alınır. Ama bu olmazsa bu iktidar bile- rek bunu dayatıyor olacaktır.” birlikte bir basõn toplantõsõ düzenledi. İlk öneride “Zonguldak Milletveki- li Köksal Toptan’ın adının olmadı- ğını, imzaların toplandığı tarihte Toptan’ın TBMM Başkanı olduğu- nun anlaşıldığını” ifade eden Okay, “Çok önceden toplanmış, el altında tutulan evrakın TBMM Başkanlı- ğı’na sunulmuş olması, TBMM Baş- kanı’nın da altında imzasının bu- lunması skandaldır” dedi. Üçüncü bir imza listesinin daha ortaya çõktõğõnõ ak- taran Okay, “TBMM Başkanı’nın bu evrakları Anayasa Komisyonu’ndan geri istetip işlemsiz olarak iadesini talep etmesi lazım. Teklifin içeriği- nin ne olduğunu bilmeyen millet- vekillerinin elde mevcut depo im- zaları bir araya getirilmiş, hazır imzalarla teklif verilmiş. Yanlışlık- lar görülünce bazılarının üstü çi- zilmiş, bazıları çıkarılmış. TBMM açıkça bir evrakta sahtecilik olayıyla karşı karşıyadır. Bu teklif yok hük- mündedir. TBMM Başkanı’na çağ- rıda bulunuyoruz, derhal teklifi ge- ri alın” dedi. Okay, parti yöneticileri ve ba- kanlarõn imzalarõnõn bulunmama- sõyla ilgili soruya “Acaba bu imza sahibi olanları öne mi sürüyorlar diye düşünmek lazım. Hükümet sözcüsü ve sivil toplum örgütle- riyle görüşmelere gidenlerin bile imzası yok” yanõtõnõ verdi. Okay, “TBMM Başkanı’nı istifaya ça- ğırıyor musunuz” sorusuna “Sa- yın Şahin’in bilgisi dışında önce- den alınmış depo imzalar mı kul- lanılmıştır? Sayın Başkan, ben attım, diyorsa derhal istifa etme- si lazımdır” karşõlõğõnõ verdi. Kuzu CHP’yi suçladı TBMM Anayasa Komisyonu Baş- kanõ Burhan Kuzu ise CHP’yi “çak- ma liste” hazõrlamakla suçladõ. CHP grubunun liste istediğini, kendilerinin de değişiklik teklifi listesini verdik- lerini ancak daha sonra bu listenin üze- rinde oynandõğõnõ öne süren Burhan Kuzu, “Korsan, çakma metin nere- den çıktı? O metinler bizde yok. Ben de suç duyurusunda bulunacağım. Kimse bunu yapan yargılansın. Şe- kil bakımından bir usulsüzlük yok. Milletvekilleri imzalarını çeker bunda bir problem yok. Meclis Başkanı da imza atabilir buna en- gel yok. İçtüzük engel değil. Bu bir çakma metin, korsan imza, bunu kim yaptıysa hesabını versin” dedi. ‘AKP’nin gereksinimi ile sõnõrlõ’ Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz, AKP’nin ‘demokratik açı- lım’da samimi olmadığını, anayasa pa- ketini de kendi gereksinimleri için ha- zırladığını belirtti. Taksim’deki Maki- ne Mühendisleri Odası’nda toplanan Türkiye Barış Meclisi üyeleri, düzenle- dikleri basın toplantısıyla anayasa pa- ketine karşı eleştirilerini kamuoyuyla paylaştı. Demokratikleşmenin önünde- ki en büyük engelin “12 Eylül darbe anayasası” olduğunu belirten Hakan Tahmaz, darbe anayasası tamamen kaldırılmadan sorunların çözüme ka- vuşamayacağını söyledi. Yeni anayasa- nın ayrımsız tüm yurttaşlar tarafından benimsenmesi gerektiğinin altını çizen Tahmaz, “Bunun için, militarist zihni- yetten vazgeçilmesi, anayasada ayrım- cılığın her türlüsünün kesin bir dille yasaklanması, ekonomik, sosyal, kültü- rel ve doğal hakların güvence altına alınması gerekiyor” dedi. Tahmaz, “Değişiklikler AKP’nin kendi gereksi- nimleri ile sınırlıdır. AKP dayatmacılı- ğı terk etmelidir. Sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek örgütleri ve siyasi çevreler sürece katılmadan, yeni ana- yasa demokratik olamaz” diye konuştu. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) ‘Hazır imza’ skandalı AKP’nin anayasa önerisinde TBMM Başkanõ Şahin’in de imzasõ yer aldõ, ikinci listede çõkarõldõ AKP’den ‘güvence’ itirafõ Anayasa paketinin amacõnõn ‘AB’ye uyum ve demokratikleşme’ olduğunu ileri süren AKP, maddelerin gerekçelerinde yüksek yargõ organlarõyla ilgili düzenlemeleri siyasal gelecek kaygõsõyla getirdiğini itiraf ediyor EMİNE KAPLAN ANKARA - Anayasa değişikliği önerisinin madde gerekçeleri, AKP’nin paketi demokra- tikleşme kaygõlarõyla değil partiyi ve iktidarõ gü- venceye almak amacõyla getirdiğini ortaya ko- yuyor. Paketin madde gerekçelerinde öne çõkan bazõ görüşler şöyle: Siyasi partilerin kapatılması: Siyasi partilerin kapatõlmasõnõn zorlaştõrõlmasõna iliş- kin maddenin gerekçesinde, “Değişik tarihlerde anayasa ve yasalarda yapılan iyileştirmelerin amaçlarına uygun olarak uygulanamamış ol- ması, kapatma kararlarının ulusal üstü yar- gıda sözleşme ihlali olarak nitelendirilmesi, si- yaset kurumuna ölçüsüz müdahalelerin yol açtığı istikrarsızlık gibi etkenler, bu düzen- lemeyi zorunlu kılmıştır” denildi. YAŞ kararları: Gerekçede, “YAŞ’ın Si- lahlı Kuvvetler’den ilişik kesme kararları kamuoyunda çok tartışılmış ve değişik eleştirilere konu olmuştur. Diğer askeri merciler tarafından verilen Silahlı Kuv- vetler’den ilişik kesme kararları Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından yar- gı denetimine tabi tutulurken YAŞ tara- fından verilen ilişik kesme kararlarının yargı denetemine tabi olmaması, anayasa- nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik il- kesine de aykırılık oluşturmaktadır” denildi. AKP’nin YAŞ kararlarõna yargõ yolunun açõk olmamasõnõ eşitlik ilkesine aykõrõ bulurken cumhurbaşkanõnõn tek başõna yapacağõ işlemlere karşõ yargõ yoluna başvurulamayacağõna ilişkin hükmü korumasõ, siyasi partiler hakkõnda ka- patma davasõ izni verecek TBMM’deki ko- misyonun kararõna da itiraz yolunu kapatmasõ dikkat çekti. Danıştay’a yerindelik freni: Söz konusu maddenin gerekçesinde “Yargı yetkisinin, ida- ri eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, ida- ri eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yet- kisini kaldıracak biçimde yargı kararı veri- lemeyeceği hükme bağlanmış ve maddenin ge- rekçesinde ‘yargõ organõnõn idari işlemin ye- rindeliğini denetlemeyeceği’ belirtilmiş olma- sına rağmen uygulamada bu hükme uyma- yacak şekilde yargı kararlarının verildiği görüldüğünden, bu tür uygulamaların önü- ne geçilmesi amacıyla yargı yetkisinin hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanı- lamayacağı açıkça vurgulanmıştır. Yerin- delik denetimi, yürütme iktidarının negatif kullanımı anlamına gelir” denildi. AKP, söz konusu maddeyle sõk sõk eleştirdiği Danõştay’õn hükümetin işlemlerini iptal etmesinin önüne geç- meyi amaçladõğõnõ ortaya koyuyor. Anayasa Mahkemesi’ne ‘toplumsal değişim’ kriteri: Anayasa paketinde Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süre- si 12 yõl olarak belirlenirken buna gerekçe ola- rak “12 yıllık sürenin bir taraftan üyelerin yeterince tecrübe kazanması ve bu tecrü- belerini mahkeme çalışmalarına yansıtması açısından yeterli, diğer taraftan da top- lumsal değişimin mahkeme profiline yan- sımasına olanak sağlanması” gösterildi. CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Süha Okay, “Çok önceden toplanmõş, el altõnda tutulan evrakõn TBMM Başkanlõğõ’na sunulmuş olmasõ, TBMM Başkanõ’nõn da altõnda imzasõnõn bulunmasõ skandaldõr” dedi. Meclis’in “evrakta sahtecilik” olayõyla karşõ karşõya olduğunu belirten Okay, Şahin’in evraklarõ Anayasa Komisyonu’ndan geri isteterek işlemsiz olarak iadesini talep etmesi gerektiğini söyledi. ‘GÜL’ÜN İTİRAZI VAR’ İDDİASI Parti kapatma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül, parti kapatmanõn Meclis iradesine bağlanmasõ konusunda itirazlarõ olduğunu söylerken AKP Grup Başkan- vekili Nurettin Canikli, “Tak- dir Meclis’in” dedi. Cumhur- başkanõ Gül’ün Pakistan gezi- sine katõlan Vatan gazetesi ya- zarõ Okay Gönensin, dünkü köşesinde Gül’ün anayasa de- ğişiklik paketine yaklaşõmõnõ ele aldõ. Gönensin yazõsõnda, şunlarõ kaydetti: “Cumhurbaş- kanı’nın parti kapatmanın meclis iradesine bağlanması- na da itirazı var. Bu konuda çözüm de artık çok açık: Ve- nedik kriterleri diye sık sık tekrar edilen ve yavaş yavaş öğrenmeye başladığımız ‘tav- siyelerde’ yer aldığı üzere ‘şiddet’in kapatma için tek kıstas olması... Gül son yaptı- ğı görüşmelerin ardından he- nüz iletemediği izlenimlerini hükümete iletecek.” AKP Grup Başkanvekili Nu- rettin Canikli ise Cumhurbaş- kanõ’nõn değerlendirmeleri ko- nusunda, “Herkes görüşlerini açıklıyor. Takdir Meclis’in” demekle yetindi. SAVCIYA DEMOKRATİK KONTROL MİLLETVEKİLLİĞİNİN DÜŞÜRÜLMESİ Bir parti hakkında kapatma davası açı- labilmesi için TBMM’den izin alınmasıy- la ilgili maddenin gerekçesinde, “Venedik Komisyonu, Cumhuriyet başsavcısının parti kapatma davası açma yetkisinin bir tür demokratik kontrole tabi tutulacağı bir sistemin getirilmesini tavsiye etmiştir” gö- rüşüdilegetirildi.İlgilitümmaddelerdeVe- nedik kriterlerinden söz eden AKP, parti kapatma ve halkoylaması konusunda ko- misyonun kararlarını dikkate almadı. Bir partinin kapatılmasına neden olan milletvekillerinin vekilliğinin düşmeme- siyle ilgili maddenin gerekçesinde, düşen bir milletvekilinin bağımsız milletvekili olarak yeniden TBMM’ye girebildiği be- lirtildi. Gerekçede, “Ayrıca milletvekili- nin, bir suç işlemesi durumunda doku- nulmazlığının kaldırılması ve yargılan- ması yolu her zaman açıktır” denildi. AKP, bugüne kadar tek bir milletvekili- nin bile dokunulmazlığını kaldırmadı. Ilıcak’a 11 ay hapis Bağımsızlara kuşatma İstanbul Haber Servisi - Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi Hâkimi Osman Kaçmaz’a “basın yoluyla hakaret ettiği” iddiasõyla yargõlanan Sa- bah gazetesi yazarõ Nazlı Ilıcak, 11 ay 20 günlük hapis cezasõna çarptõrõldõ. Mahkeme cezayõ 5 yõl süreyle erteledi. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahke- mesi’ndeki duruşmaya tutuksuz sanõk Ilõcak ka- tõlmadõ. Duruşmada, kararõnõ açõklayan hâkim Sevim Efendiler, sanõğõn, 25 Mayõs 2009’da Sa- bah gazetesinde kaleme aldõğõ köşe yazõsõnda, hâkim Osman Kaçmaz’õn verdiği kararõ eleştirir- ken eleştiri sõnõrlarõnõ aştõğõnõ bildirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP yöne- ticileri, Anayasa paketi konusunda “330 sıkıntı- mız yok” dese de, parti içindeki fire olasõlõğõna karşõ bağõmsõz milletvekillerinden destek arõyor. Bunun için bakan ve parti yöneticilerinden oluşan gruplar, bağõmsõz milletvekillerini tek tek ziyaret etti. Bağõmsõz milletvekillerinden Tayfun İçli, Harun Öztürk ve Kamer Genç, destek verme- yeceklerini bildirdiler. Bir süre önce AKP’den ih- raç edilen Feyzi İşbaşaran ile Erdoğan Yetenç, Recai Birgün ve Hüseyin Pazarcı öneriyi incele- yeceklerini belirttiler. Şanlõurfa Milletvekili Seyit Eyüpoğlu’nun pakete destek vereceği öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle