Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
İşte “Sözün Özü”nde yazarla ilgili söylenenler...
Montesquieu:
“Yazar, kendisiyle aynı dönemde yaşayanların
canını sıkmakla yetinmeyip gelecek kuşakların da
iliğini, kemiğini kurutmakta direten bir salak.”
Çehov:
“Yazar, kendi karakterlerinin yargıcı olmamalı,
yalnızca yansız bir tanığı olmalı.”
Proust:
“Yazarın gözleri yaşarmazsa okurun da gözleri
yaşarmaz.”
Kazancakis:
“Tüm ruhum bir çığlık; tüm yapıtlarım bu çığlığın
bir yorumu.”
Sartre:
“Yazarın, yani özgür insanlara seslenen özgür bir
insanın tek bir konusu vardır: Özgürlük.”
Soljenitsin:
“Büyük bir yazar, ülkesinde ikinci bir hükümettir.
O yüzden bugüne değin hiçbir yönetimin büyük
yazarları sevdiği görülmemiştir; onlar yalnızca küçük
yazarları severler.”
Asimov:
“Doktorum altı dakika ömrümün kaldığını
söyleseydi; şimdi ne yapacağım diye kara kara
düşünmezdim, biraz daha hızlı yazardım.”
Edgü:
“Bugünü yazıyorsan yarın neden seni okusunlar?”
Peşrevi uzun tuttum, konuya giriyorum.
20 Mayıs Perşembe günü saat 14.30 sıralarında
demirkapı şangırdadı. “Avukat Sabri Kuşkonmaz
sizinle görüşmek istiyor” dediler.
Avukatlık mesleğinin yanı sıra yazarlığı da
yüklenen Sabri Kuşkonmaz PEN Yazarlar Derneği
adına gelmiş. İki kimliğinin de hakkını verme
çabasında. Türkiye’de yazarın aynı zamanda
avukat olması da yararlı. Hatta gerekli!
PEN uluslararası bir kurum. 110 ülkede 140
temsilciliği var. Kuşkonmaz, Türkiye’deki “hapisteki
yazarlar” konusunun ister istemez uluslararası bir
boyut kazandığını anlattı, sürdürdükleri çabaları
özetledi.
Ben de yeri gelmişken ve tam adresini
bulmuşken yazarın önemini ve sorumluluğunu
paylaştım.
Aklıma ilk Emile Zola geldi.
Fransa’daki ünlü Dreyfüs davasının seyrinin
değişmesinde Zola’nın çok büyük etkisi olmuştu.
Kamuoyu, mahkeme kararını benimseyip
desteklemiş, Dreyfüs hapsi boylamışken Zola,
“yazar sorumluluğunun” gereğini yerine getirip
“hayır, öyle değil” demişti. “Suçluyorum” başlığıyla
Dreyfüs davasındaki hukuksuzlukları cesurca dile
getirmişti. Sanki pek çok kişi böyle bir cesur çıkışı
bekliyordu. Zola’nın koyduğu tavrın ardından
yaşanan gelişmeler Dreyfüs davasının yeniden
görülmesini sağladı ve Dreyfüs aklandı.
Girişte aktardığım tanımlarda olduğu gibi, gerçek
yazar olmak büyük bir sorumluluk.
Silivri davaları ve bunun etrafında sürdürülen
operasyonlar, her meslek grubundan insanın yanı
sıra pek çok aydının, yazarın da yaşamını altüst etti.
Prof. Türkân Saylan’dan Prof. Uçkun Geray’a,
Kuddusi Okkır’dan Erhan Göksel’e bu
operasyonların kapsama alanına giren pek çok kişi
en temel insan hakkı olan yaşama hakkını yitirdi.
Etkisi böylesine ürkütücü, ucu bucağı belirsiz
operasyonlar zincirine karşı yazarların söyleyeceği
bir şey yok mu?
Kuşkonmaz’a avukat kimliğini de anımsatıp
iddianamelerin içeriğinden söz edecek oldum, o
benden önce davrandı.
“Biliyorum... İddianamelerin tümünü okudum.
Kamuoyuna yansıyanlarla iddianamelerin içeriği
arasında hiçbir ilişki yok. Örneğin ikinci
iddianamede Gazi olayları var dediler; okudum, yok.
Üçüncüde dediler, orada da yok. Böyle iddianame
olmaz.”
Pek çok kişi şöyle düşünüyor olabilir:
Tamam, iddianameler kötü olabilir ama, bu
davalarda kriminal unsurlar var!
Böyle düşünenlere sözüm şu:
Evet, kimi suça bulaşmış olabilecek, silah
bulunduran kişiler var... Orta büyüklükte bir
mahalleyi kuşatıp, arama yapın. Buradan en az 50
silah, 8-10 vergi suçlusu, 5-6 trafik suçlusu, 2-3
asker kaçağı, birkaç da hakkındaki dava
sonuçlanmış ama, gereğini yapmamış kişi bulmaz
mısınız? Fazlasıyla bulursunuz... İşte bütün bunları
toplayıp, içine AKP karşıtlarını da koymuşlar, bir
davaya doldurmuşlar. Bunlar birbiriyle bağlantılı
terör örgütü üyesiydi diyorlar.
Bu akıl dışı gidişe, ülkesinin bugününe ve
geleceğine kafa yoran gerçek yazarların diyeceği
bir şey yok mu?
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
böylece konuşmayı İsrail’e “Bir savaş ilan etmediği
kaldı” diye yorumluyordu.
Zaman gazetesi de Radikal’i destekliyor:
“Başbakan’dan İsrail’e son uyarı.” Bir çeşit
ültimatom!
İsrail’in “Bu sorumsuz saldırısı mutlaka
cezalandırılmalıdır… İsrail’in yaptığı yanına kârdır
diyemeyiz… Bu işin peşini bırakmayacağız” gibi
cümleler, hükümet başkanının saldırıya bir bedel
ödetmeyi ya planladı ya da planlanma
aşamasındadır diye yorumlanabilir.
Başbakan AKP grubundan dünyaya seslendi.
Karşı seslere bakalım: Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi İsrail’e kimi yaptırımlar içerecek
bir karar metni açıklamadı. Konsey başkanlığı
İsrail’i kınamakla yetinen bir metin okumakla
yetindi.
Saldırı olayının hızlı, şeffaf biçimde
soruşturulmasını istedi. Ama ABD’nin direnmesi ile
soruşturma İsrail’e bırakıldı.
ABD’ye göre; baskını yapan, insanların
ölmesinden sorumlu olan İsrail; hem savcı, hem
hâkim!
RTE sağa sola telefon ediyor. Başkan Obama’yı
arıyor. “İsrail devlet terörü yapıyor, fazla cesaret
vermeyin” diyor. İsrail’in BM kararlarını
uygulamadığından şikâyetçi oluyor.
Obama da dinliyor, dinliyor; “Türk
vatandaşlarının ölmesinden üzüntü duyduğunu”
ve “BM kararlarının arkasında olacağını” söylüyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da ABD
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile iki buçuk saat
konuşuyor. Görüşmeden çook memnun ayrılmış.
Haberler böyle diyor.
Kanlı saldırıdan sonra Arap Birliği’nden, Arap
ülkelerinden resmi bir açıklama medyaya
yansımıyor.
Gazze’ye İsrail’in uyguladığı ambargoyu kırmak
amacıyla yardım yüklü gemiler yola çıkıyor. Olaylar
patlak veriyor. Mısır, Gazze’ye kapı açıyor.
Dış dünya acımızı paylaşıyor, İsrail’i kınıyor ve...
Sıcak günlerin geçmesini bekliyor.
Görünen köy kılavuz istemiyor; Batı’nın İsrail’le
ilişkileri “eskisi gibi olacak!”.
RTE “İsrail ile ilişkiler elbette eskisi gibi
olmayacak” diyor.
Limanları sattık mı? Sattık. Güneydeki mümbit
toprakları mayından temizlemesi için İsrailliye
verilmesinde herhangi bir sakınca görmeyen bu
hükümetin başkanı değil miydi?
Aman dikkat; güney sınırındaki topraklarımızın
mayından temizlenmesini İsrail’e verme diyenleri,
ırkçılıkla, din ayrımı yapmakla suçladı mı? Suçladı!
İsrail’e su satacak mıydık? Satacaktık!
Tanklar, uçaklar, İsrail’de bakıma girmiyor mu?
Giriyor.
Askeri işbirliği yapmaya kararlı mıydık?
Kararlıydık.
ABD’ye her gidişinde ilk durağı etkin Yahudi
merkezleri değil miydi?
Başımız ne zaman sıkışsa, örneğin 24 Nisan’da
ABD Başkanı’nın soykırım sözcüğünü
kullanmamasını sağlamak için ABD’deki Yahudi
merkezlerinden yardım istedik mi? İstedik!
Orada “Yahudi Cesaret Madalyası” alan kimdi?
RTE!
Evet; elbette İsrail’le ilişkilerimiz eskisi gibi
olmayacak, olmamalı!
Saldırı üzerine toplumun duygularına tercüman
olan, geleceğe dönük kimi sert yaptırımların
işaretini veren konuşma elbette ilk gün duyguları
okşayacaktır.
Ama “Her şeyin bir bedeli var” dedi mi devleti
yöneten hükümetin başkanı; toplum bir süre sonra
İsrail’in hangi bedeli ödediğini (veya ödemediğini)
sormaya başlayacaktır.
“Türkiye’nin dostluğu ne kadar kıymetliyse
düşmanlığı da o kadar şiddetlidir” dedin mi, halk
bu kesin ifadeyi doğrulayan yaptırımları soracaktır.
“İsrail’in kanlı saldırılarına kim göz yumarsa
bilmelidir ki onların da suç ortağı” olacağını
söyledin mi; yarın saldırıyı kınama, ölen Türklere
üzüntülerini açıklamaktan öteye, seninle hiçbir
yaptırıma ortak olmayanlara karşı ne yaptığın
sorgulanacaktır.
Hesaplı konuşmak devlet adamı olmanın
öncelikli koşulu.
Başta ABD, diğer devletler Türkiye’yi
yatıştıracak politikalar izliyor bugün.
İsmet Paşa, “Büyük devletlerle ilişkiler ayı ile
yatağa girmeye benzer” derdi.
Anımsatalım dedik.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 3 HAZİRAN 2010 PERŞEMBECUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3 Haziran
Oslo B 21
Helsinki B 19
Stockholm B 22
Londra B 21
AmsterdamB 19
Brüksel B 20
Paris B 21
Bonn PB 21
Münih Y 15
Berlin Y 20
Budapeşte Y 21
Madrid PB 31
Viyana Y 18
Belgrad Y 18
Sofya Y 22
Roma Y 22
Atina PB 27
Zürih Y 17
Moskova Y 25
Aşkabat B 32
Taşkent B 28
Bakû B 26
Bişkek PB 27
Tiflis B 28
Kahire B 34
Şam B 35
İstanbul Y 27
Edirne Y 28
Kocaeli Y 27
Çanakkale PB 24
İzmir PB 27
Manisa PB 29
Denizli Y 29
Zonguldak Y 24
Sinop PB 25
Samsun PB 25
Trabzon PB 24
Giresun PB 29
Ankara PB 31
Eskişehir PB 28
Konya PB 29
Sıvas PB 31
Antalya Y 27
Adana PB 31
Mersin PB 31
Diyarbakır B 36
Şanlıurfa B 36
Mardin B 33
Siirt B 36
Hakkâri PB 30
Van PB 28
Kars Y 27
Ülkemizin batı
kesimleri parçalı
ve çok bulutlu,
Trakya, Marma-
ra’nın doğusu, İç
Ege, Batı Akdeniz,
Bartın, Zonguldak,
Düzce, Bolu, Ar-
dahan, Kars ve Iğ-
dır çevreleri ara-
lıklı sağanak ve
gök gürültülü sa-
ğanak yağışlı, di-
ğer yerler az bu-
lutlu geçecek.
Hiçbir yanlış anlamaya mahal
vermemek için baştan açık seçik
söyleyelim:
- İsrail’in korsan politikasının
hiçbir savunulacak yanı yoktur ve
iğrençtir.
Bunu böylece belirttikten sonra
bir başka gerçeği daha
açıklayalım:
- Devletler korsanlığa ve
haydutluğa karşı bile aşiret
politikası uygulamazlar.
İsrail’in savunulacak yanı
olmaması, AKP iktidarının
uyguladığı aşiret politikasını mazur
gösteremez. Kendi devletimizin,
politikasının, önlemlerinin,
hamlelerinin saygın bir devletin
politikasının olması gerektiği
içerikte olmasına itina etmeliyiz.
Korsan ve insanlık suçlusu
İsrail’in politikasının bu niteliklerini
unutmadan kendi halimize
bakalım:
Türkiye bugün yalnız
Ortadoğu’da değil ama bütün
dünyada, ilk bakışta Filistin’in gibi
görünse de, gerçekte Hamas’ın
önde gelen savunucusu
konumuna girmiştir.
Türkiye’nin dış politikada ilk
önceliği kendi ulusal çıkarları
mıdır, yoksa Hamas’ın çıkarları
mı?
Hamas’ın çıkarlarının bu denli
savunulması bölgedeki Arap
ülkeleri ve ve Filistin’in öbür
kuruluşları tarafından hoş
karşılanmakta mıdır?
FKÖ lideri Mahmud Abbas’ın
Kıbrıs Rum Kesimi’ni ziyareti ve
orada Tayyip Bey’in Hamasçı
tutumu dolayısıyla Rum tezlerini
desteklediği yolundaki açıklaması
her ne kadar sonradan
yalanlanmışsa da, bu yalapşap
yalanlama zihinlerdeki tereddütleri
ne kadar giderebilmiştir?
Filistin’deki İsrail zulmünün eşi
menendi yoktur ve buna karşılık
ablukanın kırılması için bütün
insanlık ailesinin elbirliği ile hareket
etmesi gerekir.
Ama ne yazık ki durum bu
değildir.
Bırakın, ABD’nin Siyonist
devletin politik üslubuna karşı
olmasına karşın, İsrail politikasını
özünde desteklemesini, dünyanın
öbür ülkelerinde de, kamuoyunda
var olan korsanlığa karşı tepki
tavrının devlet politikalarına
yansıdığını söylemek mümkün
değildir.
Hatta Arap ve Müslüman
âleminin Filistin’e verdiği destek
bile son derecede cılızdır, zaman
zaman da olayları yakından
izlemeyenleri şaşırtacak çelişkilerle
doludur.
Nitekim Mısır da, insanı yardım
konusunda, Gazze ile arasındaki
sınır kapılarını terörist olarak
nitelediği Hamas’a karşı tutumu
dolayısıyla kapatmıştır.
Hatırlardadır, Türkiye’nin daha
önce gönderdiği insani yardım
sırasında Mısır’ın sınır kapılarını
açması büyük pazarlıklar ve
güçlükler sonrasında mümkün
olabilmiştir.
Gazze’deki ambargonun
kaldırılması için çaba harcanması
gerekli bir şeydir.
Ama unutmayalım ki bu, tek
başına Ankara’nın altından
kalkabileceği bir iş değil.
Hele hele insani yardım kisvesi
altında gönderilecek konvoylar ile
zorlayarak bu ambargonun
delinmesine, İsrail’in eli kolu bağlı
seyirci kalacağını sanmak saflıktır.
Mavi Marmara gemisinin
girişimi, bu yönde bir atılımdı.
İHH İnsani Yardım Derneği,
resmen bir sivil toplum kuruluşu
ise de Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bu girişimden içeriği ve
boyutlarıyla haberdar olmadığını
söylemek insanlarla alay etmek
anlamını taşır.
Yine böyle bir girişimin, Türk
bandıralı bir geminin (Yolda
bandırasını değiştirmiş, neden
değiştirdiği de ayrı bir konu.) iki
ülke ilişkilerinde doğuracağı büyük
sorunları Türk Dışişleri’nin farkına
varamadığını söylemek, hem
hariciyemize hem de TC’ye ağır
hakaret olur.
Bütün bunlara rağmen, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kendisini
nice badire ve küçük düşürücü
duruma sürükleyecek bir girişime
seyirci kalması, hatta iktidar
partisinin iç politik hesaplarıyla da
bağdaşan böyle bir komplo da
işbirliği yapması, aşiret
politikasının devlet politikasının
yerini aldığını göstermektedir.
Bu girişimlerin sonucunun ne
olduğu herkesin malumudur.
İsrail’in moral olarak yıprandığı
doğrudur.
Ama onu politikasından
vazgeçirecek bir yaptırım söz
konusu değildir.
Tek başına bu olay ambargonun
kalkması sonucunu doğurmaz.
Kimse hayale kapılmasın, bilir
bilmez konuşanların dediği gibi,
bundan böyle bütün gemiler
Gazze’ye falan gidecek değillerdir.
Nihayet bir gazetemizin iddia
ettiği Tayyip Erdoğa’ın, İsrail’e bir
tek savaş ilan etmediğinin kaldığı
da doğru değildir.
Daha önce, daha hafif
durumlarda, iki ülke ilişkilerinin
büyükelçilik düzeyinden
maslahatgüzar düzeyine
indirilmesi, ekonomik yaptırımlar
gibi girişimlere tanık olunmuştur ki
bu kez onlar gündeme gelmiş
değildir.
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Aşiret Değil Devlet Politikası
asirmen@cumhuriyet.com.tr
1. KOŞU: F: Acarbey (4), P: Büğülmeli (2), PP: Hõ-
şõr (8), S: Baykut (7). 2. KOŞU: F: Bellicose (2), P:
One Minute (6), PP: Dirizeko (10), S: Royal Çelik (3).
3. KOŞU: F: Arog (2), P: Sinejan (6), PP: Estetikçi
(5), S: Alzafer (1). 4. KOŞU: F: Nikulas (1), P: Yo-
sun (4), PP: Kaanõm (5), S: Kaldemir (6). 5. KOŞU:
F: Kurçak (1), P:
Özgebay (4), PP:
Dağdeviren (7), S:
Kurtgözü (3). 6.
KOŞU: F: Tivolye
Bene (3), P: Big
Eagle (6), PP:
Ayarcõbaşõ (2), S:
Siting Bul (4).
ALTILI GANYAN
4 2 2 1 1 3
2 6 4 6
8 10 2
7 3 4
5 5
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- İsrail’in Gazze’ye yardõm götüren ge-
milere yönelik saldõrõsõyla İskende-
run’da 7 askerin şehit edildiği terör sal-
dõrõsõ sonrasõnda atõlacak adõmlar Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan’õn
başkanlõğõnda toplanan güvenlik zir-
vesinde masaya yatõrõldõ. Zirve son-
rasõnda yapõlan açõklamada, İsrail’in
saldõrõsõ sonrasõnda yaşamõnõ yitiren-
lerin cenazeleriyle tüm ülkelere ait gö-
nüllülerin THY uçaklarõyla İstanbul’a
getirileceği bildirildi.
Başbakanlõk Resmi Konutu’ndaki
toplantõ saat 11.45’te başladõ. Yak-
laşõk 4.5 saat süren zirvenin ardõndan
yapõlan açõklamada toplantõda 31
Mayõs gecesi İskenderun’da meyda-
na gelen terör saldõrõsõ ve aynõ gün
Gazze’ye insani yardõm götüren ge-
milere yönelik İsrail askerleri tara-
fõndan gerçekleştirilen saldõrõnõn de-
ğerlendirildiği bildirildi.
İki saldõrõnõn tüm boyutlarõyla in-
celendiği ve son gelişmelerin tüm ay-
rõntõlarõyla ele alõndõğõ belirtilen açõk-
lamada, son dönemde gerçekleşen
terör olaylarõ, terörle mücadeleye yö-
nelik yapõlan çalõşmalar ve alõnacak
ek önlemlerin de müzakere edildiği
duyuruldu. “Terörle çokboyutlu
mücadelenin her alanda kararlılıkla
sürdürüleceği, terörün istismar et-
tiği koşulların ortadan kaldırılma-
sına yönelik çalışmalara hız verile-
ceği kaydedilmiştir” denilen açõk-
lamada, İsrail’in gerçekleştirdiği sal-
dõrõ sonrasõnda yaşananlar, son durum
ve atõlacak adõmlarõn da toplantõda ele
alõndõğõ belirtildi.
Konunun siyasi, askeri, ekonomik ve
hukuki boyutlarõyla masaya yatõrõldõğõna
işaret edilen açõklamada, şöyle denildi:
“Bu çerçevede yapılan uluslararası
girişimler değerlendirilmiştir. Tür-
kiye’nin girişimleriyle olağanüstü
toplantıya çağırılan BMGK ve NA-
TO Konseyi İsrail’in saldırısını kı-
nama açıklamaları yapmıştır. Bir-
leşmiş Milletler İnsan Hakları Ko-
mitesi, bugün (dün) Cenevre’de ger-
çekleştirdiği toplantıda İsrail’in sal-
dırısının uluslararası ve tarafsız bir
gerçekleri araştırma komisyonu ta-
rafından incelenmesini kabul etmiş-
tir. Hükümetimizin yürüttüğü çalış-
malar neticesinde yaralıların, cena-
zelerin ve tüm gönüllülerin ülkemi-
ze dönüş işlemi başlatılmıştır. ”
Zirvenin ardõndan Cumhurbaşkanõ
Abdullah Gül de Erdoğan ve Baş-
buğ’u ayrõ ayrõ kabul ederek son ge-
lişmeler hakkõnda bilgi aldõ.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Genel Ku-
rulu’nda, dün oybirliğiyle ve al-
kõşlar arasõnda kabul edilen
bildiriyle İsrail’in saldõrõsõ “şid-
detle, nefretle” kõnandõ. Bil-
diride yer alan “TBMM, Türk
hükümetinden İsrail ile si-
yasi, askeri ve ekonomik iliş-
kilerimizi gözden geçirme-
sini ve gerekli etkin önlemleri
almasını beklemektedir”
cümlesine itiraz eden AKP
Grup Başkanvekili Suat Kılıç
önce metni imzalamadõ ancak
daha sonra muhalefetten gelen
sert tepkiler üzerine imzalamak
durumunda kaldõ.
TBMM Başkanõ Mehmet
Ali Şahin’in TBMM’deki ge-
nel görüşme öncesinde “Kı-
nama deklarasyonu yayın-
lanabilir” açõklamasõ yapma-
sõna karşõn önceki gün
AKP’nin bildiri çõkmasõ için
herhangi bir girişimi olmadõ.
Şahin’in dün CHP’li Onur
Öymen, MHP’li Deniz Bö-
lükbaşı, BDP’li Sebahat Tun-
cel ve AKP’li Ömer Çelik’le
yaptõğõ üç saatlik toplantõda
bir kõnama bildirisi metni ha-
zõrlandõ. Şahin, metnin grup
başkanvekilleri tarafõndan im-
zalanmasõnõ istedi. Ancak CHP,
MHP ve BDP’nin imzaladõğõ
metne, Kõlõç imza koymadõ. Kõ-
lõç’õn “TBMM’nin hükü-
metten beklentileriyle” ilgi-
li bölüme “Sanki hükümet
görevini yapmıyormuş gibi
bir ifade” diye itiraz ettiği
öğrenildi.
AKP’ye tepki
Kõlõç’õn tavrõ, muhalefet par-
tilerinin tepkisini çekti. Kõ-
lõç’õn ilerleyen saatlerde bildi-
riyi imzalamasõ üzerine yaşa-
nan kriz çözüldü. Kõnama bil-
dirisi genel kurulda okundu.
Bildiride saldõrõ “şiddet ve
nefretle” kõnanõrken “Bu sal-
dırı, Birleşmiş Milletler ya-
sasının ve uluslararası hu-
kukun açık bir ihlalidir.
TBMM, BM Güvenlik Kon-
seyi’nin bu olaydan dolayı İs-
rail’i kınayan ve yaptırımlar
öngören bir kararı en kısa za-
manda kabul etmesini bek-
lemektedir. Bu menfur sal-
dırının bütün boyutlarıyla
araştırılması için bağımsız
bir uluslararası soruşturma
komisyonu kurulmalıdır. İs-
rail hükümeti, bu saldırı do-
layısıyla resmen özür dile-
meli, olayın sorumlularının
yargılanarak cezalandırıl-
malarını sağlamalı, saldırının
mağdurlarına tazminat öde-
melidir. Türkiye, İsrail’e kar-
şı milli ve uluslararası yargı
yollarına başvurmalıdır.
TBMM, Türk hükümetin-
den İsrail ile siyasi, askeri ve
ekonomik ilişkilerimizi göz-
den geçirmesini ve gerekli et-
kin önlemleri almasını bek-
lemektedir. TBMM, bu tep-
kilerin şiddete dönüşmeye-
ceğine ve Türkiye’deki
Musevi vatandaşlarımızı
incitici bir nitelik taşıma-
yacağına inanmaktadır. İs-
rail hükümetinin saldırgan
tutumuna karşı gösterilen
tepkiler, İsrail milletini hedef
almamalıdır. TBMM, her
zaman olduğu gibi Filistin
halkı ile dayanışma içindedir
ve Gazze’ye yönelik insanlık
dışı abluka ve ambargonun
derhal kaldırılmasını bekle-
mektedir” denildi.
Meclis İsrail’i kınadı
Güvenlik zirvesi terör saldõrõsõ ve İsrail baskõnõ gündemiyle toplandõ
Önlemler görüşüldü
Toplantõya, Başbakan yardõmcõlarõ Cemil Çiçek ve Bülent Arınç, Genelkurmay Başkanõ Orge-
neral İlker Başbuğ, İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, Adalet Bakanõ Sadullah Ergin, Milli Savunma
Bakanõ Vecdi Gönül, Kara Kuvvetleri Komutanõ Orgeneral Işık Koşaner, Hava Kuvvetleri Ko-
mutanõ Orgeneral Hasan Aksay, Deniz Kuvvetleri Komutanõ Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Başbakanlõk
Müsteşarõ Efkan Ala, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarõ Muammer Güler, Genelkurmay İs-
tihbarat Başkanõ Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Jandarma Genel Komutanlõğõ Kurmay Başka-
nõ Korgeneral Mustafa Bıyık, bir MİT Müsteşar Yardõmcõsõ, Dõşişleri Bakanlõğõ Müsteşar Yardõmcõsõ
Büyükelçi Ünal Çeviköz, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal katõldõ. (AA)
AKP’nin bir süre imzalamakta direndiği bildiride
‘İsrail resmen özür dilemeli, tazminat ödemeli’ denildi
Uzman erbaşlar için
sivil memur çözümü
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emekli olan
uzman erbaşlar, emekli aylõğõ bağlanmasõ için
gerekli olan 7 yõllõk sürede, Türk Silahlõ Kuv-
vetleri (TSK) bünyesinde sivil olarak çalõştõrõ-
lacak. AKP’li milletvekilleri tarafõndan hazõrla-
nan önergeye göre, halen 45 yaşõnda emekli
olan uzman erbaşlar, emekli aylõğõ bağlama ya-
şõ olan 52 yaşõna kadar, TSK bünyesinde sivil
memur olarak görev yapabilecek. Askeri kõta,
karargâh ve kurumlarda cep telefonu bulundur-
manõn suçu da disiplin suçu kapsamõna alõnõ-
yor. TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komis-
yonu Başkanõ Zafer Üskül ile bazõ komisyon
üyeleri konuya ilişkin önerge hazõrladõ. Buna
göre, askeri bölgelerde görüntü ve ses kayde-
den cihazlarõ bulunduranlar, 10 günden bir aya
kadar oda veya göz hapsine çarptõrõlacak.