25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Cerçekçi edebiyatı. çok yalınkat bir tanımlamayla, toplumsal hayattaki her- hangi bir olayın, olgunun karakterlerini, olay örgü- sünü öznel ve özgür yara- tıcılıkla ele alınması olarak değerlendirdiğimizde. es- tetik boyutu ve yazarın yaşadığı çağı algılamadaki başarısından da söz etmek gerekecektir. öznel ve nesnel gerçekliğin yaratıcı sanatçının perspektifin- den yansıyan eserdir ger- çekçi edebiyat. işte, Orhan Kemal edebiyatımızda bü- tün bu özellikleri ortaya koyabilmiş bir sanatçıdır. a Mehmet Nuri GÜLTEKİN Cerçekçi edebiyatın büyük ustası Orhan Kemal I 1 • <| debiyaün hayatla bağı konu- I ı sundaki tartışmalar büyük I ' bir külliyata sahip. Bütün bu J—^gerçekçilik taruşmalarına el- bette burada değinmeyeceğiz. Ger- çekçiliğin Sovyet deneyimi ya da ver- siyonu edebiyatın hanpi mccralara akabileceğinin de en büyük kaıuüdır. Diğer bir deyişle, edebiyatın başından iti- Ölümünün 40. yılındabaren yazarı kuşatıcı bir dünyada nasıl "eserler" verebüeceğinin de göstergesi ol- du bu andığımız dönem. Fakat adı her ne kadar "gerçekçi" olsa da, bu alandaki ede- j bi eserlerin, bu kavramı hiç kullanmayan i ya da (o zamanlar) haberdar olmayan sa- j natçılar taranndan ortaya konması, gerçek- i çi edebi eserin illa adı ve gayesi belirtilerek var edilemeyeceğini bizlere gösterdi. TOPLUMSAL DEĞİŞİMİ KAVRAMAK Zira Balzac veya Goethe'nin edebi değe- ri ve çağlannı kavrayışlarındaki hakikat ve samimiyeti herkes kabul edecektir. Bunun yanında "parti edebiyaü" formatının ötesi- ne geçemeyen fakat "gerçekçi" olmak id- diasında olup gerçeği "kavrayışında" este- tik bir değer üretmekten çok uzak nice ro- man, tiyatro eseri ve şiir yazddı. Ama bun- lar, sadece "yazılmış" ve "yayınlanmıştır." Edebiyat tarihindeki yerleri bugün bizlerin o tür eserleri hatırlamak için epey çaba sarf etmemizi ftercktirdigi açıkür. "Gerçekçi" iddiası tek başuıa yelerlı değildir, hatta edebi üretinıin başından "gerçeği" yazma iddiasında olanlann savrulacaklan yer ka- ba bir natüralizmden, "parti edebiyatına" uzanan bir yelpazedir ve bunun edebi de- ğeri ya da estetik yaratıcılığı tartışma götü- rür bir durumdur. Orhan Kemal'in yazdığı eserler, yaratüğı karakterler, toplumun on dokuzuncu yüz- yıldan yirminci yüzyılın ortalaruıa kadar yaşadığı değişimi, dönüşümün özeti gibi- dir. Fakat bütün bunlan bir edebiyatçı du- yarldığı ve yöntemiyle yapar. Yazdığı eser- lerin önemi, toplumsal değişimi kavrama- sındaki başarısından kaynaklanır. Türki- ye'de yazar olarak geçinnıenin zor dönem- lerinde yazdıklanyla ayakta kalabilnıiş ve bugünlerden yarınlara kalıcılığını da başar- mış bir romancı, hikâyeci, oyun yazandır. Ekonomik sıkınnlanna rağmen 1950 son- rasındaki büyük edebiyatçılar kuşağının en önde gelen temsilcilerinden biridir. Türkdye'nin toplumsal değişim tarihini anlamaya çalışan birinin asla göz ardı ede- meyeceği bir yazardır. Çünkü kondi döne mindeki dönüşümleri anlamasındaki başa- nsının yanında, bence asıl önemli olan, an- ladığı ve algıladığı gerçekliği anlatmasında- ki başandır. Ortaya koyduğu eserlere bak- tığımız zaman karakterleri ve olay örgüsüy- le canh bir toplumsal dünya karşımıza çı- j kar. Kendi hayatından, köylülüğün değişen I yapısına, göçe, kentteki kadınlann, çocuk- • lann, erkeklerin nasıl var olma savaşı ver- . diklerine vanncaya kadar pek çok tenıanın | kusursuz anlatmuyla karşılaşmz. ! Onun Baba Evi sadece kendi hayatının bir kesitini anlatmaz, aynı zamanda impa- ratorluk sonrası değişen koşulların Çuku- rova ya da Beyrut'taki yansımasına dönü- şür. Kendi yurdundan koparılnnşlann top- landığı yer olarak Beyrut ya da Kudüs'te zaman, aslında Osmanlı'dan sonraki döne- nıin nasıl bir trajediyi ortaya çıkardığınm canh bir mekânına dönüşür Baba £w*nde. Bu otobiyografik romanm yayınlanma yılı 1949'dur ve bu eser aynı zamanda Mehmet Raşit'in "Orhan Kemal" müstear adıyla edebiyata unutulmaz yer tutacağının kuv- vetli bir biijlmıgıum uluşturur. Aynı olgu- nun devamını Cemile, Arkadaş lshkîa- _ _ n gibi romanlarla sürdürür. Q Orhan Kemal'in mektubu...O IşikÖĞÜTÇÜ M erakın en güzel yanı insanı yeni arayışlara yöneltme- si. Heyecanla yelkenlerinizi rüzgârla doldurur uçsuz bucaksız bir bilinmeze yol akrsınız. Kıyıyı gözden kaybetmeye cesarct ctmedikçe, insan yeni okyanuslar keşfe- demez. Fedakârlık yapmadan başarı olamayacağma göre, günlerce uykusuz, aç ve susuz yapüğınız araşnrmamn gizem- İi anlannda kendinizi kaybedersiniz. Hcr incelediğiniz belge sizi başka bir âleme götürür. Sonunda bulacağınız belki sa- dece sizi ilgilcndirecektir ama olsun kimseniıı zaman harca- mak istemcdiği boş bir uğraş olarak gördüğü bir çabayı siz sonuca ulaşnrdığınız için huzurlu olacaksınız ya, o yeterlidir. Orhan Kemal Müzcsi'nin kurulması ve daha sonraki yıl- larda müzenin geliştirilmesi hep bu inatçı çalışmanın ürünü. Bulduğum her yeni belge hembeni hem de toplumu ilgilen- dirmesi açısından bcni daha da heyecanlandırdı vc tabii ki üstat Orhan Kemal'in belgeleri. Müzeyi oluşturan görsel malzemelerin yanı sıra, yazdı metinlerin bana geçmiştcn ge- tirdiği duygu yüklü anılan. Kitaplannın başlangıç kısımlannı hep o san deitcrlcrdc gördüm. Kimi zaman Türkçc kinıi za- manda eski Türkçc lıarflcrle yazılmış, bir yazarın edebiyat alanındaki yol haritalan. Bunlan takip ederek üstadın yazı gerçeğine tanık olmak, onu anlamak kolaylaşıyordu. Sadece yapıtlannın başlangıçlan değildi benim gördüklcrim. Eski gazete kupürleri, yazarlan taranndan imzalanmış kitaplar, fotoğraflar, mcktuplar ve diğer irili ufaklı, değerli değersiz birçok kâğıt parçalan. Araştırmacılan ve tabii beni de sırlar dünyasına sokacak olan mcktuplar her zaman önceliğimdi. Helc babamın yazdı- ğı bir mektup vardı ki, beni bugün dahi ydlar öncesine gö- türmeye o günleri hatırlamamı sağlıyordu: Tevkifhane 9/3/966 Kancığım ve sevgili çocuklanm; Bugünkü gazeteler sizi dehşete düşürecek haberierte dolu ise de kulak asmayın. Hepsi mübalâğalı. O kadar ki, dün 9. Sulh Ceza hâkimi bizi tevkife sebep görme- mişti. Savcı usulen 3.Asliye Ceza Mahkemesi'ne itiraz- da bulundu ve tevkif edildik. Bugün otuz avukat vekâle- timizi üzerine aldı. Ağır ceza mahkemesi nezdinde tahli- yemiz için yeniden müracaat edecekler. Şunu kesin ola- rak bilin ki, isnat edilen suç tamamiyle tertiptir. Her şey yakında aydınlığa çıkacaktır. Beyoğlu'ndaki taksitçiye durumu anlatın. Merak et- mesin. Paramız olursa şubattan kalan 230 lira ile mart ayının borcunu ödeyin. Bir de Nâzım, Okat Kitabeyi'ne uğrayıp Evlerden Biri isimli romanımın müsveddesini alsın. Sizde dursun. Benden gelecek habere göre, diğer yayınevine yollarsı- Orhan Kemal ve oğlu Isık öğütçü. nız. Başkaca hepinizin ve bütün dostlanrnın gözlerinden öperim. Işıkçığım üzülmesin. Çıkınca bisikletini mutlaka alacağım. Haydi hayırlısı. Hoşça kalın. Orhan Kemal Isterseniz şu adrese yazın: Orhan Kemal-Tevkifhane- Sultanahmet, Şehir Bu mektupta benimle ilgili saorlar her zaman yüreğimi burkmuştur. Hatta babam yanunda olsun diye bisikletten bi- i le vazgeçtiğimi, Fikret Otyam'ın babama yazdığı mektuptan öğreniyordum: Ankara 29 Mart 1966 Çok sevgili Orhan Yön'de yazdığım mektuba verdiğin ve arkasında "Gö- rûlmüştür. Istanbul Ceza ve Tevkif Evi Müdürlüğü" dam- galı mektubunu aldım. Artık sevinme faslından bahset- mekyersiz olduğu için burasını atlıyorum. Nâzım geldi ve Batman'a gitti. Bu oğlunla da ne denli övünsen azdır. Ne efendi, ne hoş çocuk. Aklı başında. Hele hele Işık. Seni nasıl seviyor, biliyorsun değil mi? Tezgelsin, diyormuş. Bisikletten vazgeçmiş. Haydi bir masraftan daha kurtuldun! Yörideki yazım çok ilgi topladı. Yazı değil de senin yazdıklann elbette. "Ya böyle mi gerçekten?" diyen di- yene. Yengemi teselliye çalıştım. Ama alışkın o duruma. Bu- na rağmen ağladı bol bol. Yengelerin yengesi o. Orhan Kemal'in eşi başka türlü olabilirmi? Kal sağlıcakla reis... Amanı bilin a... Has kardeşin Fikret Otyam Tabii o yıllarda bu mcktuplardan haberim yoktu. Ancak yıllar sonra babamın arşivinde gezinirken bu sanrlara tanık olup, o yıllara dönüyordum. Babamı özlemiş, yanunda olmasını istcmiş, bunun için rüya- larıma giren bisikletten bile vazgeçmiştim. Oknasın ne yapalım. Zaten hayattan fazla bir şey beklememe- yi öğrenmiştim. Ne oyuncaklarım vardı, ne başka çocuklara her bayram alınan yeni giysiler, ne de do- ya doya yemek istediğim çikolatalar. Bunlann yoklu- ğuna alışmıştım. Ama babasız günlerc asla! Otuz aln gün sonra serbest kalmıştı. Evde bayram ediyordum. Bana çıkınca alacağı bisiklet için değil, yanunda olduğu için mutluydum. Bu duygulan has- ret çeken insanlar ancak anlayabilir. Bugün olan bi- ten her şeyi takip ederken insanlar evlerinden alınıp götürülürken hep çocuklar aklıma gelir. Onlaruı hasretle bekleyişleri, özleyişleri ve yıllar geçse bile kapanmaz olan yü- rek yaralan. Herkes babamın mektubunda söz ettiği o bisikleti ahp al- madığını merak etmiştir. Orhan Kemal gibi yüreği insan sev- gisi dolu olan, çocuklan asla kırmayan hümanist bir insanın sözünü unutması söz konusu bile olamazdı. O da unutmadı ve o bisikleti aldı. Ama tam üç yıl sonra! O gün gerçekten benim için bayramdı. Babam, ağabeyim ve ben Sirkeci'de bisiklet satan dükkândan hayalimde olan bisikleti almışnk. Sirkeci'den kalkan banliyö treninin bagaj kısmına koyarak Menekşe istasyonunda inmiş, ağabeyimle yürüyerek Basın- köy'e eve getirmiştik. Dünyalar benim olmuştu. Babam bana bisiklet almışü! 1969 yılının sıcak bir gününde babamın bi- siklete binmesini istemişrim. Belki de muzip bir düşünceyle babamın bisiklete binemcyip, düşeceğini bu duruma gülece- ğimi düşünmüştüm. Ama üstat beni utandırmış, bisiklete benden daha iyi binmiş ve sürmüştü. O günü daima anımsa- nm. 1970 yılının 2 Haziran günü vefat cttiğinde, ben ve bisik- letim mahzun kalmışuk. Bundan böyle bir daha bisiklete bindiğimi, büyüdüğümü, okullar biürdiğimi, i§ sahibi oldu- ğumu, evlendiğimi ve çocuğumu göremeyecekti. Bugün ölü- münün üzerinden tam kırk yıl geçti. Yaşasaydı doksan ala yaşında olacaktı. Yaptığuıı çalışnıalar ve yapıtlanyla, dostlan, okurlanyla daha da uzun yıllar aramızda olacağına yürekten inanıyorum. Zaıen kendisi de, "Gerçek olan öğrenmektir. Nereden, nasıl öğrenirsen öğren. Nereden, nasıl öğrendiğin, diploman, hatta neler büdiğin de önemli değil. Ne yapuğın önemlidir" dememiş midir? Öyleyse yapüğımızın önemi büyük. Tarih, mademki koy- nunda sanata ve bilime hizmet edenleri sonsuza kadar sakla- yacaknr, toplumun onu anarak geleceğe taşıması değerbilir- liktir. Üstadı ölüm yıldönümünde saygı ile anıyorum. • SAYFA 16 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 5 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear