25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
PERİHAN ERGUN Bu haftaki yazımda, 27 Mayıs 1960’ın bir darbe olmayıp halkın desteğiyle genç subayların DP’nin uygulamalarına karşı demokratik insan haklarının sağlanmasını amaçlayan bir kalkışması olduğunu, yaşadıklarımla, gözlemlerime dayananları yazma niyetindeydim. Bunları tasımlarken, gene içte ve dışta iç yakan, gözyaşı döktüren olaylarla oturup kalktık. Önce 30 Mayıs pazar gece yarısı denetimli yol ortasından İskenderun Deniz İkmal Destek Komutanlığı’na askerlerin nöbet değiştirmesi sırasında PKK’liler roketatar ve uzun menzilli silahlarla saldırdılar. Bu acımasız saldırıda 6 askerimiz sırtlarından vurularak şehit düştü. Son günlerde Öcalan’ın “Bu aydan sonra PKK’ye hiç karışmayacağım” dediği terör örgütü güç göstermeye soyunmuşçasına, giderek Tunceli’de karakol noktasına, devamla Elazığ’da, Siirt’te, Doğu ve Güneydoğu’nun birçok ye- rinde kent merkezlerinin asker birlikleriyle güvenlik noktalarında düşündürücü saldırılarını yoğunlaştırdı. Uluslararası kınanılması gereken bu ölümcül saldırılar, stratejik ortaklardan İsrail’i çok memnun ediyor. Çünkü, Başbakan’ın “one minute”ü içlerine oturmuştu. PKK’ye her konuda ABD’nin desteğiyle arka çıkan, eğitim ve teçhizat veren İsrail, insanlık suçu sayılması gereken son davranışıyla terörle eşdeş oldu. Aynı gece sabaha karşı uluslararası sularda seyreden Türk bayraklı insani yardım gemisi Mavi Marmara’yı denizden ve havadan komando askerleriyle kuşatarak işgal ettirdi. Silahsız yardım gönüllülerinin, teslim bayraklarını kaldırmalarına karşın, onları öldürmeye kast edici kurşunlamalarının adı terör değil de nedir? Tüm haberleri engellemelerine rağmen ekranların flu görüntülerinde acımasızlığın kin kusan çizgilerini de şaşarak izledik. Öyle ki yerden kalkamayan, ölümün kenarındaki yaralıya bile kelepçe takarak teslim almaları çok acımasız ve ürkütücüydü. Hâlâ ölü ve yaralı sayısı kesinleştirilemeyen saldırıda 19 ölünün 6’sının Türk olduğu da doğrusu ya pek inandırıcı değil. 30 yaralının iyileştirici bakımlarla yaşamlarını sürdürmelerini diliyorum. Ama hemen belirtmeliyim ki bu çok can yakan acımasızlığın daha önceden görülüp önlem alınamamasında bizlerin de kusurları görmezden gelinemez. Bunda dış siyasetteki yanlışlıklar da yer almakta. ABD’nin gözbebeği İsrail’in yıllardır Filistin özellikle Gazze, Ortadoğu egemenliği iddiasında en büyük siyasi manevrasıdır. ABD Irak çıkarması sırasında bizim de kendisine katılmamızı istemişti. Cevabımızın “Hayır!” oluşunu içine sindiremedi. Bunun hesabının sorulmasını Ortadoğu’da temsilcisi olan İsrail’e devretti. İsrail’e gittiğimde Ağlama Duvarı’nın önünde hahamlarla birlikte halkın da sıralanarak kurtarılmış topraklar için döktükleri gözyaşlarına şaşırıp kalmıştım. Ayrıca Mescidi Aksa’nın çevresinin bakımsızlığını, onların dini tutuculuklarına bağlamıştım. İsrail aralıksız, inatla kurulduğu günden beri Gazze’nin kendi mülkü olduğunu savuna gelmiş ve oraya hep egemen olma iddiasını sürdürmüştür. Bu nedenle de Gazzelilere karşı çok acımasızdır. İnsani yardım gönüllülerince gıda, ilaç, inşaat malzemelerinin Gazze’ye ulaştırılacağı haberinin duyurulduğu andan itibaren İsrail’in buna izin vermeyeceğini, engellemek için her türlü çareye başvuracağını bağıra çağıra duyurmasına karşın, hiçbir önlem alınmadan insani yardım gönüllülerini genciyle, yaşlısıyla, çoluk çocuğuyla gemilere bindirip yola salmak, hangi akla hizmettir bilmem ki? Tedbirsizliğin getirdiği bu acımasız duruma tepkiyle halkımızın, tekbirlerle yollara düşerek katilleri kınamasına hak vermekle beraber, 6-7 Eylül 1955’te Kıbrıs olaylarına tepkiyle sokaklara dökülenlerin, gayrimüslimlerin mal ve canlarına kastetme aymazlığına düşmelerini üzülerek anımsıyorum. Yerel ve genel yönetimin çok dikkatle önlemler alarak tepki gösteren halkımızı da incitmeden konuya hâkim olmalarını istiyorum. Çünkü, Musevi yurttaşlarımız bizdendir. Bu konuda onlar da bizler gibi üzüntü duymaktalar. Asırlık dostluklarımız göz önüne alınarak devlet, onların korunmasını baş görev bilmelidir... CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Hamaslaşmak!.. Hiç eğip bükmeden en baştan söyleyeyim: - AKP Hamaslaşmıştır!.. Ve 8 yıldır Türkiye’nin kaderine hükmeden iktidar, ülkeyi hızla Ortadoğu bataklığına, diğer bir deyişle felakete sürüklemektedir!.. Sevgili Yılmaz Özdil, geçen gün Hürriyet’teki köşesinde çok açık bir gerçeğin altını çiziyordu. - Van münit’e kadar Türk, Van münit’ten sonra Müslüman olarak sıfatlandırılan TC vatandaşları, dün itibarıyla (İsrail saldırısından sonra hem yönetimin hem sokakların tepkisiyle birlikte) ne Türk, ne Müslüman… Potansiyel Hamaslıdır!.. Altına imzamı atıyorum, gerçek tam da budur… Günlerdir tepkileri izliyorum; ne acıdır ki görüntü tam anlamıyla din kavgası, antisemitizmdi… İHH ve diğer dinci kuruluşların örgütlediği gösterilerin, Gazze’de Hamas’ın düzenlediği mitinglerden en ufak farkı yoktu, aksine daha da aşırıydı.. Sormak istiyorum; aynı gece İskenderun’da 6 askerimiz, gencecik çocuğumuz PKK’nin alçakça saldırısında şehit edilmişti. Günlerdir İsrail’i protesto eden, bu haydut devletin katlettiği masum siviller için gıyapta namaz kılan, Kuran okuyan göstericiler, niçin bir kez olsun şehit askerlerimiz için bir tek söz bile etmediler?.. Siz bu dinci örgütlerin bir kez olsun PKK’yi, terörü lanetlemek için miting düzenlediğini, şehitlerimiz için herhangi bir etkinlik yaptığını duydunuz mu?.. Gelelim İHH ve hükümete… Bu sözde yardım örgütü, haftalardır naklen yayınlar eşliğinde, Gazze’ye insani yardım seferi değil de sanki fetih düzenliyormuşçasına bir tutum içinde değil miydi?.. İnsani yardım adı altında düpedüz İsrail’e meydan okumuyor muydu?.. Peki, iktidar haftalardır İsrail’in yaptığı “Gazze’ye gelemezsiniz, zor kullanırım, ancak benim gösterdiğim limana yanaşabilir, benim kontrolümde yardımlar dağıtılabilir” açıklamasını duymuyor, bilmiyor muydu?.. Melih Aşık köşesinde anımsattı; bakın baskında gemide bulunan Yeni Şafak gazetesi yazarı Hakan Albayrak, 17 Nisan günü köşesinde ne yazıyordu: - Bir grup AKP’li milletvekili, 15 Mayıs’ta demir alması planlanan yardım gemilerinde çoktan yer ayırttı!.. Peki niye vazgeçtiler?.. Halbuki İHH’nin daha önce Mısır üzerinden Gazze’ye girmeyi denediği kampanyada konvoya bizzat katılmışlardı!.. Söyleyeyim; kulakları çekildi de ondan!.. Düşünebiliyor musunuz; baskına uğrayan gemide milletvekilleri bulunsaydı, herhangi biri İsrail askerinin kurşunlarıyla ölseydi neler olurdu?.. Bu yüzden kampanya “AKP’yle ilgisi olmayan bir sivil toplum girişimi” olarak gösterildi. Ama 600’ü aşkın insanın çoluk çocuk o gemiye binmesine göz yumuldu!.. Saldırı geliyorum diye bas bas bağırırken bu insanların adeta ölüme gitmesine ses çıkarılmadı... Olaylar olup bittikten sonra ucuz edebiyat yapmak kolay... Hele Tayyip Bey’in grupta yaptığı konuşma içler acısıydı. Yalnızca içerde oy avcılığına soyunan, timsah gözyaşları döken bu konuşmayı yapana sorarlar: - Peki, ne yapacaksın?. Belli değil mi, koca bir hiç!.. Siz bakmayın yaptırım söylemlerine; o konuşmanın ardından Savunma Bakanı sorular üzerine, İsrail’den insansız uçak Heron alımına devam edileceğini söyledi. Yani ticarete devam!.. Yazık çok yazık… - AKP Türkiye’yi göstere göstere karanlık bir bataklığa sürüklüyor… Bir Yurtsevere Mektup (64) Sevgili kardeşim Balbay, öylesine ağır, öylesine çılgın günler yaşıyoruz ki, artık gerçekten çok endişeliyim. Sizler içerde, bizler dışarıda, ama aslında hepimiz koskoca bir hapishane içinde yaşıyoruz!.. Bu iktidar Türkiye’yi açıkça felakete sürüklüyor. Sizlerin tam da şimdi dışarıda olmanız, yazmanız, topluma yol göstermeniz gerekiyor, ama zaten bu yüzden tutsaksınız!.. Nail Güreli dün köşesinde çok güzel bir yazı yazdı; diyor ki, “Silivri, siyasetin sansür kampına dönüşmüş”, ne kadar doğru!. Sevgili Ataol’un dizeleriyle bitirmek istiyorum: - Kötü şey uzak olmak/Dostlarından, sevdiğin kadından/Yasaklanmak bütün yaşantılara/Seni tamamlayan, arındıran/kapatıldığın dört duvar arasında/sağlıklı, genç bir adam olarak. Seni ve tüm yurtseverleri, dışarıdaki milyonlar adına, bir yurtseverin olanca sıcaklığı, gücü ve öfkesiyle kucaklıyorum kardeşim... e-posta: umitzileli@gmail.com Stratejik Ortaklık Karman Çorman! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 3 HAZİRAN 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Ergenekon’da yeni dalga. Adalete de gözaltı! Yasak Nihat Özarpacı: “Recep’in canının sıkılmaması için bundan böyle Recep'e Recep Bey denilmesi yasaklanmıştır!” Eşanlamlı Necati Cebe: “Bu iktidardan dürüst halkoylaması veya seçim beklemek, ölü gözünden yaş, imam evinden aş beklemekle eşanlamlıdır!” güncelmeydan İnternet ortamında bir forum sitesi, “guncelmeydan.com” her geçen gün artan katılımcılarıyla dikkat çekiyor. Her yaştan yurtseverin düşüncelerini paylaştığı sitede ayrıca Atatürkçü aydınların televizyon programlarının arşivi bulunuyor. YağmurDeniz Başarısız taşeronun kaçınılmaz sonu BÜYÜK Ortadoğu Projesi’nde bazı işlerin mal sahibi ve üst işveren tarafından 2003 yılında taşerona yani ikinci müteahhide verildiğini, müteahhide de “eşbaşkan” dendiğini söylüyor Sıtkı Ergüney: “Müteahhitler, istihkaklarını üst işveren tarafından onaylanan hak ediş belgeleri ile alır. Üst işveren, ikinci müteahhidin hal ve gidişinde olumsuzluklar olduğuna dair belirtiler görürse hakediş belgelerini onaylamaz, işi yokuşa sürer. Taşeron sicilinin giderek bozulduğunu gördüğünde kendisine yeni iş alanları aramaya başlar. Ancak, yüklendiği iş henüz tam olarak bitirilmediği için iki arada bir derede kalmıştır. Sakal-bıyık durumu! Bu ikilem içinde bir yandan mevcut projeyi yürütmeye çalışırken bir yandan da yeni iş kotarmaya girişir. Bir ipte iki cambaz oynayamayacağı için iki işi de başaramadan iş hayatından çekilmek zorunda kalır! Dış politikada; ‘one minute’, ‘sıfır sorun’, ‘kazan-kazan’, ‘bir adım önde’, ‘yes be annem’ geyiklerinin sonunda Türkiye’nin sürüklendiği nokta budur. Oyunun bundan sonrasında; ‘Amerika’ya kafa tutan İslam âleminin kahramanı’ türünden sıfatlarla tarihe geçmek isteyenler ortaya çıkabilir. Bu arada olan Türkiye Cumhuriyeti’ne olmaktadır. Çünkü devlet yönetiminde olmaması, yapılmaması gereken her şey yapılmaktadır.” Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” CIVANIMIN padişahı Fatih Sultan Recep Gazze için İsrail’e kafa tutarken Mustafa Saraç da cıvanımın yakın dostlarından Sami Ofer’in kulaklarını çınlatıyor: “Recep Bey, Türkiye'de pek çok ihalede boy gösteren İsrailli işadamı Ofer'in ‘Sammy Ofer İletişim Okulu’ adlı bir özel okula sahip olduğunu ve bu okulda, İsrail'in uluslararası kamuoyundaki ‘terörist devlet’ imajını düzeltmek üzere profesyonel iletişimciler yetiştirildiğini muhtemelen bilmemektedir. Keza, İsrailli deniz komandolarını katliamla suçlarken, Ofer'in pek çok deniz komandosunu kendi iletişim okulunda bedelsiz okuttuğunu da bilmemektedir. Oysa Ofer Okulu'nun kendi internet sitesinde, İsrail ordusundaki bazı elit deniz komandolarının eğitimini Sammy ve Yuli Ofer kardeşlerin finanse ettiği yazılıdır. İsrail'in Herzliya kentindeki Sammy Ofer İletişim Okulu, İsrail ordusunun ‘medya savaşları’ için (bloglarda, tartışma forumlarında, facebook, twitter, youtube ve benzeri sanal ortamlarda, hatta bilgisayar oyunlarında İsrail lehine propaganda yapacak) internet uzmanları yetiştirmektedir ve son Gazze kuşatmasındaki ‘katil İsrail’ imajını düzeltme amacı taşıyan bir internet medya operasyonunda, bu okulun öğrencileri ve öğretmenleri önemli roller üstlenmiştir. Sammy Ofer Okulu'nun Gazze katliamında İsrail'in internet propaganda makinesi gibi görev yaptığını, Filistinliler yahut Türkler değil, bizzat okulun dekanı Dr. Noam Lemelstrich Latar dile getirmektedir. Dr. Latar, ‘helpuswin’ web sitesinin İsrail yanlısı aktivitelerinde gönüllü öğrencilerle birlikte yer aldığını, Gazze katliamını savunma çalışmalarının bir tür ‘yeni medya operasyonu’ olduğunu ve projenin ‘örnek vaka’ olarak okulun ders kitaplarına girdiğini bir konferansında söylemiştir. Recep Bey, İsrail limanlarındaki ‘devlet terörü’nü kınarken, devlet terörünün sanal destekçilerini eğiten okulun sahibine kendi limanlarımızı teslim edebilmektedir. Sami Ofer'in Kuşadası limanından ve bu limandaki ruhsatsız işyerlerinden elde ettiği yeşil dolarların, İsrail’in Devlet Terörünü Aklama Okulu’nun finansmanına da gidebileceği akıldan çıkarılmamalıdır.” İlişki HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Bir tür pamuklu kadife. 2/ Kadastro haritalarõnda par- seller toplu luğu... Sõrtõnda büyük di- kenleri olan bir ba- lõk. 3/ Çekişme, kavga... Kocaeli Yarõmadasõ’nõn en uzun akarsuyu. 4/ Bir yerde oturma... Utanma duygusu. 5/ Havaalanlarõnda bulunan ve çevredeki uçuşlarõ denetlemeye ya- rayan sistem. 6/ “Zülfünün --- gibi kuvvetli çelik tel- lerine / Takõlan gönlüm asõrlarca peşinden gide- cek” (F. N. Çamlõbel)... Züppe. 7/ Eskiden hattat- lar tarafõndan kullanõlan yarõ mat bir kâğõt türü... Dansta erkeğe eşlik eden kadõn. 8/ Afrika’da bir ülke. 9/ İçe doğmayla akla gelen yaratõcõ duygu... Temel olarak alõnan; asal. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Aynõ adlõ bitkiden elde edilerek tatlõlara güzel koku ver- mek için kullanõlan bir madde. 2/ Kõsa çizme... Asõk suratlõ, somurtkan. 3/ İtalyan mutfağõna özgü bir tür hamur yemeği. 4/ Gözleri görmeyen... Judo ve karatedeki en üst derece- lere verilen ad. 5/ Konut... Avlanõrken avcõlarõn hayvanlardan gizlendiği yer. 6/ Atletizm pistlerinin kaplanmasõnda kul- lanõlan döşeme gereci... Gürcistan’õn plaka imi. 7/ Hitit... Ege Denizi’nde Yunanistan’a ait bir ada. 8/ Parlaklõğõ ge- çici olarak artarak patlayan yõldõz... Bez parçalarõndan do- kunan basit kilim. 9/ Belirteç... Soğurma, emme. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K Ö P R Ü Ç A Y A Ğ A Ç E K E K R E N K T O K A P D Ü D E N L İ R O N İ İ D A Ç A R E A T O M S A F A R İ A İ P E P İ N E T S A Ğ A N L A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear