Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Küresel Isınma Girişimi İzmir sözcüsü Z. Vezan Karabulut, iklim değişikliğini 'kitle imha silahı' olarak tanımlıyor Eko turizmin günlük bedeli 35 YTL Akdeniz’deki çevre derneklerinin ortak toplantısında 'süresel ısınma ve kuraklık' adlı sunumunda, küresel ısınmanın devam etmesi halinde 39 tropikal hastalığın küresel olarak görülebileceğini ve Türkiye'nin de 100 yılda Kuzey Afrika'ya dönüp, tropikal iklime sahip olacağını belirten Karabulut, sıcaklığın 5 dereceye kadar artacağına da dikkat çekti. Türkiye'de risk yönetimi olmadığını ve sadece kriz yönetiminin bulunduğunun altını çizen Vezan Karabulut, küresel ısınmayla ülkemizde kuraklığın artacağını, Akdeniz Bölgesi'ndeki Seyhan Havzası'nın da kuraklıktan en çok etkilenecek bölgenin başında geleceğini söyledi. Küresel ısınma ile küresel iklim değişikliğinin aynı şey olmadığına ve sadece ısınmanın etkilerinden biri olduğuna dikkat çeken İstanbul Üniversitesi Fizik Bölümü araştırma görevlisi Fatma Aydoğmuş da, buzulların erimesiyle 2100 yılına kadar deniz suyu seviyesinin yükselmesinin 60 santimetreyi bulacağının sanıldığını anlattı. 1990'lı yıllardan sonra ciddi tehlikenin başladığını ifade eden Aydoğmuş, bunun insan bedeninde bozulmayı getirip, yeni koşullara uygun gelişmeleri getireceğini söyledi. Akın BODUR Mehmet Emin BERBER ARMARİS Turizmin doğal yaşama olumsuz etkisini azaltmak için 'eko turizm' projesi üzerinde çalışma yaptıklarını vurgulayan Doğa Derneği Başkanı Güneyşin Aydemir, ekoturizmin; doğal alanlara yapılan çevre koruyucu ve yöre insanının refahını geliştiren sorumlu bir turizm olduğunu belirtti. Günümüzde turizmin ana motivasyon olup, kültür ve doğa korumanın geri planda kaldığına dikkat çeken Aydemir, şöyle konuştu: "Türkiye gibi kültür ve doğa çeşitliliğine sahip ülkelerde, ana motivasyon turizm olunca, kültür ve doğa geri planda kalıyor. İnce nokta budur." TATUTA projesiyle ekoturizm kapsamında yabancıların günlük 35 YTL'den sunulan kırsal alanda geçici bir süre yaşayıp, çalışmasına olanak verildiğini de belirten Güneşin Aydemir, bunun yöre halkının ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan M gelişmesine de katkı verdiğini ifade etti. Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Yönetim Kurulu üyesi ve Küresel Isınma Girişimi İzmir sözcüsü Z. Vezan Karabulut, iklim değişikliğini 'kitle imha silahı' olarak tanımladı. Karabulut, "Bugün karşı karşıya kaldığımız en büyük sorun küresel ısınma ve bunun yansıması olan iklim değişikliğidir. Bu, terörizm tehdidinden bile daha ciddidir. İklim değişikliği bir gerçektir ve sonuçlarına da hazır olunmalıdır" dedi. Küresel ısınmanın insan faaliyetlerinden kaynaklanmakta olduğunu anımsatan Karabulut, şu görüşlere yer verdi: "İnsanlar faaliyetleriyle yılda 7 milyar ton karbondioksiti doğaya bırakıyor ve karbondioksitin ömrü ise 200 yıldır. Türkiye'de de 19902004 yılları arasında, yüzde 72 oranındaki artışla 294 milyon ton karbondioksit üretti. Bugün en fazla karbondioksit üreten 20 ülke arasındayız. Karbondioksit oranı son 10 yılda yüzde 50 arttı ve dünyadaki bu artışa da Türkiye yüzde 1'lik katkı sağladı. Peki ne yapmak gerekiyor? Karbondioksit emisyonlarını azaltmak gerekiyor. Hem de yüzde 8090 oranında azaltmak gerekir." Yumurtada birlik, ihracat artışı getirdi NKARA (A.A) Üreticilerin örgütlenmesi, yumurtada yüzde 260 ihracat artışı getirirken, iç piyasada da fiyatlarda istikrar sağlandı. Yumurta Üreticileri Merkez Birliğinin (YUMBİR) verilerine göre, 2006'da 18 milyon 927,9 bin dolar olan yumurta ihracatı, geçen yıl yüzde 260 artışla 68 milyon 115,5 bin dolara ulaştı. Miktar bazındaki artış ise yüzde 300'ü aşarak, 12 milyon 175 bin kilogramdan (KG) 49 milyon 97,8 bin KG'ye yükseldi. Kuş gribi salgını nedeniyle 2005 ve 2006 yıllarında büyük sıkıntılar yaşayan sektör, 2006'da YUMBİR çatısı altında birleşmişti. Yumurta üretici birliklerinin kurulması ve yumurtada verilen ihracat desteklerinin 1000 yumurtada 15 dolara çıkması sonrasında yumurta ihracatı süreklilik kazanmaya başladı. Önceki yıllarda sadece birkaç firma ihracat yapabilirken, ihracat fiyatı iç piyasadan düşük olduğu için ihracatta süreklilik sağlanamıyordu. Örgütlenme sonrasında, üretici birlikleri, üyelerinin üretiminin yüzde 10'unu ihracata vermelerini sağladı ve böylece fiyat hareketlerinden her firma eşit derecede etkilendiği için ihracatta artış başladı. Türkiye, başta Irak olmak üzere Gürcistan, Azerbaycan, İsrail ve Suriye'ye damızlık ve sofralık yumurta ihracatı yapıyor. İhracatı, firmalar hem doğrudan hem de yumurta üretici birliklerinin üyeleri ile oluşturdukları şirketler tarafından gerçekleştiriliyor. Halen yumurta üretimin yoğun olduğu Afyon, Konya, A Karaman, Çorum, Bursa, Balıkesir, Bandırma, Manisa ve İzmir'den birlikler yoluyla ihracat yapılıyor ve toplam ihracatın yaklaşık yüzde 55'i birlikler tarafından gerçekleştiriliyor. Geçen yıl 68,1 milyon dolar olan yumurta ihracatının yaklaşık 55 milyon doları Irak'a yapıldı. YUMBİR Genel Başkanı Derya Pala, genelde önceki yıllarda ihracatın iç piyasada fiyatların artmasına neden olduğunu hatırlatarak, ''İç piyasada fiyatlar artınca da firmalar tekrar iç piyasaya yöneliyor, bu sefer ihracat kesintiye uğruyordu. Birlikler yoluyla yapılan ihracat organizasyonu hem iç piyasa fiyatlarına hem de ihracata istikrar kazandırdı'' dedi. Yurtdışında da düzenli bir müşteri portföyü oluştuğuna işaret eden Pala, bu yıl da üretimde ve ihracatta artış öngördüklerini belirtti. Üretimde plansız artışın iç piyasada büyük sorunlara yol açtığını vurgulayan Pala, üretimde denge sağlamak üzere üretici birlikleri yoluyla planlama yapılması için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile görüştüklerini açıkladı. Geçen yıl iç piyasa fiyatlarında da aşırı iniş çıkışlar olmadığına işaret eden Pala, bunun devamı için üretim planlamasının zorunlu olduğunu vurguladı. Pala, geçen yıl sonunda İsrail pazarına başlayan ihracatın bu yıl da artarak sürmesini beklediklerini, ayrıca Körfez ülkelerinden gelen taleplerin de değerlendirileceğini kaydetti. Türkiye'nin 2004'te 13,9 Desteğin milyon dolar olan yumurta 1000 yumurtada 15 dolara ihracatı, 2005'te 18,6 milyon çıkması sonrasında dolar, 2006'da da 18,9 milyon dolar yumurta ihracatı süreklilik düzeyinde gerçekleşmişti. kazanmaya başladı. 29