Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şenlik bitti: Küre ısınıyor dayanıklılığından kuru otlarla bile beslense ürün ve olur. Küresel ısınma ise buzulların erimesi ve yavru verebilme özellikleriyle yerli ırklarımız hiç göz okyanusların yükselmesi gibi ciddi sonuçlar ve bu önünde bulundurulmadı. Bitkisel üretimde de aynı sonuçlara bağlı olarak da iklim değişmelerine yol Veteriner Hekim yazar durum söz konusu. Döl vermeyen melez tohumlardan, açacaktır. Kaygı bundan kaynaklanmaktadır. genetik yapısı değiştirilmiş tohumlara kadar tamamen İklim değişiklikleriyle, bitkisel üretimde yeni dışa bağımlı bir yapı oluşturuldu. Yapılan ıslahlarla maliyetler ortaya çıkacak, dünya gıda üretim düzeni "Hazırım gelecek olan kargışa dayanıklı, pazar şartlarına uygun(!) denen sebze ve bozulacak, milyonlarca yoksulun üstündeki açlık son leylekler gitti. Az kaldı kışa; meyvelerle dolu tezgâhlar. Ama ani ısı baskısı daha da artacaktır. Hastalıklar daha farklı duydum; tıkır tıkır ölümün saati." değişikliklerinde hemen ölen bitkilerden elde edilen, bölgelere yayılacaktır; çünkü mikroplar ve mikropları Ahmet Oktay iki günde buzdolabında çürüyen, tadı tuzu olmayan taşıyan canlılar da yaşam alanlarını değiştirecek e kadar gelişmiş bir uygarlığa sahip sebze ve meyveler sardı ülkemizi. Ama kuraklık (Taşıyıcılar, bugün uyum sağladığı bölgelerin ısısı ve olduysak doğadan o kadar uzaklaştığımız tehdidiyle karşılaşınca anladık yerli hayvan ırklarıyla, doğal çevresi değiştiği için kendine uygun başka görülüyor; gelişmişlik sandığımız bu yerli bitkilerimizin değerini. Gerçi uyduruk gen bölgelere göç edecek) karşılaştıkları direnç durumun insansoyuna sunduğu en büyük kaynaklarını koruma projeleri aracılığıyla kimilerine geliştirmemiş canlılar üzerinde daha öldürücü hastalık ödül de bireysel ve toplumsal acılarımızın makam, kimilerine de doktor, profesör unvanları yapacaktır. Şimdi var olan türlerin birçoğu hızla yok artışı. Anlam ve çağrıştırdıkları açısından çok karamsar sunduk. Gerçi proje kapsamında korunacak hayvan ya olacak, yeni uyum için yüzlerce, binlerce yıl bir tümce bu. Ama ister istemez böyle düşündürtüyor da bitkimiz kalmamıştı ya, olsun! Şimdi, Kemer gerekecektir. Şu gerçek de artık biliniyor: içinde yaşadığımız çağ.. Şimdiden yazıyı okumaktan patlıcanını, Yuva kavununu arıyoruz tezgâhta. Kara Ekosistemlerde yıkım başlayınca artık geri dönüşü vazgeçebilirsiniz. İnekle Sarıkız’ı arıyoruz, yoktur. İnsanın yeryüzünde boy göstermesiyle birlikte, Ekosistemlerin doğayla mücadelesi de başlamıştır. 150 bin yıl boyunca Doğa, ilk haline, kontrol edilemez duruma dönüyor, ama bulsak bile onları ahıra çağıracak teyzeler de (çevredizgelerin) insan egemenliğinden kendini kurtarıyor bu mücadelede doğanın sözü geçmiştir hep. kalmadı. oluşması yeryüzünde yüz Günümüzden 10–12 bin yıl önce tarım devrimiyle Doğada, belirli binlerce yıllık evrimin birlikte insan, doğa üzerinde yavaş yavaş egemenliğini alanlarda bulunan sonucudur. Bir tür veya kurmaya başlamış, sonra daha hızlı olarak da doğa canlıların oluşturduğu gen ırkın yaşadığı bölge, o tür üzerindeki bu egemenliğini perçinlemiştir. Tarım havuzu bozulduğunda, yeni ya da ırkın yaşayabileceği alanları açmış, ormanları yakmış, suların akışını bir dengenin oluşması en uygun bölgedir ve değiştirmiş, saraylar, kentler kurmuş ve son olarak yüzlerce, binlerce yıl alır. yüzyıllar boyunca süren endüstri devrimiyle de doğaya karşı zaferini Dünyanın dengesinin evrim sonucu o bölgeye taçlandırmıştır. Ancak bu zafer, doğanın yıkımını daha bozulması ise ancak yüz uyum sağlamışlardır. Ama da hızlandırmış, iklimleri değiştirmiştir. Süreç, binlerce yılda, bambaşka o uyumu sağlayıncaya dünyanın yavaş yavaş ısınmasına doğru yol almaktadır. bir dengenin kurulmasıyla kadar nice atalarını Kaygılarımız dün erozyon üzerineydi, bugün küresel sonuçlanabilir. Buzul çağı kurban vermişlerdir ısınma üstüne. bu akışın bozulduğu büyük doğaya. O coğrafya, o ırk Öyleyse nedir bu küresel ısınma denen şey? Şöyle dönüşümlerden biridir. ya da türün "en iyi" özetlenebilir belki: Atmosferi oluşturan ozon, Küresel ısınmanın yaşam alanıdır. karbondioksit, kloroflorokarbon grubu ve metan gibi getireceği sonuç bu açıdan Dünyanın nüfus yükü gazlar, güneşten gelen ısının bir kısmını tutar ve değerlendirilirse getireceği arttıkça, lüks tüketim ve yeryüzünün ısısının dengede kalmasını sağlar. Bu yıkım göz önüne getirilebilir. konfor arzusuyla daha çok tüketim nesnesi peşinde denge sayesinde nehirler, okyanuslar belirli bir sıcaklık İşte bu yüzden ölümün soğuk soluğunu ensemizde koşmaya başladı insansoyu. Bu açgözlülük yüzünden düzeyinde kalır. Bu özelliğe sera etkisi deniyor. Bu hissediyoruz şimdi. İnsan üretim araçlarını geliştirerek yıkım daha bir hızlandı. Üretim artışı ve verimlilik gibi dengenin korunmasında karbondioksit çok önemlidir. doğaya karşı kazandığı zafer, ancak 10 bin yıl sürdü. hayallerle bölgesel ırklar ve türler yerine daha Günümüzde atmosferdeki karbondioksit miktarı enerji Şimdi doğa, ilk haline, kontrol edilemez duruma verimli(!) ya da üretken(!) ırk ve türler yetiştirildi. kullanımı ve hava kirlenmesine bağlı olarak hızla dönüyor, insan egemenliğinden kendini kurtarıyor. Hayvancılıkta da bitkisel üretimde de böyle yapıldı. artmaktadır. Bu artışta enerji kullanımı ve sanayinin Belki diyalektik bakışla, her zafer içinde bir yenilgiyi Ülkemizde de hayvan ıslahında yerli ırkların yerine, etkisi yüzde 75, ormansızlaşmanın ve tarımın etkisi de barındırır diye düşünebiliriz. 10 bin yıllık egemenlik Avrupa’nın koşullarına uygun ırklar getirildi ve yüzde 25 civarındadır. Atmosfere karbondioksit ve iki yüz yıllık zafer sarhoşluğunun sonuna geldi nerdeyse son otuz yılda birkaç milyar dolar para salınımında sanayileşmiş dediğimiz ülkelerin payını siz insansoyu. Teknoloji ile elde ettiği uygarlık ithalata gitti. Bu hayvanlar bir türlü uyum sağlayamadı. düşünün artık. saçmalığının bizi yıkıma götüreceğini söyleyenlere Elde kalanlar da ülkemizin çevre koşullarında Atmosferdeki, karbondioksit ve ısıyı tutan diğer kulak tıkayarak geldik bugüne. Yakıp yıktığımız, talan dayanıksız. Oysa, tırnak yapısının sağlamlığından, gazların miktarındaki artış, atmosferin ısısının ettiğimiz doğa, yine eski günlerdeki gibi baş edilemez meme dokusunun sağlamlığına, hastalıklara yükselmesine, güncel deyimle küresel ısınmaya neden olmaya doğru ilerliyor. Modern dünyada, endüstri devriminden sonra daha Çevre ve Orman Bakanlığı: önceki dönemlere göre ücretli kölelikle artarak süren sömürü, insanın doğa üzerindeki tahakkümünün en azılı, en dayanılmaz aşamasıydı. Bu yoğun saldırı karşısında doğanın canı çok yandı ve kan kaybediyor artık. Yaktığımız ateş söndürülemez oldu ve bizi de altyapının, ortaklaşa düzenlenecek etüt raporlarına ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – Çevre ve yakacak. Dünyanın öbür ucunda olan bir yıkım veya dayanılarak oluşturulması ve gerçekleştirilecek Orman Bakanlığı, kurulması öngörülen "tabiat doğaya verilen zarar, bu ucunda bizi de etkiliyor. Doğa faaliyetlerin söz konusu kurumların bilgi ve parkları"nın özelleştirilmesinin söz konusu bir beden gibidir çünkü ve fizyolojik bir bozukluk tüm tecrübelerinin bir araya getirilerek yürütülmesi olmadığını açıkladı. bedeni etkiler. öngörülmüştür. Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Korku tellallığı değil bu. Olacakların öngörüsü. Konuyla ilgili tüm çalışmalar, doğal kaynaklara Derneği üyesi Ahmet Demirtaş’ın ekimizin Ocak Çünkü Ahmet Oktay’ın dizeleriyle söylersek, "Yaşadık; ve dolayısıyla doğa bilincine uzak olan kent ayı sayısında yayımlanan "Ormanlara göz dikildi" hem iyiydi tarih hem kötü; / bir bilgelik damıttık halkının rahatlıkla ulaşabileceği alanlara başlıklı yazısında konu edindiği "tabiat parkları" ile acılardan / ordan kalma gözlerdeki ürküntü." oluşturulacak parklardan yararlanması sureti ile ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanlığı Basın ve Bu yazıyı yazdım, belki bir kişi okur da bu arsız doğa koruma bilincinin artırılması ve bu sırada Halkla İlişkiler Müşavirliği bir açıklama yaptı. yapılan sömürüye karşı duyarlığı gelişir diye. Belki rekreasyon ihtiyacının karşılanmasına yöneliktir. Açıklamada, bu parkların kurulmasına "doğal hâlâ zamanımız vardır diye. Ve kendime bir teselli Söz konusu yazıda belirtildiği üzere, kurulacak kaynakların tanıtımı ve korunmasına hizmet etmek" olsun diye. Yine Ahmet Oktay’ın dediği gibi "çünkü parkların özelleştirilmesi veya başka kişi/kurumlara amacıyla başlandığına değinilerek, şöyle denildi: sadece yazmak tesellidir / çektiğimiz acıya bu devredilmesi de söz konusu değildir." "Kurulacak tabiat parklarına ait teknik dünyada." Osman NAMDAR N "Tabiat parkları özelleştirilmeyecek" 23