22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kentin doğal bitkilerin satışından geçen yıl 1 milyon YTL'nin üzerinde gelir sağladığı bildirildi. Muğla şifa satıyor Özcan ÖZGÜR UĞLAEndemik ve şifalı aromatik bitkiler yönünden ülkemizin en zengin yörelerinden biri olan Muğla’da, orman bölge müdürlüğü satışını yaptığı doğal bitkilerden ve sığla yağından 90 bin YTL gelir etti. Özel sektörün yaptığı alım satımlarla Muğla’nın 2007 doğal bitkiler ihracat gelirinin 1 milyon YTL'nin liranın üzerinde olduğu bildirildi. Aydın’da da yetkili Muğla Orman Bölge Müdürlüğü, 2007 yılında orman tali ürünlerinden 90 bin 738 YTL gelir elde etti. Muğla ve Aydın ormanlarından köylüler tarafından 396 bin 914 kilogram defne yaprağı, 61 bin 162 kilogram adaçayı, 174 bin 239 kilogram kekik, 11 bin 584 kilogram datça harnupu, 3 bin 670 kilogram laden yaprağı, 39 bin 317 kilogram cistus, bin 520 kilogram lavanta, 29 bin 940 kilogram sıklement sapı, 16 bin 330 kilogram fıstık çamı kozalağı, 187 kilogram (Günnük ağacı) sığla yağı üretimi yapıldı. Karabaşotu, Isırganotu gibi diğer otlardan 16 bin 877 kilogram toplama gerçekleştirilirken, sumak yaprağı gibi diğer sürgün ve yapraklardan 20 bin kilogram, reçine üretimi yapılan diğer gövde ve dallardan 5bin 820 kilogram ve diğer tohumlardan da 30 bin kilogram toplama yapıldı. Sığla yağı elde edilen ormanların ise nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Sığla ağacı sadece Muğla M sahil şeridindeki sulak ve taban arazilerde yetişen orman varlıkları arasında bulunuyor. Halk arasında mide ülseri gibi bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan yağ, kozmetik sektörünün de başlıca tercihlerinden. Yağın ihracatı, günnük orman alanlarının çeşitli nedenlerle her geçen gün daralması sonucu düşüyor. Muğla'da yıllık 30 bin kilogram sığla yağı üretim kapasitesi olduğunu belirten Muğla Orman Bölge Müdürlüğü İşletme ve Pazarlama Şube Müdürü Mehmet Egeli, şunları söylüyor: ''Köyceğiz ve Marmaris'teki bin 224 hektar alandaki sığla ağaçlarının, yıllık ortalama verim kapasitesine göre 604 hektarlık bölümü çalışma yapılabilecek durumda. Buradan da 30 bin kilogram sığla yağı üretimi elde edilebilir. 1998 yılında Muğla'da 6 bin 420 kilogram, 1999 yılındaysa 9 bin 483 kilogram üretim gerçekleşirken, 1999 yılından sonra sığla yağı üretimi durdu. Talep yoktu. Nitekim 2007 yılında 187 kilogram üretimin 127 kilogramını satabildik." Ormanlık arazilerden toplanan ve ihraç edilen kuzu göbeği ve diğer mantar türleri de orman tali ürünleri arasında yer alıyor. Köylülerin kış aylarında topladığı mantar türleri genellikle iç pazarda tüketilirken, bunlardan yine köylülerin topladığı kuzu göbeği başta Fransa olmak üzere öteki Avrupa ülkelerine özel firmalar tarafından ihraç ediliyor. Muğla ve Aydın ormanlarından elde edilen reçinenin boya, sığla yağının kozmetik sanayinde, diğer doğal bitkilerin de ilaç sanayinin yanı sıra, mutfaklarda kullanıldığını belirten Muğla Ticaret Borsası Başkanı Hayati Nizamoğlu da, "Resmi olmayan verilere göre Muğla doğal bitkiden genel bütçeye 1 milyon YTL'nin liranın üzerinde döviz girdisi sağlıyor. Doğal bitki satışından köylülerimiz de önemli bir yan gelir elde ediyorlar. Ancak bu gelir daha da artabilir" dedi. Bu bitkilerin önemli bölümünün oluşturulacak plantasyonlarla üretiminin olanaklı olduğuna da dikkat çeken Nizamoğlu, "Öncelikle bu konuda kapsamlı bir envanterin çıkarılması, planlama ve devlet desteği gerekiyor. Sığla yağı elde Envanter önemli, çünkü edilen ormanların Muğla’nın sattığından çok nesli tükenme satmadığı doğal bitkiler tehlikesiyle karşı var. Bunlardan biri de karşıya. ‘kapari’ adındaki çalısı bitki. Avrupalı bu bitkinin meyvelerini afrodizyak özelliği ile biliyor. Öteki bitkiler gibi, şifa bitkisi de. Erozyonu da engelleyen bu bitkinin meyvelerinin turşusu, salamurası, reçeli, ezmesi yapılıyor. Muğla’nın her yanında var. Önünden geçip gidiyoruz.En önemlisi bu doğal bitkileri sanayi ürünü haline getirmeliyiz. Sıkma, paketleme tesislerimiz olmalı. Örneğin köylümüzün kendisi için ilkel yöntemlerle çıkardığı kekik yağını, elma yağını Muğla’da sanayi ürünü haline getirebilmiş değiliz. O zaman istihdam ve ülke ekonomisine ciddi girdi sağlayan yeni bir kapı açılmış olacaktır" diye konuştu. Keçiboynuzundaki etkin maddenin, aynı zamanda bazı alerjik astım ve guatr rahatsızlığından nefes darlığı çekenlere de iyi geldiği saptanmış. Keçiboyunuzu ilgi yoksunu DANA (Cumhuriyet Bürosu) Anadoluda bazı yörelerde, özellikle Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü bölgelerde yetişen yeryüzünün en eski bitkilerinden olan keçiboynuzunu (harnup) bilmeyen yok gibidir ülkemizde. Ancak, insan sağlığı açısından çok yararları olduğu bilinmesine, uzmanların açıklamasına karşın, ülkemizde üretimi ve tüketimi bilinen gerçeklere ters orantılıdır. Anavatanı olarak yine Akdeniz ikliminin hakim olduğu Suriye, Kıbrıs, Yunanistan, İspanya, Fas, Tunus, Cezayir, İsrail ve Libya bilinmesine karşın, ülkemizde Ege kıyısındaki Datça'dan başlayarak, Antalya, Alanya, Anamur, Silifke, Mersin, Adana ve Antakya dahil Toros dağlarının eteklerindeki tüm bölgelerde, yaklaşık bin 500 kilometrekarelik kıyı şeridinde doğal olarak yetişmektedir. Ancak halk arasında keçiboynuzu olarak bilinen Harnup'un dertlere deva, hastalara şifa, çocukların beslenip,yetişmesinde önemli bir gıda maddesi hatta erkekliğe çare bir ilaç olduğunu kaç kişi biliyor ülkemizde. Bu konuda Adana Orman Bölge Müdürü Seyfettin Yılmaz'ın açıklamalarını dinliyoruz: "Ülkemizde doğal olarak yetişen, toprağı erozyona karşı korumada önemli rol üstlenen, yangına ve kuraklığa dayanıklı bir ağaç türü olan harnup, meyvesi ve tohumu ile; gıda, sağlık, tekstil, otomotiv, kozmetik gibi daha birçok sanayi dalında temel hammadde olarak kullanılmaktadır. Ancak, halkımızın meyvesini daha çok kullanmasını, tüketmesini istiyoruz" dedi. A Akdeniz Bölgesinde Muğla'dan Hatay'a kadar olan bölgede bin 500 km2'lik sahil şeridinde yetişen ve yol boylarınca görülen keçiboynuzuna olan ilginin azlığından yakınan sadece Yılmaz değildi kuşkusuz. Onun faydasını, yararlarını bilip, pazarlayan, satanlar da yakınıyordu halkın ilgisizliğinden. Oysa neye yaramıyor, neye iyi gelmiyordu ki keçiboynuzu. Yılmaz'ın dediği gibi; ülkemizde doğal olarak yetişen, toprağı erozyona karşı koruyan, yangına ve kuraklığa dayanıklı bir tür olan harnup, meyvesi ve tohumu ile gıda, sağlık, tekstil, otomotiv, kozmetik gibi bir çok sanayi dalında da temel hammadde olarak kullanılıyordu zaten. Ama bir de meyvenin neye yaradığı gelin birlikte irdeleyelim: "Yetişmeye başladığı ilk 15 yıl meyve vermeyen bir ağaç türü olan keçiboynuzunun meyveleri ilk başlarda yeşil olup, olgunlaştıkça parlak kahverengi renk alır. Keçiboynuzunun en büyük özelliği nefes darlığına karşı oldukça etkili olmasıdır. Nefes darlığına karşı tedavi edici olan maddesi hemen hemen başka hiçbir bitkide bulunmayan keçiboynuzundaki etkin maddenin, aynı zamanda bazı alerjik astım ve guatr rahatsızlığından nefes darlığı çekenlere de iyi geldiği saptanmıştır. Konunun uzmanlarına göre; akciğer ödemine karşı iyi bir destek tedavi sağlayan meyve, balgam söktürücü ve astıma karşı olan tedavi edici gücü nedeniyle sigara içenlerin de gözdesi olması gerekiyor. Yine yetkililere göre, beslenme programı içinde yer alan keçiboynuzu, kanser riskini azaltırken, aynı zamanda sperm sayısını artıran özelliğe de sahip. Aktif sperm sayısı az olan ve az sperm sayısından dolayı çocuğu olmama riski yüksek baba adaylarının kullanmasında büyük yarar var. Keçiboynuzunu, "İktidarsızlığa karşı adeta mucize çözüm" olarak değerlendiren bazı ilgililer, iktidarsızlık çeken erkeklerin hiç çekinmeden uygulayabilecekleri keçiboynuzu kürünün, iktidarsızlığa karşı mükemmel bir çözüm olacağını hiç çekinmeden öneriyorlar. 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle