08 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Merdiven altı ürünler çok sağlıksız Kemiksiz etin kilosunun 1415 YTL olduğu yerde 45 YTL’ye salamsosis satılıyor… Dr. Nuri ÇAĞIŞ Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Genel Sekreteri iz Türkiye teknoloji üretemiyor diyenlere inanmayınız. Yoğurttan ayran yapmasını dünyaya biz öğretmedik mi? Ya arı görmemiş balı, sütsüz peyniri, etsiz hamburger ve köfteyi, patatesten kaşar peynirini ilk kez kim üretti sanıyorsunuz? Tükettiğimiz et ürünlerinin ekonomik ve sağlıklı olmasına gelince. Et ürünlerine bitkisel protein (soya proteini) ve tavuk kemik kıyması (mekanik olarak kemikten ayrılmış etler) koymak suretiyle hem halkımızı kırmızı etlerin neden olduğu kalp damar hastalıkları riskinden korumuş ve hem de soya proteininin kemiksiz etten 1/51/6, tavuk kemik kıymasının 1/161/17 oranında daha ucuz olması nedeni ile halkımızı daha ucuz et ürünü (et ürünü demek ne derecede doğru ise) yemek olanağına kavuşturmuş oluyoruz. Ayrıca da soya proteininin etten daha fazla protein içeriyor olması da işin sağlık yönünden ekstrası. Bu durumda et ürünlerimizin sağlıklı ve ekonomik olmadığı iddia edilebilir mi? Pek tabii ki bütün et ürünleri üreten firmaların bu işi böyle yaptıklarını iddia etmek doğru değildir. Çok şükür ki sağlıklı ve güvenilir et ürünleri üreten pek çok firmaya sahibiz. Ancak yukarıdaki savların gerçek olmadığını ve merdiven altı tabir edilen firmalar tarafından üretilen et ürünleri ile ilgili olduğunu düşünebilirsiniz. Çünkü bizlere hep televizyon programlarında merdiven altı tabir edilen firmaların üretim ve ürünleri teşhir edilerek gıda terörünün nasıl önlendiği gösterilmedi mi? Yukarıdaki savların ne derecede gerçek olduğunu ve işin boyutunun nerelere kadar uzandığını görmek için isterseniz ülkemizin en eski ve en büyük et ürünleri üreten firmalarından birinin hamburger etiketine, yine kanatlı eti ve ürünleri üreten en büyük firmalarından birinin ikinci markasının tavuk sosis etiketine bakınız. Bu ürünlerin etiketlerinde bitkisel protein içerdikleri (oranları belirtilmeksizin) açıkça belirtilmektedir. Ülkemizdeki et ürünleri ile ilgili mevzuatta ve özellikle bu ürünlerin etiketlerinde uygun olarak üretildikleri belirtilen "Et Ürünleri Tebliği"nde et ürünlerine bitkisel protein katılabileceğine dair hiçbir hüküm bulunmazken bu ürünlere bitkisel protein (soya proteini) katılması, etikette deklere edilmesi, üstelik de etiketinde belirtildiğine göre bu ürünün Tarım ve Köy İşleri Bakanlığından üretim izni alması ilginç ve bir o kadar da başıbozukluğun göstergesidir. Hal böyle olunca merdiven altı tabir edilen diğer firmaların ne yaptıklarını bir düşününüz. Et ürünlerinin etiketlerinde uygun olarak üretildikleri belirtilen "Et Ürünleri Tebliği"nde kırmızı et ürünlerine kanatlı eti katılabileceğine dair herhangi bir hüküm mevcut değilken ve sadece "Et ürünleri etiketlerinde belirtilen kasaplık hayvan etlerinden imal edilmelidir" hükmü mevcutken piyasada satılan pek çok kırmızı et ürününün etiketlerinde değişik oranlarda (çoğunlukla % 2535 oranında) hindi eti içerdikleri belirtilmektedir. Bu durumda bu ürünlerin gerçekte ne oranda hindi ya da tavuk eti, ya da tavuk kemik kıyması içerdikleri üretici firmaların insafına kalmış bulunmaktadır. Bu durum geçen hükümet döneminde Tarım Bakanlığı yapmış bir gıda profesörünün Türk halkına armağanıdır. Bu konuda laboratuvar analizleri yapmaya da gerek bulunmamaktadır. Konu hakkında fikir edinebilmek için sadece bu AB’ye girme çabaları içindeki Hükümetin önündeki tek rehber AB Gıda Mevzuatıdır. Ancak bizler bu mevzuatın kokorecin yasaklanması ya da parça tavuk eti satılmaması ile sınırlı olduğunu sanmaktayız. Oysa bu oldukça kapsamlı ve binlerce sayfayı bulan bir konudur. Ne yazık ki AB de 1980 ve 1990 yıllarda yürürlüğe giren pek çok yönetmelik ülkemizde halen yürürlüğe girememiştir. Son yıllarda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından AB Mevzuatına uyum sürecinde gıda mevzuatımızın yenilenme çalışmaları başlatılmıştır. Ancak AB Mevzuatına uygun olduğu iddiası ile mevcut mevzuatımız yenilenirken ne yazık ki eski alışkanlıklarımızdan, mesleki ve politik tutuculuğumuzdan kurtulamamaktayız. Bu nedenledir ki büyük umut, iddia ve tanıtımlarla çıkarmış olduğumuz 5 Haziran 2004 tarih ve 5179 sayılı Gıda Yasası AB tarafından kabul görmeyerek bu gün yeniden hazırlanmak durumunda kalınmıştır. Ayrıca sadece yasa çıkarmanın yeterli olmadığı da mevcut uygulamalarla ortaya çıkmaktadır. AB Mevzuatına uygun olduğu iddiası ile yeni çıkan yönetmelikler adeta üniversite mezunlarına iş bulmak için çıkarılan bir istihdam yönetmelikleri haline gelmiştir. Bu yönetmelikler kapsamında bütün gıda işletmelerine, hatta fırın ve yufkacılara bile gıda mühendisi çalıştırma zorunluluğu getirilmiştir. Bu çerçevede yukarıda belirtilen et ürünleri işletmelerinde de çoğunlukla kalite kontrol müdürü ya da çeşitli sıfatlarla gıda mühendisi çalıştığı muhakkaktır. Ancak bunun sorunu ve yaşanan karmaşaya çözüm olmadığı da en azından yukarıdaki örneklerden açıkça görülmektedir. Dikkati çeken bir başka konu da gıda işletmelerinde uygulanan HACCP ve ISO kalite güvenliği sistemlerinin uygulanışıdır. Ülkemizde bu sistemlere sahip olmayan hemen hemen hiçbir gıda işletmesi kalmamışken yaşanan bu karmaşaya anlam vermek mümkün değildir. Bunun başlıca nedeni bu kalite güvenilirliği sistem belgelerinin ya kolaylıkla verilmesi ya da sadece tabela ve reklâmlarda kullanılması ve yeterince uygulanmaması olsa gerektir. Sorunun gerçekçi ve kesin çözümü AB mevzuatında mevcuttur. AB mevzuatı hayvansal kaynaklı gıda üreten işletmelerde devlet adına denetimler yapmak üzere resmi veteriner hekim çalıştırılmasını zorunlu kılmıştır. Ülkemizde daha önceki yönetmeliklerde yer verilen ancak hiçbir zaman yürürlüğe sokulmayan bu zorunluluk, mesleki bağnazlıklarla 5 ve 8 Ocak 2005 de çıkarılan kırmızı et ve kanatlı eti yönetmeliklerinden çıkarılmıştır. Ne yazık ki bunun acısını AB’ye ihracat yapmak isteyen son derece modern ve Avrupa’da dahi ender bulunabilen 5 adet kanatlı eti üreten firmamız çekmiştir. Bu Firmaların tüm koşullarının uygun olmasına karşın sırf bu işletmelerde "resmi veteriner hekim" çalışmaması nedeni ile AB’ye ihracat yapmalarına AB uzmanlarınca izin verilmemiştir. Böyle gittiği sürece AB yolunda daha çok uzun yollar kat etmemiz ve eleştiriler almamız kaçınılmazdır. S ürünlerin fiyat etiketlerine bakmak yeterli olacaktır. Kemiksiz etin en az 1415 YTL ’ye satıldığı günümüzde piyasada 7 TYL ’ye sucuk, 45 YTL ’ye salamsosis ve hamburger satılmaktadır. İşin en önemli ve endişe verici tarafı bu ürünlerin toplu tüketim merkezlerinde, okul kantin ve yemekhanelerinde satılıyor olmasıdır. Bunun için okul kantinlerinde satılan Hamburger, köfte, sucuk, salam ve sosislerin kaça alındıklarına ve satıldıklarına bakmak yeterli olacaktır. Bu durumda ülkemizin geleceği çocuklarımızın ne derece sağlıklı beslendiklerini tahmin edebiliriz. Şüphesiz ki sorunun temel nedeni bu konudaki mevzuat ve denetim yetersizliğidir. Bu konuda 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle