13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Organik süt üretimini geliştirmek olası Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI Prof. Dr. Turgay TAŞKIN Dr. Alper ÖNENÇ T ürkiye’de organik süt üretiminin gelecek açısından önemli bir potansiyele sahip olacağı söylenebilir. Öncelikle böyle bir potansiyel, Türkiye tarımının genel özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Türkiye’de şimdiki durumda bile birçok bölgede ekstansif bir tarım yapılmaktadır. İşletme başına düşen hayvan sayısı azdır. Hayvanların beslenmesinde, yönetiminde ve sağıtımında geleneksel yöntemler kullanılmaktadır. Beslemede Ege ve Marmara tarım bölgelerinin dışında sentetik katkılar yoğun bir şekilde kullanılmamaktadır. Bu bağlamda hayvan türleri dikkate alınarak Türkiye organik süt üretimini geliştirme olanakları açısından şunlar söylenebilir. bir koyunculuk söz konusudur. Genel olarak Türkiye’de üretilen koyun sütlerini doğal organik süt olarak kabul etmek olasıdır. Bu sütler ağırlıklı olarak peynir ve yoğurt yapımında kullanılmaktadır. Denetimli üretim ve diğer sosyoekonomik koşullar sağlanabilirse, koyunlarda organik süt üretimine geçişin sığıra göre daha kolay olabileceği söylenebilir. Keçi Yetiştiriciliğinde Türkiye’de keçi varlığı Ankara keçisi dışında süt hayvanı olarak kabul edilir ve elde edilen sütler ağırlıklı olarak peynire işlenir. Keçilerin beslenmesi de büyük ölçüde doğaya, orman içi ve kenarı meraya dayanır. Elden beslemenin düzeyi oldukça düşüktür ve hemen hemen yok gibidir. Bu nedenle keçi sütleri de aslında organik süttürler. Türkiye’de koyunda olduğu üzere, keçilerde de pazar için organik süt üretimine geçişin oldukça kolay olduğunu söylemek olasıdır. Organik süt üretiminin geliştirilmesinde kimi önermelerin hızla yaşama geçirilmesi zorunludur. Bunlardan birincisi, Türkiye tarımının yapısal sorunların çözümüne ilişkin önermedir. Yapısal sorunun başında örgütlenme konusu vardır. Burada üreticinin önünde iki seçenek söz konusudur. Bu iki seçenek ilk aşamada birbirine rakip gibi gözükmeyebilir. Bunlardan birincisi sermayesi güçlü büyük şirketlerin yabancı organik ürün pazarlayan firmalarla sektöre girmesi şeklindedir. İkincisi ise, üreticilerin hızla örgütlenerek kooperatif örgütler aracılığıyla üretime ve ürünlerin değerlendirilmesine girmesidir. Gerek kooperatifler gerekse şirketlerin kuracağı süt işleme kurumlarının, sözleşmeli ya da üyelik üretim modeli ile önemli işgücü sağlaması söz konusu olabilecektir. Diğer yandan üreticinin ekonomik örgütlenmesi yanında teknik örgütlenmesi de önemlidir. Bu bağlamda, damızlıkçı yetiştirici birliklerinin Süt Sığırcılığında Süt sığırcılığında organik süt üretimini belirleyen önemli konulardan biri bölgeler arasındaki ayrımdır. Marmara, Ege ve Akdeniz tarım bölgelerinde kültür ırkı ve melezlerine dayalı entansif hayvancılık giderek egemen olmaktadır. Anılan bölgelerde verim artırıcı hormon ve benzeri maddeler ile sentetik yem katkı maddelerinin yoğun olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte, pazar olanakları dikkate alındığında, bu bölgelerde ekstansif organik hayvancılığının geliştirilmesi de söz konusu olabilir. Ancak doğal kaynakların zengin olduğu Karadeniz, Doğu Anadolu, ve Güneydoğu Anadolu tarım bölgelerinin organik süt sığırı üretim için daha uygun olduğu öne sürülebilir. Bu bölgelerde yerli ırkların egemenliği söz konusudur. Özellikle Doğu Anadolu tarım bölgesi kirlenmemiş yapısı ve iklim özellikleri nedeniyle, organik süt sığırcılığı için uygun bir kaynak konumundadır. Koyun Yetiştiriciliğinde Türkiye’de koyunların beslenmeleri büyük ölçüde çayır ve meralara bağımlıdır. Koyunlara çok az miktarlarda yoğun yem verilir. Bununla birlikte Batı Anadolu kesiminde diğer bölgelere göre daha entansif 100 liralık sattık, 94 liralık aldık ANKARA(ANKA)Türkiye tarım ürünü ithalatı, ihracatının yüzde 94'üne ulaştı. Bu yılın ilk iki aylık döneminde toplam 1 milyar 23.9 milyon dolarlık tarım ürünü ihraç eden Türkiye'nin tarım ürünü ithalatı ise 965.2 milyon dolara ulaştı. Buna göre Türkiye 100 liralık tarım ürünü sataıp 94 liralık tarım ürünü aldı. Dış Ticaret Müsteşarlığı verilerinden yapılan belirlemeye göre, Türkiye'nin ocakşubat dönemindeki tarım ürünleri ithalatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6.3'lük artışla 965.2 milyon dolara çıktı. Geçen yılın b.u dönemde 907.9 milyon dolarlık tarım ürünü ithal edilmişti. Türkiye'nin ocakşubat dönemindeki tarım ürünleri ihracatı ise yüzde 2.4 oranında azaldı. Geçen yılın ocakşubat döneminde 1 milyar 49.5 milyon dolar düzeyinde bulunan tarım ürünleri ihracatı bu yıl 1 milyar 23.9 milyon dolara düştü. Türkiye yılın ilk iki aylık döneminde 111 ülkeye tarım ürünü sattı. Tarım ürünü ihraç edilen ülkeler arasında İtalya 143.1 milyon dolarla ilk sırada yer aldı. Bu ülkeye yapılan ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 109.2 oranında artış gösterdi. İtalya'yı 119.2 milyon dolarlık ihracatla Almanya izledi. Türkiye'nin Almanya'ya yönelik tarım ürünleri ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.7 oranında gerilediği belirlendi. Türkiye'nin Rusya'ya tarım ürünleri ihracatı ise yüzde 11.5 oranında artarak 65.8 milyon dolara ulaştı. Bu ülkeleri 66.7 milyon dolarlık ihracatla ABD, 45.6 milyon dolarla Hollanda, 40.7 milyon dolarla Fransa, 39.4 milyon dolarla İngiltere, 36.7 milyon dolarla Belçika ve 27 milyon dolarla da Suudi Arabistan izledi. Libya'ya 26.2 milyon dolarlık ihracat yapılan yılın ilk iki aylık döneminde İspanya'ya 24.8, Romanya'ya 24, Suriye'ye 22.2, Yunanistan'a 19.2 ve Japonya'ya da 18.9 milyon dolarlık tarım ürünü satıldı. Türkiye Estonya'ya 235 bin, Cape Verde'ye 69 bin, Fildişi Sahilleri'ne 1.9 milyon, Gambiya'a 1.5 milyon, Gine'ye 1.4 milyon, Kamerun'a 1.2 milyon, Kenya'ya 623, Mali'ye 109 bin, Senegal'e 1.4 milyon, ve Yeni Zellanda'ya 2 milyon dolar değerinde tarım ürünü sattı. örgütlenmesi hızla tamamlanmalıdır. Sığır yetiştiriciliğinde damızlıkçı birlikler belli bir gelişme göstermişlerdir, ancak koyun ve keçide başlangıç aşamasındadırlar. Bilindiği üzere bu örgütlerin temel görevi olan kayıt tutma, organik hayvancılık için koşuldur. Diğer önemli bir yapısal sorun Türkiye’deki işletmelerin küçük, parçalı ve birbirine çok yakın olmasıdır. Bu durum nedeniyle, çevrede konvansiyonel tarım yapan işletmelerde kullanılan kimyasallardan dolayı organik üretimi olumsuz olarak etkileyecektir. Bu bağlamda, orta ve uzun dönemde tarımsal işletmelerin büyümesine yönelik düzenlemenin devreye sokulması koşuldur. Bir başka yapısal sorun, organik hayvancılıkta temel yem kaynağı olarak kullanılması zorunlu meralarımıza ilişkindir. Mera yasasıyla ilgili düzenlemelerin hızlandırılmasına gereksinme vardır. Yapısal sorunların çözümüne ilişkin önerilerin dışında, ikinci önemli önerme, eğitimle bağlantılıdır. Türkiye’de organik süt hayvancılığı konusunda eğitimli ara elaman ve uzman sayısı yetersizdir. Atatürk Üniversitesi dışında diğer üniversitelerde organik hayvancılık lisans ve lisans üstü programı bulunmamaktadır. Bu nedenle, ivedilikle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ya da üniversiteler tarafından üretim teknikleri hakkında ayrıntılı ve uygulamalı kurslar düzenlemelidir. Ücretsiz danışma hatları kurulmalı, yayın faaliyetleri yeterli duruma getirilmelidir. Üçüncüsü, veri tabanı eksikliği ve bilgi akışının düzensiz olması şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Organik hayvansal üretim planlaması yapılmalı ve stratejiler geliştirilmelidir. Dördüncüsü, bu bağlamda organik tarım ve hayvancılık için özendirici bir destekleme sağlanmalıdır. Beşincisi, tüketicilerin organik hayvansal ürünler konusunda bilgi eksikliği hızla giderilmelidir. Fiyat yüksekliği dışında tüketiciler, organik ürünleri bir fantezi olarak görmektedirler. Bu ürünlerin özellikle çocuklar ve yaşlılar açısından önemi, iletişim organları aracılığıyla tanıtılmalıdır. İç pazarın geliştirilmesi açısından bunun önemi vardır. Altıncısı, denetim ve sertifikasyon işlemlerinin şimdiki durumda çok uluslu firmaların denetiminde olmasından kaynaklanır. Bu koşul, maliyetleri yükselttiği gibi dışa bağımlığı da beslemektedir. Bu konudaki yasal sorunlar çözümlenmelidir. Sonuç olarak şu söylenebilir. Türkiye’de organik bitkisel ve hayvansal üretiminin göreli paylarının artışı, daha sağlıklı bir beslenme nedeniyle toplum sağlığını olumlu olarak etkileyecek ve çevrenin korunmasına da katkıda bulunacaktır. Bunların yanında daha bilinçli bir tarımsal üretimin devreye girmesiyle de kırsal kesimin gelirini artıracaktır. 28
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle