Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Her yanımız deniz, göl ve akarsu, ama yararlanmıyoruz İşlenmiş su ürünlerini bilmiyoruz Vural KÖSE A DANA Üç yanı denizlerle çevrili, çok sayıda göle ve akarsuya sahip ülkemizde su ürünleri tüketiminin oldukça düşük olduğunu kaydeden Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bahar Tokur, su ürünlerinden yeteri kadar yararlanılmayan ülkemizde, işlenmiş su ürünleri teknolojilerinin de yeteri kadar gelişmediğini söyledi. Kıyılmış balıktan elde edilen balık kroketi, salam, sosis ve köfte gibi ürünlerin sadece Çanakkale'deki bir tesiste üretildiğini vurgulayan Tokur, reklama ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Tokur, "Daha çok çalışan kesimin, besleyici ve kolay hazırlanabilir olması dolayısıyla tercih ettiği delikates ürünlerinin tüketimi, ekonomik, kültürel gelişmeyle artacaktır" dedi. Su Ürünleri Fakültesi'nde master öğrencilerine "Delikates ürünlerin (balık kroketleri, salamları, sosisleri, burgerleri, pastaları vb.) işlenmesi, işlemeye ve depolamaya bağlı kalite değişimleri ve analizleri" dersi veren Tokur, "delikates" diye adlandırılan ürünlerin coğrafi koşulların uygun olmasına karşın ülkemizde yeteri kadar bilinmediğine dikkat çekti. Tokur, "Çalışan insan sayısının artmasına bağlı olarak ailelerin refah düzeyi de artıyor. Özellikle memur kesimi, evine geldiğinde hazırlaması kolay olmasının yanında besin değeri yüksek ve sağlıklı olan bu işlenmiş su ürünlerini tercih ediyor" diye konuştu. Türkiye'de su ürünü işleyen firmaların daha çok ihracata yönelik faaliyette bulunduğunu belirten Tokur, şöyle devam etti: "Özellikle Ege Bölgesi ve Çanakkale'de yoğunlaşan bu firmalar daha çok yurtdışı pazarlara yönelik çalışıyorlar. Ayrıca, Adana ve Konya'da da tütsülenmiş yılan balığı, salyangoz, kurbağa bacağı gibi ürünleri Yrd. Doç. Dr. Bahar Tokur işleyen firmalar bulunuyor.Adana'da faaliyet gösteren beş firmadan ikisinin AB normlarına uygunluk belgesi de bulunuyor." Su ürünlerinin işleme yöntemleri konusunda bilgi veren Tokur, şunları söyledi: "Bu ürünler dondurularak, konserve yapılarak, tütsülenerek, tuzlanarak, marine (turşu, salamura) edilerek , kıyılıp salam, sosis, burger, köfte haline getirilerek işlenebilmekte. Ayrıca balık havyarları mumlanarak piyasaya sürülmekte. Salam, sosis, burger gibi ürünler ise yurtdışından gelen girişimciler tarafından kurulan bir firma tarafından Çanakkale'de üretiliyor. Bizim balıklarımızı kullanıp çok ucuza mal ettikleri ürünlere kendi markalarını basıp ülkelerinde yüksek fiyatlarla satıyorlar." Diğer bölümlere göre daha kolay iş bulunabildiği için işleme teknolojileri konusunda eğitim almak isteyen kişilerin her geçen gün arttığını kaydeden Tokur, bu kişilere dünyada su ürünlerinin nasıl değerlendirildiği, işleme teknolojisi, balığın kalitesi, besin değeri, dondurulduktan sonra son tüketim tarihinin ne olacağı gibi konuları anlattıklarını söylerken şöyle devam etti: "Her yıl 45 master, 23 de doktora öğrencisi mezun ediyoruz. Mezun ettiğimiz öğrenciler, gıda bölümünde anlatılan her konuyu çok iyi biliyorlar. Su ürünü işleyen firmalarda ve su ürünü satışı yapılan marketlerde çok kolay iş bulabiliyorlar. İlgi fazla, öğretim üyesi az olduğu için kontenjan koymak zorunda kalıyoruz" dedi. "Reklam şart" diyerek su ürünlerinin sağlık açısından öneminin vurgulanıp tanıtımının yapılması gerektiğini irdeleyen Tokur, delikates ürünleri hakkında da şu bilgileri verdi. "Kıyılmış balık yada balık filetosunun üzerini önceden hazırlanmış malzemeyle kapladıktan sonra bir ön pişirme yapılır ve dondurulur. Bu gıdaya balık kroketi deniliyor. Et yerine balık kullanılıp içine baharatlar ekledikten sonra köfte biçimine getirilen, ızgarada ya da burger makinelerinde pişirilen gıdaya da balık burger deniliyor. Ayrıca et ürünlerinde uygulanan tekniklerle balık salamı ve sosisi de elde ediliyor. Ayrıca, pasta görüntüsüne sahip, genelde balık yumurtasıyla süslenen balık pastaları da var. Karadenizlilerin balık turşusu dedikleri 'marinat'lar ve balık salataları da delikatesler arasında bulunuyor" Türk damak zevkine uygun işleme teknolojileriyle hazırlanan su ürünlerinin iyi tanıtılması ve sunulması halinde ülkemizde su ürünü tüketiminin artacağını savunun Tokur sözlerini şöyle bitirdi: "Balıklarda hiçbir yağda olmayan yükseklikte doymamış yağ asitleri bulunuyor. Kanseri, damar sertliğini, kalp krizini önleyen bu durum halka iyi duyurulursa insanlar ilaç yerine su ürünlerine yönelecektir." ‘Mayınlı araziler Türk çiftçisine açılsın’ TEMA Vakfı uriye sınırımızda, 3,5 milyon dönüm büyüklüğünde olduğu ifade edilen ve yaklaşık 5060 yıldır tarım yapılamamış, dolayısıyla hiçbir kimyasal madde, gübre veya ilaç kullanılmamış mayın döşeli tarım alanları bulunmaktadır. Uzmanlarca, dünyada bu ölçekte bakir kalmış verimli tarım alanı yoktur. 270 bini aşkın gönüllüsüyle 14 yıldan bu yana ülke topraklarımızın korunması ve verimli kılınması için mücadele veren TEMA Vakfı, bu ölçekte verimli tarım topraklarının bozulmadan kalmış olmasının ülke tarımımız için önemli bir fırsat olduğuna inanmaktadır. TEMA olarak, mayınlı tarım alanlarımız ile ilgili gelişmeleri yakından takip etmekte ve endişe verici bulmaktayız. Zira bilindiği üzere Maliye Bakanlığı tarafından bölgedeki tarım alanlarının mayından temizlenmesi ve tarımsal amaçlı kullanılmasının yapişletdevret modeliyle yabancı firmalara da açık olması kaydıyla ihaleye açılması ve 49 yıllığına kiraya verilmesi kararlaştırıldığı öğrenilmiştir. TEMA Vakfı, bu verimli arazilerin mayından temizlenerek tarıma açılması girişimini desteklemektedir. Ancak, bir ülkenin güvenliği milli sınırlarından başlar. Bizim görüşümüze göre; hem konum hem de verimlilik olarak bu kadar stratejik öneme sahip tarım topraklarımız ancak Türk girişimcilere ve Türk çiftçilere emanet edilebilir. Bunun dışındaki alternatifler ülke güvenliğimizi riske altına sokacak ve gıda üretiminin kontrolünü tehlikeye atacaktır ve asla kabul edilemez bir durumdur. Bölgenin sosyoekonomik durumu göz önünde bulundurulduğunda; bu arazilerin kendi işgücümüzle temizlenmesi ve kendi çiftçilerimiz ile yeniden tarıma kazandırılmasının tarımsal faaliyetlerimize, bölge insanımıza aşişistihdam ve ekonomimize taze kan sağlayacağı açıktır. Bölgedeki verimli tarım alanlarımız, bu toprakların arazi yapısını en iyi bilen ve sınırlarımızın koruyucusu Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ve/veya onların denetiminde Türk girişimciler tarafından temizlenmeli ve Türk çiftçisi veya girişimciler tarafından sadece tarım amaçlı kullanılmalıdır.Bu nedenle ülke güvenliğimizi ve verimli topraklarımızın kontrolünü tehlikeye atacak bu girişimden bir an önce vazgeçilmesi gerektiğine inanıyor ve aksi durumun yaşanmaması için herkesi göreve çağırıyoruz. S 22