Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tarımda AB’ye uyum sağlayacak örgütlenme yok ikinci sırada, buğday üretiminde sekizinci sırada, çay üretiminde altıncı sırada, toplam meyve üretiminde on birinci sırada ise de, günümüzde Türkiye tarımında verimi etkileyen önemli sorunlar vardır. Tarımda üretim ve dolayısıyla verimi olumlu ve olumsuz yönde etkileyen etkenlerin başında; ekolojik koşullar, üretim, soysaekonomik yapı ve eğitim başta gelmektedir. Ekolojik koşullardaki tarımı etkileyen unsurların başında; su, toprak ve hava kirliliği, erozyon ve çölleşme gelir. Üretim ile ilgili konuların başında; tohumluk, tarımsal mücadele, gübreleme, sulama ve tarımsal mekanizasyon gelir. Tarımda soysaekonomik sorunlar olarak; risk ve belirsizlik, kredi ve mali kaynaklar, kurumsal yapı, pazarlama, masraflar ve getiri, bilgi, gelenek, davranışlar ve eğitim başta gelir. Tarımda üretimi ve dolayısıyla verimi etkileyen bu unsurlar, AB ülkelerinde de vardı. Hatta bir çoğunda hala var. Ancak çağdaş bir yaklaşımla AB ülkelerinde tarımın bir çok sorunu çözülmüştür. AB sürecinde bulunan ülkemizde tarımın sorunları, görüldüğü gibi oldukça fazladır. Bu sorunların çözümünde, Türkiye tarımının AB’ye karşı mevcut durum değerlendirilmesi yapılarak, Türkiye tarımının AB tarımına karşı güçlü yönleri, zayıf yönleri, fırsatlar ve tehditler olarak , bir dizi halinde ele alınması ve belli bir süreç içerisinde , kırsal kesime, daha doğrusu tarımsal alanda yaşayanlara ve tarımla beslenenlere ,daha iyi koşullar getirmesine dikkat edilerek çözümlenmesi gerekir. Mevcut durumda, Türkiye tarımının AB sürecinde "güçlü yönleri" olarak : ? Geniş tarım alanlarının varlığı, ? Tarımsal üretim potansiyelinin zenginliği ve ürün çeşitliliği, ? Flora ve fauna zenginliği, ? Marka olabilecek yöresel ürün çeşitliliği, ? Kültür ve turizm varlıklarının zenginliği, ? Geleneksel zanaat ve el sanatlarının çeşitliliği, Mevcut durumda Türkiye tarımının AB sürecinde "zayıf yönleri" olarak: ? Tarım sektöründe gizli işsizlik ve kayıt dışılığın yaygınlığı, ? Tarımsal işletmelerin küçük ve parçalı olması, ? Kırsal yerleşimde yoksulluğun yaygın olması, ? Genel eğitim , sağlık ve sosyal güvenliğin düşük olması, ? Yerleşim birimlerinin plansız, dağınık ve küçük olması, ? Kırsal alana hizmet götüren kamu kuruluşları arasında yeterli koordinasyonun bulunmaması, ? Çevre bilincinin kırsal kesimde anlaşılmaması, ? Kırsal alanın ekonomik ve sosyal yapılarının analizinde gereksinim duyulan verilerin yetersizliği sayılabilir. Mevcut durumda Türkiye tarımını AB sürecinde "tehdit eden "unsurlar olarak : ? İşsizlik ve yoksulluk gibi sosyoekonomik olumsuzluklar, ? Nitelikli ve genç iş gücü kırsal alandan göç ederek, kalan nüfusun yaşlanması, ? Bölgeler arasında ve bölge içinde gelişmişlik farklılıklarının artması, ? Hızlı kentleşme ve sanayileşme ile gelişen turizm faaliyetlerinin doğal kaynaklar üzerindeki baskısının artması, , ? Tarımsal destekleme politikalarının değişme eğilimi ve uluslar arası ticaretin giderek serbestleşmesi, ? Makroekonomik istikrarın bozulması sayılabilir. Mevcut durumda Türkiye tarımının AB sürecinde yakalayacağı bir takım" fırsatlar" vardır. Bunlar : ? Tarım dışı sektörlerin gelişime eğilimi, ? Tüketici bilincinin gelişmesi, ? İç ve dış talebe dayalı gıda sanayinin gelişmesi, ? Kırsal turizm talebinin artması, ? Çevre bilincinin gelişmesi, ? Uluslar arası kaynak ve fonlardan yaralanılması, ? Dış pazarlara erişim olanaklarının artması ve güçlenmesi, ? Üretim, haberleşme ve bilişim teknolojilerinin gelişmesi, ? Kentsel ve kırsal alan arasındaki ilişkilerin güçlenmesi, ? Yerel yönetimler ve kamu yönetiminin etkinleştirilmesi sayılabilir. Burada önemli olan, Türkiye tarımı ile AB ülkelerindeki tarımın yapısal farklılıklarıdır. Türk tarımı belli bölge ve kesimlerin dışında henüz kayıt altında değildir. Bu yapılanmanın gerçekleşmesi zorunludur. Türk tarımının verimlilik ve rekabet gücü AB seviyede değildir. Tarımsal alanda üretilen bitki sağlığı, hayvan sağlığı hatta üretilen gıdaların standart ve sağlık yönünden eksiklikleri vardır. Ayrıca ürün kalitesi ve gıda güvenliği yönünden alınması gereken önemli önlemler olmalıdır. Büyük bir nüfus kesimine hizmet eden Türkiye tarımında, istihdam edilenlerin sosyal güvenlikleri yoktur. Tarımda gizli işsizlik vardır. Henüz AB sürecin uyum sağlayabilecek ölçüde bir örgütlenme mevcut değildir. Tarım kesiminin bilgi edinme kaynakları, büyük çoğunlukta üreticinin hizmetine sunulamamıştır. Kırsal kesimdeki kalkınma politikaları günü birlik siyasi yaklaşımların dışında henüz beklenilen düzeye çıkamamıştır. Bu işin en başında eğitimin önemli olduğu vurgulanarak, acilen çiftçi eğitim sürecinin başlatılması gerekir. Böylece tarım ve kırsal kalkınma politikaları birlikte düşünülmeli ve uygulamaya birlikte konulmalıdır. Prof. Dr. Poyraz ÜLGER Trakya Üniversitesi 3. Dönem Rektörü arım, beslenmede temel gereksinim olan önemli ürünlerin üretildiği alandır.Yapılan araştırmalarda, hep tarımsal üretimin artırılma çabaları üzerinde duruldu. Bilindiği gibi tarımda üretimi artırmanın iki yolu vardır. Ya birim alanda yada birim hayvanda ürün miktarını artırma, yada mevcut tarımsal alana yani alanlar, mevcut hayvan varlığına yeni sayılar katmakla olanak kazanır. Gelecek 20 yılda dünya tarımsal alanında beslenmede en etkin ürün olan tahıl üretiminin yüzde 36 artırılması gerekiyor. Kaynaklara göre bu süre içerisinde dünyada tarıma yeniden açılacak alan sadece yüzde 5 civarında olacağından, tek çare birim alan ve birim hayvan için daha fazla verim üretmektir. Türkiye tarımsal alanında 2000 yılı nüfus sayımına göre kırsal kesim nüfusunun payı yüzde 35.1’dir. Arazi bakımından küçük ve orta ölçekli işletmelerin çoğunlukta olduğu bir tarımsal yapıya sahiptir. Son 25 yılda Türkiye tarımında önemli değişmeler oldu. 1980 yılında tarımdaki büyüme yüzde 1.1 iken bu değer 2004 yılında yüzde 2.0 oldu. Ülke genelinde istihdamda tarımın payı 1980 de yüzde 54.2 iken 2004 de yüzde 34.0’e geriledi. GSMH’da tarım payı 1980 de yüzde 24.8 den 2004’de yüzde 11.3’e düştü. Son yirmi dört yıllık dönemde (19802004), 1980’de ihracattaki payı yüzde 57.5, ithalattaki payı yüzde 0.6 iken, 2004 yılında ihracat yüzde 4.2’ye gerilerken ithalat yüzde 2.8’e yükseldi. Tarımda önemli olan üretim miktarı ve kalitesidir. Alan olarak yada hayvansal üretim olarak, Türkiye önemli bir potansiyele sahiptir. Her ne kadar sebze üretiminde dünyada dördüncü sırada, zeytin üretiminde dördüncü sırada, fındık üretiminde birinci sırada, pamuk üretiminde altıncı sırada, mercimek üretiminde T 27