13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AKP, toprak reformunu unutturmak istiyor Prof. Dr. Gürol ERGİN CHP Muğla Milletvekili Ü lkemizde 1000 dekardan fazla toprağa sahip 12.637 işletmenin 25.184.130 dekar arazi ile toplam arazinin yüzde 12’sine sahip olmasına karşın, 54.321 işletmenin hiç toprağının bulunmaması, toprakinsan ilişkilerinin sorunlu olduğunu, mülkiyet dağılımında derin uçurumlar bulunduğunu göstermektedir. Özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da süregelen feodal yapı, yaşadığımız toplumsal huzursuzlukları beslemektedir. Üretimde bulunan köylünün önemli bir bölümünün topraksız olması ya da işçilikortakçılık gibi ilişkilere girmeden üretemeyecek ölçekte küçük toprağa sahip olması, Toprak Reformu kavramının 2006 yılında da geçerliliğini koruduğunu göstermektedir. Toprakinsan ilişkilerini hukuksal, ekonomik ve toplumsal önlemlerle düzenleyerek, bu bozuk mülkiyet yapısını değiştirmeye, öncelikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da gerçekçi ve uygulanabilir adil bir "Toprak Reformu" yaparak başlanılmalıdır. Uygulanacak toprak reformu, sadece dağıtım boyutunda kalmamalı, kurulacak işletmelerin gerçek birer işletme olabilmeleri, bunların belli bir süre devlet tarafından desteklenmesi ile sağlanmalıdır. Çok büyük olan ve bu nedenle de ekonomik olarak değerlendirilemeyen işletmelerin toprakları, Devletçe satın alınarak, topraksız ve az topraklı köylülere bedeli on yıllık bir süreçte ödenmek üzere dağıtılmalı; ayrıca Hazine topraklarının bu amaçla kullanımı sağlanmalıdır. Hazine arazilerinin topraksız ve az topraklı köylülere tahsisi, toplumsal yapıyı iyileştireceği gibi, köylüleri sürekli üretici kılarak refah düzeylerini artıracak ve istihdam olanağı sağlayarak, onları, yaşadıkları yerde tutacaktır. Ülke düzeyinde hazine arazileri ile birlikte işletilmeyen ya da kullanılmayan arazilerin satın alınması sonucu tarım arazisi üretimini, birikimini yapacak ve oluşturulacak işletmelere tarımsal amaçlı arazi dağıtımı görevini yürütecek, özerk yapıda Arazi Edindirme Ofisi kurulmalıdır. Türkiye’de toprak mülkiyeti konusunda yapılması gerekenler bunlar iken, AKP iktidarı tam tersini yaparak, küçük üreticiliği tasfiye amaçlı bir girişimi başlatmıştır. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Anayasa’mızın Toprak Mülkiyeti başlıklı 44. maddesinde belirtilen "Devlet,.... topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır....... " hükmüne işlerlik kazandırmak için kurulmuş olup, işlevini de "Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Yasası" gereği topraksız köylülere toprak dağıtımı yaparak yerine getirmekte iken, bugün çok garip, anlaşılmaz ve kabul edilemez bir uygulamayı yürürlüğe koymuştur. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, "Hazine arazilerinin topraksız ya da az topraklı çiftçilere dağıtımı esnasında, toplulaştırılan toprakların çiftçilik konusunda bilgi birikimi, deneyimi bulunmayan, hatta tarlayı sürecek, tohum, ilaç ve gübre alacak, atacak maddi imkanı, yeterli alet ve ekipmanı olmayan kişilere çiftçilik yapmak üzere dağıtılmak zorunda kalındığını, işletme büyüklüğü azaltıldığı gibi çiftçi sayısının artırıldığını; bu durumun da arazi parçalanmasını artırarak, Avrupa Birliği Müzakereleri kapsamında karşımıza en önemli olumsuzluklardan biri olarak çıkacağını" gerekçe göstererek, bu arazileri topraksız köylülere dağıtmayıp, kullananlara satacağını ifade etmektedir. Genel Müdürlük, "uygulama bölgelerinde dağıtım amaçlı yatırım projesi programına alınmamış yerler ile, programa alınmış, fakat kesin hak sahipliği listeleri ilan edilmemiş köylerde, talep edenlere bu hazine arazilerinin satışı için 19.07.2006 tarihine kadar Maliye Bakanlığına süre tanınması yanı sıra, bu süre içerisinde dağıtım amaçlı yeni projelerin uygulanmasına ara verilmiştir" diyerek, topraksız köylülere toprak dağıtımına son vermektedir. İktidar, Anayasa’mızın 44. maddesinin ruhuna ve lafzına aykırı bu uygulamanın temelini üç yıl önce atmıştı. TBMM’de 3 Temmuz 2003 tarihinde yukarıda sözü edilen 22.11.1984 tarihli ve "3083 Sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu" nun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmişti. Bu değişikliğin ne getirip ne götürdüğünü, CHP Grubu adına TBMM Genel Kurulu’nda şöyle açıklamıştık: "Değiştirilmek istenen bu yasa, sulama alanları ile Bakanlar Kurulu tarafından gerekli görülen alanlarda .... yeterli toprağı bulunmayan ve topraksız çiftçilerin tarımsal aile işletmeleri kurabilmeleri için devletin mülkiyetinde bulunan topraklarla topraklandırılmasını, ekonomik üretime olanak vermeyecek ölçüde parçalanan tarım topraklarının toplulaştırılmasını, tarım arazisinin ailenin geçimini sağlamaya ve aile işgücünü değerlendirmeye yeterli olmayacak derecede parçalanmasını ve küçülmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Değiştirilen 7. maddenin ikinci fıkrası, var olan yasada "gerektiğinde bu arazi, kendilerine özel kanunlarla verilen görev ve yetkileri içinde kullanımları şartıyla diğer kamu kuruluşlarına tahsis edilmek üzere, Hazinenin tasarrufuna bırakılabilir" şeklindeydi. Var olan yasa, bu toprakların, ancak kendilerine verilen görevler çerçevesinde kullanmaları koşuluyla, diğer kamu kuruluşlarına verilebileceğini söylemekteydi. Getirilen yeni düzenlemeyle, burada bir değişiklik yapılarak, var olan yasada bulunmayan "satılma, sınırlı aynî hak tesis etme ve kiralama" ifadelerine yer verilmiş, var olan yasada Hazineye verilen yalnızca kamu kuruluşlarına tahsis etme yetkisi, kamu kuruluşları dışına; yani, özel mülkiyete doğru da genişletilmiştir. Yasanın AKP iktidarı tarafından getirilen yeni halinde, hangi nitelikte arazi olursa olsun, tarım arazilerinin ne ilgili kuruluş tarafından kullanım amaçlarına uygun kullanılıp kullanılmayacağı, ne de arazinin sınıfı dikkate alınmaktadır. Birinci, ikinci sınıf sulanan tarım toprakları dahil, bu yasanın amacına hizmet etmesi gereken bütün topraklar tarım dışı amaçla kullanılmak üzere ve ilgili kurum tarafından Hazineye devredilebilecektir; bu, son derece yanlıştır. Yasa bu şekliyle, sulanan alanlarda, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nün topraksız köylü lehine bütün yetkilerini kaldırıp atmıştır. Bugün, bu yasadan ötürü, toprak bekleyen insanlara verilecek bir karış toprak kalmayacak, topraklar tamamen tarım dışı amaçla; tarıma hizmet etmeyen amaçla kullanılır duruma gelecektir. Bakanlık, bugünkü uygulamalarını yasada 3 Temmuz 2003 tarihinde yapılan değişiklikten yararlanarak gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Toprak mülkiyetine ilişkin her çaba ve eylem, toprak reformu kavramı altında irdelenmelidir. Günümüzde, özellikle Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde toprak mülkiyeti sorunu hala en temel sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yöredeki varlıklı 6 ailenin, yoksul 50.000 ailenin toplam toprağı kadar arazisi var. Konunun hem ekonomik ve hem de toplumsal önemi çok büyük. Bu nedenle de toprak reformunu da kapsayan ivedi bir çözüm mutlaka gerekiyor. Ülkemizde en azından bölgesel düzeyde toprak reformunun gerekliliği açıkça görülmektedir. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde toprakların büyük çoğunluğuna az sayıda kişinin sahip olması, gelir dağılımı adaletsizliğini, işsizlik ve çaresizlikten kaynaklanan sosyal ve ekonomik sorunları yaratmaktadır. Bölgede geniş kitlelerin toprak sahibi kılınması, mayınlı arazilerin bu amacı gerçekleştirmek üzere kullanılması ( AKP iktidarının kulakları çınlasın ), Güneydoğu’da şu an yaşanan sosyal ve ekonomik sorunların çözümüne katkıda bulunacaktır. 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle