Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Aylar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 7 Mayıs 2014 Çarşamba Davalar, hapisler, gözaltılar... Yeni bir doğum Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Ankara eski temsilcimiz ve gazetemiz yazarı, İzmir milletvekili Mustafa Balbay, 4 yıl 277 gün cezaevinde yattı. Cezaevinden çıktıktan sonra 11 Aralık 2013 tarihli Cumhuriyet sayısında “Yeni bir doğum” başlığıyla röportajı yer aldı. Cezaevinde yaşadıklarını ve gelecek planlarını anlattığı haberde, özgürlüğünün ilk gününde çocuklarını okula götürdüğü bilgisi yer alıyor. Onları okula götürürken nasıl bir miras bırakacağını düşündüğünü söylüyor Balbay: “Onlara kin ve intikam bırakamam. Onlara darmadağın,gerilimler içinde bir Türkiye bırakamam” Ve Cumhuriyet 90’da! MUSTAFA BALBAY Sonu sıfır ve beşle biten yıldönümlerine ayrı bir anlam yüklenir. Hem yılların birikimini gösterir hem de gelecek ufkunu genişletir... Cumhuriyet de bu yıllarını dışa dönük kutlar. İzmir Bürosu’nda gazetenin 65. yılını kutlama hazırlıkları yaparken İstanbul’dan büyükçe bir koli geldi. İçinden, çevresi “Cumhuriyet 65 yaşında” yazısıyla kaplı kupalar çıktı. Onlardan birini masama koydum, seyrederken bir dilek tuttum. “Arkadaş” dedim, “100. yılı da bu gazetenin içinde kutlayacaksın”. Sonra da üstüne basa basa sordum kendime: Söz mü? Söz... Yıllar gazete sayfaları gibi akıp giderken kendime verdiğim sözün 25’i gitti, 10’u kaldı. Gönül elbette 100’den sonrasını da istiyor ama, hele bir menzile varalım... Cumhuriyet; adını Atatürk’ün koyduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluş ve kuruluş süreçlerinin tam göbeğinde yaşamış, Atatürk sonrası yıllarda ülkenin içine düştüğü tüm dalgalanmaları sayfalarında hissetmiş, sözün özü bu ülke ile birlikte nefes alıp veren bir gazete. HHH Cumhuriyet’i Yunus Nadi kurdu, Nadir Nadi kurumlaştırdı, İlhan Selçuk 21. yüzyıla taşıdı. Bir cümleye sığan bu tanım kitaplara sığmayacak bir olaydır. Küresel yapının her şeye damgasını vurduğu, yayın organlarındaki tekelleşmenin önündeki tüm engellerin kalktığı bir dünyada Cumhuriyet, ekonomi dünyasının anladığı anlamda patronsuz bir gazete olarak 90 yaşına kadar geldi. Bu zaman diliminde değişmeyen patronu ise okur oldu. Cumhuriyet okurunun bilinci, sağduyusu gazetenin başlıca sigortasıdır. Elbette okur yelpazesi içinde tüm kesimlerin istemine yanıt vermesi olanaksızdır ama, okur da bunun bilincindedir. Cumhuriyet okuru aynı zamanda gazetenin yazarıdır. Uzun yıllar Cumhuriyet okumuş bir kişinin mutlak öyle ya da böyle gazetede bir yazısı çıkmıştır, onu saklar, kendisini gazetenin bir parçası sayar. Yıllar önce Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi’nde bir doktora tezinin konusu şuydu: Cumhuriyet gazetesinin kuruluşundan bu yana kaç yazarı olmuştur? Bu çalışmayı yapan doktora öğrencisi 67 parmak kalındığında, özel ciltlenmiş bir tezle odama geldi. Belli aralıklarla ya da belli konularda zaman zaman Cumhuriyet’e yazı yazmış kişi sayısının 4 bin kadar olduğunu söyledi. Cumhuriyet, okurunun da yazar olduğu bir gazete dersek sanırım abartmış olmayız. HHH Özellikle 1990’lı yıllarda Türkiye’yi ve dünyayı sarsan dalgalanmalar elbette Cumhuriyet’i de etkiledi. Ülkenin temel sorunlarının adı ve zemini değişti. Cumhuriyet, çizgisini bozmadan bu sorunlara parmak basmak, çözümsöylem üretmek durumundaydı. İktidarlara göre dönen bir gazete olamazdı. Bu süreç gazetenin tirajını da etkilediği için sık sık söylentiler çıkarılırdı. Onlara biraz da gülümseten yanıtlar verirdim. Sorarlardı: “Sayın Balbay, Cumhuriyet batıyor diyorlar, doğru mu?” Doğru der, devam ederdim: “Pek çok kesime batıyor!” Bir başka soru sorarlardı: “Sayın Balbay, Cumhuriyet satılıyor diyorlar, doğru mu?” Doğru der, devam ederdim: “Her bayide satılıyor. Bazı bayilerde bulunamadığı oluyormuş, haber verin, oralarda da satılmamız eksik kalmasın...” Cumhuriyet 90. yaşına yılların verdiği zenginlikle giriyor. En büyük zenginliğimiz parasal bir karşılığımızın olmayışı. Bunu söylüyorsak elbette yaşadığımız ülke gerçeklerinden, ekonomi dünyasının kurallarından da habersiz değiliz. Hedefimiz gazetenin 22. yüzyılda da var olmasının koşullarını güçlendirmek, özümüzü bozmadan iletişim çağının tüm gereklerine karşılık vermek, Türkiye’nin güncel tartışmaları aşan temel sorunlarını daha geniş ölçekte sütunlara yatırmak. Bunları başaracağımıza olan sarsılmaz inançla 90 yıl tüm Cumhuriyet ailesine kutlu olsun! İlhan Selçuk’a gözaltı 2008 yılının Mart ayında, Ergenekon operasyonu kapsamında sabah baskınıyla göz altına alınan İlhan Selçuk, 9 saat emniyette, 4.5 saat de savcılıkta sorgulanmıştı. Cumhuriyet İstanbul başta olmak üzere, Ankara, İzmir ve Adana binalarının önü yurttaşlarla dolup taştı. “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganları atıldı. Protestoların hedefinde AKP hükümeti vardı. C M Y B