Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Aylar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 7 Mayıs 2014 Çarşamba Ölüm dolanırken etrafımızda... Ç o IŞIK KANSU ocukluğumda evimize her gün Cumhuriyet girerdi. Her sabah duyduğumuz “hırş” sesi, müvezzinin (gazete dağıtıcısı) Cumhuriyet’i kapının altından attığını muştulardı. İlkokul çağlarında olmama karşın, Cumhuriyet’in bizim eve giren bir bilgilenme, olup biteni anlama aracının ötesinde, karikatüründen köşe yazılarına değin bir büyük birikimin kuşaklara aktarım gereci olduğunun ayırdına varmıştım. Cumhuriyet, adı ile birlikte içeriğiyle önemli bir değerdi aile bireyleri için. 1960’lı yıllardaydık ve 12 Martçıların kin duyduğu “sos u Cumhuriyet Ankara Bürosunun duayenlerinden Işık Kansu Türkiye’nin siyasal tarihi içinde en fazla bedel ödeyen Cumhuriyet’in hunharca öldürülen yazarlarını yazdı... Prof. Muammer Aksoy’dan Prof. Bahriye Özok’a, Prof. Cavit Orhan Tütengil’den Prof. Ahmet Taner Kışlalı’ya, Bedrettin Cömert’ten Ümit Kaftancıoğlu’na, Onat Kutlar’dan Uğur Mumcu’ya... Hepsi de ırkçı ve şeriatçı akımların, terör örgütlerinin hedefi seçildiler ve faili meçhul cinayetlere kurban oldular... Ne yazık ki bugüne kadar teki bile aydınlatılamadı... Bedrettin Cömert (194019 78) Ahmet Taner Kışlalı (19391999) Mua ksoy mmer A (19171 990) yal gelişme” çığ gibi büyüyordu. Cumhuriyet ile birlikte Yön dergisi de okurdu babam. Seçim öncesi TİP lideri Mehmet Ali Aybar’ın ve CHP’nin İsmet Paşası’nın radyodaki seçim konuşmalarına dikkatlice kulak kabartılırdı evcek... Nadir Nadi’nin Cumhuriyet’i, toplumdaki ilerici atılımı, yeniden dirilişi kavramış götürüyordu. Özlemle beklenen ve aranan gelecek sevdası nı, eşitlik ve özgürlük umudunu aşılıyordu topluma... Ve ilk dipçik darbesini 12 Mart’ta vurdular. Gazete kapatıldı. Nadir Nadi uzaklaştırıldı. İlhan Selçuk ve Cumhuriyet’in bilinci ışıtıcı yazarları ezinç damlarına sürüldü. Kulluğu sürdürmeye, “sosyal gelişme”yi ezmeye kanlanmış gözler için kıygı gecesi sürecekti. Kardeş kıyımı başlatıldı. Özel kamplarda uluyarak yetiştirilenler aydınlanmanın üzerine sürüldü. 12 Mart’taki uygulamalarla doyurulamayan kin; namludaki kurşun ile sokaklara salındı. İnsancı düşüncenin, Türk rönesansının Cumhuriyetçi kalemlerine kurulan pusu, bir kıyıma dönüştü. Cavit Orhan Tütengil (19211979) Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil’in gözlüğünden sızan kan, ileride daha da azgınlaşacak olan kırımın nedenini açığa verecekti. Cumhuriyet yazarı olarak Tütengil, “Atatürk’ü anlamanın bir yanı onun bağımsızlık savaşçılığı ise, öteki yanı da gerçekleştirdiği devrimlerin bütünlüğüdür. Atatürk’ü tamamlamanın ilk anlamı ‘istiklâli tam’ ve ‘Türk devriminin bütünlüğü’ anlayışında açılan gedikleri kapatmaktır” derken kara düzencilerin kurguladıkları hain perdeyi yırtıyordu çünkü. Doç. Dr. Bedrettin Cömert, eşinin gözü önünde kurşunlanmadan önce Cumhuriyet’te yazıları ile, üniversitede dersleri ile sanatın ve aklın arınmış güzel duyusunu aktarmaya çalışıyordu. Kızı Pınar’ın yanı başında vurdular Ümit Kaftancıoğlu’nu. Cumhuriyet’in köyü güneşlediği Köy Enstitülerinden yetişmiş; yazışı doğru, düşünüşü doğru Cumhuriyet yazarıydı. Ardından faşizm postalının leş kokulu 12 Eylül dönemine girildi. Kin kurumamış, CIA Türkiye İstasyon Şefi Graham Fuller’in ifadesiyle “Kemalizmin sonlandırılacağı” ve “Türk devletinin sonsuz olmadığının” anlaşılacağı emperyalizmin küreselleşme dönencesine girilmiştir... Engel yine Cumhuriyet ve yazarlarıdır. Gazete ka patılır, daha sonraki sü reçte, iyi yetişmiş, topluma düşüncede ve eylemde önder bağımsızlıkçı, devrimci yazarları yine kalleş pusulara düşürülür. Prof. Dr. Muammer Aksoy, 61995) Atatürkçü Dü Onat Kutlar (193 şünce Derneği’ni kurar. Ona göre, san’ yaratmaya yönelik, insanın dü“Gerçekten düşün şünüş ve davranış biçimlerini değişceler ‘kalıplar’ hali tirmeye yönelik bir ‘kültür devrimi’ ne getirildi mi, ka olmak zorundadır. Geri kalmış ülke fada artık hür dü devrimcileri, bu yeni insanı yarataşünce ve akıl için bildikleri ölçüde başarıya ulaşırlar.” yer kalmaz; kişiler, Uğruna öldükleri ve özlemini duygiderek robotlaşır dukları o yeni insan, azınlıkta gibi gölar.” Aklını kiraya rünse de direnmektedir, karamsarlıvermişlerce öldü ğın egemen olduğu bugün de... 2013 rülür. Haziran direnişi, bu yeni insanın diSıra “şeriatla yö rilişinin kanıtıdır. netilen ülkelerde bile geçersizleşen Yaklakuralları ve yasaların, uygarlıkta Orta şık 50 yıldoğu ülkelerine örnek olan Türkiye’de dır yaşadıkyeniden canlandırıldığından” kaygı larımızı bu duyan Doç. Dr. Bahriye Üçok’tadır. yazıda özetO da alınır aramızdan. Sorgulama lerken Cumnın simgesi, dürüstlüğün aynası Uğur huriyet şehiMumcu, sanatı felsefeyle gergefle dimiz Bedretyen Onat Kutlar ve demokratik sosya tin Cömert’in lizm ile Atatürkçülüğü harmanlayan bir değinişi toplumcu düşün ustası Prof. Ahmet ışık tuttu bize. Taner Kışlalı’dır sonraki hedefler. Diyor ki: Aslında tüm Cumhuriyetçi şehit“Olaylar varlerin ortak özelliğini Ahmet Taner dır. İnsansal özKışlalı’nın bir yazısında bulursunuz: lerinin iç bur “Geri kalmış ülke devrimleri, her kuculuğu nedeşeyden önce insanı değiştirmeye, da niyle olay ola ha etkili daha bilinçli bir ‘yeni in rak çok ağırdırlar, çok etkileyicidirler. Bireysel yönleriyle sunuldukları zaman bile insanı ağlatacak denli uyarıcıdırlar. Ama araya zaman etmeni girdiğinde, aynı olaylara uzaklıkla, soğukkanlılıkla, nesnellikle bakmaya başlarız.” Cömert’in bu saptamasıyla “Aydınlarımız neden öldürüldüler?” sorusunu yanıtlamaya kalktığımızda, çok yalınkat gibi gözüken, ama çok çarpıcı bir gerçek gözlerimizin önüne seriliveriyor: Bugün Türkiye’yi yöneten kadrolara, o kadroları destekleyenlerin niteliğine ve ülkenin nasıl yönetildiğine bakınız, neden öldürüldükleri apaçık belirir bilincinizde. Ümit Kaftancıoğlu (19351980) Bahriye Üçok ( 19191990) C M Y B