Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Aylar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 7 Mayıs 2014 Çarşamba 70 ’ler Türkiyesine bakış H er dönemin ayrı bir hikâyesi var. Yaşanan acı tatlı olaylar, o döneme damga vuran isimler, iz bırakanlar, unutulmayanlar... O yılları yaşayanlar çok iyi bilir, tarihe meraklıları da öyle. Ama gelin şöyle bir bakalım dilerseniz, 1970’ler Türkiyesi nasılmış, neler yaşanmış, o yılları yaşayanlar nelerden etkilenmiş... Şimdilerde çok eleştirdiğimiz konudur iletişim eksikliği. Hatta pek çoğumuz apartmandaki komşularımızı tanımıyoruzdur bile. Şikâyet ederiz de onun dışında ne yaparız tartışılır. 1970’li yıllar komşuluk ilişkilerinin yaşandığı son yıllardı belki de. Küçük çocuklar komşunun kapısını çalar, “Bir maniniz yoksa annemler size gelecek” derlerdi. Telefon yaygın değil tabii. Komşuluk ilişkilerinin sıkı olduğu dönemlerdi 1970’ler. Bu yönüyle özlenesi... İlk kez televizyonla tanıştık 1970’lerde televizyon yaygınlaşmaya başladı, çatılar televizyon antenleriyle kaplandı. Televizyonu olmayan aileler, olanların evine misafirliğe giderdi ancak televizyon yaygınlaştıkça bu gidip gelmeler de azaldı. 10 yıldan uzun bir zaman televizyonlarımız tek kanallıydı. Tüm gün yayın olmadığı gibi saat 00.00 olduğunda İstiklal Marşı okunarak yayınlar sonlandırılır. Hatta bazen izleyicilerin televizyon yayınının bittiğini anlamadığı, boş ekrana baktığı söylenir, espri konusu yapılır. Tabii en çok da hafta sonları televizyon izlenirdi. Güneş Tecelli, geniş ve kalın kemikli gözlükleriyle, Cenk Koray ise “soğuk esprileriyle” dönem insanlarının zihinlerine kazındı. Tabii İtalyanca adı La Linea olan Bay Meraklı’yı da unutmamak lazım. Diziler de yok değildi. 2008’den 2010’a kadar yayımlanan başrollerini Beren Saat, Kıvanç Tatlıtuğ, Selçuk Yöntem, Nebahat Çehre, Zerrin Tekindor, Hazal Kaya gibi isimlerin paylaştığı ve yayınlandığında oldukça yüksek reytingAlparslan Türkeş ler alan Halid Ziya Uşaklıgil’in aynı adlı romanından uyarlanan diziyi, ilk olarak 1970’lerde izlemiştik. Hatta o dönem de, dönemin en çok izlenen yerli televizyon dizilerindendi. Müjde Ar, Salih Güney ve Şükran Göngör’lü kadro, o günlerde insanları ekrana kitlemişti. Nuri Kantar ve ailesinin büyük şehire, İstanbul’a uyum sağlama çabalarının komedisi de akıllardan gitmez. Görevimiz Tehlike, Lassie, Uzay Yolu’nu da unutmamak lazım. DemirelEcevitErbakan dönemi Süleyman Demirel Televizyonun yanı sıra çizgi romanlar da ilgi çekiyordu. Teksas, Tommiks vardı olmasına da, Tarkan ve Karaoğlan da kendine yer edindi. 70’li yıllarda Cin Ali de epey sevilirdi. Türkiye’de ilkokul öğrencilerine okumayı kolay öğretmek amacıyla geliştirilmişti. Ve asla unutulmadı. Sinemaya bakarsak Yeşilçam sineması ve seks furyasının ağırlığını görürüz 1970’lerde. Yerli seks filmlerinin piyasadaki egemenliği söz konusuydu. Hatta her şehirde sadece bu tür filmlerin gösterildiği sinemalar olurdu. Her dönem kendi modasını yaratmıştır. 1970’lerde de uzun saç modasının hâkimiyeti söz konusuydu. Gençlerin saçları, babalarının karşı çıkmasına rağmen omuz boylarında dururdu. Cem Karaca ve Barış Manço’yu da burada analım. Eğer o dönemi yaşadıysanız bilirsiniz, ama genç kuşak da eski fotoğraflardan yaka Necmettin Erbakan layacaktır dönemin modasını. İspanyol paça dersek, sanırız hatırlanır. Kadınların giydiği apartman topuk ayakkabıları da unutmamak lazım. Diskoları da unutmayalım. Disco müziğinin hâkimiyet kazandığı yıllardı 1970’ler. Gerçi daha teknoloji de ileri değildi. Plakların devrinin kapandığı, teyplerin ve kasetlerin sahne aldığı yıllardı. Karışık kaset çektirmek o yıllarda başlamıştı. Henüz telif hakları yoktu. Zaten 1980’lerin ortalarında listelerle kasetlere kayıt yapmak yasaklandı. 1970’ler diğer yandan kolay yıllar değildi. “Siyaseten” bölünmüşlük sokakları zor hale getirmişti. Sokaklarda “ölümün kol gezdiği” yıllar demek yanlış olmaz. Bu arada 1970’ler demişken, Süleyman Demirel’i, Bülent Ecevit’i, Necmettin Erbakan’ı ve Alparslan Türkeş’i anmadan geçemeyiz. 1970’lerin siyasi tarihi bu dört ismin üzerine kuruludur keza. Karartma yılları hafızalardan silinmez izler bırakmıştı. 1974’te yapılan Kıbrıs Barış Harekatında Türkiye, İkinci Dünya Savaşı yıllarından beri görmediği bir uygulamaya tanık oldu. Evler ve otomobiller karartıldı. Evlerin pencerelerine kalın siyah perdelerin takıldığı bir dönemdi, otomobillerin farları da koyu renkli jelatinlerle kaplıydı. Bu uygulama 6 ay sürdü. 1970’ler Türkiyesinde akıllara kazınan bir görüntüdür kuyruklar: Tüp gaz kuyrukları, sana yağı kuyrukları... Belki de bir neslin unutamayacağı günlerdi kuyruklara girilerek alınan ürünlerle geçen yaşamlar. Dönemin ilanlarından birkaçı. Bülent Ecevit C M Y B