Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Aylar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 7 Mayıs 2014 Çarşamba Cumhuriyet okumak bir tiryakiliktir C 19541984 yılları Bunun üzerine Nadir Nadi, yeniden yönetime çağırıldı. 1972’nin Temmuz ayında yeniden gazetenin başına geçti. Acaba Cumhuriyet toparlanabilecek miydi? Okurlar aradan geçen sürede başka gazetelere dağılmışlardı. Acaba yeni gazetelerini sevmişler miydi? Gazete okumak tiryakilik gibidir; eski Cumhuriyet okurları yeni gazetelerine alışmış olmasınlardı? Yine dünya basın tarihinde ilginç sayılacak bir deneyime giriliyordu. Kısa sürede görüldü ki Cumhuriyet okuru, yeryüzünde belki de en bilinçli okurdu. gazete kısa sürede toparlandı. Nice dış ve iç olanaksızlıklara, olumsuz yayın koşullarına ve engellere karşın ortalama satış 100 binin üstüne çıktı. 30 Nisan 1960 tarihli Ali Ulvi’nin Cumhuriyet’te yayımlanan karikatürü Başbakan Menderes’i kızdırır. Altında “Uçtu uçtu” yazısı bulunan bu karikatür, başta Neron, Hitler, Mussolini, Barista olmak üzere, gelmiş geçmiş beşaltı diktatörün arkasından Adnan Menderes’i sıraya koyuyor, sonucun iyi olmayacağını belirtiyordu. Bunun ardından basın özgürlüğünün esamesinin okunmayacağı şekilde gazete 10 günlüğüne kapanır, Ali Ulvi gözaltına alınır. Cezaevinden çıktıktan sonra çizimlerine devam eden Ali Ulvi, Haziran 1960 tarihli yazısında şöyle der: “Üniversite meydanında gençler canını verip kanını dökerken, bizim ‘Turfanda enginar’ veya ‘Dior’un dedikleri’ üzerine karikatür döktürmemiz affedilir miydi?” Bu olay aslında, tam da bugünlerin anti demokratik yaklaşımları, yandaş medya anlayışı ve hükümetin basın üzerindeki baskısıyla örtüşmesi açısından oldukça güncel bir örnek.” umhuriyet Gazetesi’nin 90 yıllık serüvenini bir tiyatro oyunu gibi izlediğimizi düşünürsek şimdi 2. perdeye geçiyoruz. 1954’ten başlar 1984 yılına kadar sürer. 1950 seçimlerini kazanan Demokrat Parti iktidardadır. İsmet İnönü, iktidardan çekilmiştir. Ancak 1950’deki ilk iktidar değişikliğinden sonraki yıllar Altan Öymen’in o dönemi anlattığı ve “Öfkeli Yıllar” adını verdiği kitabındaki gibi gerçekten bir “öfke döneminin” de başlangıcıdır. Öymen o dönemi şöyle anlatacaktır: “Siyasi partiler arasında tahamkitabında bunu “önce nal çivisi karabormülsüzlük ve öfke eğilimleri o yıllaru Tüm siyasi saya düştü.. Sonra kahve, çay, şeker.. da hızla tırmanır... Komünistlik şüpDaha sonra sanayi mamülleri.. O araçalkantıların darbelelerin, hesi, vatan hainliğinin kanıtı gibi göyedek parçalar... Röntgen filmi, rülür. Bu, McCarthy dönemini yasansür ve baskıların içinde ne da kalp ilaçları, kamyon lastikleri...”diye şayan ABD’de de öyledir ama Türgazete çıkarmak kolaydı ne de yazacaktır. Demokrat Parti’nin iktikiye’deki McCarthy’cilik, bir ara dara gelir gelmez uygulamaya koygazetecilik yapmak... Ama her ABD’dekini aratmayacak kadar şidduğu “serbest ticaret rejimi” ülkeyi detlenir. Bir başka tartışma konusu şeye karşın her gün büyük bir bir anda ithalat cenneti haline dö“irtica tehlikesi var mıdır, yok munüştürmüştür ama bu arada cari açık heves ve heyecanla başlanırdı dur dur...” da önlenemez durumda artmıştır. Tek 1950’li yıllar birçok sosyal bilimci yeni sayfalara.... çare dış krediler özellikle de soğuk satarafından Türkiye’de önemli bir topvaş döneminin NATO üyesi Türkiye’si lumsal dönüşümün yaşandığı bir dönem nin hamisi ABD’den aldığı hibe ve borç olarak ele alınır. Siyasal düzeyde tek parlar... Ve tabii Marshall yardımları... ti döneminin son bulması, ekonomide tarımsal üretimden sanayi üretimine doğru yönelişin hızlanBaskı ve sansür dönemi ması ve toplumsal açıdan kentlere hızlı göçün orCumhuriyet Gazetesi bu dönemde Nadir Nadi yötaya çıkması ülkenin toplumsal ve siyasi yapısında netiminde kendi laik, Atatürkçü çizgisi içinde muhaönemli değişimleri de beraberinde getirir.. DP iklefetini sürdürür. Üstelik Nadir Nadi 1950 seçimletidarda ve Adnan Menderes başbakan, İsmet İnörini kazanan Demokrat Parti’den milletvekili seçilnü ile muhalefetteki CHP’nin lideridir.. 167 komümiştir. Gazete hükümetin karşı devrimcilere ödünler nist davası, geçen yıllarda bir kız çocuğuna cinsel verilmesini ve Atatürk devrimlerinin kemirilmesini taciz iddiasıyla gündeme gelen ve hapis yatan gaeleştirdikçe DP iktidarının eleştirilere yanıtı baskı zeteci Hüseyin Üzmez’in 1952 yılında Malatya’da Vatan başyazarı Ahmet Emin Yalman’ı tabancay ve kapatma cezası olarak geri döner. Köy Enstitülerinin ürünlerine, köy kökenli yazarla vurması, 67 Eylül olayları, Halkevlerinin kapaların yazılarına 1950’lerde sayfalarını açan Cumhutılması, CHP’nin mallarına el konulması, 27 Mayıs riyet gazetesi, 1960’larda emekçi halkın uyanışını, 1960 ihtilali... çağdaş uygarlığa doğru bir adım sayarak gerekli Ama bunun yanı sıra Devrim arabaları, sanayileşönemi verdi. 1960’ların ortalarına kadar toplumsal me hamlesi, İstanbul’da Hilton Oteli’nin açılışı... Türkiye 1950’lerin ilk 3 yılında “varlar ülkesiy bilinçlenme yolundaki yayınlarla büyük çaba harken” “yoklar ülkesi” haline dönüşür. Altan Öymen cayan gazetemizin hakkında açılan davaların tümü beraatla sonuçlandı. İlhan Selçuk’un yolunun Cumhuriyet ile kesişmesi 1962 yılında Nadir Nadi’nin kendisini daveti ile oldu. Bunu ilerleyen sayfalarda arkadaşımız Miyase İlknur ayrıntıları ile anlattı. 1968’in dünyadaki rüzgârı Türkiye’ye de ulaştı ve öğrenci istemleriyle başlayan hareket, siyasal kavgaya dönüştü. 1516 Haziran büyük işçi direnişleri, sermayenin çıkmazı, komünizmle mücadele adı altında gençliğin karşısına çıkarılan gericişeriatçı örgütlenmeler, 1970’lerin Türkiyesi’nin manzarasıydı. 12 Mart 197l’de sıkıyönetim ilanıyla birlikte Cumhuriyet gazetesi 10 gün kapatıldı. İlhan Selçuk ve Genel Yayın Müdürü Oktay Kurtböke tutuklandı. Kurtböke ve Selçuk beraat etti, ancak ortaklar arasındaki huzursuzluk yeniden ortaya çıktı. Cumhuriyet Matbaacılık Gazetecilik A.Ş 1971 Temmuz’undaki toplantıda yönetim kurulunu değiştirdi. Nadir Nadi gazete yönetiminden ve başyazarlığından ayrılmak zorunda kaldı. Cumhuriyet o sırada tiraj listesinde Türkiye’nin dördüncü gazetesiydi; ama tutucu siyasal iktidar resmi reklamları Cumhuriyet’e vermiyor, özel ilanların musluklarını elinde bulunduran çıkar çevreleri de gazeteye bir çeşit ambargo uyguluyorlardı. Bu arada gazetenin yayın politikası da değiştirildi, saptanmış çizgi bir yana bırakıldı. Ama sonuç ilginçti. Dünya basın tarihinde belki eşi görülmemiş bir olay yaşandı. Cumhuriyet’in okurları sözleşmiş gibi gazeteyi bıraktılar; bu ortak bir eylem bir protesto niteliğine dönüştü. Cumhuriyet’in 1971 Martı’ndaki 130 binlik satışı 45 bine düştü. Gazete zarar etmeye başladı. C M Y B