Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O ale Devri’nde İstanbul’da bir cinayetle başlıyor İskender Pala’nın Katrei Matem’i (Nisan 2009. Kapı Yay.). Kitaba adını veren Katrei Matem bir lale türü. “Matem damlası’” anlamına gelen Katrei Matem, rengiyle görenleri hayrete düşüren mor renkli bir lale. Alt başlık da “66 Soruda Cinayet”. Lale sözcüğünün ebced karşılığı altmış altı sayısıymış. Romanda ana hikâye yanında on sekiz tane derkenar niteliğinde küçük aşk hikâyesi de var. Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahin’in macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. Cinayetlerin gölgesinde giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devri’ne son veren Patrona Halil İsyanı ile birlikte çözülmeye başlıyor. kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Katrei Matem L Romanın kahramanı Şahin gerdek gecesinin sabahında uyandığında yanında sevgilisi Nakşigül’ün parçalanmış cesedini bulur. Şahin yakalanıp, zindanda işkence edilirken Nakşigül’den tek geriye kalanın avucunda sımsıkı tuttuğu bir lale soğanı olduğunu fark eder. Lale soğanını avucunda sımsıkı tutması işkencecilerin nasıl dikkatini çekmemiştir ve niye avucunu açtırmamışlar bilemiyoruz (s. 31) ama bu hunhar cinayeti çözmek için tek ipucu bu lale soğanıdır. İskender Pala Şahin deniz yoluyla başka bir hapishaneye nakledilirken kaçmasayfalarda Patrona Halil yazarın bu tayı başarır. Artık tek amacı, Nakşigül’ün nımlamasına uygun bir tavır sergilemez. katillerini bulmaktır. O katillerin izini bulİstanbul yakılır yıkılır, birçok yer yağma maya çalışırken, padişah ve sadrazam edilir azılı katiller serbest bırakılır çünkü da onun peşindedir. yazara göre Patrona Halil iyi biri olsa da Nakşigül’ün katillerini bulma çabası, çevresindekiler aşşağılık kişilerdir. avuçiçindeki lale soğanının sırrı ve padiNevşehirli Damat İbrahim Paşa da roşah ve sadrazamın niçin Şahin’in peşinmanda Patrona Halil’e benzer bir biçimde olduğu sorusunun cevabının aranmade bildiğimizden farklı bir kişilikte, dirası bir cinayet romanı için yeterli malzeyetli ve uyanık bir yöneticidir, isyanın komeyi verirken romanın geçtiği tarihi dökusunu alır, isyanı bastırmak için neler nem de olayı iyice renklendirerek romayapılması gerektiğini bilir ama padişahı na geniş ufuklu bir tarihsel boyut katıyor. ikna edemez. Devlet büyüklerinin rahat Ansiklopedilere göre “Lale Devri, Osbir yaşam sürdürmeleri, eğlenceye düşmanlı Devleti‘nde, 1718 yılında Avusturkünlükleri huzursuzluklara sebep olur. ya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması Patrona Halil isimli bir hamam tellakı bu ile başlayıp, 1730 yılındaki Patrona Halil durumdan memnun olmayan halkı da İsyanı ile sona eren dönemdir. Bu döneyanına katarak isyan çıkarır. İsyan sonumin padişahı III. Ahmet, sadrazamı Nevcu Nevşehirli Damat İbrahim Paşa idam şehirli Damat İbrahim Paşa’dır. Zevk ve edilir ve yakınları öldürülür. Padişah III. sefa devri olarak bilinir. Adını, o dönemAhmet tahttan indirilir ve yerine I. Mahde İstanbul’da yetiştirilen ve zamanla mut getirilir. ünü dünyaya yayılan lale çiçeklerinden alır” (bkz. tr.wikipedia.org). Çoğumuz bu BİLGİ YIĞILMASI devri, tarih kitaplarından, halk açlık ve yoksulluk çekerken padişah ve çevresinKuşkusuz tarihi kişilikleri edebi eserledekilerin zevk ve sefa içinde, devlet pare kahraman yaparken, işin sanatsal yarasının israf edildiği bir dönem olarak nına bakmayıp “gerçeğe ne kadar uyokuduk. Katrei Matem’de hem Lale gun?” diye soracak olanlar da her zaDevri tasvir ediliyor hem de III. Ahmet ve man çıkacaktır. Ama bence, bir roman sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paher şeyden önce bir edebiyat eseridir, şa birer roman kahramanı olarak olumlu yazarının bakış açısına göre yazılır. Okuve olumsuz yanlarıyla yer alıyor. runu ikna etmek şartıyla her tarihi kişiyi kendine göre anlatır. Tarihi gerçeklere İskender Pala, kahramanı Şahin’i hauygun olması gereken bilimsel eserlerpisten kaçtıktan sonra sığındığı hamam dir. dolayısıyla Patrona Halil İsyanı ile de ilişkilendiriyor. Böylelikle Şahin ve arkadaşı Katrei Matem’de müthiş bir bilgi yığılYusuf’un katillerin izini sürmelerini okurması var. İskender Pala, Lale Devri ile ilken hem Lale Devri’ndeki yaşantıyı hem gili olarak bilinmesi gereken ne varsa rode isyanın hazırlanmasını ve isyan mana koymakla kalmamış, Divan Edebigünlerini okumuş oluyoruz. yatı bilgisi ile bunu iyice çoğaltmış. AnlaAnladığım kadarıyla İstılanların ne kadarı kurmaca, ne kadarı kender Pala, tarihi olayları tarihi belgelere ve başka eserlere dayanıanlatırken genellikle kroyor doğrusu merak etmemek elde değil. nolojiye bağlı kalmış ama Bir sorun da olayların yoğunluğundan kendince yorumlarda bukahramanlarının karakterleşememesi. lunmaktan da geri durmamış. Romanın ana kahramanları Şahin, Yanık Örneğin romanda Patrona HaYusuf, Hafız Çelebi, Damat İbrahim Palil’in “halk arasında düzgün şa, Hörü Kız’ı ve diğerlerini sadece olayahlakı, dini bütün kişiliği ve lar içinde görüyoruz. Kana, cana kavuşamıyorlar, bir aksiyon filminin oyuncututarlı davranışlarıyla sayları gibi olayların arkasında kalıyorlar. Bu gınlık kazandığı, gitgide nedenle de onların duygularını paylaşaesnaf arasında sözü dinmıyor yani özdeşleşemiyoruz. lenir, aklı sorulur bir kanaat önderi olduğu” anlaKahramanların karakterleşememesinin bir sebebi de sözünü ettiğim bilgi çoklutılır (s. 341). Ama ilerleyen ğu içinde kaybolmaları olabilir. Bilgi verilmeye başlandığında kahramanların yanında ana olay da geriye düşüyor. Romanın akışından kopup Lale Devri’nde İstanbul’da yaşamla ilgili ayrıntılara, lale hakkındaki bilgilere kapılıp gidebiliyoruz. İskender Pala, kahramanları iz sürerken dönemin yaşantısı hakkında gayet doyurucu genel betimlemeler yapıyor ama iş mekânlara geldiğinde belki de mekânı hissettirecek, canlı kılacak ayrıntıları anlatmadığı için o külhanlar, bimarhaneler, mahpushaneler, saraylar birer imge olarak canlanmıyor ve kahramanlar oralarda var olup hareket edemiyor. Böylece anlatı roman değil hikâye halini alıyor. Sanki biri bize olayları tatlı dille anlatır gibi oluyor. Yazar tabii ki böyle bir hikâye eden anlatımı tercih edebilirdi ve sanıyorum bu onu yazım aşamasında oldukça rahatlatır, eleştirilerimizi de giderirdi. Romanın hikâye edilen bölümlerinin akıcılığı da sanırım bu söylediklerimi doğrular. Ama anlatı ortalama okur gözetilerek diyaloglara dayanılarak geliştirildiği için bu sorun aşılamamış. FANTASTİK ÇÖZÜM Bazı şeyleri tekrar tekrar anlatmanın nedenini ise anlayamadım. Acaba, ortalama okur böylesine yoğun bilgiyi bir okumada kavrayamaz diye mi düşünülmüş? Örnek vermek gerekirse padişaha Haliç’in dibinde bulunan cesetleri anlatırken “Baltayı bulamadık ama yapanlardan birinin izini sürdük. Ceset parçalarının konulduğu torbaların hepsi kıldan dokunmuştu’ diye başlayan uzun paragraf (s.223), beş sayfa sonra (s. 228) adeta ‘kes yapıştır’ yapılmış gibi sözcüğü sözcüğüne neden Damat İbrahim Paşa’ya tekrar edilmiş anlayamadım. Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkün. Olayların çözümlenmeye başladığı sayfalarda anlatı da iyice akıcılaşıyor. Katrei matem’in ikizinin olduğunun anlaşılması, Şahin’in Şehzade Ahmet olduğunu öğrenmesi, Yusuf’un sevgilisi Şehnaz’a kavuşması ile romanın bitmek üzere olduğunu düşünüyoruz ama araya giren Patrona Halil İsyanı’nın çıkması ile romanın bitişini de, Şahin’in Nakşigül’ün katillerini bulup cezalandırması da yüz sayfa kadar gecikiyor. Nakşigül’ün öldürülmesi olayının bir çeşit sihre, illüzyona bağlanmasını ise pek tatmin edici bulmadım. Baştan beri tarihi gerçeklere uyumlu, gerçekçi bir biçimde gelişen romana böylesi fantastik bir çözüm eklenmesi inandırıcı değil ve yapıya aykırı. Belki Şahin bu çözümle ikna olmuş olabilir ama 2009 yılından baktığımızda sihir denilen şeylerin bile somut bir açıklaması olduğunu biliyoruz. Katrei Matem, genel yapısı üzerinde iyi düşünülmüş, planlanmış, kurgusu sağlam bir roman ama bütününde önemli eksiklikler ve fazlalıklar taşıyor. Üzerinde biraz daha çalışılsaymış, bazı fazlalıklardan fedakârlık edilseymiş, bazı eksikler giderilseymiş çok iyi bir roman okuyacakmışız duygusu doğuyor. ? SAYFA 8 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1005