Katalog

VİTRİNDEKİLER ¥ susarken daha çok konuşanların, dili çözülenlerin, dili bağlananların, yalnızların, yalnızlaştırılanların, kentlerin, sanal yağmurda şemsiye açanların öyküleridir kitabımızı oluşturan. Sizlerinkine benzer, hepimizindir aslında.” Dilizi Yazı Grubu’nu oluşturan yedi yazar; Nermin Gürbüz, Nilüfer Marım, Nihat Coşkun, Gönül Ocak, Ayşen Göreleli, Yıldız İlhan, Gönül İlhan bu sözlerle tanımladıkları üçer kısa öyküyle katılmışlar “Yedi Çay Biri Açık” bu kitaba. bir kez kaybettimi bir daha yakalaması mümkün olmayabilir.” Atila Çalışkan, “Muhafazakarlaşan Ülke’de Ortak Payda Sabır, Hedef Şeriat” adlı yapıtında, araştırmaları sonucunda ortaya çıkan bulguları okurla paylaşıyor. Kırmızı Gün Beyaz Gece/ Ali Cengizkan/ Kırmızı Yayınları/ 590 s. “Ölüm babamdı ceplerinden hergün birşey çıkan/ küçük bir gönye, gül kapçıkları /paçalarında biriken çamur kalıpları /iki ayakkabıydı kapımızın önüne konan /aç avcunu, kayalıklara çarpan dalgalardan/ ne kaldı işte buruşuk yanaklardan/ hırsın, kösnünün, acının kestiği acılardan/ suyla kesildi gitti dudağın kenarındaki tuz.” Ali Cengizkan, “Kırmızı Gün Beyaz Gece”yle şiirseverlerin karşısına çıkıyor. Sinan’ın Kitabı/ Gleb Şulpyakov/ Çeviren: Kayhan Yükseler/ Gürer Yayınları/ 256 s. Bundan tam 500 yıl önce, Kayseri’nin Ağırnas köyünde Rumlar, Ermeniler ve Türkler bir arada yaşardı. Yusuf’un taşa, ağaca şekil vererek aylak aylak dolaştığı günlerde lakabı “Yavuz” olan Sultan Selim tahttadır. Yaya bir birlik köye gelir günlerden bir gün. Sultan, kendi hizmetine köylerden oğlan devşirecektir. Dülger’in oğlu Yusuf seçilenler arasındadır. Orhan Pamuk’un “Kara Kitap”ını okuyunca İstanbul’a merak saran Rus yazar Gleb Şulpyakov, 16. yüzyıl Osmanlı dönemine, İstanbul’un fethine, bugünün Türkiyesi’ne, Sinan’ın ve roman kahramanının çocukluğuna uzanan iç içe geçmiş kurgularla oluşturduğu “Sinan’ın Kitabı” adlı romanına ilginç gözlemlerini katarak Türk insanını ve İstanbul’u da betimliyor. Günlük Anılar/ Hikmet Kıvılcımlı/ Sosyal İnsan Yayınları/ 400 s. “Şimdi üç ölüm cezası ile mahkum bulunuyorum: Birincisi Prostat Adeno Karsinom başlangıcı. Yetmişinde insan tabii idam hükmüdür. Ona bir diyeceğim yok. Ondan kaçamam. İkincisi, Türkiye’de Sıkı Yönetim Mahkemesi: ‘Yılanın Başı”, “Azılı Komünist” olarak idam cezasıyla tevkifime karar verdi. Bunu da sosyal ve politik bakımdan ‘tabii’ sayıyorum. Bundan kaçtım. Üçüncüsü, nerede ve hangisi olduğunu bilmediğim bir ‘Türkiye Komünist Par Hekim Olmak/ Türkan Saylan/ İskele Yay./ 136 s. “Geçmişin önemli bir hocası bize ‘Çocuklar, insanlar size kirazın kurdunun nasıl oluştuğunu bile sorarlar, her şeyi bilmelisiniz’ derdi. Evet, kirazın kurdu da, bağırsağın solucanı da, ‘insan insanın kurdudur’ söylemi de çevremizi saracak. Her şeye, her zorluğa, her haksızlığa karşın, başı dik, paraya boyun eğmemiş, özsaygısını ve insan sevgisini yitirmemiş, nerede olsa insanlara yarar sağlayabilecek, yaptığı işi zorluklarına karşın çok seven bir hekim olarak yaşamak umarım hekimliğe, beyaz gömleğe âşık olan herkese nasip olur.” “Hekim Olmak” başlığıyla yayımlanan kitapta Türkan Saylan, Şefik Görkey’in sorularını yanıtlıyor. Altın Vuruş/ M. Haluk Yelmen/ Şenocak Yayınları/ 228 s. Orta yaşlı bir adam ve bir genç kız. Uyuşturucu bağımlısı bir eşcinsel.Çeşmeİzmir hattında iç içe geçmiş yaşamlar. İşlenen günahlar. Ardı ardına gelişen olağanüstü olaylar. İki polisin aydınlattığı bir giz. Törenin acımasız yüzü. Uyuşturucu tacirleri ve kurbanları. Kısır döngüye girenler,çıkışı bulamayanlar. Ve… Altın vuruş! Yazar Haluk Yelmen, bu kitabında uyuşturucu ile savaş veren insanların hayatından bir kesit sunuyor okurlarına. 19/ Cem Akaş/ Everest Yayınları/ 234 s. “Küçük ruhluydu. Ruhu iyi bir ruhtu belki, oldukça temiz kullanılmıştı, kendi sınırları içinde sağlam, işe yarar bir ruhtu, ama yetmiyordu; kalkıştığı işi başarabilmek, bu ruhun harcı değildi. M, ruhundan intikam almanın yollarını düşünmeye başladı.” Cem Akaş, “19”la ‘Gerçek’ten daha edebi, Edebiyat’tan daha gerçek bir roman yazmak için yola çıkan, yolda dağılan, en sevdiklerini dağıtan M’nin hikâyesini anlatıyor. Muhafazakarlaşan Ülke’de Ortak Payda Sabır, Hedef Şeriat/ Atila Çalışkan/ Murat Kitabevi/ 164 s. “Ilımlı İslam projesi ABD’nin Türkiye’yi de içine alan büyük Ortadoğu Projesi’nin bir halkası olarak birlikte götürülüyor. Laik Türkiye bir karşı devrim tehdidi ile karşı karşıya. Tehdidin sandıktan çıkması, seçimle örgütlenmesi, demokratik içerik taşımayabilir. Dinci, islamcı tehdit İtalyan ve Alman faşizminden kat kat kötü bir çağdışılığın ve ilkelliğin göstergesi olabilir. Türkiye laikliğini CUMHURİYET KİTAP SAYI 1005 tisi’, beni bu sıra Parti’den atmış. Bu moral ‘idam’ kararını artık ‘tabii’ bulamıyorum ve kaçamıyorum. Birinci ve ikinci ölüm cezaları olacağına varır. Üçüncü ölüm cezasına karşı hiç değilse burjuva mahkemelerindeki kadar savunma hakkımı kullanmazsam, bu savaş dünyasından giderayak, son görevimi yapmamış olurum.” Hikmet Kıvılcımlı, “Günlük Anılar”da hayatından kesitleri okuyucuyla paylaşıyor. Koleksiyoncular/ David Baldacci/ Çev.: Hande Tekin/ YKY/ 456 s. David Baldacci’nin “Koleksiyoncular”ı, yeni Temsilciler Meclisi Başkanı’nın bir suikasta kurban gitmesiyle açılıyor. Suikast, Amerikan kamuoyunu ve hükümetini derinden sarsıyor. Bu arada, Kongre Kütüphanesi’nin utangaç yöneticisi Jonathan DeHaven’ın tek istediği değerli kitaplarının arasında sıradan bir gün geçirmek, ama Jonathan, bir sabah kütüphanenin orta yerinde Deve Kulübü üyelerinden, kitap sevdalısı Caleb Shaw tarafından ölü bulunduğunda işler karışmaya başlıyor. Komplo teorileri üretmesiyle tanınan Oliver Stone’un başını çektiği “Deve Kulübü”, bu iki şüpheli ölüm karşısında duruma el koymaya ve aralarındaki bağlantıyı bulmaya karar veriyor. Araştırmaları sırasında karşılarına, Annabelle Conroy adında gizemli ve çok güzel bir kadın çıktığında, başta istemeseler de birlikte hareket etmek zorunda kalıyorlar.? SAYFA 37