28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kısa Kısa... Kısa Kısa... Kısa Kısa... Ben, İzmit. İşte Suretim. 50’li yılların İzmit’i... (Fahri Seyrek, 1952) Cemal Turgay, 1959. Cemal Turgay, 1972. Atatürk, Milli Mücadele yıllarında İzmit İstasyonu’nda. Karşılayanlar araında İzmit Bölge Komutanı Hüseyin Bey, Belediye Başkanı Abidin (Aral) Bey de var. (Cemal Turgay arşivinden, 1922) Tren yolundaki çınarlar, fen memuru olarak İzmit’e gelen Kütahyalı bir şairi de baştan çıkartmıştır. Ruşen Hakkı’nın “İzmit”idir: “Yanıtı yok biliyorum/ ama gene de sormalıyım// dünyada kaç kent vardır/ içinden tren geçen// çığlıklarını küpeler gibi takan/ dallarına ulu çınarların” Ë Handan DURGUT 970’li yıllarda, TRT III diye anılan radyo kanalında “Her Plağın Bir Öyküsü Var” adıyla yayımlanan programdan ödünç alınmış başlık, “keşke” zarfıyla başlayan bir dilek cümlesine bağlanmış gibi okunabilir: Her kitabın bir öyküsü var; keşke anlatılsa da bilmek mümkün olsa... Kendi adıma, editör 1 Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, İstanbul’a giderken kısa bir süre kaldığı İzmit’te, Vali Ziya Tekeli, Belediye Başkanı Kemal Öz, Emniyet Müdürü Alaaddin Eriş ile. Refakatçiler arasında Ticaret Odası Başkanı İhsan Akköseoğlu ile İnönü’nün oğlu Erdal İnönü de görülüyor. (Fethi Akış, 1939) lüğünü üstlendiğim için yapım serüvenini de bildiğim, Aralık 2007 basım tarihli bir fotoğraf kitabının öyküsünü anlatabilirim. Yaşadığım kentin doğu istikametinde, dışına her çıkışımda içinden, kıyısından, kenarından geçtiğim bir kentti İzmit. Tren ve otoban yolculuklarının elverdiğince aşinaydım İzmit’e. Sanayi fuarıyla, fabrika bacalarıyla, pişmaniye ve kiraz tadıyla tanıdığım İzmit, Marmara depremi sonrasında yaralarını sarmaya çalışan bir kentti... BİR ASIRLIK TARİH İzmit’in 1890’dan 2007’ye bir asırlık tarihini anlatan 400 küsur fotoğrafla göz göze gelince anladım ki, komşu kentin yabancısıyım. İzmitli fotoğraf sanatçısı Cemal Turgay’ın, kendi çektikleri yanı sıra çeşitli fotoğrafçı ve koleksiyonerlerin arşivlerinden de yararlanarak hazırladığı ve ustası Foto Fahri Seyrek’in anısına sunduğu albüm, hemen her fotoğrafın altına düşülmüş notlar eşliğinde İzmit’i dile getiriyordu. İzmit’in, kentine aşkı aşikâr Cemal Turgay tarafından bu kadar geveze kılınması, fotoğraf sanatının ayrıntılara girmekte nasıl zengin olanaklı olduğunu da gösteriyordu... Atatürk’ün 5 Haziran 1928 tarihli İzmit ziyaretine ilişkin fotoğraflar için Eriş Ülger’in, İzmit Halkevi fotoğrafları için Cabir Coşkan, Bülent Erk ve Ahmet Duysak’ın arşivlerinden de yararlanan Cemal Turgay, kendi çektiği, bulduğu, saklayıp derlediği fotoğraflara, ustası Fahri Seyrek’ten oğlu Cem Turgay’a 32 farklı isme ait fotoğrafları da dahil eder. “Al gözüm seyreyle cânım İzmit’i” hazırdır hazır olmasına ya, herkesin seyreylemesi, seyreyleyip kendi gibi meftunu olması için kitap olması gerekmektedir. Cemal Turgay, İzmit’e konuşma hakkını verense, konuşmanın dinlenebilmesi için yayın hizmetini vermeye gönüllü olan da TÜPRAŞ’tır. Üstelik 1959 yılından beri İzmit’te faaliyet gösteren İzmit Rafinerisi’nin de anlatacakları vardır elbet. Cemal Turgay, koltuğunun altında kentinin fotoğraf albümüyle TÜPRAŞ’ın kapısını çaldığında, İzmit’in binbir suretinde sesini duyan ve başkalarına da duyurmayı üstlenen TÜPRAŞ için bu, kentine gönül borcunu ödemenin bir fırsatıdır; tereddütsüz özenle değerlendirilir. Tasarımı Esen Karol’a, basımı Ofset Yapımevi’ne teslim edilir. Tipografisinden kâğıt seçimine, cildinden baskı kalitesine eskimeyecek bir güzelliğin örneği böylece yaratılır. Cemal Turgay konuşturdu. TÜPRAŞ herkese ulaşması için kaydedip bastı, çoğalttı. Bir kent, binbir suretiyle kendini anlatıyor. Dinlemek istemez miydiniz? ? Ben, İzmit. İşte Suretim: Fotoğraflarla Bir Kentin Hikâyesi/ Cemal Turgay/ ¥ TÜPRAŞ Yayını/ 470 sayfa Ë Hasan AKARSU Dünden Sonra Yarından Önce yorlar. Yirmi yıl sonra, Devrim’in eşi Yasu, o yoldan arabasıyla geçerken basılıp yakalanışlarını anımsıyor. Cep telefonuyla eşi Devrim’e yolda olduğunu, kısa sürede adaya ulaşıp yanında olacağını söylüyor; ama trafik kazası geçiriyor. Çarpıştığı diğer otomobilin sürücüsü Komiser Ali. İkisi de hastaneye kaldırılıyor, ikisi de kurtuluyor; ama bellek yitimine uğruyorlar ya da bellek değişimine. Yasu, kendini Komiser Ali gibi görüyor. Komiser Ali ise Yasu’nun yerini alıyor. Romanın en çarpıcı özelliği burada ortaya çıkıyor. KİMLİK DEĞİŞİMİ İşkence gören gazeteci Yasu ve sonradan eşi olacak Devrim, işkence sırasında Komiser Ali’ye eline olanak geçerse, ilerde karısını ‘becereceklerini’ söylüyorlar. Yazar, burada ince bir alayla bu ortamı yaratıyor. Hastaneden sonra Komiser Ali, Devrim’in karısı olan olarak Devrim’in evine götürülüyor. Devrim ve kızı Tuğba, bir değişiklik olduğunu seziyor ama; bunu kazaya bağlıyorlar. Olayın diğer yönüne bakıyoruz. Hastaneden çıkarılan Gazeteci Kadın da Komiser Ali yerine onun ailesi tarafından alınıyor. Komiser Ali’nin karısı Emine Hanım ve oğulları Vedat da değişikliği seziyorlar ama; bunu kaza sonucuna bağlıyorlar. Her iki ailede de kazaya uğrayanlarda bilinç yitimi sürüyor, karabasanlar görüyor ikisi de. Komiser Ali konuşamıyor ve elleri felçli. Ekip arkadaşları onu hastaneden alıp evine bırakıyorlar. Burada rollerin, kimliklerin değişikliği önem kazanıyor. Yasu, Vedat’ın babasını eleştirmesine seviniyor. Derin devletle ilişkili olduğunu biliyor babasının. Devrim de evine getirdiği karısı bildiği Komiser Ali’yi beceriyor:” Evine hoş geldin tatlım, diyerek yanağından öptü Devrim. –‘Tanrım, Allah CUMHURİYET KİTAP SAYI 958 ünden Sonra Yarından Önce” adlı yapıt Bülent Habora’nın yeni romanı. Yazarın anı, oyun, güldürü romanı, araştırma, derleme, gezi türlerinde onlarca yapıtı bulunuyor. “Dünden Sonra Yarından Önce” romanında, bilimkurgu, imgelem gücü ve güldürü öne çıkıyor. Romanda iki aileyi tanıyoruz. Birisi, Komiser Ali’nin ailesi: Eşi Emine Hanım ile oğlu Vedat, olayın içinde anlatılırken, Komiser Ali’nin polis arkadaşları da bulunuyor. İkincisi, Devrim ile gazeteci eşi ve kızları Tuğba olayın içinde yer alırken, gazetenin diğer çalışanları da tanıtılıyor. Olay, yaklaşık yirmi yıllık bir süreyi kapsıyor. Yirmi yıl önce devrimci gençliğin gerilla eylemleri yaşanırken, Priene Antik Kenti’nde geceleyen eylemci gençlerden Devrim ile sevgilisi Yasu, sevişirken Komiser Ali tarafından yakalanıyor ve İzmir’de işkence görü “D ¥ SAYFA 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle