Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
¥ Dokundurmalar” adını taşıyor Bu bölümde yedi yazı yer almış. Daha çok büyük kentlerde caddelerde göze batan yabancı dilde konulmuş tecimevi adları ve onların işgalci askerler gibi sırıtıp duran tabelaları. Bunların yarattığı görünüm kirliği ile Türkçeye yönelik kirli saldırıyı eleştirel bir bakış ve eleştirel gülmece öğelerinin de yüklendiği yazılar. “Sözcük de Yanlış, Anlayış da!” başlıklı yazı. O yazı yineleyerek okunmalı! Ne mi anlatıyor? Ankara’yı kirleten adlar arasına karışan bir büyük alışveriş merkezinin adının “Ankamall” oluş serüvenini ve sonrasındaki Dil Derneğinin, üyelerinin ve bilinçli Ankaralıların tepkilerini. Ve Alışveriş merkezi patronlarının davranışını ve vurdumduymazlığını, Ankamall için buldukları gerekçeleri eleştirerek neredeyse geleceğe, tarihe not düşecek şekilde vurguluyor. Ah o güzelim dilimiz ve atalarımızın oya gibi işleyerek bize emanet ettikleri o Türkçemizin içinde neler yok ki! Tam da bu durumla örtüşen bir atasözümüz daha: “Domuzdan toklu doğmaz”. Küresel Sermaye Diktatörü ile işbirlikçi anamal koyun koyuna sarmaş dolaş olunca ne olacağı beklenebilir ki! Elbette kuzu yerine Ankamall doğar! Şaşılacak bir şey var mı dersiniz? ELEŞTİREL DENEMELER İkinci bölüm ise; “Özelce Güzelce Aktarımlar” başlığını taşımakta. Bölümde yirmi üç yazı var. Dil üzerine, Türkçe için yazılmış öykü akıcılığında eleştirel denemeler. “Güllü Mendilim Gül Kokuyor” başlıklı yazıyı okuduğunuzda sizin de benim gibi burnunuzun direği sızlayacaktır. Altı yedi yaşımızda annemizin elinin yerini alan bir Münevver Öğretmen elini soluğunuz daralarak mutlaka anımsarsınız... Ayrıca “İrtica Gericiliktir!”, “Türkçe, Hepimizin ‘Ses Bayrağı’dır!”, “O, Ülkeyi ve Türkçeyi Birlikte Düşündü”, “Zamanı ve Dili Kullanma Ustası: Uğur Mumcu”, “O, Türkçenin Müziğini Dünyaya Dinletti!”, “Büyük Usta Gibi Sevebilsek Dilimizi...”, “Temiz Türkçe İçin...” başlıklı yazılar topluluklar önünde okunacak yazılar. Hem de okunmalı... Sevgi Özel yapıtının tanıtım yazısında: “Biliyorum kızanlar olacak... AB’den girip küreselleşmeden çıkan; yeni bir şey söyle diyen, toplumu karamsar yapmakla suçlayan da olacak. Alıştık bu tepkilere... Her sözün ‘hayırlara vesile olması’na, ‘inşallah’la başlayıp ‘maşal lah’la bitmesine, ‘selams’ sunmaya, ‘Allah’a emanet ol’maya, ‘baybay’la esenleşmeye; ‘canlı performans’a, ‘vizyon misyon’ parlatmaya; ‘tirend’ yakalamaya; ‘outlet’lerden ‘keyif’ almaya; ‘oldu; tamam; okey’le günü bitirmeye alıştığımız gibi... Bunlara tepki vermiyorsanız... Çocuklarımıza bedava dağıtılan kitapları karıştırmıyorsanız; yabancı dille öğretimi doğru buluyorsanız; okulları sorgulamıyorsanız; TV’leri, tabelaları, abuk sabuk konuşanları bize şikâyet ediyorsanız... Aydınımsıları aydın sanıyorsanız... ‘Bana ne? Ben mi düzelteceğim’ havasında hep ağlama duvarı arıyorsanız... Bizlere niye kızıyorsunuz ki? Kızdırdıysak sizi, öfkenizi yönelteceğiniz adresler belli... Haydi, kalem başına!”... Can Yücel’le başlamıştık. Şair Aziz Kemal Hızıroğlu’ndan bir alıntıyla sonlandıralım yazımızı. Şöyle diyor Hızıroğlu: “sahip olduğumuzu sandığımız şeylerin bizim olmadığını anladığımızda matine de bitmiştir suare de...” Ve biz de Sevgi Özel’in çağrısına yüksek sesle katılalım: “(...) Önemli olan böyle durumlarda ‘insana benzeyen bir korkuluk’ gibi durmak değil, gerçek insan olduğumuzu ve gerçekleri gördüğümüzü haykırmaktır.”. Hem de şu sıra türbanı at gözlüğü gibi insanların kafasına takmaya çalışanlara karşı. Yoksa matineyi de, suareyi de, treni de kaçırmış olacağız. Dille kültür, uygarlık, bilim yaratılır. Demek ki Dil Devrimine karşı olanlar, Türkçe yazımı, söyleyişi bozanlar Türk Diliyle – Türkçeyle bir uygarlık yaratılsın istemiyorlar! Özel’in bundan önce yayımlanmış iki yapıtı daha var. “Dil Kiri El Kiri” (Bilgi Yayınevi, 2002) ile “Dilimde Tüy Bitti” (Çınar Yayınları 2006). Dil konusundaki yazılarının toplandığı bu üçüncü kitabının Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkmasını şöyle değerlendiriyor: “Bu kitabın ‘Cumhuriyet Kitapları’ içinde çıkması da benim için yeni bir sevinç... Gazetem Cumhuriyet’in ilkeleri, savaşımı, benim de ilkelerim ve savaşım alanlarımla örtüşüyor. Kitabın gün ışığına çıkmasını sağlayan ve Cumhuriyet Kitap’a emek veren bütün dostlara içtenlikle teşekkür ederim. Sağ olsunlar!” Bir teşekkür de biz okurlardan. Bu değerli, hep okunası yapıtla bizi buluşturduğu için. Dilleri Uzun’u tüm okurlara salık veririm. Sevgi Özel’e bizden selam olsun... ? *Dilleri Uzun/ Sevgi Özel/ Eleştirel Deneme, Cumhuriyet Kitapları/ 176 s. Özel’in bundan önce yayımlanmış iki yapıtı daha var. “Dil Kiri El Kiri” (Bilgi Yayınevi, 2002) ile “Dilimde Tüy Bitti” (Çınar Yayınları 2006). CUMHURİYET KİTAP SAYI 958 SAYFA 19