Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Türkçe Günlükleri Ü 19 Mart Çarşamba mit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması’nın sonuçları yarın açıklanacak. Nasıl da karamsardı öyküler. Kan, savaş, cezaevi, yoksulluk, acı, zulüm, mutsuzluk, yıkım… Her iki öyküden birinde ölüm vardı: Oğlunun ölümünü kabullenemeyen anne, karısının öldüğüne inanmayan koca, oğluna ağıt yakan baba, polise teslim etmemek için hastasını öldüren doktor, babanın ölümüyle perişan olan evlat… Yarışmaya katılanların ne kimliği, ne yaşı hakkında bilgim var; ama tahmin etmek zor değil. Herhalde gencecik insanlardı bunları yazanlar. O zaman insan düşünmeden edemiyor. Ne yapıyoruz biz bu çocuklara? Aydınlık bir gelecek kurmalarını umutla beklediğimiz gençler nasıl bu kadar karanlıkta hissediyorlar kendilerini? Gençlerin umutsuzluğa bu kadar kapıldığı bir ülkede gelecek nasıl aydınlık olacak? FEYZA HEPÇİLİNGİRLER Türkiye sorunu o kadar bol bir ülke ki kimi şeyleri konuşmaya, tartışmaya hiç sıra gelmiyor. Sözgelimi, son aylarda, üniversitelerden her söz edildiğinde asıl konu “türban” oluyor. “The Times” gazetesinin yüksek eğitim eki “Times Higher Education” tarafından yayımlanan dünyanın en iyi 500 üniversitesi sıralamasında Türkiye’den hiçbir üniversitenin yer almamış olması haberi, üstünde durulmadan eskidi, geçti. Avrupa’nın en iyi 100 üniversitesi sıralamasına hiçbir Türk üniversitesinin girememiş olması da öyle. Pek çok üniversitemizde öğretim dilinin İngilizce olması savunulurken bilim dünyasına girmek, gelişmelerin dışında kalmamak, uluslararası çalışmaları yakından izleyebilmek gibi gerekçeler gösterilir. Ancak görülüyor ki bu gerekçelerin hiçbiri gerçekçi değil. Şimdi gelin de Türkiye’de Türkçe öğrenip derslerini Türkçe anlatan, kitaplarını Türkçe yazan Alman profesörleri anımsamayın. Sözü yeniden bu Alman hocalara getirmek için 20 Mart Perşembe fırsat kolluyordum; çünkü elimde mutlaka paylaşmak istediğim çok değerli bir mektup var. Profesör Dr. Güney Gönenç anlatıyor: “Gelen profesörlerden üç yıl içinde dersleri Türkçe vermeye başlamaları, ayrıca Türkçe ders kitapları yazmaları isteniyordu. Buna epeycesi uymuştur. En başta efsanevi kimya profesörü F. Arndt’ı saymalıyız. Arndt Türkçeyi akıcı olarak konuşuyordu. Onun önerdiği ve çoğu bugün de kullanılan birçok kimya terimi vardır; örneğin çözücü (solvent), çözelti (solution), çözünme (dissolution), çözünen (solute), tartı (atomic weight), anıklamak (to prepare), değerlik (valence), seyreltik (dilute), çökelti (precipitate). Arndt, ‘element’e “eleman” denmesine karşı idi, şu özdeyiş onundur: ‘Elemente elaman diyen elemandan elaman!’” “Ünlü hukukçu E. Hirsch genç yaşta geldiği Türkiye’de 19 yıl kalmış, yetkin Türkçe konuşmasının yanı sıra birçok ders kitabını ve ders notlarını Türk dilinde yazmıştır. 1943’te TC uyruğuna geçmiş, adını TC kimlik kartındaki gibi “Hirş” yazımıyla kullanmış, örneğin Dünya Üniversiteleri ve Türkiye’de Üniversitelerin Gelişmesi adlı iki ciltlik büyük kitabına yazar adı olarak ‘E. Hirş’ yazmıştır. 1945 doğumlu olan oğlunun adı Enver Tandoğan’dır. (Hirsch’in Anılarım başlıklı ilginç kitabı, 1997’de TÜBİTAK Yayınları arasında çıktı.)” “Derslerini Türkçe veren hocalar arasında F. Neumark (iktisat), E. Reuter (iktisat, şehircilik), A. Eckstein (tıp), A. Rüstow (sosyoloji), A. Isaac (iktisat) ve daha birçok profesör sayılabilir. Reuter’in asistanı olan Fehmi Yavuz, belediyecilikle ilgili pek çok terimi onun önerip yerleştirdiğini yazmıştır. Eckstein çocuk hastalıkları uzmanıydı. Anadolu’yu karış karış gezmiş ve pek çok makale yayımlamıştır. Ders kitaplarını Türkçe kaleme alan Eckstein, Ulus gazetesinde de yazıyordu.” “Klasik filoloji profesörü olan G. Rohde mükemmel Türkçe konuşuyor, derslerini ve konferanslarını Türkçe veriyordu. Romanoloji profesörü L. Spitzer’in (Sü heyla Bayrav, Mîna Urgan, Sabahattin Eyüboğlu onun asistanları idiler) ünlü Roman Filolojisine Giriş kitabı ilkin (S. Bayrav çevirisi ile) Türkçe yayımlanmış, sonradan, 1949’da Fransızcaya, 1951’de İngilizceye çevrilmiştir.” “Ben öğrenci olarak bu hocaların son nesline yetiştim (İTÜ, 195055). Fransız M. Fouché’den elektrik fiziği dinlemek ne yazık ki zamanı boşa harcamaktan öte bir şey değildi. Matematik hocamız R. Weyrich’ten çok ama çok şey öğrendik. Dersini Almanca verirdi, hiç bilmediğimiz bu dilde korkunç bir heyecanla, yumruğunu sıkıp bağırarak, nutuk verir gibi coşkulu bir biçimde ders anlatırdı. Davranış ve jestlerinde bile öğrenilecek bir şeyler vardı… Asıl sevgili hocamız Prof. Hans Horninger idi. Tasarı geometri denen efsanevi bilimi, kullanmakta ısrar ettiği kıt kanaat Türkçesiyle bize sevdirdi, öğretti, yaşattı. Yanlış telaffuzuna ve vurgulamalarına kimi öğrenciler gülüşseler de Türkçe anlatmayı sürdürdü, mükemmel bir ders kitabını da Türk diline kazandırdı.” Güney Gönenç Hoca, bir de not düşmüş mektubuna: “Yukardaki bilgiler ve daha niceleri şu iki kitapta yer almaktadır: Reisman, Arnold, Turkey’s Modernization: Refugees from Nazism and Ataturk’s Vision. Washington D.C.: New Academia Publishing, LLC, 2006. Widmann, Horst, Atatürk Üniversite Reformu [ikinci baskı], İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2000.” Önümde son ayların dergileri… Neler yok ki! İzmir’den Afrodisyas Sanat, Ankara’dan Ankara Edebiyat, Devrek’ten Şehir, Kahramanmaraş’tan Alkış, İstanbul’dan Evrensel, Eskişehir’den Yazılı Kaya, Karabük’ten Tay, İstanbul’dan Tiroj, Samsun’dan artı 1, Muğla’dan Gökova, Ankara’dan Kum, İzmir’den Alaz, İstanbul’dan Sanat ve Hayat, Söke’den Beşparmak, Silifke’den Andız, İstanbul’dan Üç Nokta, Denizli’den Sunak, Ankara’dan Sincan İstasyonu, Alanya’dan Etken, Antakya’dan Karalama, Eskişehir’den pırıl pırıl bir çocuk dergisi: Renkli Tebeşir… Karıştırmak yetmez; sıraya konup tek tek okunmalı. Hemen. ? www.feyzahepcilingirler.com feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı34349 Yıldız / İst. 25 Mart Salı B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Can Yücel’in bir şiirinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiirden dizeler ortaya çıkacaktır. Dikkat: “1/B”, “54/B”, “57/G” harfleri ipucu olarak verilmiştir. 1 2 B 3 A 4 E 5 A 6 G 7 D 8 E 9 H 10 J Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU B 11 E 12 E 13 E 14 E 15 B 16 A 17 J 18 I 19 I 20 C 21 K 22 E 23 E 24 E 25 G 26 D 27 K 28 F 29 B 25 31 6 H. Köprü yol (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 30 J 31 G 32 D 33 D 34 B 35 J 36 A 37 B 38 C 39 I 63 40 43 9 I. Hamle. 40 H 41 A 42 E 43 H 44 I 45 K 46 J 47 C 48 B 49 E 50 K 51 A 52 I 53 C 54 55 F 56 B 57 58 E 52 76 19 39 44 18 J. “Theodule ...” (deneysel ruhbilimin Fransa’daki en önemli öncülerinden olan, Fransız filozof ve ruhbilimci). B 59 K 60 B 61 A 62 D 63 H 64 D 65 B 66 69 K 70 K 71 B 72 K 73 A 74 B 75 B 76 I 77 G F 67 B 68 C K 78 E Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “Daima ... ... kapalı demir kepenkler işlerini göremez hale geliyorlardı.” (Tarık Buğra). 17 35 46 30 10 K. “... Dirliği” (Fakir Baykurt’un bir romanı). C. Kolyos, uskumru, sardalye gibi balıkların ufağı. ... ... ötmez ordayım” (Bekir Sıtkı Erdoğan). 61 41 3 73 51 5 36 16 77 70 27 45 59 69 50 21 72 945. sayının çözümü: A. TEBLİĞ, 68 38 53 47 20 B. “Akrep ve örümcek, semender ve şahin ... ... taş topluyorlardı.” (Enis Batur). 23 12 13 22 49 78 42 58 14 D. İzlenecek uygun bir program aramak amacıyla televizyon kanallarını tarama, zaping. 8 4 11 24 F. Eğik olmayan. 60 37 74 29 65 34 7 62 32 64 33 26 E. “Kara gözlüm efkârlanma gül gayrı / 66 55 28 G. Almanya’da bir kent. B. ULAMA, C. TÜMEL, D. UMUT, E. NABİ, F. AĞA, G. MİHO, H. ABAD, I. YÜZYILLIK YALNIZLIK, J. AŞUG, K. NOHUDİ, L. LİMBO, M. AGNES GREY, N. RASİH. Metin: “Selim gibi günlük tutmaya başlayalım bakalım; sonumuz hayırlı değil herhalde onun gibi. Oğuz Atay” SAYFA 39 15 67 75 48 2 56 71 CUMHURİYET KİTAP SAYI 946