Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
¥ bildiğim diller, İngilizce ile Fransızca. Biraz İtalyanca, biraz İspanyolca da çözebiliyorum sözlüklerin yardımıyla. Mümkün olduğu kadar özgün metinleri de ikinci dil çeviri metinleriyle bir arada bulundurarak çeviri yapıyorum. Bilmediğim dillerdeki özgün metinleri bile görmeye, bulmaya çalışıyorum ve bunun bazen yardımı oluyor; biçimsel açıdan yahut sesi yakalama açısından. Sonuç olarak, onon beş değişik dilden yapılmış çeviri vardır herhalde. Çeviri yaptığınız diller arasında en şiirsel, şiire en yatkın gelen dil hangisi? İspanyolca ve İtalyanca diyebilirim. Tabii İngilizce benim meslek dilim. İngiliz edebiyatı okuduğum için, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde çalıştığım için, üstelik de İngilizcenin, çok da sevdiğim bir şiir geleneği olduğu için, İngilizceyi de yabana atmamak lazım. Dikkat ederseniz Fransız şair neredeyse hiç yok burada. Çünkü Şiir Atlası’nda Fransızcadan yapılan çeviriler, doğrudan doğruya Fransızcayı yüksek derecede iyi bilen çevirmenler tarafından yapılmış çevirilerdir. Bunun için ben pek o alana el atmadım. Ama kendi başıma, Şiir Atlası’nı yalnız kendim çevirerek yayımlayacak olsaydım, o zaman Fransızlardan da çeviri yapardım. ŞİİR ÇEVİRİSİ İÇİN NOTLAR Şiir çevirisi hakkında neler söylersiniz? Çeviri bir okuma yöntemi. Tabii şiir okuma, düz metinleri okumadan daha değişik bir okuma. Çünkü şiir metinlerini sürekli okuyabiliyorsunuz, tekrar tekrar okuyabiliyorsunuz. Tekrar tekrar okunmasının nedeni, şiirsel metinlerin aynı zamanda yüksek sesle okunmaya da elverişli, belli bir müzikaliteye sahip metinler olması. O yüzden, çevirmen için bir çeşit sınama olanağı yaratıyor: “Acaba bunu Türkçede söyleyebilir miyim?” Can Yücel bu nedenle, ‘Türkçe söyleyen’ demeyi tercih ediyordu şiir çevirirken. Tabii o yöntem, ona biraz daha fazla özgürlük tanıyan bir yöntem. Ben, o kadar büyük bir özgürlük tanımadım kendime. Gene de en azından çevirdiğim metinlerin, çevrilebilir metinler olmasına özen gösterdim. Öyle metinler vardır ki çok zorlanır insan, çevrilemezler. Orada diretmemek lazım. Bu kitaptaki ilk şiir, Wallace Stevens’ın ‘Pazar Sabahı’nı okuduğumda çok sevmiştim. Wallace Stevens’tan çeviri de yapmak istiyordum. Çünkü bir Amerikan şiiri antolojisi hazırlıyordum. Fakat bir türlü, çok sevdiğim halde, bu şiiri biriki kıtadan fazla çeviremedim. Ancak aradan on beşyirmi yıl geçtikten sonra tamamlayabildim. Tabii bütün uğraşlarıma rağmen tamamlanamamış, çevrilememiş şiirler de var. Bu çevrilme güçlüğü yüzünden, çevirilerin her zaman aslı kadar güzel olmaması yüzünden, birçok uzman, birçok eleştirmen, birçok edebiyat meraklısı, “Şiir çevrilmez” deyip çıkıyor işin içinden. Hatta çok önemli şairler bile, ‘Şiir çeviride yiten şeydir’ diyebiliyorlar. Robert Frost’un ünlü sözü bu. Öte yandan dünya edebiyatına baktığımızda, birçok büyük şair, ancak çevirileriyle tanınabilmiş, sevilebilmiş. Homeros’tan günümüze kadar böyle. Yaptığınız çevirilerin dışında, yazdığınız şiirlerin çevirilerini de gördünüz. Size göre iyi bir şiir çevirisi nasıl olmalı, neleri içermeli, nasıl yapılmalı, nelere dikkat edilmeli? Hiç tartışılmaması gereken özellik, bir defa anlamından sapma olmamalı. Anlattığından başka çevrilmemeli metin. Onun ötesinde, şairin kendi dilinde yapmaya çalıştığı şeyleri, örneğin bir ritim bulabilCUMHURİYET KİTAP SAYI 946 mişse o ritme benzer bir ritmi, şairin ritmini, yakalamaya çalışmalı çevirmen. Şairlerin, örneğin “Bu Behçet Necatigil’in şiiri” veya “Bu Oktay Rıfat’ın şiiri”, “Bu Nâzım Hikmet’in şiiri” dedirten kişisel üsluplarını korumalı. O şairlerin şiirleri, başka bir dile çevrildiğinde de kimin şiiri olduğu yine anlaşılabilmeli. O sesi, az çok yakalayabilmeli. Bu birebir aynı ölçüde olmayabilir. Uyak şart değildir şiiri iyi çevirmek için. Ama belli bir müzikalite varsa, şiirin aslında o müzikaliteye benzer bir müzikaliteyi çeviride ararız, görmek isteriz. Bunun birtakım başarılı örneklerini çeşitli dillerde görüyoruz. Biliyoruz ki Lorca’nın İngilizcede çok başarılı çevirileri var. Rilke’nin gene çok başarılı çevirileri var. Türkiye’de çok başarılı çeviriler olduğunu söyleyebiliriz. Ankara’da tercüme bürosu kurulduğu zaman, Ataç’ın başında bulunduğu dönem, Sabahattin Eyüboğlu, Orhan Veli, Melih Cevdet gibi şairler çalışırken, özellikle Fransızcadan çok başarılı çeviriler yapılmış. Bugün ezbere bilinen çeviri şiirler de var. Baudelaire’den, Verlain’den, RRimbaud’dan, Apollinaire’den... Melih Cevdet’in Edgar Allan Poe’dan yaptığı Annabell Lee çevirisi... Bunun için, şiir çevirisine kuşkuyla bakmak her ne kadar sağlıklı bir tutum olsa da, başarılı örnekleri görmezden gelmek doğru değildir. Kendi şiirlerinizin çevirilerine baktığınızda ne kadar tatmin edici buluyorsunuz? Fena değil. Bir kere İngilizce çevirilerinde benim kendi sorumluluğum da var. Michael Hulse Türkçe bilmiyordu, benim yardımımla çevirmiş oldu. Tabii demek ki benim onayımı da aldı. Yardımım olmadan İngilizceye çevrilen şiirler de var. Ruth Christie çevirdi bazı şiirlerimi ve ben çok başarılı buluyorum o çevirileri. Fransızcaya çevrilirken, çevirmenlerle beraberdim. Onların da oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim. Şimdi, daha yeni, İtalyancaya yapılan çeviriler geldi. Okuduğum zaman kulağıma hoş geliyor fakat tam bir değerlendirme yapacak durumda değilim. Bu arada Farsçaya da çevrildi şiirlerim. Farsça bir kitap çıkmak üzere Tahran’da. Çeviren Muhammed Emin Seyfiala adında, çok iyi Türkçe bilen Azeri bir arkadaş. Tebriz‘de oturuyor. Farsça basılmış olarak okuyabilecek bir transkripsiyon yapıp öyle okumam gerekecek o kitabı. Ondan sonra söyleyebilirim kulağa nasıl geldiğini. Birçok şiir de Yunancaya çevrildi. Antikara adında, yine Türkçe bilen, Brüksel’de çalışan, bir Yunanlı bayan çevirdi ama o kitap olmadı henüz. Yunanistan’da okuma yaptığım zamanlarda, ben Türkçelerini okurken o da Yunanca çevirilerini okumuştu. Kulağa çok hoş geliyordu, Yunanca güzel bir dil. Neredeyse, ‘Cevat Çapan Çevirisi’ diye bir terim var artık. Çeviri konusu ne zaman açılsa adınız mutlak anılıyor. Çeviri konusunda bir kitap yazmayı düşündünüz mü? Ben, sizden duyuyorum ilk defa. Hayır düşünmedim. Bu konuya hiçbir zaman çok fazla kuramsal yaklaşmadım. El yordamıyla, bir çeşit sezgiyle yapıyorum bu işi. Bu yüzden de birtakım kusurları, eksikleri vardır. Belki de kuramsal olarak çalışsam daha iyi işler çıkabilir ya da daha az saldırıya uğrayabilirim. Beğenenler kadar, beğenmeyenler de var çevirilerimi. Mahkemeye verseler haklı görülebilirler; şiir çevrilmez deyip işin içinden çıkıyorlar nasılsa(!) Şiir hakkında konuşarak şiiri sakatlamamalı. Fazla söz kaldırmayan bir şey şiir, o yüzden susmak en iyisi… ? Şiir Çevir Denize At/ Cevat Çapan/ Cumhuriyet Kitapları/ 560 s. SAYFA 15