Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? lemelere dayandığını ve “diplomasi”nin dış politi kanın bir aracı olduğunu belirtiyor. Modern diplomasinin kurum ve araçlarını ele alırken ise, kendi bilgi ve deneyimlerinden yararlandığını özellikle vurguluyor. Kitapta, ikili ve çok taraflı diplomasi türleri, müzakereler, antlaşmalar vb. ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti diplomasisi ve kurum olarak Türkiye Dışişleri Bakanlığı inceleniyor. 75. Yılda Türkçenin ve Dil Devriminin Öyküsü/ Şerafettin Turan, Sevgi Özel/ Dil Derneği Yayınları/ 424 s. “Kaynaklara, belgelere, tanıklara dayanarak Türkçeye ilişkin bildiklerimizi, yaşadıklarımızı, olumlu ve olumsuz bakış açılarını aktardık. Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nu niçin kurduğunu, Türkçeyle niçin bu denli yakından ilgilendiğini, TDK’ye verdiği önemi, yazık ki çoğumuz bilmiyoruz. Çünkü bir bütün olan Türk Devrimi gibi Harf ve Dil Devrimleri de ulusal eğitimde yeterince ele alınmıyor, yer bulamıyor.” Bu yapıt, Türkçenin Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan akışını, Cumhuriyet kurulmadan önceki durumunu, Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun 19321983 arasındaki öyküsünü, 1983’ten sonra olup bitenlerle Dil Derneği’nin doğuşunu içeriyor. Direnişlerin Güney Kutbu/ Güneş Çelikkol/ Agora Kitaplığı/ 246 s. Arjantin; kâh dünyanın en zengin ülkeleri arasına giren, kâh hiperenflasyon belâsıyla boğuşan; 1990’lı yıllarda IMF ve Dünya Bankası’nın model olarak gösterdiği, 2001’deyse borç batağına saplanıp karaya oturduğunda kitlesel bir halk ayaklanması doğuran ülke... Arjantin; uzaklarda kurulan yeni bir diyarın yolunu tutan göçmenlerin, göçmen işçilerin bağlandığı devrimci fikirlerin, faşizmden esinlenirken halkçı reformlar gerçekleştiren Peronizmin, Peronizmi ezmeye kararlı askerlerin, askerlere destek veren sosyalistlerin, laiklik tartışmalarının, neoliberal hükumetlerle uzlaşan sendika bürokratlarının, ABD destekli darbelerle İngiltere’yle savaşan darbecilerin, darbecilere karşı sokaklara çıkarak onların hapsedilmesini sağlayan yüz binlerin, kapatılan fabrikaların, işsiz kalanların kurduğu piqueteros topluluklarının, piqueteros topluluklarını satın almaya çalışan iktidarın ve buna ortak olan sol çevrelerin, beklentilerin, hayal kırıklıklarının ve isyanların ülkesi... Bu kitapta Güneş Çelikkol, Arjantin üzerine bir inceleme sunuyor. Symposion/ Platon/ Çeviren: Eyüp Çoraklı/ Kabalcı Yayınevi/ 278 s. Atinalı tragedya şairi Agathon İÖ 416 yılında ilk tragedyasıyla kazandığı birinciliği kutlamak amacıyla o dönemde Atina’nın önde gelen bilim, sanat, politika ve felsefe adamlarının katıldığı bir symposion düzenler ve bu symposion’a katılan herkes Aşk’a övgü niteliğinde bir konuşma yapar. Her biri Aşk’ın farklı bir niteliğini ortaya koyan bu konuşmalar, aşk ve ahlak alanında Platon’un “Symposion”una temel olur. YunancaTürkçe olarak sunulan SAYFA 36 “Symposion”da, derin düşüncelerle eğlendiri hikâyeler birbirine karışır. Fenerbahçe Cumhuriyeti/ Yalçın Doğan/ Doğan Kitap/ 230 s. Osmanlı Balkanlar’dan Kuzey Afrika’ya kadar çeşitli yerlerde savaşıyor ve toprak kaybediyor. Ama, Fenerbahçe’yi hiç göz ardı etmiyor. Fenerbahçe Kurtuluş Savaşında Anadolu’ya adam kaçırıyor, top ve mermi taşıyor. İşgal kuvvetlerini Taksim Stadı’nda yeniyor. 1970’lerden sonra Türkiye’de kapitalizm gelişiyor, Fenerbahçe’de işadamı başkanlar dönemi başlıyor. Türkiye’de siyasal iktidar kimde, güç kimde ise, Fenerbahçe başkanı o iktidarın bir temsilcisi. Bu kitap, Fenerbahçe’nin resmi tarihi değil, bir yüzyılın öyküsü. Barnabas’ın Sırrı/ Aydoğan Vatandaş/ Doğan Kitap/ 136 s. Hakkâri’de bir mağarada elyazması bir kitap bulunur. Bu kitap, Kayıp Kitap olarak da bilinen ve bugüne kadar Hristiyanlık tarihinin en gizemli konularından birini oluşturan Barnabas İncili olabilir mi? Rus ve Türk istihbarat örgütleri ve en az onlar kadar etkili “üçüncü kişiler”, bir aşk ve eski bir ihanet, göz önündeki “gizli oluşumlar”, bugünün Türkiyesi’ne uzanan Hristiyanlık tarihine ait tartışmalar... Gazilik ve Kimlik/ Bektaş Tufan Güneş/ Kora Yayın/ 222 s. “Bugüne kadar şehitlerimiz ve gazilerimizle ilgili yalnızca kahramanlık öyküleri okuduk ve dinledik. Onlarla övündük, onlarla gururlandık! Peki, varlığımızı borçlu olduğumuz aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin sorunlarını biliyor muyuz? Onlara hak ettiklerini verebildik mi? Bu kitap, onların sorunlarına değiniyor, soruyor, sorguluyor, düşündürtüyor ve çok çarpıcı bir anlatımla görevlerimizi hatırlatıyor. Yazarın emeğine ve ellerine sağlık! Herkese tavsiye ediyorum. Okuduktan sonra göreceksiniz ki; bana olduğu kadar size de bir görev düşüyor!...” diyor Emin Çölaşan. Ölen Hayvan/ Philip Roth/ Çeviren: Can Kantarcı/ Ayrıntı Yayınları/ 110 s. “Ölen Hayvan”, cinsellik ve ölüm temalarını ele alan bir roman. David Kepesh, Amerika’daki cinsel devrim yıllarında, hiçbir engel tanımaksızın erotik zevklerin peşinde koşmaya ant içerek eşini ve oğlunu terk etmiş bir akademisyendir. Gerek üniversitede yarattığı entelektüel imaj, gerek bir edebiyat eleştirmeni olarak bir TV kanalının yayınlarında görünmesi, kız öğrencileri için onu çekici kılmıştır. Kepesh, yetmiş yaşındadır ve konuşma dili üslubuyla, kim olduğunu okurun bilmediği ve yalnızca romanın sonunda kendisine bir iki sözcükle cevap veren birisine, eski öğrencilerinden Consuela Castillo’yla altmış iki yaşındayken yaşadığı ilişkiyi anlatır. Bu ilişkiden önce pek çok kadınla giriştiği beraberliklerini hiçbir zaman ciddi bir bağlılığa dönüştürmeden sürdürmeye kararlı olmasına karşın, yirmi dört yaşındaki Küba kökenli Consuela, Kepesh’in aklını başından alır. Ona duyduğu tutku bir saplantıya dönüşür, onu kaybedeceği kaygısı, kapıldığı kıskançlık krizleri hayatını cehenneme çevirir. Ama daha ilişkinin başlarındayken bile, aralarındaki yaş farkının kaçınılmaz acıklılığının ve bunun belki de kendisi için son bir ilişki olduğunun bilincindedir. Consuela ise bu ilişkiye egemendir ve farkında olmasa bile Kepeshi kendi narsizmini besleyen bir araç olarak kullanır. Paravanlar/ Jean Genet/ Çeviren: Sosi Dolanoğlu/ Ayrıntı Yayınları/ 204 s. Batılı sömürgeciler, lejyonerler, askerler, Araplar, mücahitler, hırsızlar, orospular, ağlayıcı kadınlar, hainler, ölüler... Yüzleri boyalı, maskeli, takma saçlı, takma burunlu... Genet’nin tiyatrosunun temelini oluşturan kılık değiştirme, kendini maskeleme, gerçeğin yerine suretini geçirme, 1961 tarihli son oyunu “Paravanlar”ın da temel taşlarıdır. “Paravanlar”, onun ölüme ve ölülere yaklaşım tarzının bir ifadesidir. Hatta oyun metninde yer alan açıklamalarında oyunun bir mezarlıkta sahnelenmesi gerektiğini söyler. Fakat burada kasvetten, yastan, ölümün ağırlığından iz yoktur, yaşamdan ölüme ve ölülere adanmış eğlenceli bir şenlik, bir maskeli balodur. Ayrıntı Yayınları, Jean Genet’in “Sıkı Gözetim” adlı oyununu da Yıldırım Türker çevirisiyle okuyucuya sundu. Bölünmüş Batı/ Jürgen Habermas/ Çeviren: Dilman Muradoğlu/ YKY/ 182 s. Alman düşünür ve siyaset kuramcısı Jürgen Habermas “Bölünmüş Batı”da, Batı’nın bölünmüşlüğüne uluslararası terorizmin değil, ABD’nin uluslararası hukuku görmezden gelen, Birleşmiş Milletler’i köşeye sıkıştıran ve Avrupa’yla yollarını ayırmaktan çekinmeyen politikalarının neden olduğunu belirterek, Irak’a karşı açılan “özgürleştirme ve demokratikleştirme savaşı”nın siyasi yansımalarına karşı şöyle uyarıyor okuru: “Yanlışa düşmeyin, Amerika Birleşik Devletlerinin normatif otoritesi harap olmuş durumda!” Sokağın Dili Olsa/ James Baldwin/ Çev.: Seçkin Selvi/ YKY/172 s. Baldwin’in bu kitabında 70’lerin başında Harlem’de yaşanan bir aşk öyküsü anlatılıyor. On dokuz yaşındaki Tish ve yirmi iki yaşındaki Fonny, bir yandan yaşadıkları ortamın ırkçı tavrına ve karşılaştıkları zorluklara beraberce karşı koymakta, bir yandan da aşkı en saf haliyle keşfetmeye çalışmaktadır. Cinsel kimlik, insan hakları ve ırkçılık sorununu konu alan yazılarıyla tanınan Baldwin’in bu kitabı, aşkın yalnızca sadık ve sevgi dolu yanını değil, vazgeçmeyen savaşçı ruhunu da ortaya koyuyor. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 904