24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? rı bir zaman… Anadolu kırsalının, halk kültürü egemenliğinin bulunduğu taşra ile tekil iktidar söylemlerinin egemen olduğu merkez arazındaki uzaklık gün geçtikçe kapanıyor. Çok ilginçtir, Anadolu'nun köylerine çarşaf, türban denen baş örtünme biçimi, değişik inanç ve kültürler karşısında hoşgörüsüzlük, yasakçılık, büyük kentlerden geliyor. Uygarlık hümanizmayı, hoşgörüyü ezip geçiyor. Anadolu'nun özü, sözlü kültürüyle bir karnavalcılık anayurdudur. Kendi dilini yazıda kullanamamış, sözle, türküyle, oyunla geleneğini, kültürünü yaşatmış Anadolu... Bu bakımdan söze, anlatıya çok şeyler yüklemiş, çok anlamlar bağlamış… Söylediğim gibi, bu konuda yapılmış çok önemli çalışmalar var. Halkbilimcilerimiz, folklorcularımız Anadolu'yu adım adım dolaşmış, birçok önemli saptamalar yapmışlar; tekil iktidar dilleri ve kültür endüstrisi saldırıları karşısında giderek yok olmakta, yozlaşmakta olan bir kültürün kaynaklarını araştırmışlar. Ama bu çalışmalar, günümüz edebiyatıyla, günümüz bilgi alanlarıyla, tarihi gelişim içinde bütünleştirilmemiş. Zaten bugünün en önemli sorunu da bu değil mi? Herkes yalnız kendi kapısının önünü temizlemeye, yalnızca orada ayrıntılara inmeye çalışıyor. İki ayrı düşünce alanının buluşma noktaları, kültürlerin bir araya geldiği alanlar zor alanlar olarak görülüyor. Düşünce alanımızda çok etkili olan kopyacılık ve her şeyimize egemen taklitçilik önümüze çıkıyor belki de. Karnaval ve Türk Romanı'nı okudunuz; siz de biliyorsunuz; Tanzimatçıların, Batılı düşünürlerin övgüyle söz ettikleri bizim halk kültürünü aşağılaması, dışlama çabası içinde olmaları çok da şaşırtmıyor bizi, çünkü bugün yeniden, bir kez daha Tanzimat'ı yaşıyoruz. Anadolu ve Türkçe kültür çok kısa bir dönem için, Cumhuriyet'in eğitim devriminin canlı olduğu iki on yıllık süreç içinde üstyapıda kendini temsil olanağı buldu… Şimdi hep ya Batı'ya dönük yüzümüz, oradan geliyor esintilerimiz, ya Doğu'daki tekil inanç söylemlerine, derebeyce davranışlara kaptırmışız kendimizi… Bahtin'in bir tezi var; diyor ki, bir alanın en iyi uzmanları o alan dışından gelir… Benim hekim oluşum, edebiyata dışarıdan bir gözlemci gibi yaklaşımım belki de daha özgür kılıyor beni… Şimdiye kadar neden böyle bir çalışma yapılmamış? Kesin bir şey söyleyebilmek zor. Bizim aydınlarımız arasında, araştırmacı, çözümleyici düşünce ve yöntem neredeyse yoktur. Ezberci ve kopyacı bir toplumuz. Türkçe edebiyat alanındaki tüm önemli çalışmaları, çözümleme girişimlerini yapanlar da yabancı dillerle ilgili bölümlerdir ne yazık ki… Kaynağında çoksesli, çoğul bakış açılı bir kültürler toprağında yaşıyor olmakla birlikte birer aydın olarak, cemaatçilik, kopyacılık çok daha kolayımıza gidiyor. Derebeylik kesintileri etkili olmuş düşün alanımızda. Bir tezi, değişmez saydığımız bir kurama, kurala göre değerlendiriyoruz ve hep aklar karalar, iyiler, kötüler seçiyoruz. İşte tam da burada Batı düşüncesi içimizdeki insana egemen oluyor. Emperyalizm yalnızca askeri üsler, anlaşmalar, sömürü, ekonomik üstünlük filan değil, algılama sistemlerinin değişmesidir der Eagleton. Ayrımcı, nesneler ve olgular arasında basamaklar kuran, yadsıyıcı Dualist düşünce Batı'ya aittir öncelikle… Zerdüşt felsefesinden kaynak almıştır. Doğu toplumu dikotomi ile kurmuştur tarih öncesini ve tarihi; birden çıkan ikilik ile... TaSAYFA 18 savvuf da bu düşünme biçiminin bir ürünüdür. Ne yazıktır ki, çoğul bakabilme yeteneğini aydın olduğumuzda yitiriveriyoruz işte. HAKİKAT SINAMACILIĞI Yazılı edebiyat örneklerini de Tanzimat'tan bugüne karnaval kültürü açısından incelemişsiniz. H. Rahmi, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, K. Bilbaşar… İncelenen romanlara bakıldığında hepsi çok farklı biçemle işlenmiş, ortaklaştıkları tek şey toplumcu çizgide oluşları. Karnaval yaşamını görmenin temel göstergelerini siz biraz daha zorlayarak, geniş tutmuşsunuz diye düşünüyorum desem katılır msınız? Karnavalcılığın özü değişimdir. Bu biçem olayı da edebiyatımızda yanlış anlaşılıyor, yanlış değerlendirmelere yol açıyor. Bir yazar çoksesli söylemle kuruyorsa yapıtlarını, çoksesli bakış açısını edinebilmişse yaşamın içinden, ya da okuduğu diğer yapıtlardan, biçemi değişken olacaktır. Biçem değişikliği yalnız yazarlar arasında değil, yazarın kendi yapıtları arasında, hatta bir yapıtın içinde de olacaktır. Bahtin diyor ki, “siz öyle değişmeyen, tekil, bireye ait bir biçemle değerlendirmeye kalkarsanız, Dostoyevski'de biçem filan bulamazsınız. Dostoyevski biçemsiz bir yazar olur.” Moretti'ye göre Ulysses'in son yedi bölümünde otuz ayrı biçem vardır. Benim incelemeye aldığım yazarlarda ortak bir payda aramaya kalkmak ne kadar anlamlı olur bilemiyorum. Sözgelimi, klasik toplumculuk tanımı içerisinde Oğuz Atay'ı nereye koyacaksınız? Böyle bir ayrıma gitmedim, gitmem de. Ayrıca bu tür ayrımların çok anlamlı olduğunu da sanmıyorum. Benim çalışmamda genel bir çizgi bulmak isterseniz, yazarın çoğul gerçeklik, doğa ve toplum karşısındaki durumunu sorgulamış olduğumu, dolayımlı bir şekilde bunu gerçekleştirmiş olduğumu söyleyebilirsiniz. Bu daha yakışık alır. Karnavalcı tutum, Sokrates'in yaptığı gibi, bir tür ebelik işleviyle karşı karşıyadır. Bahtin “hakikat sınamacılığı” diyor bu işleve. Grotesk halk kültürü, karnavalcı tutum, hakikatin sınandığı bir oyundur. Karagöz'ü, ortaoyununu, Keloğlan masallarını, Nasreddin Hoca hikâyelerini göz önüne getirin. Karnavalcı tutum, değişmeyen bir gerçeklik ya da kişilerde, olgularda bir evrilme, çizgisel bir gelişme ardında değildir. Döngüsel zamana aittir o; yaşamın sonsuzluğunu vurgulayan kozmosa geri dönüştür… Onu değişmez bir gerçeklik olarak algılamaya kalkmamak gerek. Karnaval ve Türk Romanı, yazarlarımızın ve romanlarımızın edebiyata daha çok yakışan çoğul bakış açısı, çokseslilik açısından sınanmaları çalışmasıdır diyebilirim. Sınama çalışmasıdır, özneldir, birey olarak Bahtin'den esinlenmiş Alper Akçam'a aittir; bu anlamda bir spekülasyondur, uzunca tutulmuş bir deneme gibidir. Bir eleştiri çalışmasından çok bir denemeye yakın kalır. Oğuz Atay incelemenizi okuyunca birden Tahsin Yücel romanlarının bu bakışla yeniden, özellikle Yalan'ı okuma isteğim kabardı. Yalan'ı okumuş muydunuz? Sanki o da bir doruk her anlamda… Tahsin Yücel ve özellikle Yalan adlı yapıtı için söylediğiniz doğru. Karnaval ve Türk Romanı'nın sonunda ancak kısa bir yer verebildim ona. Yusuf, Yunus iki kişiliğini birden taşıyan bir kahraman, Bahtin'in gerçeğin en ince ayrıntısıyla se rimlendiği yer diye tanımladığı, Rabelais romanının da önemli öğesi olmuş şölen sofraları, sofrada oturanların birer ideolog gibi düşünce yürütmelerinde bulunmaları… Yalan'da dilbilimci Tahsin Yücel'le edebiyatçı Tahsin Yücel'in diyaloğunu izleriz. Bu arada kahramanları birer söylem taşıyıcısı alarak yapılanırlar. Her şeye karşın Oğuz Atay'la Tahsin Yücel, çok farklı yazarlar... Tahsin Yücel, romanlarında önceden tasarımladığı bir düşünce çevresinde söylemler kurar. Oğuz Atay'da önceden kurulmamış, nereye gideceği belli olmayan bir kültürler, söylemler, türler parodisi bulursunuz. OğuzAtay'a doruk demiş olmamın en önemli nedeni, romanda bir evrilme, belirli bir eğilimin ağırlık kazanmasına yönelik hiçbir çabanın görülmeyişidir. Oğuz Atay anlatıcısı kendisiyle de uğraşır, kendisiyle dalga geçer; karnaval gülüşü tüm halkın gülüşüdür zaten; dışarıdan ve biraz yukarıdan bakan birisinin alaysamalı gülmesi değil… edecek, örnek olacak kadın tipi yoktur. Irazca kadın, Telli ana karakterleri bir devrimdir sanatımız ve edebiyatımız için. Divan Edebiyatı zaten kadına kapalı, sonrasındaki yapıtlarda da kadının sorunu, çilesi işlenmiş ama, anaerkil gelenekli, konar göçer Anadolu boylarının asıl kadın karakteri, söylemi, Köy Enstitülü yazarlarla girmiştir imgelem alanımıza. Yazar, sanatçı, kurucu gücünü, üretici imgelemini yaşamın içinden alacak diye bir kayıt kural yok… Yine Bahtin'i analım; Gogol Ukrayna kır yaşamından almıştır gözlem gücünü, halk kültürünün içinde yaşamıştır, Dostoyevski ise, aldığı kültürle, Menippea türüne gösterdiği özel ilgiyle donatmıştır kendisini der… Oğuz Atay'ın, Adalet Ağaoğlu'nun Anadolu kırsalı ile önemli bir ilişkileri yok. Yaşar Kemal, Dursun Akçam, Anadolu kırsalında, halkın içinde, sözlü anlatı geleneklerinin karnavalcı yapısı içinde sanatçı olmuşlar. Adalet Ağaoğlu, okuma ve seçme yoluyla, oyun yazarlığının da etkisiyle çoksesli romanda örnek gösterilecek yapıtlar vermiş. Kemal Bilbaşar, Batı'da doğup büyümüş ama, Cemo ve Memo ile bir Dersim karnavalı kurmuş. Orhan Pamuk, Dostoyevski'yi izleyerek aynı karnavalcı, çoksesli söyleme ulaşmış; Kar'da çokseslilikten çark edişini bir kez daha anımsatalım… Kemal Tahir, o güzelim Anadolu kültürler harmanı içinden, teksesli, tekil sosyal bildirimli romanlar yazma başarısını göstermiş! Benim ele aldığım yapıtların tümü de karnavalcı tutum açısından örnek olacak yapıtlar değil biliyorsunuz. Aynı zamanda eleştirel bir yaklaşımı var çalışmamın. HALK KÜLTÜRÜNÜN GÜCÜ Konuşmamızı karnavalcı bakıştan biraz uzaklaştıralım. Onca inceleme yaparken aynı zamanda hem mizah öykülerini topladığınız çok güzel sahne oyunları olabilecek Şalter Kemal'i ve bir çocuk kitabınızı okurlarıyla buluşturdunuz. Okuma dünyanız gibi yazarlık dünyanız da bir şölen sunmakta. Elinizde neler var; neler yazıyorsunuz? Nedense içimde bir oyun yazdığınızı söyleyeni bir duygu var… Elimde gerçekten de bir oyun var. Geçen Yıl, Dursun Akçam Kültür Sanat Günleri için bir oyun yazmıştım, hayatlarında hiç tiyatro görmemiş ArdahanÇıldır'ın Prut köylüleri, Terekemeler de sahnede oynamışlardı… İşte karnavalcılık bu… O oyunu izleyenler halk kültürünün gücüne yakından tanık oldular sanırım. Oyunda bir kentli bakış açısıyla, hiç kimsenin kabul etmeyeceği bir tür başrol vardı. Herkese rezil olan, oyunda gözden düşürülmeye, gülmece konusu edilmeye çalışılan bir karakter kurulacak… Korktum; kimse kabul etmez bu rolü diye. Karnavalcı Anadolu insanı, kendisiyle dalga geçme erdemliliğini içselleştirmiştir. Hiç itiraz etmedi rol için seçilen arkadaş; seve seve ve çok da güzel oynadı. Bu yıl da “Halkımız Ormanda” adlı bir oyun yazdım. Hoçuvan Hasköy'den ilköğretim öğrencileri, Haziran ayında yapılacak 3. Dursun Akçam Kültür Sanat Günleri'nde oynayacak; Milli Eğitim Müdürlüğü'nden izin alınabilirse doğal olarak… Elimde bir de roman var; Geçmiş Bir Zamandı… Sonbahara yayın düşünüyorum. Ülkemizin önemli zaman dilimlerine tanık tutulabilecek, yaşamöyküsel, ailemizin ve yöremizin tarihine de dayanan bir roman… Ayrıca bir öykü dosyası var elimde, yayına hazır... ? Türk Romanında Karnaval/ Alper Akçam/ Ürün Yayınları/ 438 s. KİTAP SAYI 904 Bahtin, karnavalı, ilkel toplumlardan, pagan dönemlerden bugüne yaşayan, “yeryüzünü komünal bir edim”e dönüştüren, toplumsal iletişim içinde düşüncenin çok etkenli yapılanışını, bireyin çoğul kuruluşunu anlamlandıran ve diyaloğu yok etmeye çalışan tekil bildirimlere karşı çıkan sosyal etkinliklerin neredeyse genel bir adıymış gibi kullanmaktadır. Karnavalı ben işlemiş olsam, Dursun Akçam gibi Köy Enstitülü yazarları seçerdim; Latife Tekin'in Sevgili Arsız Ölüm'ünü mutlaka alırdım ama Orhan Pamuk ve Adalet Ağaoğlu'nu düşünmezdim. Her okur yapıtı yeniden yapılandırmakta ilkesini doğrulamaktasınız. Bu bakış topluma ait hangi göstergeleri gün yüzüne çıkaracaktır? (Gerçi sorunun yanıtını kitabın Son Bir Değini adlı bölümünden okuyabiliriz.) Köy Enstitülü yazarlar ve özellikle de Dursun Akçam, Anadolu grotesk halk kültürü ve çok seslilik açısından çok önemli. Dursun Akçam'ın Dağların Sultanı, Generaller Birleşin, Kafdağının Ardı adlı yapıtları kendi başlarına birer karnaval dünyası gibidir. Değerleri bilinemedi… Köy romanı denilen tür içinde, kendisini yineleyen, benzer temalar üzerinde köylüye bilinç taşımaya çabalayan yapıtlar da yok değil ama, yine de bizim halk kültürünün üstyapıda temsil olanağı bulabilmesinin yollarını onlar açtılar. Sanatta, edebiyatta bir devrimdir Köy Enstitülü yazarlar çağı. Kim ne derse desin… İmge ufuklarımızı genişlettiler. Bakın, Fakir Baykurt'a Dursun Akçam'a gelene kadar savaşımcı, kavgacı, topluma önderlik CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle