29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İngiliz Filoljisinin ilk eğitim kadrosundaydı ? Cüneyt AKALIN T atyana Moran'ı 26 Mayıs 2007 günü sonsuzluğa uğurladık... İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün, eski adıyla İngiliz Filolojisi'nin ilk eğitim kadrosunun hayattaki son temsilcisi, Cumhuriyetimizin seçkin hocalarından Halide Edip’lerin, Ahmet Hamdi Tanpınar'ların, Prof .Vahit Turan'ın, Prof. Berna Moran'ın, Prof. Mina Urgan'ın yakın çalışma arkadaşı, Prof. Akşit Göktürk'ün ve Edabiyat Fakültesi’nde görev yapan birçok değerli öğretim üyesinin hocasıydı. Tatyana Moran’ın ardından Üçüncü gözlem, kararlı idi. Ona Tatyana Moran, İstanbul çevresine gösterdiği Amerika, Belçika, Üniversitesi Edebiyat Failgidir. Herkesi soFransa gibi ülkelerkültesi’nin İngiliz Dili ve rar, ayrıntıları irdeler, den iş teklifleri gelEdebiyatı Bölümünün, esancak bunu yaparmişti. Hiçbirini kaki adıyla İngiliz Filolojiken nezaketi elden bul etmedi. …Kensi'nin ilk eğitim kadrosubırakmaz, kimsenin disini Batılılardan gırtlağına basmazdı. çok Türklere yakın nun da hayattaki son Dördüncü husus, hissediyordu…. temsilcisiydi. hayata bağlılığıdır. Mustafa Kemal'e de Ben hayata bu kadar özel bir hayranlığı bağlı bir insan az vardı. (Dün, Bugün, gördüm. Yaşama sıkı s. 32) sıkıya sarılmıştı. KaKanımca babasıramsarlığa hiç kapılnın ağzından dile gemadı, umutsuzluk tirdiği bu değerler, nedir bilmedi. Zayıf Tanya'nın da duygubünyesinin yol açtığı larını ifade ediyor. sağlık sorunları ve Tanya Belçika'dan çevrede oup bitenler başlayan, Afrika'dan sürekli homurdandevam eden, Amerimasına neden oluka’lara uzanan bir yordu ama bu onda kozmopolit serüvenbir kötümserlik yaden sonra İstanbul'a ratmıyordu. 90'lı gelmiş ve burada yaşında hep ileriye yerleşmişti. Buna bubaktı. Son ana kadar rada kök salmak da giyimine kuşamına denebilir. özen gösterdi. KaBu seçimi yapan derci miydi, olayları kişi 30'lu yıllarda peolduğu gibi kabul kâlâ Moskova'ya dömü ediyordu? Berna Bey'i ardından Mîna nebilir, orada kendine bir yaşam kurabilirHanımı, yakın arkadaşı Füreya'yı, komşudi. Menşevik babasının Bolşeviklerle sosu Orhan Firuz'u, Ferit'in eşi Tanyeri'yi runları olmuştu ama ailenin öteki kolu ve ötekileri yitirmek onu sarstı ama acılaBolşeviklerle ilişkiyi sürdürmüştü. Lunarı içine atmayı bildi, kendini hiç bırakmaçerski'nin aileyi Moskova'ya çağırdığını dı. Şöyle ya da böyle hayat devam ediyorbizzat Tanya söylemişti. O olanaklara sadu. hip olan bir kişinin burada “kök salmaya” Bunlar kişisel anılar, bir de Tanya'nın karar vermiş olması kuşkusuz anlamlıdır. kimliği var: Bundan önceki Rus başkonsolosu seçkin bir diplomattı. Babası Sahalin'lere sürgüORTAK BELLEK'TE TANYA ne yollanan bir Stalinzede imiş. Tanya'dan söz ettim. Çok tanışmak istedi. Adı üzerinde Tanya Rus kökenliydi. Tanya'ya söyledim, tepki göstermedi, yaRus anababanın, mühendis Leon Sonıt da vermedi. Sanki duymazlıktan gelkolsky'nin kızıydı. Sokolsy 1920'lerin mişti; Bundan şu çıkıyor: Rus kökenli aiRusya'sında Menşeviklerle birlikte harelesi ile ilişkilerini sürdürdü onlardan kopket edince ve Bolevikler iç savaşı kazanamadı ama “siyasal Rus toplumu”ndan rak Kırım'a ulaşınca, aile, başta baba kopmuştu. Kerç'te barınamayacağını düşünmüş, Cumhuriyet gazetesinde Moskova muTürkiye'ye kaçmaya karar vermiş. Plajdan habiri Hakan Aksay'ın Tanya'ya anlatırdeniz giysiler, içinde bir takaya atlayarak ken “Türkleşmiş Ruslar” ifadesini kullanİstanbul'un yolunu tutmuşlar. Tatyana ması bence kaba bir ifadedir. Açık olan Rumelifeneri'ni uzaktan seçtiğinde taşıdığı şudur: Tanya örnek bir Cumhuriyet yurtduyguları zaman zaman anlatırdı. taşıydı. Ortak Bellek'i yaratan anıların Peki Tanya ne kadar Türktü, neler hisikinci boyutu Tanya'nın toplumsal aidiyesediyordu? Şimdilerde çok moda, özelliktidir. Tanya Cumhuriyet'in eşitlik, özgürle gençler etnik kökenini araştırıyor. lük, dayanışma ülküsüne bağlıydı. EmekGöçmen ailenin özellikle babanın müten yanaydı. Tanya solcu bir aydındı. Bu hendislik yetileri sayesinde kısa sürede konuda netti. Tutumunu hiç değiştirmetoplumda bir yer edindiğini, bunun ailedi. Sovyetler'in dağılması vb. onu etkilenin Türkiye'ye yerleşmesini kolaylaştırdımedi. Sovyet tarzı bir rejim, aslında gönğını biliyoruz. Ama bu kadarı bir toplulündeki aslan değildi ancak belli çevrelerin mu benimsemek için yeterli midir? Bir Sovyetler'e saldırdığı Soğuk Savaş ortakimliği edinmek, insani sıcaklığı, benimmında eleştirilerinde ölçülü olmaya dikkat semeyi gerektirmez mi? etti. Dünyaya hep ilerleme penceresinden Bakın Tanya “Dün Bugün”de ailenin baktı. Gericilere kızdı, onlarla arasına hep yaptığı seçimi nasıl anlatıyor: “Bolşevikmesafe koydu. Solcu dostlarından sitayişlerden kaçıp Türkiye'ye sığınmış olan Bele söz etti; kafasına bir şey takıldığında teyaz Rusların çoğunun bir tek amacı vardı. lefonu açıp onlarla uzun uzadıya dertleşirAmerika veya Batı Avrupa'ya yerleşmek. di. Burada “Aziz” diye çağırdığı Azin NeBunun için sürekli vize peşinde koşarlardı. sin'in o dünyada özel bir yer işgal ettiğini Ve vizeleri beklerken kimi lokanta kimi belirtmeliyim. gece kulübü kimi pastane açardı. Birkaçı Kimliğinin bir başka boyutu üniversiteise Türkiye'ye yerleşip burada yaşamakta YAŞAMINDAN KESİTLER Sovyet Devrimi'nin ardından 1920'de Kırım'dan kaçarak Türkiye'ye sığınan bir Rus mühendisin kızıdır. Un değirmenleri uzmanı mühendis Sokolsy'nin ülkenin sıkıntılı ortamında birkaç değirmeni devreye sokmayı başarması ailenin İstanbul'a yerleşme sürecini hızlandırdı. Tatyana ortaöğrenimini İstanbul DamedeSion Lisesinde tamamladıktan sonra çıktığı yurtdışından Türkiye'ye dönüşünde bir yandan Tan ve Cumhuriyet'te çalışırken bir yandan da İngiliz Edebiyatı bölümünü tamamlar ve akademik yaşama başlar. Berna Moran'la o yıllarda tanışır, evlenir. Tatyana Moran 1980 başında emekli olana kadar Edebiyat Fakültesi’nde görev yaptı. Aziz Nesin'in önderlik ettiği 12 Eylül'ün ünlü “Aydınlar Dilekçesi”nin imzacılarından olan Tanya 12 Eylül Yönetimi'nin ardından soğuduğu üniversiteden kopmak için emekliliğini istedi. TATYANA'DAN KİŞİSEL ANILAR Tanya'yı sizlere anılardan yola çıkarak anlatmaya çalışacağım. Bu anılar kişisel gibi görünse de yalnızca bana ait olan şeyler değildir, Ortak Bellek'in parçalarıdır. Aslında, burada birçok dostun adına konuştuğuma eminim. Tatyana Moran'ı 68'li yıllarda tanıdım. Ortak bir dostumuzla birlikte Moran'ları Moda'daki evinde ziyarete gittik. Evi görmüş olanlar bilirler; duvarlar kitaplarla kaplıdır; rahat, temiz, ciddi bir ortam eve hakimdir. Moran çifti ve evle ilgili en başta söylenmesi gereken, konuklarına gösterdikleri nezaket ve içtenlikti. Berna ve Tatyana Moran sıcak, dostça bir hava yaratıyorlardı. Önceleri evsahiplerinin kocaman ünvanlarından çekindiğim için ölçülü davranmaya özen gösterdiğim o evde, bir süre sonra kendimi rahat hissettiğimi fark ettim. Bir süre sonra ben de havaya girdim, kendisine Tanya diye hitap etmeye başladım. Bir başkası için kullanmaya cesaret edemeyeceğim bu ifadeden Tanya hiç de şikâyetçi görünmüyordu. İkinci husus, Tanya'nın konukseverliğidir. Tanya konukları ağırlamaya özen gösterir, her seferinde bu ikramı elleriyle yapardı. Annemden on yaş yaşlı birisinin böyle davranması beni tedirgin ediyordu ama yapacak bir şey yoktu. Buna yatağa düştüğü son bir yıla kadar özen gösterdi. O kadar ki koltuktan kalkmakta zorlandığı durumlarda elini uzatır, ayağa kalkmasına yardımcı olmamızı gözleri ile ister, sonra iki ayağının üzerine dikilince mutfağın yolunu tutardı. İçinde yaşadığımız toplumda o düzeyde bir nezaketi başkalarından gördüğümü hatırlamıyorum. Filmlerde gördüğümüz, romanlarda okuduğumuz sahneleri çağrıştıran o sahneleri Tanya'nın gösteriş için yapmadığı açıktı. Buna gerek yoktu zaten. SAYFA 6 ye bağlılıktır. Üniversiteyi önemsedi, daha iyi olması için kafa yordu, mücadele verdi. Tam bir aydınlanmacı bakışıyla bakıyordu üniversiteye. Genç kuşakları ilerletmenin tek yolu eğitimöğretimdi. Gençlere sabırla en iyisini öğretmek gerekiyordu. Berna Bey'le birlikte kalkıştığı Erzurum Atatürk Üniversitesi macerası bir ara nameydi; onun yeri İÜ Edebiyat Fakültesi idi. Burada kendini evinde hissediyordu. Burada birkaç yıl önce verdiği bir “Chaucer dersi” dostlarınının ağzındadır. Gençler çok mutlu olmuşlar. Bir büyüğün fakülteye sahip çıkması, 90'lı yaşlarında tekrar öğrencilerle birlikte olmak istemesi az şey midir? Tanya örnek bir aydındı. Dikkatle okur, düşüncelerini paylaşır, israrla inatla tartışırdı. Parlak, çok yönlü bir entelektüeldi. Bunun ailesel temelleri olduğu anlaşılıyor. Babasının bir Tolstoy hayranı olduğunu üç kızına da Tolstoy'un kızlarının adını verdiğini, en büyükleri Tatyana'yı Aleksandra (Şuşa) ve Nataşa'nın izlediğini anılarından öğreniyoruz. Bu sağlam temelde gelişen ve İÜ Edebiyat Fakültesi gibi bir ortamda süren entelektüel yaşamda emekliliğin söz konusu olmadığının ayırdındaydı. Sürekli okuyordu. Klasiklere zaten hâkimdi, öte yandan, ne yapıp edip güncelin gerisinde kalmamaya da çalıyordu. Burada bir parantez açmak istiyorum: Tatyana Moran'ın entelektüel faaliyetlerini sürdürdüğü, lupla okuyup, dikte ederek yazı yazdırdığı son döneme ilişkin bir anımı aktaracağım. Bunu tarihe bir not düşmek adına yapıyorum. Tatyana Moran son bir yıldan önceki dönemde, her ziyarete gittiğimizde ısrarla Orhan Pamuk'u eleştiriyordu. Kişisel olarak tanıştığı, bir dönem görüştüğü bir kişi olan Orhan Pamuk'un son romanı Kar'ı hiç beğenmediğini ifade ediyor, bir eleştiri yazmak istediğinden ama bunu yayımlatmanın güç olacağından dem vuruyordu. Hatta eşim romanı henüz okumadığını söyleyince, “boşuna para harcama, ben sana vereyim” dediğini hatırlıyorum.Yazarın siyasi tavrını da ağır bir şekilde eleştiriyordu. Tanya alçakgönüllüydü. Kendini öne çıkarmazdı, kendinden fazla söz etmezdi. Yakın dostu Mîna Urgan'ın anıları çok ilgi görünce çevresi onu yazmaya zorladı. Gerçekten de renkli hayatı hepimizin ilgisini çekiyordu, anılarını toplumla paylaşması gerektiğine içtenlikle inanıyorduk. Anları “Dün Bugün” adıyla 2000'de İletişim Yayınları tarafından basıldı. Kitabın yayımının ardından kendisi ile yaptığım söyleşide bu soruyu yöneltmişim: Neden bu kadar beklediniz yazmak için? Aslında yazmayı hiç düşünmüyordum. Ben bir dil uzmanıyım. O konularda yoğunlaştım. Yazmak aklıma bile gelmedi. Üstüme düşmeselerdi yapmazdım bunu. ( 3 Ağustos 2000, Cumhuriyet Kitap Eki) İyi ki üzerine gitmişiz. “Dün Bugün bizleri yarına taşıyor SONUÇ: Alçakgönüllülüğü, ciddiyeti, medeni cesareti, ilkeliliği ile tanınan, dostumuz ve büyüğümüz Tatyana Moran çok sevdiği İstanbul'un KadıköyModa semtinde hayata gözlerini yumduğunda 97 yaşındaydı. Her ölüm biraz erken ölümdür. Tatyana'ya doyamadık; bir de son yıl olmasaydı…. Eve, giderek de yatağa mahkum olmak hiç hoşuna gitmemiş, yaşama azmi zayıflamış, eve olan güçlü hâkimiyetini yitirmiş, bakıcısına tabi bir yaşam sürmeye başlamıştı. Entelektüel yaşamı çöküntüye uğramıştı. Ölüm böyle bir şey demek ki…. ? KİTAP SAYI 904 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle