Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? kuramı ve Bahtin'le yüzleştirme çabası içine girdim. Karnaval sözcüğü yerine şenlik de kullanabilirdim, hiç de aykırı kaçmazdı ama Bahtin'in çok saygı duyduğum adı, karnaval sözcüğünü olduğu gibi aldığımda, daha bir vurgulu olarak anılmış olacaktı. Karnaval, hem şenlik, hem şölen, hem bayram; karnaval, grotesk halk kültürünün tüm iktidarlara karşı bin yıllardır direnen çoğul bakış açısı, karnaval, tekil ve değişmez iktidar seslerine karşı doğanın ve toplumun değişimci, yenileyici gücü... ŞENLİK, BAYRAM, TÖREN Edebiyat eleştiri inceleme ve yaklaşımları; dilbilimi, sosyoloji, psikoloji, tarih gibi alanlardan birini merkeze koymakta. Karnaval, başlı başına bir eleştiri yaklaşımı değil, insanın toplumsal birey oluş yolculuğuna ilişkin yaşam kesitlerinin yazınsal dünyaya yansıması olduğu daha kitabınızın ilk bölümlerinde verilmiş. Bunun adı şenlik, bayram, tören vb. olabilir miydi? Karnavalı, bayramdan, seyrandan, şenliklerden ayrı tutabilir miyiz? Karnavalı, bayramdan, seyrandan, şenlikten, şölenden elbette ki ayrı tutamayız. Yalnızca şenlik desek bile saydığımız tüm sözcüklerin anlam alanlarına uzanabilirdik. Yine de karnavalı seçmiş olmamın nedeni Bahtin'dir diyeyim. Bahtin çok ilginç bir araştırmacı, bir dil, düşünce ve edebiyat sevdalısı... Sovyet yönetimi tarafından zaman zaman dışlanmış, sürgüne uğratılmış bir düşünür. Ancak, Batı'da tanınmaya başladıktan ve hakkında övgü dolu yazılar çıkmaya başladıktan sonra da, bazılarının yaptığı gibi bundan yararlanma yoluna gitmemiş… Sovyet karşıtı, sosyalist düşünce karşıtı bir tutum almamış, bir yoksullar evinde, yüce bir gönüllülük içinde, sessiz sedasız ölüp gitmiş. Karnaval sözcüğü, bizim şenlik sözcüğüyle çok uzak değil ama Bahtin adı çok önemli benim için; edebiyatla yaşam arasındaki köprüye ışık tutuyor O; karnaval ve Bahtin bizim kültürümüze birlikte girdiler, birlikte yürüsünler istedim. Karnavalcılık, yalnız edebiyat için değil, dilbilim, sosyoloji, tarih, felsefe, tüm düşün alanları için de bir hareket noktası gibi. Yeri gelmişken, göstergebilim ve dilbilim konularında çok önemli açılımlar sağlayan, Bahtin'in de içinde yer aldığı bir ekibin (BahtinMedyedevVoloşinov) ürünü olan Marksizm ve Dil Felsefesi adlı yapıtın da adını vereyim. Bahtin'in çalışmaları edebiyatla sınırlı değil anlayacağınız. Karnavalcı bakış açısıyla bir ölçüde de olsa donabildiğiniz anda, nesneye ve olguya çoğul akış açısıyla yaklaşabilme olanağını da bulacaksınız. Bir edebiyat yapıtını hem bir tarihçi, hem bir dilbilimci, hem bir sosyolog gibi ele alabilmenin olanakları geçmiş olacak elinize. Böyle bir şey olabilir mi, demeyin... Bahtin'in savı da bu; yarı ciddi yarı komik türlerin çıkış noktalarından, Sokratik Dilalog'un ana öğeleri olan sinkrizis ve anakrizisi (belli konulardaki değişik bakış açılarını yan yana ve karşı karşıya koyma, karşıt düşünceyi tamamen ortaya çıkarabilmek için onu kışkırtma) sonuna kadar kullanmanın bizi doğaya ve gerçekliğe yakın tutacağını söylüyor. Dillerin, kültürlerin, bilgi alanlarının birbirine değdiği, sanatla yaşamın buluştuğu o birleşme ve ayrışma noktaları, insana görünenin örttüklerini de sezebilme, bulabilme olanağı kazandırıyor... Bahtin, Rabelais romanını Avrupa grotesk halk kültürü ve Rönesans edebiyatı için çok önemli bir anahtar olarak tanımCUMHURİYET KİTAP SAYI lar. İnsan düşünce sistemi, hep bir yöntem, hep bir anahtar bulma çabası arkasında değil midir? Anahtarı ele geçirdiğinizde kapıyı açabilecek, karanlık yerlere ışık düşürebileceksinizdir. Karnavalcı bakış açısı, insan düşüncesinin, benliğin hangi adımlardan geçerek yapılandırıldığını, dilin oluşumunu, dille düşüncenin ilişkilerini, toplumsal iletişim ve diyaloğun gösterge kavramındaki yerini, anlamlandırmanın oluşma mekanizmalarını sunuyor bize; çok önemli bir anahtar... Söz Bahtin'den açılmışken, onun kişiliğini ve kuramsal önermelerini Tanrısal bir tartışılmazlık düzeyine çıkarmak niyetinde olmadığımı da belirtmek isterim. Şimdi, Moretti'nin Bahtin'i belli ölçüde eleştiren ve onun çoksesli roman kavramına yeni açılımlar kazandıran çalışmaları var; birçok noktada da haklı ve doğrulanabilir eleştiriler getiriyor... Bahtin'in çoksesli roman kavramının son iki yüzyıllık bölümünü “Modern Epik” denen bir kavrama dönüştürüyor, edebiyat tarihine Darwin'in evrim kuramına koşut evrimci bir bakış açısı getirmeye çalışıyor... Tüm bunlar, Bahtin'in düşünce dünyamıza kattıklarının değerinden çok bir şey eksiltmiyor. Değişim ve yenileşme; Bahtin'i de, hepimizi de, belirli dönemlerde, belirli koşullarda yaşama ve toplumsal iletişime koşut düşünceler içinde bırakıp gidiyor bir yandan. Geride kalanları yargılayacak olan kendi zamanı ve o zamansal gidişi sonradan da okuyabilme başarısını gösterenler olacaktır ancak... Yazınsal tarihi kuranlar bize belirli dönemler için kullanabileceğimiz anahtarlar bırakır. Hiç değişmeyecek bir anahtarıysa yok, evrenin de insanın da; bunun tersini savlamak karnavalcılığa karşı çıkmak olur zaten. Tekil ve değişmeyen söylem, ancak Tanrısal dile özgüdür... Tüm dinler ve dini kullananlar, böyle tekil, tartışılmaz söylemlerle iktidarda kalırlar. ANADOLU KÜLTÜRÜ Karnaval aslında bizim sözlü kültürümüzde daha ağırlıklı. Bu değerlendirmelerin bugüne kadar yapılamayış nedeni var mı sizce? (Gerçi kitabınızda, ritüeller değerlendirilip incelenmiş) Anadolu kültürü demek, karnavalcılık, şenlik, şölen demek... Bu durum o kadar açık ki... Anadolu, çoksesliliğin, grotesk halk kültürlerinin vatanıdır diyebiliriz. O kadar çok ayrı kültüre, dile yurtluk etmiş, ağırlamış ve uğurlamıştır ki, tefecibezirgân medeniyetlerin tekil iktidar söylemlerinin ulaşamadığı tüm Anadolu kırsalı, bütünüyle bir şenlik yeri gibidir. Bahtin, ortaçağ Avrupa'sındaki büyük kentlerde yılın üç ayının gülmecenin egemen olduğu karnavalcı yaşam biçimiyle, diğer zamanın ciddi yaşamla geçirilmiş olduğunu söyler. Bizde karnavalcı, şenlikçi dönem çok daha uzundu gibime geliyor. Her yayla akşamı bir şenlik yeriydi bundan otuz kırk yıl öncesine kadar. Her yaylaya çıkış, her yayladan iniş, her ekin, her biçin, her harman, her yılbaşı, her nadas, her koç katımı, her Nevruz, bir şenlik, şölen alanı olurdu. Bu şenlik, şölen anları, tüm hiyerarşilerin yıkıldığı, gülmecenin öne çıktığı, kılık ve duruş değiştiren insanın bir başkası olabildiği, kendisine bir başkasının gözüyle bakabildiği, delinin sultan seçildiği, bir süre sonra tahtından indirilip kovalandığı, en kutsal olanın alay konusu edildiği müthiş bir zaman dilimidir. Yaşanan zamandan ayrıymış gibi algılanan ve kozmozun tek değişmez yasasını, yani değişimi, yenileşmeyi vurgulayan, doğumla yaşlanıp eskimeyi, yaşamla ölümü kardeş, ayrılmaz kılan, ay904 ? SAYFA 17