Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cevat ÇAPAN Şiir Atlası John Hartley Williams/ Şiirler/ Çeviren: Nice Damar 1942 yılında Cheshire’da doğan şair, Londra’da büyümüştür. Nottingham Üniversitesi mezunudur ve Fransa, Afrika ve Yugoslavya’da çalışmıştır. Üniversite hocalığı yaptığı Berlin’de yaşamaktadır. Şiir kitapları: Hidden Identities (1982), Bright River Yonder (1987), Cornerless People (1990), Double (1994), Canada (1997). Anı: Ignoble Sentiments (1995). Birçok antolojide şiirleri yer almıştır. Ayrıca şiir çevirileri de yapmaktadır. ADADA Tüm çevresinde Ulusal Galeri’nin Polonyalılar satıyor kalıtlarını Türkler’e. ‘Bu semavere 22 Mark ödedim’ diyor bir Türk ayrılırken, başka bir gelene. Günlerden Salı. Haftanın kalanında olmasa bile, çıkıp gidebilirsiniz Krumme Lanke’ye bakınmaya çıplak gezenlere, soyunun, canınız isterse, ya da yeniden âşık olun Polonya pazarında & anlattırın bana Henry Rivers’ın hikâyesini size, (Polonya pazarında) sarı bir balonu vardı, sevgilisi Elvira Cigarettepaper’ın yaşadığı vadinin yanındaki tepeye tırmandığı, ve o, inemeyerek yere, sepete yukarı çekti kızı & onlar yükselirken… aşağı indi iç çamaşırları. Böyle gezebilirsiniz batı Berlin’i yürüyerek arasında eşyaların Polonyalıların satmak için sergilediği: seramik bir döner mil, büyük camdan bir at… birkaç bir örnek seramik saplı kaşık… Ve aklımızdan çıkarmayarak bu insanların ne zamandır yolculuk ettiğini, hangi yollar üstünde, hangi belgeleri taşıyarak, hangi görevlilerle konuşarak, kentin güzelliği yerleşmiş gibi görünür bu ata içinde gömleğinin düğmelerini yansımış gördüğüm & parmaklarımı, düğmeler için çok hızlı & gözlerini Polonyalı satıcının kızının, Katowice ya da Osnowiec’ten. Uzak değil, duyabilirsiniz sarı otobüs filosunu onlar yol açarken On Yedi Temmuz Caddesi’nde. Ben Henry Rivers’ım. Bu benim balonum. Sen benim geliebte Elvira’msın, benim küçük Eckkneipe’ım, bir yandan bir yana casusların değiş tokuş edildiği Brücke der Einheit’ımsın, benim yaz evimsin Friedrich Schinkel’in tasarladığı, Hohenzollern yazları ve Prusyalı durgunluğundan çıkan, ne zaman bir adım atsam bulduğum treffendes Angebot’sun ve Polonyalı tüccar yönlendiren beni bir kent haritası üstündeki köşeler ve alanlara, pazarlığın ağza alınamaz bir ad taşıdığı, SAYFA 30 sevgi gibi. Ve ona söylemek istiyorum: ‘Dikkat!’ ‘Fasanenplatz’da karanlığın içine doğru geri giden ışıltılı bir otobüs gördüm! Doluydu yaşlı insanlarla, gergin ve titreyen ve gördüm ki sürücü ürkmüş ve yolunu yitirmişti, sessizce çekti otobüsünü gölgeye, ve kayboldu ortalıktan umutsuz bir park durumundan çıkmanın tek yolunun eskiden olanaksız sayılan bir yöne doğru ilerlemek olduğunu kavrayan bir adam gibi!’ Tamam, doğrudur park durumunun kötü olduğu, böylece izin verin gece yarısı dans gezintisini size salık vermeme: Wannsee üzerinden kuzeye doğru tutuyorum cam atını bir elde, parmaklarım çözüyor bluzunu öteki elimle, trompetler dalgalanırken çevrede sarhoşlar gibi ve Doğulu bir Adam gömer uzamış sakallarını senin mavi damarlı boğazına, dans pistinde bir Wirtschaftswunder’e sahip olmak gerçekten olasıymış gibi. ‘Düzensiz ileri!’ diye bağırır Elvira ve Henry, o şöhretli Berlinliler, savaş sonrası savurganları, yaratıyorlar ekonomik olmayan tansıklar onlardan istendiği zaman yok olmanın sıradan planlarından, gecenin içine yükselerek Luftschiff’lerinin hamile karnı altından, sarı germe ipleri gıcırdıyor ılık yaz karanlığının içinde, tensel bir meltem açarken saydam ipek giysilerini ve onlar tadarlar birbirlerini, yavaşça, birbirlerinin kalçalarının içinden cazbant aşağıda çatırdatırken çevreyi ve sonunda düşer içine suyun ve Polonyalı kız kaydırır parmaklarını fermuarıma & çeker beni arabasına doğru mırıldanarak: ‘Das glaserne Pferd ist unbezahlbar, einfach nicht zu bezahlen…’ Sophie Charlotte’un Sarayı ufalanır onun deneyimli dokunuşuyla ve Pomeranyalı kargalar uçuş ortasında kristale dönüşür, o yavaş, kanat çırpan, tekinsiz uçuşu kukuletalı grinin, Henry’nin sepetinden uzandığı ve sıkıca kavradığı, izin vererek onun sakinleşmesine ve sertleşmesine elinde,hissederek halatların inlemesini, Elvira (onun hatırına) elinden geldiği kadar soyunmaya çabalarken… KİTAP SAYI 897 CUMHURİYET