29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Her şey, gazetede İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin 'İstanbul'un Ruhu / Gezi Rehberi' adlı 4 harita, 1 CD ve 191'er sayfalık iki kitaptan oluşan ve ilk yerli rehber olma özelliğini taşıyan eserin tanıtıldığını okumamla başladı. "The Spirit of/A Guide to Istanbul” adıyla İngilizcesi de hazırlanan eserde İstanbul, Pera/Beyoğlu, Boğaziçi ve Adalar, Tarihî Yarımada olmak üzere üç bölgeye ayrılmış. İstanbul'a kısa süreli gelmiş olan turistlere yardımcı olmak amacıyla yol haritalarının yer aldığı eser, “Pera/Beyoğlu, Boğaziçi ve Adalar, Tarihî Yarımada” haritaları ile zenginleştirilmiş. Rehber ücretsiz olarak dağıtılacakmış. dalet Ağaoğlu'ndan İlber Ortaylı'ya, Beşir Ayvazoğlu'ndan Murathan Mungan'a kadar birçok değerli isim bu kitapta kendi üslubuyla İstanbul'u yazmış. Editörlüğünü Zerrin İren Boynudelik yapmış, Arif Aşçı fotoğraflamış. Benim gibi gezmeyi ve gezi kitaplarını sevenler için biçilmiş kaftan. İlk yayınlandığında Murat Belge'nin İstanbul Rehberi (İletişim yay) ile sevgili şehrimi nasıl yeniden keşfettiysem bu yayını da edinip yeni bir keşfe çıkmayı kuruyorum. O heyecanla, İstiklal Caddesi'ndeki İstanbul Kitapçısı'na gidiyorum. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin açtığı bu kitapçıda İstanbul hakkında hemen tüm kitaplar, dergiler, haritalar, rehberler, müzik ve sinema VCD'leri, DVD'ler bulunuyor. Bir süre raflara göz gezdirip 'İstanbul'un Ruhu / Gezi Rehberi'ni bulamayınca görevlilere soruyorum. Kitabın henüz gelmediğini söylüyorlar. Ne zaman geleceğini sorduğumda, belediyenin yayınladığı bir kitabı satışa sunmasının uzun bir süreç gerektirdiğini söylüyorlar. Bir çok eserin de satışa sunulmadığını, sadece önemli kişilere dağıtıldığını ekliyorlar. Kitap avcılığı psikolojik anlamda bir takıntıdır. Kitabı temin etmeden bu taknıtıdan kurtulamaz. Her yol denenir, gerekirse yüzlerce kilometre yol katedilir ya da ederinin onlarca katında bir bedel ödenir. 'İstanbul'un Ruhu / Gezi Rehberi' de benim için böyle bir takıntı oluşturdu. Bu tür kitapların hediye edildiği "önemli kişiler"in çoğunlukla kitap okumayı hatta bulundurmayı sevmediklerini bildiğim için önce tanıdık sahafları bir kolaçan ettim. Ama kitap yeni dağıtıldığı için daha sahaflara "düşmemişti". Sahaflar dört beş ay sabretmemi, mutlaka bu önemli eserden bir kaç tane ele geçireceklerini söylüyorlardı. Aklıma belediyede kültür işleriyle ilgili çalışan bir arkadaşım geldi. Kendisi de bir kitapseverdir. Kitabı tabii ki biliyordu. Çok güzel bir çalışma olduğunu belirttikten sonra müjdeyi verdi; kitap yabancı konuklara, büyükelçi ve konsoloslara hediye edilecek, yabancı gezilerde de İstanbul'u tanıtmak amacıyla dağıtılacaktı. Yani satışa çıkartılmayacaktı. Ama benim için bir tane temin etmeye çalışacaktı. Üç günlük, bekleyişten sonra üstünde "Kültür A.Ş." yazan bir poşetle geldi. Poşetten, 'İstanbul'un Ruhu / Gezi Rehberi' çıkmadı. Arkadaşım kitaba ulaşamamış, kendini affettirmek için olsa Metin CELAL Okuduğum Kitaplar Kültür Başkentinin Kitapları A ki… Babam Ermeni, annem Rum, büyükannem Musevi, dedem Rus, kuzenlerse Müslüman olunca, renkli ve unutulmaz anılarla yüklü bir çocukluk da kaçınılmaz oluyor." Zaten İstanbul da budur. Tüm renkleri, tüm farklılıkları ustaca kendinde toplar, büyük ve güzel bir resim oluşturur. Her iki kitapta da yazılar Türkçe ve İngilizce olarak yayınlanmış, Bence Türkçe ve İngilizce iki ayrı kitap halinde yayınlansalardı daha iyi olurdu. Görünüm açısından iki küçük eleştirim var. Birincisi, İstanbul denince artık hemen her şeyde lale motifi kullanmaktan vazgeçmek gerek. İstanbul'un "İ"si yerine bir lale her zaman hoş kaçmıyor, hatta yapılan işi kiçleştiriyor. İkincisi, her kitabın ilk sayfasına Belediye başkanımız Kadir Topbaş'ın tam sayfa bir fotoğrafını koymaktan da artık vazgeçmeliyiz. Biz Türk okuyucular her devlet yayınında bu uygulamaya rastladığımız için bakmadan sayfayı geçiyoruz ama yabancı okur bunu gerçekten yadırgıyor. Nasılsa kitabın kapağında belediyenin adı ve logosu var. Bence bu yeterlidir, ötesi fazla kaçıyor. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ve Kültür A.Ş'ye önerim, kapalı devre yayıncılıktan vazgeçmesi, bu güzel kitapların daha ucuz fiyatlı, daha kolay erişilebilir baskılarının yapılması. Kitapların özellikle yabancı okura erişmesi çok önemli. Bunun için de yabancı yayıncılarla ortak üretim yolları aranmalı. Tabii, bir türlü ulaşamadığım 'İstanbul'un Ruhu / Gezi Rehberi'nin de satışa sunulması ve daha küçük ebatta ucuz fiyatlı baskılarının yapılması arzum. 2010 İSTANBUL KÜLTÜR BAŞKENTİ İstanbul Büyük Şehir Belediye’sinin hazırladığı ‘İstanbul’un Ruhu Gezi Rehberi’nin tanıtım toplantısı. gerek başka kitaplar getirmişti. Hepsi de prestij kitabı denilen, çok şık, özenle hazırlanmış, basılmış kitaplardı. Bunlardan ikisi özellikle dikkatimi çekti; "Yabancı Gazetecilerin Gözüyle İstanbul" ve "Benim İstanbulum". "Yabancı Gazetecilerin Gözüyle İstanbul"da gazetecilik mesleğini İstanbul'da sürdüren 23 gazetecinin İstanbul hakkında yazıları yer alıyor. Kitap Azerbaycan Assa Irada Haber Ajansı'ndan Gülara Yeanisey'in "Deniz Kokan İstanbulum" adlı yazısı ile başlıyor, İsrail Forbes Dergisi'nden Yoray Liberman'ın "Memlekete dönmek mi? Henüz Değil…" başlıklı yazısı ile son buluyor. Makedonya, Almanya, Filistin, Amerika, Katar, Suriye, Bosna Hersek, Fransa, Güney Kore, İngiltere, Tacikistan, Japonya, Mısır, Kuveyt, İtalya, Hollanda'dan gazeteciler…Hepsi de sevgiyle, şefkatle yaklaşıyorlar ve şehrimize birer İstanbullu olarak bakıyorlar. Göremediğimiz, bilemediğimiz yanları, ayrıntıları gösteriyorlar. Keşke daha uzun, hatta kitap boyutunda yazsalardı diye düşünmeden edemedim.Yazılar Türk fotoğrafçıların fotoğrafları ile desteklenmiş. Bu güzel çalışmayı daha mükemmelleştirmek açısından bir küçük eleştirim var; Kitapta kullanılan fotoğraflar da yabancıların eserleri olabilirdi. Hatta bu yazıların sahibi gazetecilerin çektiği fotoğraflar kullanılabilirdi. "Benim İstanbulum" da güzel bir düşüncenin eseri. İstanbul, bu kez İstanbullulara yazdırılmış. Kitabın oluşma fikri şu satırlarda kendini buluyor; "bir kültür şehri olarak İstanbul, farklılıklarına sahip çıkmak zorunda… Farklı kültürlerin renkleri daha fazla görünür olmadıkça, sesleri duyulmadıkça, İstanbul popülizmin pençesinde dünyanın bütün büyük kentlerinin yaşadığı yozlaşmayla tüketecek kendini. İstanbul'un dev kulelere, postmodern yapılara, gösterişe ihtiyacı yok. Çünkü İstanbul'un gücü ve farklılığı özünde, tarihinde, faklı kültürlerin bileşimi olmasında ve mesela aynı sokakta, aynı anda duyulan ezan ve çan seslerinde gizli…" (Aret Vartanyan). Kitap, 23 İstanbullu yazarın, kültür insanının yazılarından oluşuyor. Aret Vartanyan, Bercuhi Berberyan, Betsy Kohen, Daron Dedeoğlu, Erol Nahmias, Garo Miloşyan, İzel Rozental, Jaklin Çelik, Liz Behmoaras, Markar Esayan, Giovanni Scognamillo, Naim Dilmener, Natali Esayan, Raif Arditti, Alin Ozinian, Rinaldo Marmara, Roni Margulies, Rozerin Bolluk, Stella Acıman, Stelyo Berberakis, Viki Habif, Yervant Gobelyan anılarla yüklü denemeleriyle bizi İstanbul'da dünden bugüne bir yolculuğa çıkartıyorlar. Kitabın arka kapağına alıntılandığı gibi; "İstanbul'da azınlık olmak hem benzersiz bir zenginlik, hem de zaman zaman biraz burukluk. 'Nerelisin?' diye sorduklarında 'Yedi sülale İstanbulluyum' demekten öyle gurur duyuyorum Nuri Çolakoğlu İstanbul, Avrupa'nın 2010 yılı için dört 'kültür başkenti'nden biri seçildi. Hükümet de bu projeyi önemsiyor, mecliste kabul edilmeyi bekleyen özel bir yasa var. Dışişleri Bakanlığı öncülüğünde Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın aktif katılım ve desteği ile İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın koordinasyonunda sivil toplum kuruluşlarının geniş katılımıyla bir Danışma Kurulu oluşturulmuş, bu kurul bir Yürütme Kurulu seçmiş. Çalışmaları başkanlığını Nuri Çolakoğlu'nun yaptığı ve 13 sivil toplum örgütünden oluşan Avrupa Kültür Başkenti Girişim Grubu (AKB) yürütüyor. Girişim grubu, "İstanbul 2010'un ana hedefi, kenti sanat ve kültür yoluyla geliştirmek ve zengin potansiyelini tüm Avrupa ve dünya için esin kaynağı olacak şekilde değerlendirmektir" diyor. "Kentsel dönüşüm, kültürel miras, kültür ve sanat altyapısı, çokkültürlülük, birlikte iş yapmak" ana hedefler olarak seçilmiş. İstanbul Kültür Sanat Vakfı, müzik, sinema, tiyatro, plastik sanatlar alanlarında çok başarılı festivaller düzenliyor. Ama nedense edebiyata, şiire ve kitaba uzak duruyor. Sanıyorum bakış açıları kurulların oluşuturulmasına yansımış. Girişim grubunda hiçbir edebiyatçı yok. 79 kişiden oluşan Danışma Kurulu'nda tek bir yazar örgütü Türkiye PEN ve sadece iki edebiyat insanı PEN'i temsilen Sezer Duru ve İstanbul Belediyesi danışmanı İskender Pala yer alıyor. Türkiye'yi Dünya'da temsil eden 17 yazar ve yayıncı örgütünün sadece bir üye ile temsil edildiği 2010 İstanbul Kültür Başkenti projesinde edebiyatın yerinin olmayacağı konusunda derin endişelerim var. Oysa, İstanbul'un tanıtımında yayınlanacak kitapların, edebiyat aktivitelerinin önemli işlevi olacağı kesin. Anlaşılan bu boşluğu İstanbul Belediyesi doldurmaya çalışıyor. Belediyenin 2010 için neler planladığını merak ediyorum. ? KİTAP SAYI 897 SAYFA 12 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle