Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yunus Nadi 2006 'Sosyal Bilimler' ödülü: Zeki Sarıhan Kurtuluş Savaşı’nın kadın cephesi Mustafa Kemal Atatürk'ün; “Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu kadınının üzerinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim' diyemez” sözleriyle tanımladığı Türk kadınının Kurtuluş Savaşı mücadelesi, Zeki Sarıhan tarafından kitaplaştırıldı. Ulusal Eğitim Derneği Başkanı Zeki Sarıhan, ‘Yunus Nadi Ödülleri’nde bu yıl Sosyal Bilimler Dalı'nda birinciliği paylaştı. harekete geçirildi. Özellikle İneboluAnkara ve Ankara'dan da Batı Cephesi'ne doğru olan hat boyunca kadınlarımız seferber oldu. Küçük çocuklarını emanet edecekleri kimse yok; herkes görevde... Zorlu yollarda yolculuk yaparak cephaneyi menzile ulaştırıyorlar. Buralarda çok göz yaşartıcı kahramanlıklar yaşandı. Yol yabancıların ve İstanbul'dan gelenlerin de geçiş güzergâhı olduğu için bunların tanığı çok. Fazıl Hüsnü Dağlarca da “Mustafa Kemal'in Kağnısı” adlı eserinde bu olaylardan birini şiire döktü. Bu olaylar çok yaşandı. Onun için Türkiye halkı kadınlarına büyük şükran duymuştur. Mücadelenin en zor tarafı ise cephede çarpışmaktı. Komutan kadınlarımız var. Erkekli, kadınlı birlikleri komuta ediyorlar. Özellikle köylere, kasabalara gidiyorlar ve insanları askere çağırıyorlar. Savaştan kaçanları ya da yurt savunmasını umursamayanları bir kadının askere çağırması daha etkili oluyordu heralde... Subaylığa kadar yükselenler oldu ve o dönemlerin gazetelerinin yazdıklarına göre dünya ordularında ilk defa Türk ordusunda bir kadın subaylığa yükselmiştir. Yaralananlar, şehit olanlar var... İsmi belli olan ya da olmayan bin kadar kadının askerlik yaptığını, silah kuşanarak çarpıştığını tahmin ediyorum. Savaşın kazanılmasıyla mücadele sona ermedi. Kadınlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ve gerçekleştirilen devrimlerle birlikte birçok demokratik kazanım elde etti. Kitapta bu dönemden de bahsediliyor. Türkiye halkı, kadınlarının savaştaki özverisini hiç unutmadı. Heykele, resme, şiire konu etti. Bugün birçok kurumun önünde veya şehir meydanlarında heykel gruplarına bakarsanız, içinde kadın da vardır. Ya sırtında cephane ya omuzunda mermi vardır ya da kağnı başındadır. Bunlar şükran ifadesidir. Verdikleri mücadele, siyasal haklarının kazanılmasını ise hızlandırdı. En büyük kadın hakkı ise 1926 tarihli Medeni Yasa'dır. Medeni Yasa; evlenme, çok eşliliğin yasaklaması, miras hukuku gibi konularda getirdiği yeniliklerle kadınların en büyük kazanımı oldu. Sonra kadınlarımız belediye ve milletvekili seçimlerinde aday oldu. Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere, yönetimin de desteğiyle Meclis'e girdiler. Tevhidi Tedrisat'tan en çok yararlanan da yine kadınlar oldu. BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİ... Kadınların, Cumhuriyet'le birlikte elde ettikleri kazanımlar bugün ne noktada? Kuşkusuz sorunlarından kurtulmuş değiller, alınacak çok mesafe var. Ama Cumhuriyet Devrimi boyunca çok mesafe alındığı söylenebilir. Bu mesafenin en önemli nedeni de Kurtuluş Savaşı'nın verilmesidir. Doğu ülkelerine nispetle kadınların iş yaşamına atılmaları, toplumda söz sahibi olmaları, öğrenim görmeleri gibi açılardan çok önemli aşamaya gelindi. Bunu çevremizdeki bazı ülkelerde göremeyiz. Türkiye hep batının demokratik devrimlerinden en önce etkilenen ülkeler arasında yer aldı. Batı ülkeleriyle kıyaslağımızda ki birçokları karşılaştırmayı bu yönde yapıyorlar durum daha farklı. Kadını iş yaşamına atan kapitalizmdir, onlar kapitalizme birkaç yüzyıl önce geçtiler. Bence, oraların toplumsal gelişmesi, üretim artışı, fabrikalar, kadının özgürleşmesi, iş yaşamına atılması bizden çok daha önce olduğu için batıyla karşılaştırmayalım. Kaldı ki; batıdaki kadın hareketi ile Türkiye'deki kadın hareketi farklıdır. Batı kadını bizim kadınlarımız gibi emperyalizmle mücadele etmiyor. Vietnam'daki savaşa olsa olsa çocukları orada öldürüldüğü için karşı çıkıyor. Ama bizim kadınımız, emperyalist bir müdahale söz konusu olduğu için buna karşı çıkıyor. Batının bugünkü feminist faaliyetlerinin taklitçileri maalesef Türkiye'de de var. Buna uygun faaliyet yürütüyorlar, hatta batı fonlarından para alıyorlar ve bunu marifet sayıyorlar. Bu yanlış. Türkiye'nin bağımsızlığı temel alınmalı ve kadın erkek birlikte mücadele edilmeli. Yunus Nadi Ödülü, Zeki Sarıhan için ne ifade ediyor? Çok ayrı bir yeri var tabii... Ben ödülümü, sadece bu kitabımın değil Kurtuluş Savaşı ile ilgili diğer çalışmalarımın da ödülü sayıyorum. Türkiye'nin en eski gazetesi, en saygın kuruluşu ve Yunus Nadi'nin adı... Seçkin bir seçici kurul var. Onların bu çalışmayı ödüle değer görmüş olması kuşkusuz mutluluk verici bir şey. ? Kurtuluş Savaşı Kadınları/ Zeki Sarıhan/ Cumhuriyet Kadınları Derneği/ 400 s. KİTAP SAYI 853 ? Zeynep ŞAHİN alışma nasıl oluştu? Kurtuluş Savaşı ile ilgili başka kitaplarım da var. Aşağıyukarı 1973'den beri bu konu üzerinde çalışıyorum. Kurtuluş Savaşı'na katılmış çeşitli kesimlerin kitaplarını hazırlamak istiyordum, buna ilişkin bazı notlarım da vardı. Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan da benden Kurtuluş Savaşı'nda kadın mücadelesini anlatan bir kitap hazırlamamı istedi. Dolayısıyla, bu çalışmayı öne aldım. Bu konuyla ilgili yazılan kitapları, o günlerin gazetelerini inceledim. Eserinizi kitapçılarda görmek olanaklı olamadı. Kitabı Çankaya Belediyesi bastı. Toplam 5 bin adetti, 4 binini aldı, binini de Cumhuriyet Kadınları Derneği'ne verdi. Kitap bu nedenle piyasaya çıkamadı. Çankaya Belediyesi nikâhlarda, çeşitli etkinliklerde özellikle kadınlara olmak üzere bu kitabı dağıtıyor. Onlarda da bitmek üzereymiş sanırım, bir hayli dağıttılar. Dernek ise yalnızca şubelerine belirli sayılarda gönderdi. Yeni baskı yapılması ya da bir yayıneviyle anlaşılması söz konusu olacak mı? Yeni baskı nerede yapılır bilmiyorum. Ama ödül aldığına göre belki taliplisi çıkar. Belki biz bir yayınevine götürebiliriz. Çünkü okuyucu kitabı görmek ve almak isteyecektir. Ancak, henüz bir netlik kazanmadı. Kitap 9 bölümden oluşuyor. Hem mücadele yıllarına hem de sonrasına yer veriliyor. Çalışmanızı biraz anlatır mısınız? İlk etapta, Kurtuluş Savaşı'nda mücadele eden kadınlarımızın bu gücünü nereden aldığına baktım. Bunun Balkan ve 1. Dünya Savaşları'ndan geldiğini gördüm. Ta o zamanlarda mücadeleye Ç atılmışlar. Daha öncesinde yani Tanzimat Dönemi'nde saraylarda ve konaklarda batı etkisiyle romanlar okumaya başlıyorlar, piyano çalıyorlar, azçok bir modernleşme var ama bu yurt savunmasıyla ve yeni bir düzenle ilgili bir hareket değil. Sonrasında, hangi alanlarda Kurtuluş Savaşı'na katıldıklarını inceledim. Bunlar arasında düşkünlere, yoksullara ve göçmenlere yardım faaliyetleri vardı. Hatta Sıvas Anadolu Kadınları Müdafai Vatan Cemiyeti'nin, bir toplantısında şöyle deniyor: “Annelerimizin bakımını da biz yapmaz mıyız? Vatan anamız da bugün hastadır, ona bakmak da bizim görevimizdir.” Sonra kadınlarımız miting kürsülerine çıkıyor. İnanılmaz bir şey. İzmir'in işgali üzerine İstanbul'da yapılan mitinglerde konuşanların neredeyse yarısı kadın. Bu şu anda bile var olan bir şey değil. Bunun birçok anlamı var. KADINLARIN ÇALIŞMA ALANLARI Birincisi Türk kadınının vatan savunmasına, doğrudan doğruya savunmaya hazır olduğu ki; bunu kendileri ifade ediyorlar. Bir diğeri de Türkiye hakkında çok kötü izlenimleri olan batı kamuoyuna olumlu mesaj vermek. Erkeklerin ise kadınların kürsülere çıkmasını teşvik ettikleri anlaşılıyor. Kadınların çalışma alanlarından biri Hilali Ahmer. Yardım toplayarak cepheye çeşitli ihtiyaçları ulaştırıyorlar. Kız çocukları bile taktıkları yaka kartları ile yardım topluyorlar ve onu Hilali Ahmer'e bağışlıyorlar. O dönemde kadın hareketinin merkezi Sıvas. TBMM'nin açılması ve bazı İstanbul kadınlarıyla birlikte Halide Edip'in de Ankara'ya gelmesiyle faaliyetin merkezi Ankara'ya kayıyor. En zorlu işlerden biri cephane taşınması. Ulaştırma araçları çok az. Dolayısyla cephanenin kağnılarla ve sırtta taşınması gerekiyordu. Burada da Türkiye'nin kadın gücü SAYFA 12 CUMHURİYET