23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hikmet Çetinkaya ile yayımı durdurulan 'Fethullah Gülen' dizisinin kitabı 'Fethullah Gülen'in 40 Yıllık Serüveni'ni konuştuk ‘Fethullah Gülen bugün siyasetin dışında değil içindedir’ ? Gamze AKDEMİR ikmet Çetinkaya’nın kaleme aldığı, durdurulan "Fethullah Gülen’in 40 Yıllık Arkadaşı Nurettin Veren Anlatıyor" adlı yazı dizisinin kitabı "Fethullah Gülen’in 40 Yıllık Serüveni 2" (Günizi Yayıncılık)… Hani Gülen’in avukatlarının "kişilik haklarını ihlal ettiği" gerekçesiyle yayın yasağı getirttikleri… Hani Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’in "Mahkeme kararıyla ilgili düşünce ifade edemem" dediği… Hani yargı kararına saygılı olduğunu ifade etmekle birlikte, haklı davasından bir adım geri durmayan Hikmet Çetinkaya’nın da "Yazı dizim durduruldu... Peki susacak mıyım?.. Asla!.. Hani bu ülkede basın, düşünce ve ifade özgürlüğü vardı? Hani yayın özgürlüğünü engelleyen maddeler yasalardan çıkarılmıştı? Hani Türkiye demokratik bir toplum olmuştu? Sevsinler böyle basın ve ifade özgürlüğünü!.. Tekrar söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim: Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nde Fethullah Gülen’i övmek, Işık Evleri 'nin propagandasını yapmak serbest, eleştirmek ise yasak" diyerek lafı gediğine oturttuğu… Hikmet Çetinkaya, kitabında Nurettin Veren’in çarpıcı açıklamalarına yer veriyor. Veren, Fethullah’ın kendisini hain ilan ettiğini, ABD’deki evinde 30 gün yaşadığını belirterek buradan kaçmak zorunda kaldığını ve Fethullah’ın kendisini öldürtmek istediğini iddia ediyor. Hatta İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’yu telefonla aradığını ve kendisine koruma verildiğini, takip edildiğini, can güvenliğinin tehlikede olduğunu söylüyor. "Başörtüsü füruattır" diyen Veren, Fethullah’ın takıyyelerini örneklerken sadece, onun daha önce cemaatine fotoğraf çektirmeyi, margarin kullanmayı yasakladığını açıklamakla kalmıyor; hatta kola içenleri ABD’ye yardım etmekle itham eden Fethullah’ın şimdilerde ABD'de olmasının çelişkisine de vurgu yapıyor. Peçeyi Türkiye’ye Fethullah’ın getirdiğini savunan Nurettin Veren’e göre, camiyi, siyasileri kullanarak, gençliği yanına alıp gözyaşı dökerek insanları yurtdışına gitmeye, okul yaptırmaya inandıran Fethullah’ın çalışma yöntemleri, üslubu hep sinsi, kapalı. İllegaliteyi seçmesi de bu yüzden. Veren’in anlattıkları Türkiye’nin son 35 yılda siyasettarikatticaret üçgeninde yaşadıklarının apaçık özeti değil de ne? Öyle mi, öyle. Fethullah Gülen ne ister? Yanıt açık. Kayıtsız şartsız biat ister... Neden istemesindi ki? Güç onda, para onda, destek onda, iman onda, inananlar ondadır. Klasik Nur cemaatinin içinden yetişmiştir. Kendi cemaatini oluşturmak istemini inceden inceye işlemiş "Nurcuyum" dememiş, dedirtmemiştir. Zaten klasik Nurculardan farklıdır. Hiyerarşicidir, örgütlülükten yanadır. Aksini inkâr edip dursa da siyasetin dışında asla H kalmamıştır. Öyle ya güç odaklarıyla, altın bir koza içinde devran devinedir. Dinci bürokrasi ve ince ayarlı disiplinli demokrasi anlayışından vazgeçemez. Ya medya.. Özellikle 2005 ne garip! bir yıldır. Fethullah medyanın gözdesidir. Hakkında bir araba övücü, sevici yazı yazılır. "Tek vücut medya" işini bilir.. Nurettin Veren, açıkladıkça açıklıyordu. Belli ki canı yanmıştı… Ama olamazdı "Fethullah" gerçeğini gözler önüne serebilemezdi. Buna izin verilemezdi.. Verilmedi de netekim. Fethullah’ın ise din kardeşlerinin korumasında keyfi gıcırdı. Devşirdiği imanzede meczup kitlesinden pek razıydı. Takıyye sihirbazlığı para basmıştı/basmaktaydı. Saidi Nursi çizgisinde Erzurum’dan yola çıkan, ilkokulu dışarıdan bitirmiş, Risalei Nur’u istismar etmiş, 10 yaşında Kuran’ı hatmetmiş, 14 yaşında ilk vaazını vermiş ve habire gezmiş vaizin, ABD’nin Yeşil Kuşak projesinde üstlendiği rolüyle dini imanı pek bir yerindeydi. 30 yıl içinde inanılmaz bir örgütlenmeyle, 91 ülkede 500’ün üzerinde okul, işyeri, televizyon, radyo ağı kurulmuş, Asya Finans kimi bankalardan büyük sermayeye ulaşmıştı. Bunca gücün izahı neydi? Yurtdışı bağlantıları, göz yummalar, sırt sıvazlamalardı tamam ama hepsinin öncesinde Fethullah’la ilişki Amerika’yla ilişki demekti. Evet gücün izahı… Ya "bir kısım" siyasiler… Ya onlar… Akla bu soru sıklıkla geldi: "Kılavuzları kim? Kim kılavuzları?" Siyasal İslamı disipline etmek (!), Türkiye’yi model ülke haline getirmek cihetiyle Graham Fuller’le yola çıkan, Fethullah Gülen’iyle yoluna devam eden ABD için "Asrın Getirdiği Tereddütler" kitabında demediğini bırakan Fethullah, Ilımlı İslamcı ABD’ye kaçıverdiğinde Amerika, dünya gemisinin dümenindeki bir milletin adıdır" deyivermemiş miydi? Dün dündü bugün bugündü. Kitapta ülkeler ve modeller üzerine Fethullah’ın sezgilerine (!) dayanarak buyurduğu envai tasarı(m) da gözler önüne seriliyor Veren’in açıklamalarında. 2005 Ekim’inde Amerikan Washington Post gazetesinde yer alan bir haberde de belirtildiği yani Amerika’da bir gazete aracılığıyla alenen dillendirildiği gibi Fethullah "İslamiyet'in ılımlı, dışa açık yönünü gösteren bir mistik ve eğitmen"di. Satırların arasını okuduk hep beraber. Ne demişti Washington merkezli bir düşün kuruluşu olan Nixon Uluslararası Güvenlik ve Enerji Programları yöneticisi Zeyno Baran adlı kişi? Gazete yazıyor: "11 Eylül'den sonra pek çok grup retoriklerini değiştirdi ve ılımlı bir yapıya büründü. Ancak Gülen hareketi, son 3040 yıldır zaten bunu söylüyordu". 3040 yıldır… 3040 yıldır ılımlı yani, 3040 yıldır Amerika’yla hemfikir. Ve Yargıtay ve Danıştay ile birlikte TSK, MİT, YÖK, RTÜK ve Cumhurbaşkanlığı'na yönelik pasifizasyonun mimarlarıyla çıkarları binbir. Sözün özü Fethullah’ın oy kaygısı yok, namı nasılsa yürüyor/yürütülüyor, ne idüğü belirli bir poker masasında kasa daima ona çalışıyor. Kitleler onun kobayı. İnandırdıklarını türlü yasaklarla meczup ediyor. Kulları hizmet ağı örüyor süper holding başkanına. Pardon kitle toplum örgütüne! kim ki halen firarda… Yetmiyor üstüne insanları efsunluyor, habire gördüğü ulvi rüyalarıyla yol gösteriyor, ululuğunu tescilliyor. Ve bir rüyadır gidiyor. Hayırdır inşallah… nun yanında yurtlar açılmıştır, okullar açılmıştır. Hem Türkiye’de hem Orta Asya cumhuriyetlerinde, Beyaz Rusya’da ve Afrika ülkelerinde. Amerika’yı ise tedirgin etmiyor. Sadece eğitim alanında kalmamışlar eğitim alanının dışına çıkmışlar ve finans kuruluşları da var. Kendilerinin himayesinde yetişmiş işadamları var. Bunlar özellikle Orta Asya cumhuriyetlerinde büyük işler yapıyor ve Amerika’da lokantalar zinciri kurmuşlar. Gazeteleri var, televizyonları var, dergileri var. Bir medyada örgütlenmişler, iki eğitimde örgütlenmişler, üç finans kurumlarında örgütlenmişler. Yani bu devletin de desteğiyle olmuş. KİTAP SAYI larda Fethullah 26 yaşındayken Nurettin Veren 16 yaşında. Eski Nurculardan epey bağımsız. Başlarda pek açık vermese de hareket noktası "ihtiyarlar gidiyor camiye gençler gitmiyor". Askerlerini düşünüyor. Sonraları eski Nurcularla ters düşmesinin bir sebebi de zaten gençlerle birlikte azımsanamayacak ölçüde hızla büyümeye başlaması, güçlenmesi. 67’lerde üniversite gençliğine el atıyor. Ege Üniversitesi’ne bağlı yüksekokullar… Kendisi de öğrenci ve bir stil geliştiriyor işte üniversiteleri hayatın içine, sosyal hayatın içine taşımak filan. İs 66’ lamiyeti sadece Kuran kursu ve camilerden ibaret kalmayacak şekilde üniversitelere taşımak… Bugün geldiği noktada bu düş büyük ölçüde gerçekleşti. Ya sonra? Dünün düşü bugünün acı gerçeği oldu. Çünkü okullarıyla, üniversitesiyle, yurtlarıyla ve ışık evleriyle örgütlenmesi tamamlandı, süreç tamamlandı. Yani kadrolar, 80’li yıllardaki üniversiteli gençler Nurculuk ya da Fethullahçılık dediğimiz olayın içinde olanlar bugün devlet içinde önemli mevkilere gelmiştir. Savcı, Yargıç, Kaymakam, Vali, Emniyet Müdürü, işadamı olmuşlardır. Bu düş biraz önce senin de belirttiğin gibi Nurettin Veren 16 ya şında Fethullah Gülen ise 26 yaşında, on yaş var aralarında. Yoksul bir ailenin oğlu Nurettin Veren. Ve daha sonra üniversiteye gidiyor ve ışık evlerini kuruyorlar birlikte. O günkü koşullar içinde baktığımız zaman hatta 70’li yıllara baktığımız zaman sadece Ege bölgesindeki mütegallibe dediğimiz, eşraf dediğimiz tuğla fabrikatörleri, manifaturacılar yani hali vakti yerinde olan esnaf takımından parasal katkı sağlıyorlar. İşte üç beş kişi ışıkevlerini açıyorlar. Şimdi artık İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Trabzon, Erzurum ve Türkiye’nin her bir yerinde apartman katlarına taşımışlardı bu ışıkevlerini ve bu ? SAYFA 20 CUMHURİYET 841
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle