Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ingmar Karlsson’dan günümüz siyasal oluşumlarına ışık tutan bir yapıt Din, Terör ve Hoşgörü Scofield’in metin yorumları (İncil metinleri, D.Ö.) Scofield Referanse Bible, Hıristiyan sağın kutsal yazıları oldu ve hâlâ da öyledir. 191015 yılları arasında her ikisi birlikte The Fundamentals adlı on iki bölümlük çok saldırgan bir yazı dizisi yayımladılar. Fundamentalist kavramı ‘‘İncil’in, kâhinlere doğrudan dikte ettirilmiş Tanrı sözleri olduğuna inananlar anlamına geliyordu. Bunlar, İncil’in Tanrı’dan esinlenilmiş ama insanlar tarafından yazılmış olduğunu ve bu nedenle de sözlü ve yazılı aktarma hataları içereceği tezini kabul etmiyorlardı.’’ katörlerinin kazanç hırsını, insanlık için de binlerce ölüyle, kapalı/açık cezaevlerinde yapılan işkenceyi getirdi (D.Ö). Böylece ‘‘liberal demokrasi’’sinin de belki temeli bakımından tarih boyunca ortaya çıkmış liberal demokrasilerin de sadece bir söylem (aldatıcı bir yalan) olduğunu yeniden gösterdi. Bugün aklı başındaki Batılı düşünürlerin pek çoğu, İslam fundemantalizmini bu AngloSakson fundamentalizminin yarattığını tarih önünde saptıyorlar. Ne var ki bugünkü gücüne ulaşmış, bunu da şimdi açık açık görüldüğü gibi bir sitem haline getirmiş olan Amerika’nın sorunu Sovyet sisteminin çözülmesinden sonra, kendi savaşdostu sistemini sürdürebilmesi için yeni bir düşman yaratabilmekti. Bu Amerikan sağıyla İsrail’deki sağ mek için yazılması misyonunu edinmesini gerektiriyordu. Bu propaganda Türkiye’ye kadar geldi ve insani niteliklerini unutmuş, sadece ‘‘kabuledilme’’ tutkusuyla yanıp tutuşan bir çete tarafından da ısrarla savunuldu. Belki Hıristiyan kutsal kitaplardaki hayal etmelerin de sınırlarını aşan, Karlsson’un kitabına aldığı bir Amerikan bestseller romanının konusunu kitaptan buraya alacağım: ‘‘Bir başka apokaliptik roman, bütün dünyadaki Hıristiyan siyonistlerin yeni İncil’i olmuştur. Left behind. Kitap ABD’de liste başı olmuş ve milyonlarca adet satmıştır. Yazarı yukarıda adı verilen Tim LaHaye’dir. Kitapta İsrail’e karşı yoğun bir RusArap atom saldırsı, son andaki bir mucizevi ateş fırtınasıyla engellenir. Hemen ardından dünyadaki milyonlarca İncil’e inanan kişi doğrudan cennete götürülür. Aynı anda Nicolae Carpathia adlı çok yakışıklı ve hain ruhlu bir Romanyalı birçok karmaşık ve sinsi entrikalardan sonra Birleşmiş Miletler’i ele geçirir ve dünya halklarını başkenti Irak’ta yeni Babil olan bir global diktatörlüğe boyun eğdirir. Yeniden doğmuş Hıristiyanlar ve İsa’ya inanan Yahudilerden oluşan bir illegal gerilla gücü bu kılık değiştirmiş Antikrist’e karşı savaş verir.’’ ‘Din, Terör ve Hoşgörü’nün özelliği bütünsel olarak günümüz dünyasında din ile politika arasındaki ilişkileri doğru tarihsel ve güncel bilgiler ışığında en öğretici bir biçimde değerlendirmesi yanında, çağdaş dış politikada propaganda yoluyla kullanılan maskeleri de bir bir indirmesidir. Bu yüzden ‘’Din, Terör ve Hoşgörü’, günümüzde saklanmak istenen doğruları yansıtan laik, demokratik, hümanist bir yapıt. ? Demir ÖZLÜ FUNDAMENTALİSTLER... Bu Amerikalı fundamentalistler bütün liberal ve modern düşüncelere karşıydılar ve Amerika iç savaşından başlayarak Güney’de destek sağladılar. ‘‘Modern yaşamda ilk açık çatışma 1925’te Scopes duruşması ile oldu. Dayton Tennessee’de biyoloji öğretmeni olan John Scopes, Darwin’in gelişim teorisini okuttuğu için kâfirlikle suçlandı!.. Onlara göre laik hümanizm bütün kötülüklerin kaynağıdır. Fundamentalistler dans, kâğıt oyunu, alkol, tütün, film ve kozmotik ürünleri gibi dünya kötülüklerinin şiddetle karşısındadırlar. Katı aileler çocuklarının spor yapmasına da izin vermezler... Kadının eşitliğine ilişkin bütün düşüncelere de İncil’e dayanarak karşı çıkmaktadırlar.’’ Oysa bugün Batı’daki İslamiyet düşmanlarının Kuran’da bulunduğunu öne sürdükleri gerici fundamentalist düşüncelerin hepsi İncil’de de aynen vardır: Homoseksüellik İncil’e göre ölümcül bir günahtır ve ölümle cezalandırılır. Levililer Musa’nın üçüncü kitabı 20:13: ‘‘13Ve bir adam kadınla yatar gibi bir erkekle yatarsa, mutlaka ikisi de öldürüleceklerdir; rezalet ettiler; kanları kendi üzerlerinde olacaktır.’’ ‘‘22 Kadınlar, Rab’be bağımlı olur gibi kocalarınıza bağımlı olun. 23 Çünkü Mesih nasıl kilise topluluğunun başı ise, erkek de kadının başıdır... 24 Kilise topluluğu Mesih’e bağlı olduğu gibi, kadınlar da kocalarına her konuda bağımlı olsunlar.’’ Efeslilere mektup 5:2224. ‘‘11 Kadın kesin bağımlılıkla sessizce öğrensin. 12 Kadının öğretmenine ve erkeğe egemen kesilmesine izin vermem. Kadın sessiz kalmalı.’’ Timoteos’a Birinci Mektup, 2:1112. Karlsson’un kitabında, Amerikan fundamentalistlerinin laik devlet okullarına karşı açtıkları savaşımı, toplum içinde yaptıkları çalışmaları, öne çıkan din liderleri aracılığıyla Amerikan politik yaşamına sızmaya çalışmalarını, sonuçta siyasi yaşama girmelerini, dini, vaazcılar aracılığıyla ‘‘big business’’ haline getirmelerini izleyeceksiniz. Sonuçta fundamentalizmden beslenen Hıristiyan sağ günümüz Amerika’sında politik gücü ele geçirmiş bulunuyor. Teksas Valisi Bush, İsa’dan onu en çok etkileyen filozof olarak söz etmiş ve ABD başkanlığına adaylığını koymamı istiyor’’ demişti. Gene Karlsson, Bush’un ilk dönem başkanlığında ağzından düşmeyen ‘‘şer ekseni üçgeni’’ (İranIrakKuzey Kore) sloganını, başkanın konuşmalarını yazan Michael Gerson’un Kutsal Kitap’taki Mezmurlar’dan almış olduğunu da belirtiyor. 1990 yılı çevresinde dünya üzerinde tek kutup (en büyük askeri güç) olarak kalan ABD, yeryüzüne ‘‘liberal demokrasi’’nin eşitliğini, refah toplumu (her ülke ve halk için) savaşamını taşıyacağı yerde, sadece ve sadece savaşı (1991 1. Irak Savaşı: 2002 2. Irak Savaşı), dev silah fabri DİNPOLİTİKA İLİŞKİLERİ Kitabın satışı 11 Eylül 2001’deki Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırıdan sonra daha da artmış... Ne yaratıcılık. Ne düş gücü! Ne insani bir roman, değil mi? Din, Terör ve Hoşgörü’de ABD’de fundemantalizmin doğuşu, din ile politikaların ilişkilerinin sergilenmesinden sonra ‘Yugoslava Savaşları’nda Din ve Politika’, ‘Yeşil Tehdit Uydurma mı ya da Gerçeklik mi?’, ‘İslam ve Demokrasi İki Bağdaşmaz Kavram mı?’, ‘Filistin Uğruna Savaşta Politika ve Teopolitik’, bir Avrupa hastalığı olarak ‘Antisemitizm’, Batı’da ve Doğu’da karşılıklı yaratılan düşman resimleri, Hıristiyan ülkelerdeki Müslüman göçmenlerin konumları, Uzak Asya’da inanç değeri olarak Konfüçyüsçülük’ün geçirdiği değişimler, Konfüçyüs ve Asya kaplanları, HindistanHindu milliyetçiliği ve Hint Demokrasisi konuları ayrıntılarıyla ele alınmaktadır. Kitabın özelliği bütünsel olarak günümüz dünyasında din ile politika arasındaki ilişkileri doğru tarihsel ve güncel bilgiler ışığında en öğretici bir biçimde değerlendirmesi yanında, çağdaş dış politikada propaganda yoluyla kullanılan maskeleri de bir bir indirgemesidir. Bu yüzden Din, Terör ve Hoşgörü, günümüzde saklanmak istenen doğruları yansıtan laik, demokratik, hümanist bir yapıttır. Batı ile Doğu ile Hıristiyanlık arasındaki karşıtlıkları ve yaratılmak istenen düşmanlıkları değil, ortak noktaları, uzlaşmaları, karşılıklı anlayışları araştıran büyük bir çalışmadır. Üzerinde yaşadığımız dünyada olup bitenleri temelleden kavrayabilmek isteyenlerin mutlaka okumaları gereken bir yapıttır bu. Kayaoğlu’nun anlayışlı çevirisini de burada anmak gerekir. ? (*) DinTerör ve Hoşgörü, Ingmar Karlsson, İsveççe’den çeviren: Turhan Kayaoğlu, Homer Kitabevi, 2005. (**) İsa düşmanı. KİTAP SAYI 841 İsveçli diplomat ve dinler tarihi bilimcisi Ingmar Karlsson. İ sveçli diplomat ve dinler tarihi bilimcisi Ingmar Karlsson’un ‘‘Din, Terör ve Hoşgörü’’ adlı kitabı ölçüsünde, bugün üzerinde yaşadığımız dünyadaki siyasal oluşumlara (propoganda, savaşlar ve yalanlar da dahil) ışık tutan bir çalışma sınırlarının, kapsadığı bilgilerin genişliği göz önüne alındığında bulmak zordur. Kitabın içine aldığı bilgilerin geniş çerçevesi yazarının içten entelektüel dikkatinden, dinler tarihi konusundaki derin bilgisinden, bir dış politika uzmanı olarak çağdaş politik yalanlardan ısrarla kaçınmasından beslenmektedir. Dış politika konusundaki çağdaş yalanlardan kaçınmasından diye yazdım. Kitabın gerçeğine yaklaşabilmek için, bir adım daha ileriye gitmek ve bu dış politika yalanlarını deşifre eden amacından da söz edebilmek gerekir. Aslında Karlsson’un çalışması, Fukuyama’nın ‘‘tarikatın sonu’’ politik tezlerinden sonra, Amerikalı profesör Samuel Huntington’un yakın gelecekteki uygarlıklar savaşına ilişkin teorilerine dinler tarih ve politika açısından verilen ve Amerikalı profesörün tezlerini çürütenbir karşılıktır. Bugünün dünyasında en çok İslamcılar fundamentalist olarak suçlanmaktadırlar. İslam ‘‘fundamentalizmi’’ne karşı, bir ‘‘uygarlıklar savaşı’’ başlatılmıştır bile. Oysa Karlsson Fundamentalizmin Hıristiyan sağı içinden doğduğunu göstermektedir kitabında (s. 39 vd.): ‘‘Bu hareketin en önde gelenleri Dwaight L. Moody ve Cyros I. Scofield idi. Bunlardan partiler Likud arasındaki ittifak da gene kitapta bütün çerçevesiyle anlatıldığı gibi kutsal kitaplara dayanmaktadır. Kökleri İncil’de bulunan efsanevi kimi ütopyalara göre Kenan ülkesindeki zaferlerden sonra Museviler Hıristiyanlığa geçeceklerdir. Bunlar derinden derine tasavvur edilen itikatlardır. ‘‘Saddam’a karşı savaş bütün Eretz İsrail’i (Batı Şeria ve Gazze’yi de) kapsayan bir Yahudi devletinin oluşturulması için bir adım olacaktı? Bunu daha sonra Harmadegon, yani İsa’nın gelişi ve Yahudilerin Hıristiyanlığa dönmesi izleyecekti.’’ (s: 63). Özdemir İnce dikkat çekici bir yazısında günümüzdeki birçok Amerikan bestseller’i ile, eski efsanelere dönmüş gibi görünen, dünyanın her yanını saran üç bölümlük neredeyse altı saatlik filmlerin temelinin Eski ve Yeni Ahid’deki efsanelere dayandığını çok güzel bir biçimde ortaya koymuştu. Yeni bir ortaçağ’ın kapısındaysak, bu şimdiki durumda, ‘‘tek kutuplu’’ dünyamızda, kutup olduğu düşünülen güçlenmiş bir ülkedeki siyasi iktidarın din fanatikleri tarafından ele geçirilmiş olmasındandır. Fukuyama’nın yeryüzündeki AngloSakson bir azınlıkla belki Avrupa’nın bir bölümü ilgilendiren gülünç ‘‘tarihin sonu’’ tezi elbette problamatik felsefeyi de humanist edebiyat geleneğini de bir yana atmamız sonucunu veriyordu. Yazarın çağını yargılamak, eleştirel olmak, insanın durumuyla ilişki kurmak gibi nitelikleri bir yana atması, örneğin öykünün ve romanın yazarınca salt okuyucuyu eğlendir SAYFA 18 CUMHURİYET