23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yiş' duygusudur. Süreklilik kazanan özleyiş, 'usanç' yaratmış. Doğadan, kendisinden ve çevresinden usanç duyuyor. Ne ki, bu durum, genelin bir yanı değildir. Baskıdan kurtulmak için bahçeyi belliyor, doğayı dinliyor (tarlakuşunu), kendisine dönüyor (yüreğine), ama çabaların yoğunlaştığı noktayı, 'baskı noktası' olmaktan çıkarıp içindeki doğayı uyandıramıyor. 'Özleyiş'in yönünü, imgelerle, imlerle bclirleyemiyor. Zayıf bir yansıtmadırbu." Gülüşü güzel oğul, kadehimi uzattı, "Hele bir hu diyelim!" dedi. "Turgay'ın şiirini çözümlemek için iyi bir başlangıç yaptın. Turgay da, sevgilinin özlemiyle dolu." Birer yudum daha içtik. îçimizdeki sıcak, dışımızdaki sıcağı dengeler duruma geldi. "Oğul, dedim. Turgay Fişekçi'nin şiirini okurken, 'bireysel olan'ın, 'genel'in bir yanı olduğunu görüyoruz. Turgay da, sonsuz bir 'özleyiş'i yansıtmış. Kısacası, Ayçiçeği Özlemi de, bir durum şiiri. Seni ilk görüşüm yıllar önceydi Ege'de güneşü bir kasım günü Demirci Osman, ava götürmüştü beni, Gamımı, kederimi doldurup tüfeğe savurayım diye. Yürürken, bağlar içinde, Sararmış yapraklan arasında asma kütüklerinin Birden bir ışık almıştı gözümii. Yaklaştım, Yüzünü avuçlanma aldığım ilk günkü gibi Küçiicük bir salkım Unutulmuş yapraklar arasında Şeyrettim uzun uzun bu güz tansığını Öylc beslenmiş ki Ege güneşiyle koca biryaz Çillenmişti yüz derisi. Ama ağzıma değdiğinde ilk tanesi ilk öpüştüğümüz an gibi sonsuzlaştı (6). Bu şiirde, yinelenemez olan bir 'durum', çağnşım yoluyla imgelenmiş. Bağbozumundan sonra dolaştığı gamını, kederini dağıtmak için çıkmış doğayatevekler arasında, unutulmuş bir çıngıl üzüm buluyor. Uzun uzun gözlüyor bir çıngıl üzümü. Ege güneşinden çillenmiş. Çağnşımı 'çil' yapıyor. Üzümün derisi olmaz, zan olur. Ama, çillenmiş bir zar mantar lekeleri sevgilimin çilli cildini çağnştınyor. Arak, yoğunlaştığı durumu, içindeki bungunluktan kurtarıp 'haz'za dönüştürüyor ve hazzı sonsuzlaştınyor. Güçlü bir tepkidir bu. Özleyişin baskı noktasını değiştirmiştir. Turgay Fişekçi, toplumsal yaşam görüngelerinde (fenomen) bağbozumu av, ayrılık ve doğa görüngelerinde Ege güneşi, omçalar, tevekler, üzüm çıngılı 'bireysel yan'uı aşk, hüzün, özleyiş yinelenemez bir 'durum'unu ilk öpüş yansıtmayı başanyor, Her sözcük, dizenin ezgisel etkisini yükseltecek biçimde yerini almış sözdiziminde. Kimileri, 'tüfek mermiyi savurmaz atar ya da dolan tüfek boşaltılır' diyebilirler, ancak, burada tüfeğe doldurulan gamdır, kederdir. Bir yaşam görüngüsünün ilk öpüş, özleyişsalt kendi bilincinde yansımamasını değil, belirli özdeksel araçlarla güneş, saraımış yapraklar, üzüm tanesinin çillenmiş san, iyice ballanmış tadı yeniden yansıtılışını, dönüştürülmüş görüngüsünü, yeni imgesel yansımasını görüyorum. Turgay Fişekçi, şiirimizde, imgeyi bilinçli kullanan bir şairimiz. Kuşkusuz, her şiir yazan, yansırnğı gerçekliğin görüngüsünü çok ırasal biçimde yansıtmaya çalışıyor, ama 'bireysel olan'la 'genel olan'ın birliğini ve karşılıklı girişimini iç içe yansıtmaktır önemli olan. Şiirini büyütmek isteyen şair, bunu başarmalıdır." Ikimizi de, sağır sıcağın teri basmıştı. Kürşat, yeniden girdi suya. Biraz serinlemiş olarak döndü. "Bu dizelerde, dedi, 'özleyiş'in hem toplumsal dostlarla ava C U M H U R İ Y E T K İ T A P çıkış hem kişisel yanlan yansıtılıyor değil mi? Biliyorum, birileri ava gitmenin toplumsal yanını soracaklar. Burada, bir hüznün ortaklaşa giderilmesi, dostun derdini paylaşmanız bir görüngüsü olarak yansıtıyor av. Bir omçanın yapraklan arasında unutulmuş bir çıngıl üzüm de, kişisel yanı yansıtıyor. Çilli üzüm tanesi, sevgiliyi çağnştınyor. Insan imgesi, çok sayıda bireysel boyutlan da gam, keder, unutulmak, birikmiş duygular somut bir çevredeki 'tekil insan' şairin kendisi aracılığıyla yansıtıüyor. Turgay'ın şiirindc, imgeselliğin bu gücü, her zaman görülüyor. 'Ozleyiş', toplumda oluşmuş biçimiyle, kişiliğini dile getiren bir öğe oluyor şairin. Kuşkusuz, buraya yansıyan bir kişilikten söz ediyorum." Islak saçlannı okşadım. "Ozleyiş", biraz sonra başlayacaktı. Bütün günlerim, Simin'le kendisinin özlemiyle geçecekti. Bir oğulla bir kızın açtığı yarayı kapatamıyordum. Gönül yarası da değil bu, onur yarası. Faşizm, bizim onurumuzu çiğniyor ve biz, örgüdenip üstesinden gelemiyoruz faşizmin. Özleyişlerin yönü, imgelerle, imlerle, simgelerle belirlencbilir.Düşüncelere ve duygulara bağlı olduklanndan, özleyişleri düe getirerek rahadayabilirsiniz, ama gereksinimler, dile getirilerek giderilemez. Ben, yavrularıma gereksinim duyuyorum. Bu duygulanmı iletemiyorum onlara. "Oğul, dedim, özleyişler, kişisel ile toplumsalın kesiştikleri noktada, hatta kesişmenin gerçekleşîiği birleşme noktasında yer alırlar. Insanları, toplumsal yapının, gelişmesinde etkin olan ekinsel (kültürel) birikimin ve tanık olduklan, bir bakıma içine yaşadıkları, tarihsel akışın dışında tutarak özleyişlerini çözümleyemeyiz. Senin ve kardeşinin aramızdan alınışını (7), yaşadığımız tarihsel gerçekliğin dışında düşünebilir miyiz? Ne diyor Turgay Fişekçi? Belki de yalnızca insan olmaktan içimde bu hiç tükenmeyen özlem. Kişi, ancak bir toplum ve bir sınıf içinde insandır. Toplumsal olmayan insan, salt bir memelidir. Işte bu yüzden, ozleyiş, bireysel bir duygu olmasına karşın, toplumsal yapıyla ve tarihin akışı içindeki oluşumuyla irdelenebilir. Turgay, "ozleyiş" kavramı üzerinde düşünmüş ve çalışmış. Dünya bir top alevken içindeki yangınları söndüre söndüre Yer açmış ağaca, kuşa. Bir ana babanın çocuğuna hazırladığı hayat gibi Hazırlamış toprağı, suyu insana? dizelerini, başka nasıl söylerdi? "Ayçiçeği Özlemi", bir özleyişler şiiri. Turgay'ın bu yapıtta başardığı şeyi, şöyle özetleyebüirim: Kişisel özleyişlerle, toplumun gereksinimleri arasındaki aynlıklar, özeılikle belli toplum yapüannda var olan toplumsal düzen içinde gelişen bireyin bağımsızlığı sorununu ortaya koymuş. Gel, şu güzel dizelerle noktalayalım söyleşimizi: Senden bana ne çok şey kalmış Burada, dağda bin bir koku var Ve bütün bunlan duyabilmeyi senden öğrendim Meyve yerken bile aklıma düşüyorsun Senin o meyveyi nasıl mutlulukla yediğin geüyor aklıma. Özlüyorum, Konuşmadan anlaşabilmeyi Taksim'deki dolunaylı geceyi Seni görmeden bir gece önce uyumayı özlüyorum (8)." (1) Turgay Ftşckçı, Ayçıçegi Ozlenıı. s 13. Addm YdyınUn, 2002 lsıanbul./ (2) Hegel, b.utık, c I, s 77, Pnyı'l Yayınları. I9*M lstanhul Çe\Tren!er laylan Alıug I lakkı Hunler/ (}) I lc(>d, apy, s 77/ (4) l'las hanov, Cullcıiccl Work. v XIV p 22/(5) IVthı C,i ray, Usanç adlı 51ın / (6) Turgay H^ckçı, agy, s 17 / (7) Turgay Fışckçı, agy, i. ^5./ (8) Turgay Tıykçı, agy. s »5 Yaşasın Meşhurıyet Çağı! Popüler Kültürden Kitle Kültürüne Türkiye İzlenimleri Tayfun Atay H run Atay Ciddiyet ilan ediyoruz! "Yaşasın Meşhuriyet Çağı" televizyonun yaygın etkisi altında popüler kültürün ve kitle kültürünün yörüngesine girmiş Türkiye'de yaşayanlan, ne yaşadığını anlama yolunda özenle düşünmeye çağırıyor. "Meşhuriyet Çağı Türkiyesi"ni çözümlemek için ciddiyet ilan ediyoruz! Ama eğlenceli olmayı da ihmal etmeyerek yapıyor bunu... KİTABEVLERİ VE HİPERMARKETLERDE. i 7 lon Ayçiçeği Özlemi/ Turgay Adam Yayınlart/ 67 s. 765 * ::::::com.tr Genel Dağıtım: Yeni Çizgi Yayın Dağıtım Ltd. Şti. Tel: 0.212.220 57 70 (pbx) Faks: 0.212.222 61 55 SAYFA 27 online alışveriş: yenisayfaü SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle